VEGAN BESLENMEK ÖMRÜ UZATIR MI?

21 Kasım 2012

Vejetaryen tipi beslenmelerden veganla ilgili kulaktan kulağa dolaşan efsa-nelere açıklık getirmek istiyorum. İşte vegan beslenenlerin dikkat etmesi gerekenler

Vejetaryen tipi beslenenler, hayvansal kaynaklı gıdaları tüketmiyor. Ancak tüm vejetaryenler aynı şekilde beslenmiyor. Mesela et, balık, tavuk yemediği halde süt, peynir ve yoğurt tüketenler (lakto-vejetaryen) var. Yumurtayı (lakto-ovo vejetaryen) tercih edenler de olabiliyor. Vegan (en katı vejetaryen) beslenme tipini seçmiş olan bireylerse hayvansal ürün olduğu için bal dahi yemiyor, tamemen bitkisel kaynaklara yöneliyor.
Amerika’da yaklaşık bir milyondan fazla vegan olduğu biliniyor ancak ülkemizde bu konuyla ilgili net bir çalışma yok. Ancak danışanlarımda yaptığım gözlemler internet sitemize gelen sorular, bu beslenme tipini benimseyenlerin pek de az olmadığını gösteriyor. Vejetaryen ve vegan beslenmenin sağlık üzerine etkilerini konuşmak için gelin, efsanelere ve gerçeklere bir göz atalım.

EFSANE: Veganlar her zaman güçsüz veya yorgundur

GERÇEK: Et, demir ve B12 vitamini gibi anemiyi engellemeye, enerjiyi yükseltmeye yarayan elzem besin öğelerini içeriyor. Bu nedenle özellikle vegan beslenme

Yazının Devamı

MiGRENi TETiKLEYEN ETKENLER

18 Kasım 2012

Tabağınızdakiler de migren ataklarınızı tetikleyebilir, dikkat!

Hafiften başlayıp bir süre sonra şiddetlenen ve zonklayıcı hale gelen baş ve boyun ağrıları birçok bireyin yaşam kalitesini düşürüyor. Migrenin en yaygın olduğu dönem 25-34 yaş aralığı. Kadınların yüzde 15’i, erkeklerinse yüzde 6’sı bu atakları yaşıyor. Diyet faktörleri, hormonsal değişiklikler, duygusal durum, uyku düzeni, iklimsel değişiklikler, kişisel bazı alışkanlıklar migreni tetikleyen başlıca etkenler arasında.

Gizli Tetikleyiciler
Diyet faktörleri arasında bazı besinler, katkı maddeleri ve diyetteki diğer bileşenler, migrene yol açabilir fakat bireyden bireye etkisi değişiklik gösterebilir. Özellikle tiramin veya feniletilamin içerenler, bireylerde migren ataklarını tetikleyebilir. Bu iki aminoasit çikolata, bazı peynirler (cheddar, camembert gibi), soyalı besinler, kuruyemişler, turunçgiller ve sirkede bulunur.

Alkol

Yazının Devamı

KEYİF VE AFİYETLE BESLENİN

14 Kasım 2012

Araştırmalar, bazı besinlerin duygu durumunu iyileştirdiğinı ortaya koyuyor. Ancak hiçbir besinin tek başına tıbbi tedavi yerine geçmediğini unutmayın. Tedaviyle birlikte diyetinize de dikkat etmek, kendinizi daha iyi hissettirir

Omega-3 alımını artırın
Esansiyel yağ asitlerinden olan ve fındık, ceviz, keten tohumu, somon gibi yağlı balıklarda yer alan omega-3, kalp sağlığını desteklemenin yanı sıra duygu durumunu da dengeler. Haftada 2-3 kez balık tüketin ya da tablet alın.

B vitaminlerine yönelin
B6, B12 ve folik asit gibi B grubu vitaminleri, ruh halimizi düzenleyen beyin kimyasallarının üretimini sağlar. Özellikle depresyondaysanız, mutlaka bu vitaminlerden aldığınızdan emin olun. B vitaminlerinin iyi kaynakları; balık, kırmızı et, tavuk, yumurta, yoğurt, muz, patates, brokoli, domates. Folik asitse özellikle yeşil yapraklı sebzelerde yüksek miktarda bulunur.

Yazının Devamı

HiPOGLiSEMiYi DiYETLE KONTROL EDİN

11 Kasım 2012

Hipoglisemi sorunu olan diyabet hastaları, tedavi görmezse; titreme nöbeti, koma, geri döndürülemez sinir sistemi harabiyeti yaşayabilir, hatta yaşamını yitirebilir

Kandaki şeker seviyesinin normalin altına düşmesine hipoglisemi, yükselmesineyse hiperglisemi adı verilir. Diyabetli bireylerde sadece yüksek kan şekeri tehlikeli olarak düşünülse de düşük kan şekeri semptomlarını da dikkate almak gerekir. Kan glikoz değeri 70-110 mg/dl arasında olması normal, 50 mg/dl veya altında olmasıysa düşük olarak kabul edilir.
Aşağıdaki basamakları uygulayarak kan şekerinizi kendiniz de yönetebilirsiniz.
1- Hipoglisemi belirtilerini anlamaya çalışın: Belirtiler, genelde tansiyon düşüklüğüyle karıştırılır. Hipoglisemi belirtileri kişiden kişiye değişebilir ancak özellikle diyabetliler şunlara dikkat etmeli:
* Halsizlik veya yorgunluk
* Terleme
* Bilinçte karışıklık

Yazının Devamı

KAN ŞEKERiNi ‘ZIPLATAN’ BESiNLER

7 Kasım 2012

Bir besinin kan şekerinizi ‘zıplatması’ için ağzınızda şeker tadı bırakması gerekmiyor. Basit karbonhidrat içeren beyaz ekmek ve undan yapılmış gıdalarla içecekler, vücutta parçalanarak şekere dönüşür ve kan şekerini ‘zıplatır’

Diyabetli olmasanız bile insülini uyarmamak ve kan şekerinizi ‘zıplatmamak’ için aşağıdaki besinlerden uzak durmanızı öneririz.
Beyaz pirinç: Özellikle Tip 2 diyabetliyseniz, beyaz pirinci mönünüzden çıkarmanızı, onun yerine kepekli pirinç ya da bulgur kullanmanızı tavsiye ederim. Amerika’da yapılan bir çalışmada haftada beş veya daha fazla porsiyon beyaz pirinç tüketen bireylerde Tip 2 diyabet gelişme riskinin arttığı görüldü. Haftada tükettikleri pirincin en az üç porsiyonunu beyaz yerine kepekli olarak tercih edenlerdeyse diyabet riskinin yüzde 16 oranında azaldığı ortaya çıktı. Kepekli pirinç veya bulgur, beyaz pirince oranla daha fazla lif içerir, tok tutar ve kan şekerini dengeler.
Beyaz ekmek: Her gün tüketilen beyaz ekmeğin diyabet riskini artırdığını biliyor musunuz? Bunun nedeni, rafine undan elde edilen beyaz ekmeğin çabuk sindirilmesi ve bunun, kan şekerini yükseltmesi. Ekmekte yapılan yeni düzenlemelerle kepek oranı artırıldı ve

Yazının Devamı

ANEMiLERE BESLENME TAVSiYELERi

4 Kasım 2012

Kansızlık, sadece demir eksikliğinden kaynaklanmıyor. Bu hastalığı olanların folik ve B12 vitamini bakımından zengin beslenmesi gerekiyor

Kansızlık yani anemi, birçok değişik nedene dayalı hastalıkları tanımlayan önemli bir sorun. Fizik muayene ve laboratuvar değerlendirmeleri yapılarak belirlenir. Genel olarak kansızlık, kırmızı kan hücrelerinin içinde bulunan, oksijen taşımakla görevli hemoglobin molekülünün miktarındaki azalma olarak tanımlanır.
Dünya nüfusunun yüzde 30’unda görülen anemi, özellikle kadınları daha çok etkiler. Kanda hemoglobin miktarı erkeklerde 13 g/dL, kadınlarda 12 g/dL, 6 ay-6 yaş arası çocuklarda 11 g/dL nin, 6-14 yaşlarda 12 g/dL’nin altındaysa kişi anemik kabul edilir. Bazı risk faktörleri anemik olmanıza sebebiyet verebilir: Mesela, diyet eksiklikleri ve diyabet gibi kronik hastalıklar. Gebelik döneminde anemiye sıklıkla rastlanır çünkü kan hacmi arttığından anne ve bebeğe oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerinin üretimi için gereken demir gereksinimi de artar.

Belirtileri neler?
Halsizlik, güçsüzlük, soluk beniz, asabiyet, uykusuzluk, hızlı kalp atışları, baş dönmesi, iştahın azalması, konsantrasyon eksikliği, saç dökülmesi

Yazının Devamı

KANSERDEN KORUYAN GIDALAR

31 Ekim 2012

Günlük diyette sağlıklı seçimler yapmak, kanser hücreleriyle savaşmada ve genel sağlık durumunu iyileştirmede yardımcı. Kanser ve beslenme ilişkisindeki en önemli nokta, bağışıklık sistemini güçlü tutmak, anti-oksidan bakımından zengin beslenmek

Tüm dünyada kanser vakalarının sayısı maalesef giderek artıyor. Dünya Sağlık Örgütüne göre, 2030 yılında kanserli sayısının 27 milyona çıkması ve bu hastalıktan ölenlerin sayısının da 17 milyon bulması bekleniyor. Örgütün 2008 verilerine göre, erkeklerde en sık rastlanan kanser türleri sırasıyla; akciğer, prostat, kolon, mide ve karaciğer. Sağlık Bakanlığı’na göreyse Türk erkeklerinde sırasıyla en çok; akciğer, mide, lenfoma, prostat ve larinks kanserleri görülüyor.
Fizyolojik bozukluk olarak tanımlanan tümör, organizmadaki bazı hücrelerin kontrolsüz çoğalması sonucu oluşuyor. Bu sırada bazı hücreler kayboluyor veya normal biyo-kimyasal işlevleri değişiyor. Kişinin yaşadığı çevre koşulları, stres düzeyi, genetik yapısı ve bizi en fazla ilgilendiren beslenme şekli, hastalığın oluşumunda etkili.
Bağışıklık sistemin güçlü olabilmesi, kişinin doğduğu andan itibaren doğru beslenmesiyle mümkün. Gelin hangi besinler bizi nasıl

Yazının Devamı

HIZLI KiLO VERMEYi HEDEFLEMEYiN

28 Ekim 2012

Tatilde alınan kiloyu vermek için telaşa kapılıp kendinize zarar getirecek yöntemleri denemeyin. Yaz tatili dahil 2-3 ayda aldığınız kiloları, 3-4 haftada vermeye odaklanmayın

Ramazan ve Kurban Bayramı derken tatiller uzadı. Bu dönemlerde kilo alma ihtimali, her zamankinden daha yüksek.
Biraz üst üste gelen bu özel günler, pek çok danışanımın ortak mazeretiydi. Ama şimdi yeni bir hafta başlıyor belki de bu satırları okurken siz de “Evet artık yeter, diyete başlıyorum” diyorsunuzdur. Aman dikkat! Kilo verme arzusunun motivasyonu ilk haftalarda yüksek olur. Bu çok güzel ve genelde beklediğimiz bir durum ancak ilerleyen haftalarda özellikle de yaşam biçiminize çok uymayan sıkı bir diyet yapıyorsanız zorlanmaya başlayacaksınız. Diyetinizi sabote ettiğiniz andaysa suçluluk duygusu devreye girecek ve “Battı balık yan gider” diyeceksiniz. Bu döngüyü belki de daha önce defalarca deneyimlediniz ama şimdi aynı tuzağa düşmeye gerek yok.

‘Vazgeçme’ ihtimaline dikkat
Kilo verme hedefinizi doğru belirlemeniz gerekir. Aç kalacağınız standart bir liste ve eve bağımlı bir program sizi sosyallikten uzaklaştırdığı anda ‘vazgeçme’ ihtimaliniz artar. Hızlı kilo verme diyetlerinden uzak

Yazının Devamı