14 kasım Dünya Diyabet Günü... Halk arasında şeker hastalığı olarak da bilinen diyabetin görülme sıklığı, her geçen gün artıyor. Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun (IDF) yayınladığı Diyabet Atlası’na göre, Türkiye’de diyabetli birey sayısı 2015’te 6 milyon 339’ken, 2017 yılında 6 milyon 694’e yükselmiş. İşin üzücü tarafı, 2040’ta bu sayının 10 milyonu, 2045 yılındaysa 11 milyonu geçeceği düşünülüyor. Dünyadaysa 629 milyon diyabet hastası olacağı yönünde açıklamalar da var.
Gerekli yaşam tarzı değişikliğine gidilmezse, durum daha da ciddileşebilir. Bu konuda farkındalık ve harekete geçme, son derece önem kazanıyor. Bu yüzden federasyon, Dünya Diyabet Günü için her yıl bir tema belirliyor.
2019 yılı için ‘Diyabet ve Aile’ temasıyla rahatsızlığın aile üzerindeki etkisi konusunda farkındalık yaratmayı ve bu hastalıktan etkilenen aileleri desteklemeyi amaçlıyor. Aileler, Tip 2 diyabet için değiştirilebilir risk faktörlerini önlemede kilit rolde... Belirtileri ve risk faktörleri hakkında farkındalığa sahip olmak, hastalığı erken teşhiste hayati önem taşıyor.
Ben de sizlerden sık gelen diyabet hakkında merak ettiğiniz sorulara, cevap vermek istedim.
Diyabet mellitus, insülinin salınımında, etkisinde veya bu faktörlerin her ikisinde de bozukluk olması nedeniyle ortaya çıkan ve hiperglisemiyle karakterize kronik metabolik bir hastalıktır. Salınımda bozukluk dediğimiz, salınımın olmaması; insülinin etkisinde bozukluk dediğimizse, pankreasın yeteri kadar insülin
üretmiyor oluşudur.
3P durumuna dikkat!
Hiperglisemi dediğimiz durum ise kan şekerinin 180 mg/dl üzerinde seyretmesidir ve belirtileri arasında 3P yer alır: poliüri (fazla miktarda
idrara çıkma), polifaji (çok acıkma hissi), polidipsi (çok susama). Eğer bu üç belirti birden yaşanıyorsa, bir hekime danışmalısınız.
- Tip 2 diyabet gelişimini önlemek mümkün mü?
Değiştirilebilir risk faktörlerini azalttığınızda, evet mümkün. Düzenli egzersiz yaparak, ideal
vücut ağırlığınızı koruyarak, sağlıklı ve dengeli beslenerek, sigarayı bırakarak yaşam tarzı değişikliğine gitmeniz, diyabeti hem önlemenin hem de yönetmenin en iyi yoludur.
- Diyabetli birey neden çok acıkır ve hızlı kilo kaybeder?
Aslında bu durumu vücut varlık içinde yokluk yaşıyor gibi düşünebilirsiniz. Hücrenin tokluk sağlaması için glukozu kullanması lazım. Fakat glukozu enerji olarak kullanamadığı için, enerji açlığı olur. Bu durum da bireyin açlık hissetmesine yol açar. Kandaki şeker, hücreler tarafından kullanılamadığı için kişi zayıflar.
- Diyabetli birey neden daha çok su içer ve idrara çıkar?
Kandaki şeker, hücre içine giremez ve bu yüzden kan şekeri seviyesi yükselir. Vücut kandaki yüksek şekerin bir kısmını, idrarla atmak ister.
Şeker idrar yoluyla dışarı atılırken, bol miktarda suyu da beraberinde atar. İdrarla çok miktarda su kaybı olunca, susama hissi hissedilir ve bireyler daha çok su içme gereksinimi duyar.
- Diyabetli birey neden kendini halsiz hisseder?
Hücreler, insülin eksikliğinden dolayı, kandaki şekeri hücre içine alamaz ve enerji üretmek için kullanamaz. Vücutta yeterince enerji üretilemediği için de bireyler kendini halsiz ve yorgun hisseder.
- Kimler risk altındadır?
TÜRKDİAB Diyabet Tanı ve Tedavi Rehberi’ne göre, beden kütle indeksi 25 kg/m2 ve üzerinde olan bireylerde ek olarak;
- Fiziksel aktivite azlığı,
- Birinci ve ikinci dereceden akrabalarda diyabet varlığı,
- 4 kg. üzerinde bebek doğuranlar ve daha önce gestasyonel diyabet tanısı alanlar,
- Düşük doğum ağırlığında dünyaya gelen bireyler,
- Hipertansiyon durumu (mmHg ya da hipertansiyon tedavisi alanlar),
- HDL-kolesterol 250 mg/dl olanlar,
- Kardiyovasküler hastalık varlığı varsa, tarama yapılması gerekir.
Eğer bu risk faktörleri yoksa, taramaya 45 yaşında başlanmalıdır.