Her sene tüm dünyada 1.3 milyar ton gıdanın kayıp ya da israf edildiğini biliyor musunuz? Bu rakam insanların tüketimi için üretilen gıdaların 3’te 1’inin israf edildiği anlamına geliyor.
Gıda israfı demek para, enerji, toprak ve su gibi kaynakların da israfı anlamına geliyor. Son yıllarda israfı azaltmak, atığı azaltmak ve gezegeni beslemek için çok daha fazla çalıştığımı biliyorsunuz. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) 2011’de kurduğu Gıda Kaybı ve İsrafının Azaltılması İçin Gıdanı Koru (Save Food) Küresel İnisiyatifi’nin bölgesel devamı olan ve benim de proje destekçisi olduğum “Sıfır Atık Sıfır Açlık: Gıda Kayıpları ve İsrafını Azaltmak İçin Destek Projesi”nin sonunda, FAO’nun teknik desteğiyle Türkiye’nin gıda kaybı ve israfına ilişkin ilk ulusal stratejisi ve eylem planı hazırlandı. Geçtiğimiz çarşamba günü Tarım ve Orman Bakanlığı ile FAO iş birliğinde organize edilen “Gıdanı Koru” kampanyası ve eylem planının duyurusu gerçekleştirildi. Açılış
Bayrama çok az kaldı, bu sene ramazan ayını olduğu gibi bayramı da geçtiğimiz yıllardan farklı yaşayacağız. Geleneksel aile buluşmaları, büyük sofralar, uzun süren sohbetler, tatiller yerine evlerimizde bayram maneviyatını hissetmeye çalışacağız. Umarım alışık olduğumuz bayram telaşlarına çok yakın zamanda sağlıkla yeniden kavuşuruz. Ramazan ayında değişen beslenme düzeni, bayram itibariyla eskiye dönmeye başlıyor. Peki, bu süreçte dikkat etmemiz gerekenler neler?
Ramazan sonrası aniden yüklenmeyin
Bayramın gelmesi, uzun süren açlık psikolojisinden çıkarak özgürlük hissiyle daha fazla yemek yeme ihtiyacı hissettirebilir. Ama bu dönemde kontrollü olmakta fayda var. Ramazan süresince sınırlı beslenmek, öğün sayısının azalması, özellikle koronavirüs sebebiyle evde geçirdiğimiz günlere denk gelen ramazanda egzersize de pek imkân olamaması metabolizmanın az da olsa yavaşlamasına neden olmuş olabilir. Ramazan boyunca azalan öğün ve küçülen porsiyonları birden artırmak mide ve bağırsak problemlerine neden
Antioksidan işlevi gören birçok bitki bileşeni içeren ham bal, bu özelliğiyle bugünlerde hepimiz için çok önem taşıyan bağışıklık sistemi için de değerli. Ancak, bu özelliğinden yararlanabilmek için doğru balı seçmek gerekir
Özellikle son günlerde korona gündemi sebebiyle bağışıklık sistemini çok sık konuşur olduk. Ramazan ayında da uzun süre aç kaldığımız için bağışıklık sistemi daha da önem kazanıyor. Ben daha önce de hem korona günlerinde hem de ramazan ayı için bağışıklık sistemini güçlendirmenin yollarından bahsetmiştim. Her zaman söylediğim gibi bağışıklık sistemi çok kompleks bir yapıya sahip ve tek bir besin ya da besin öğesiyle bağışıklık sistemini tek başına güçlendirmek ne yazık ki mümkün değil. Ama bazı özel besin ve besin öğelerinin bağışıklığı destekleyici etkileri de var. Bu besinlerin birçoğundan önceki yazılarımda bahsetmiştim ama bugün özel olarak ham balın üzerinde durmak ve bağışıklık sistemine etkilerinden bahsetmek istiyorum.
Ham bal,
Uzun saatler aç kaldıktan sonra iftarda yemeklere aniden yüklenmemek ve yavaş yavaş yemek gerektiğini defalarca duymuşsunuzdur. Bu konuda kontrolü sağlamak biraz zor ama birkaç küçük adımla başarabilirsiniz. İftarda yemeklere aniden yüklenmemek için orucunuzu önce 1 bardak ılık su ve bir iki adet hurma ya da zeytinle açtıktan sonra mutlaka ılık bir çorbayla devam edin. Çorbanızı içtikten sonra ana yemeğe geçmek için 10-15 dakika bekleyin, bu süreçte tokluk sinyalleri yavaş yavaş da olsa beyine gitmeye başlayacaktır.
İftariyeliklere dikkat edin
İftar sofralarının vazgeçilmezi iftariyelikler... Ramazan geleneğinin bir parçası haline gelen iftariyelikler eminim birçoğumuzun iftar sofrasını süslüyor. Peki, seçerken nelere dikkat etmeliyiz?
Peynir, zeytin, hurma miktarına dikkat edilerek tüketildiğinde masum iftariyelikler arasındadır. 2 adet hurma ortalama 60 kalori yani 1 porsiyon meyve demektir. 5-6 adet zeytin de 1 tatlı kaşığı zeytinyağı yerine tüketilebilir.
Evde kalarak koronavirüsten korunmaya özen gösteriyoruz, ancak bu yaşam tarzının, uzun vadede sağlık sorunlarına yol açmaması
için de dikkatli olmak zorundayızEvde geçirdiğimiz günlerde yeme alışkanlıkları da birçok kişi için oldukça değişti. Bu konuda hem danışanlarımdan hem de sosyal medyadaki takipçilerimden geri bildirimler alıyorum. Bu süreç aslında stresin yeme durumunu tetiklediğini ve özellikle karbonhidrat içeren besinleri tüketme arzusunu artırdığını bir kez daha bize gösterdi. Şu an için önceliğimiz koronavirüsten korunmak gibi görünse de evde geçirdiğimiz bugünlerde yaşam tarzımızın bizler için uzun vadede farklı sağlık sorunlarına sebep olabileceğini de unutmayalım. Özellikle artan karbonhidrat ve enerji alımı bu dönemde kilo almanıza sebep oluyorsa lütfen dikkat! Fazla kilo ve obezite birçok sağlık problemine sebep olabiliyor ve bunlardan biri de Tip 2 diyabet.
Tip 2 diyabet için risk faktörleri
Tip 2 diyabete yol açabilecek çeşitli risk faktörleri vardır. Bu risk
Geçtiğimiz çarşamba Dr. Elif Güveloğlu ile röportajımızın ilk bölümünü yayımlamıştık. “Fitoterapi nedir? Koronavirüsle mücadelede hangi bitkiler öne çıkıyor?” sorularını cevaplamış ve bize sumağın faydalarını anlatmıştı. Bugün ise eminim birçoğunuzun merak ettiği bir soruya cevap olacak...
Mutfağımızda olan ve bağışıklık sistemini güçlendiren bitkiler hangileridir?
Mutfağımızda bağışıklık sistemimizi güçlendiren ‘fonksiyonel gıdalar’ var.
‘Fonksiyonel gıda’ kavramı tıp literatürüne 1999’da ‘sağlığı koruyucu ve hastalıkların oluşumunu önleyici gıda’ olarak girmiş olup, artık bazı fonksiyonel gıdaların, kanserden romatizmalara, karaciğer hastalıklarından kronik dejeneratif hastalıklara kadar, bazı hastalıkların tedavisine de yardımcı olduğunu biliyoruz. Bağışıklık sistemini güçlendiren bazı fonksiyonel gıdalar ise şunlar:
ÇÖREKOTU
Ramazan ayında diğer 11 aydan farklı bir beslenme düzenine sahip oluyoruz. Değişen beslenme düzeni bazı sorunları ve soru işaretlerini de beraberinde getirebiliyor. Oysa ki bu ay, beslenmenizde atacağınız bazı önemli adımlar ramazan ayını çok daha rahat geçirmenize yardımcı olabilir. İşte dikkat etmeniz gereken bazı önemli noktalar
Bağırsaklarınızı önemseyin
Ramazan ayının gelmesiyle birlikte oruç tutan kişilerin günlük beslenme şekli ve öğün sayısı değişir. Ramazanda öğün sayısı azaldığı için sebze ve meyve tüketimi genellikle ihmal edilebiliyor. Durum böyle olunca lif alımı azalıyor ve bağırsak hareketlerinde de yavaşlama görülebiliyor. Bunlara bir de hareketsizlik ve gün içinde yetersiz su tüketimi de eklenince kabızlık problemi yaşayanların sayısı gittikçe artıyor. Ramazanda lif içeriği yüksek sebze ve meyve, tam tahıl ve baklagil tüketimini artırmanız bağırsak sağlığınızın korunmasına yardımcı olacak ve kabızlık şikayetinizi hafifletecektir. Ayrıca bağırsak sağlığının destekçisi; kefir, yoğurt gibi besinlere beslenmenizde yer
Besinlerin hastalıklardan korunmada veya tedavide ilaç olarak kullanılması aslında çok eski yıllara dayanıyor. Çok eski yıllarda Hipokratın bir sözü vardı: Besinler ilacınız, ilacınız besininiz olsun... Eminim sizler de mutfağınızdaki birçok besinden fark ederek veya fark etmeden şifalanıyorsunuzdur. Gündemimizde olan koronavirüs sebebiyle evlerde vakit geçirmeye başlayınca ben de birçok uzman konukla canlı yayınlar gerçekleştirerek en doğru bilgiyi en doğru kaynaktan sizlere sosyal medya hesaplarımdan ulaştırmaya çalıştım. En çok ilgi gösterilen ve beğenilen canlı yayınlardan biri de sevgili Dr. Elif Güveloğlu ile oldu. Dr. Elif Güveloğlu Patoloji ve Fitoterapi Uzmanı ve besinlerin gücünden faydalanarak neler başarabileceğimizi bize anlatıyor. Son kitabı Kansersavar Mutfak’tan yola çıkarak ben de bugün onunla Virüssavar Mutfak üzerine bir röportaj yapmak istedim. İşte sorularım ve sevgili Elif’in cevapları...
Öncelikle Fitoterapi nedir, bize biraz bahsedebilir misin?
Fitoterapi, basitçe, bitkisel kaynaklı ilaçların