Geçtiğimiz çarşamba Dr. Elif Güveloğlu ile röportajımızın ilk bölümünü yayımlamıştık. “Fitoterapi nedir? Koronavirüsle mücadelede hangi bitkiler öne çıkıyor?” sorularını cevaplamış ve bize sumağın faydalarını anlatmıştı. Bugün ise eminim birçoğunuzun merak ettiği bir soruya cevap olacak...
Mutfağımızda olan ve bağışıklık sistemini güçlendiren bitkiler hangileridir?
Mutfağımızda bağışıklık sistemimizi güçlendiren ‘fonksiyonel gıdalar’ var.
‘Fonksiyonel gıda’ kavramı tıp literatürüne 1999’da ‘sağlığı koruyucu ve hastalıkların oluşumunu önleyici gıda’ olarak girmiş olup, artık bazı fonksiyonel gıdaların, kanserden romatizmalara, karaciğer hastalıklarından kronik dejeneratif hastalıklara kadar, bazı hastalıkların tedavisine de yardımcı olduğunu biliyoruz. Bağışıklık sistemini güçlendiren bazı fonksiyonel gıdalar ise şunlar:
ÇÖREKOTU
Çörekotu ve yağında, ‘timokinon’ adlı bir aktif madde var ki bu da çörekotunu ‘fonksiyonel gıda’ ya da ‘ilaç besin’ yapıyor. Bu mucizevi maddenin bağışıklık sistemi üzerinde birden fazla etkisi var; bağışıklık sisteminin en öncelikli savunma mediatörleri olan ‘Interferon’ ve ‘Interlökin’ üretimini artırıyor, ama bunu öyle güzel bir denge içinde yapıyor ki buna ‘immün modülatör’ yani ‘bağışıklık dengeleyici’ etki deniyor, yani bağışıklık sistemini güçlendirirken romatizmal hastalıkları tetiklemiyor. Dalak, bağışıklık sistemimizin en önemli organlarından, akyuvarların işlem gördüğü, iyi bir benzetmeyle ‘terbiye edildiği’ yer, çörekotu tohumlarının dalaktaki bu oldukça karmaşık çalışma sistemini düzenlediğine dair bilimsel veriler var. Günde bir tatlı kaşığı çörekotunu herhangi bir gıdayla karıştırıp tüketebilirsiniz, peynir ve yoğurda oldukça yakışıyor. Çörekotu yağı ise günde bir çay kaşığı yeterli, tercihen yemek sonrası tüketin, çünkü kan şekerini ve kan yağlarını da düşürücü etkisi var.
PERGAPerga, diğer adıyla arı ekmeği, arının poleni mayalayıp, işlemden geçirip ona bazı enzimler katıp petek gözlerinde sakladığı bir besin. Arı, bu besini yavrularını kışın beslemek için hazırlıyor, ama yavrularına yetecekten çok daha fazlası var endişe etmeyin, insanoğluna sunulmuş bir ilaç besin. Arı, çiçeklerden topladığı poleni ham bal içinde mayalıyor, içerisine probiyotikler ile bakteri ve virüslerle savaşan doğal antibiyotikler ve bağışıklık sistemini güçlendirici proteinler ekliyor. Bala karşı alerjisi olmayan herkes tüketebilir, günde bir tatlı kaşığı yeterli. İki yaşından itibaren çocuklara da günde bir çay kaşığı verilebilir.
ZERDEÇAL‘Her derde deva’ bu Hindistan kaynaklı baharat, Hindistan’da birçok kanserin daha az görülmesinin sırrı. Zerdeçalın bağışıklık sistemini destekleyici etkisi de var ve bu etki tıp dünyasında da çok uzun zamandır bilimsel çalışmalarla onaylanmış durumda.
25 yıl önce Phytochemistry adlı bilimsel yayında yer verilen çalışmada zerdeçaldaki glikan yapıda bir maddenin vücuttaki RES (Retikülo Endotelyal Sistem) adı verilen bağışıklık sistemi ağında güçlendirici etki yaptığı gösterildi. RES, tüm vücudu ağ şeklinde saran lenfatik kanal sistemine döşenmiş bağışıklık sistemi hücrelerinden oluşmakta. Bu sistemin güçlü olması, bazı enfeksiyon etkeni virüs ve bakterileri kapsak bile hastalık tablosunun ortaya çıkmasını önleyebiliyor.
KARABİBERYine kakule gibi immünmodülatör, bağışıklık düzenleyici ve mikrop öldürücü etkileri var. Karabibere karşı alerjiniz yoksa çorbalarınızda kullanabilirsiniz, pişirmekle şifası gitmiyor, üstelik çorbaya ekleyeceğiniz zeytinyağıyla da biyoyararlanımı artıyor.Yine kakule gibi immünmodülatör, bağışıklık düzenleyici ve mikrop öldürücü
etkileri var. Karabibere karşı alerjiniz yoksa çorbalarınızda kullanabilirsiniz, pişirmekle şifası gitmiyor, üstelik çorbaya ekleyeceğiniz zeytinyağıyla da biyoyararlanımı artıyor.
BALBal, binlerce yıl boyunca tedavide kullanılmış bir fonksiyonel gıda, bir ‘ilaç besin’. Apiterapi ise arı ürünlerinin tedavide kullanılması anlamına geliyor. Bal içerdiği aktif flavonoid yapıdaki birçok farklı bileşik ile güçlü antioksidan, antiviral, antibakteriyel, yangı giderici ve antitümör etkiler gösterebiliyor. Laboratuvar deneylerinde balın hem virüslere, ham bakteriler hem de mantarlara karşı etkili olduğu gösterildi. Üstelik klasik antibiyotiklere dirençli birçok mikroba karşı da etkili bulundu. 2009’da Recent Patents on Antiinfective Drugs (Yeni Enfeksiyon İlaçları Keşif Patentleri) adlı yayında yer verilen makalenin başlığı bu durumu şöyle ifade etti: ‘ Arı kovanındaki antibiyotiklerin yeniden keşfi’. Evidence Based Complementary and Alternative Medicine (Kanıta Dayalı Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp) dergisinde 2011’de yayımlanan çalışmada ise balın bağışıklık sistemini güçlendirici ve tümör karşıtı etkileri de gösterildi. Bu bilimsel verilerle bala ‘basit şeker’ muamelesi yapmak haksızlık olsa da, doza dikkat, fazla miktarda tüketilmesini önermiyorum, günde bir çorba kaşığı yeterli.
YOĞURTYoğurt, yüksek miktarda probiyotik içeren gıdaların başında geliyor. Bu probiyotik içeriğindeki laktobasillerin kalın bağırsak salgılarındaki bağışıklık proteini olan IgA miktarını artırdığına dair bilimsel veriler var. IgA, bir antikor olup hem mikroplarla hem de kanserle savaşta doğrudan ve dolaylı etkileri olan bir bağışıklık proteini. Probiyotikler, bağırsak yüzeyindeki savunma hücreleri olan T hücrelerinin ve ‘çöpçü hücreler’ lakaplı makrofajların da sayısını artırıyor.
KEFİRKafkaslar’ın bu şifalı içeceği birçok biyoaktif maddeyi bünyesinde barındıran etkili bir doğal probiyotik. Hücresel çalışmalar kefirin bedenin kansere karşı olan bağışıklık yanıtını da artırdığını gösteriyor. J Dairy Sci.’de 2007’de yayımlanan bir çalışmada düzenli kefir tüketiminden sonra meme dokusundaki kanserli hücrelere karşı oluşan bağışıklık yanıtının arttığı saptandı. Bu Patoloji’de ‘tümöre karşı immün yanıt’ diye adlandırılan bir savunma yanıtı ve kefir bu yanıtı güçlendiriyor.
KAKULEBu hoş kokulu baharatın da ‘immünomodülatör’ yani bağışıklık sistemini dengeleyici etkisi olduğu 2010 yılında Journal of Medicinal Food’da yayımlandı. Kakule, hoş kokusunu, içerdiği aromatik uçucu yağlardan alıyor ki bu esansiyel yağların mikrop öldürücü etkisi var, birçok virüs de buna dahil. Kakule tohumlarını havanda ezip çay şeklinde tüketebilirsiniz. Bir tatlı kaşığı kadar kakuleyi ezip tercihen porselen veya cam demlikte, alttaki çaydanlığın buharıyla kısık ateşte en az on dakika demleyip günde iki fincan tüketin.