Yeni yıl size ve bütün sevdiklerinize önce sağlık, sonra da huzur, bereket, şans ve mutluluk getirsin. Hep önce gülümsediğiniz bir yıl olsun. Biliyorum ki yılbaşı için özel sofralar hazırlayıp evde sevdikleriyle kutlamak isteyenler kadar dışarıda gecenin ilerleyen saatlerine kadar eğlenmek isteyenlerin sayısı da hiç az değil. İster evde kutlayın, ister dışarıda, yılbaşı sofralarınıza lezzet katacak tarifler ve tercihini dışarıda kutlamak isteyenler için önerilerle geldim.Yeni yıl size ve bütün sevdiklerinize önce sağlık, sonra da huzur, bereket, şans ve mutluluk getirsin. Hep önce gülümsediğiniz bir yıl olsun. Biliyorum ki yılbaşı için özel sofralar hazırlayıp evde sevdikleriyle kutlamak isteyenler kadar dışarıda gecenin ilerleyen saatlerine kadar eğlenmek isteyenlerin sayısı da hiç az değil. İster evde kutlayın, ister dışarıda, yılbaşı sofralarınıza lezzet katacak tarifler ve tercihini dışarıda kutlamak isteyenler için önerilerle geldim.
Dışarıda geçirecekler
Yılbaşını dışarıda geçirmekten keyif alanlardansanız, yemeğe ilk olarak salata veya
Koca bir yılı geride bırakırken, 2019’da en sık konuştuğumuz konuları tekrar hatırlamakta fayda var. Bu sene de, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi sirkadiyen ritimden ve mikrobiyotadan sıkça bahsettik. Bunlara ek olarak, bu yıl beslenmenin yanında gezegen sağlığını sıkça konuştuk.
Çünkü toprak, deniz ve gezegen hasta...
Eğer onlar hastaysa, bizler de hastayız. Bu yüzden dikkatleri 2019 yılının en çok konuşulan konularına tekrar çekip, duyarlı olmaya davet etmek
istiyorum sizleri...
Vücudun saati: Sirkadiyen ritmi
2017 Nobel Tıp Bilim Ödülü olan biyolojik saatin işleyişi alanında yapılan çalışmalardan sonra sirkadiyen ritmi daha çok duyar olduk. Peki ne anlama geliyor? Sirkadiyen ritmini, vücudun uyku düzeninde, iştah kontrolünden, kan basıncının ve vücut ısısının düzenlenmesinden sorumlu biyolojik bir iç saat olarak düşünebilirsiniz.
Yoğun yaşam tarzı, uykusuzluk, sık seyahatler ve çalışma saatleri gibi faktörler, bu döngüyü olumsuz etkileyen sebepler arasında yer alıyor. Bu noktada beslenme düzeninizi, yaşam
Yumurtayla aranız nasıl? Peki yumurta alırken hangisini tercih ediyorsunuz? Serbest gezeni, organiği, bir numarası, üç numarası derken, aslında bu konuda kafanızın çok karıştığını biliyorum. Haksız da sayılmazsınız. Ama ben bugün sizlere çok daha hassas bir konudan bahsedeceğim, kafes sisteminden...
Bu konuda Türk-Alman Üniversitesi’nde hayvan refahı konusunda değerli çalışmalar yapan Dr. Engin Arıkan’la sohbetim beni çok etkiledi. Detaylarını sizlerle de paylaşmak istiyorum:
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, Türkiye’de 100 milyondan fazla yumurtacı tavuk var. Bu sayının büyüklüğünü ifade etmek bir karşılaştırma yapmak gerekirse: Türkiye’deki sokak hayvanlarının tamamı 8 milyon civarında. Bu 100 milyon hayvanın çoğunluğu kafes sisteminde yetiştiriliyor. Yumurtaları için kafes sisteminde yetiştirilen tavuklar maalesef tüm hayatlarını sadece bir dosya kağıdı kadar yaşam alanı sağlayan sıkışık kafes içinde geçiriyor. Hayal etmesi bile çok kötü. Tavuklar bu kafeslerde rahat hareket
Polikistik Over Sendromu (PKOS), eminim sizin de son yıllarda belki kendinizde, belki de çevrenizde duyduğunuz bir sağlık problemi... Peki ne olduğunu biliyor musunuz? Kısaca anlatmak gerekirse; bir veya iki yumurtalıkta hormonal dengesizlikler, düzensiz adet döngüsü ve yumurtalıklarda küçük kistlerin gelişimiyle karakterize, yetişkin kadınların yaklaşık yüzde 7’sini etkileyen bir sağlık sorunu... Polikistik Over Sendromu, genellikle yumurtlama bozukluğu ve kanda androjen seviyesinin artışıyla görülebilir. (Androjen her iki cinste de bulunan cinsiyet hormunudur). Düzensiz menstrüasyon döngüleri, PCOS varlığına dair ilk semptom olabileceği gibi kanda androjenlerin artmasıyla erkek tipi tüylenme, saç dökülmesi ve sivilcelenme şeklinde de kendini gösterebilir. O yüzden bugün sizlerle PKOS ve beslenme konusunu konuşalım istedim...
Etkilediği durumlar
PKOS’lu bireylerde insülin direnci en sık rastlanan sağlık sorunlarından biri olup, insülin direnci sebebiyle bireylerde Tip 2 diyabet, hipertansiyon, lipid bozuklukları, kardiyovasküler hastalıklar,
Yeni yıl geliyor, sokaklar ışıl ışıl... Bu dönemde eminim ki herkes farklı şeyleri düşünüyor. Yeni yıl kimi için başarı, kimi için sağlık, kimi için de huzur demek... Benim içinse yeni yıl, yaklaşık 15 senedir farklı bir heyecanla geliyor: İyi Yaşam Günlüğü...
İyi Yaşam Günlüğü, 2006 yılında bir diyetisyen tarafından yazılan ilk tematik ajanda olarak çıktı. O günden bu güne her yıl sevilerek takip edilmesi, beni de çok mutlu ediyor. Günlük, aslında yıl boyunca size her gün rehberlik ederek, merak ettiğiniz bir besinin kalorisini veya bazı aktivitelerle ne kadar kalori harcadığınızı hesaplama fırsatı verirken, 13 farklı konuda daha fazla bilgi sahibi olarak, sizin kendi amacınıza ulaşmanıza yardımcı olmayı hedefliyor ve her güne özel mesajlarla hap bilgiler sunuyor.
Bu yıl ise; İyi Yaşam Günlüğü, Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları doğrultusunda bir içerikle hazırlandı ve satıştan elde edilecek gelir, DenizTemiz Derneği/ TURMEPA için katkı sağlayacak.
Araştırmalar, yorgun hissetmenizin altında yatan birçok sebep olabileceğini söylüyor. Strese maruz kalmak, uykusuzluk, yoğun çalışma hayatı, motivasyon kaybı, yetersiz ve dengesiz beslenme gibi faktörler, bireylerin yaşam kalitesini etkiliyor. Bunlara ek olarak yorgunluk hissi, çeşitli vitamin ve mineral eksikliklerinden de kaynaklanıyor olabilir. O yüzden ben de bugün sizlere yorgun hissetmenize sebep olabilecek durumlardan bahsetmek istedim.
Demir eksikliği
Demir eksikliği anemisi, vücutta birtakım sebeplerden ötürü yeterli miktarda demir bulunmadığında ortaya çıkar. Bu nedenler arasında, aile öyküsü, kadınlarda adet döngüsü, Crohn ve çölyak gibi bağırsak hastalıkları, B12 ve folat gibi vitamin mineral eksiklikleri, kronik hastalık varlığı ve enfeksiyonlar gibi faktörler yer alır.
Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Kalp Akciğer ve Kan Enstitüsü (National Heart, Lung and Blood Institute), hafif veya orta derecede demir eksikliği anemisi bulunan kişilerde herhangi bir belirti veya semptom olmayacağı gibi daha ciddi demir eksikliği anemisinin, bireylerde
Araştırmalara göre; kronik yalnızlık yaşayan bireyler, daha çok baş ağrısı gibi fiziksel ağrılardan, yüksek tansiyon ve mide rahatsızlığı gibi sindirim sistemi sorunlarıyla, zayıflamış bağışıklık sistemi gibi sağlık problemlerinden muzdariptir. Bunlara ek olarak, daha umutsuz, mutsuz ve huzursuz hissedip, hiçbir şeyden zevk alamayabilirler. Kendi yalnızlığından mutlu olan bireylerin sayısı da hiç az değil.
O yüzden bugün sizlerle yalnızlıkla ilgili okuduğum son araştırmaları paylaşmak istedim.
Gençler öne çıkıyor
BBC’nin yapmış olduğu ‘Yalnızlık’ anketine, 16 yaş ve üzeri 55 binden fazla kişi dahil edilmiş. Genellikle yaşlı bireylerin kendilerini yalnız hissettiği düşünülse de, çalışmanın sonucu şaşırtıcı. 16-24 yaşları arasındaki katılımcıların yani gençlerin yüzde 40’ı yalnız ya da çok sık yalnız hissediyor.
65-74 yaş arası yetişkinlerin sadece yüzde 29’u, 75 yaşın üzerindeki kişilerinse yüzde 27’si yalnız hissettiğini belirtiyor.
Mevsime bağlı değil
Genellikle kışın yalnızlığın daha fazla hissedildiğine dair bir inanış olsa
Yeterli ve dengeli bir diyetin parçası olan yoğurdun sağlığa faydalarını eminim hepiniz çok defa duymuşsunuzdur. İyi protein kaynaklarından biri olan yoğurt, potasyum, kalsiyum, fosfor ve B2 vitamininden de zengindir. 2019 TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) Süt ve Süt Ürünleri tüketim raporuna göre, ülkemizde 2010 yılında 64 bin ton yoğurt üretimi varken, 2019 ‘da bu sayı 101 bin tona yükselmiş. Ulusal Süt Konseyi’nin 2018 Süt raporuna göre ise, 2018 yılında kişi başı yoğurt tüketimimiz Yeterli ve dengeli bir diyetin parçası olan yoğurdun sağlığa faydalarını eminim hepiniz çok defa duymuşsunuzdur. İyi protein kaynaklarından biri olan yoğurt, potasyum, kalsiyum, fosfor ve B2 vitamininden de zengindir. 2019 TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) Süt ve Süt Ürünleri tüketim raporuna göre, ülkemizde 2010 yılında 64 bin ton yoğurt üretimi varken, 2019 ‘da bu sayı 101 bin tona yükselmiş. Ulusal Süt Konseyi’nin 2018 Süt raporuna göre ise, 2018 yılında kişi başı yoğurt tüketimimiz 30.6