Bugün üç danışanımdan gelen ve toplumda pek çok kişiyi ilgilendiren sorulara cevap vereceğim. Benzer sorunlarınız varsa, yol göstermesi açısından cevaplar size de yardımcı olabilir
1- “ÇOK YOĞUN ÇALIŞIYORUM VE SÜREKLİ ATIŞTIRIYORUM. NE YAPABİLİRİM?”
Meşgul ve stresli insanlarda hazır yemek tüketme ve abur cubur alışkanlığı daha fazla görülüyor. Bu da kişilerin tok olmasına rağmen abur cubura yönelmesine yol açıyor. Çünkü stresin artması, vücuttaki kortizon seviyesini de artırıyor. Böylece kişiyi tatlı ve tuzlu yiyeceklere itiyor. Sonra da kilo artışı kaçınılmaz oluyor. Stresten uzaklaşmak en güzel çözümse de bunun mümkün olmadığı durumlarda abur cubur yeme alışkanlığını su içerek, çiğ sebzeler tüketerek ya da sağlıklı atıştırmalıklar tercih ederek bastırabilirsiniz. Stres anında karbonhidrat tüketmek, mutluluk hormonu seratonini destekliyor. İşte birkaç sağlıklı atıştırmalık;
* 10 badem ve 3 kuru erik
* 1 bardak sütle 40 gr. bitter çikolata
* Meyveli yoğurtla 10 fındık
* Yarım simit ve ayran
Günlük beslenmede çeşitlilik olması, besin öğelerinden iyi şekilde faydalanabilmek için önemli. Tek tip diyetler veya sınırlayıcı detoks gibi uygulamalar, uzun dönemde vitamin ve mineral yetersizliklerine sebep olabilir. Aşağıda bazı besinlerin faydaları ve diyetinizde yer vermek için kolay ipuçları var
1.Fındık, badem, ayçekirdeği, zeytin, ıspanak, kuşkonmaz E vitamini içerir. Her gün 25-30 gr. fındık yemek, günlük E vitamini ihtiyacının tamamını karşılar.
2.Demir eksikliği nedeniyle pekmez tüketme alışkanlığınız varsa bunu C vitamini deposu meyvelerle (tüm narenciyeler) yapın.
3.Hayvansal ürünler içerisinde en iyi protein kalitesine sahip yumurta; A, B, D, E, K grubu vitaminleri bakımından, demir ve fosfor gibi mineraller açısından zengin.
4.Yoğurttaki laktoz miktarı, süte göre yarı yarıya. Bu nedenle sabah kahvaltıda yenen yoğurt, sindirimi kolaylaştırıp, bağırsakların çalışmasına yardım eder.
5.Sigara bırakıldığında kan şekerinde düzensizlik oluşabilir, tatlı yiyecekler isteyebilirsiniz. Bu ihtiyaç, kuru ve taze meyvelerle karşılanabilir.
6.Kırmızı biber; A, B6 ve C vitamini bakımından zengin. Aynı zamanda manganez, niasin, potasyum ve lif
Çocuğun aç veya tok olduğunu anlamasına, ifade etmesine izin vermek gerekiyor. Çünkü çocuk, kendi kişiliğini ispatlamak ister. Acıktığını veya doyduğunu anlayabilir. Onu zorlarsak, normal açlık/tokluk düzenini kuramaz
Annelerin en büyük şikayetlerinden biri, iştahsız ve yemek seçen çocuklar. Anneler, içgüdüsel olarak tabii ki çocuğu en iyi şekilde beslemek konusunda oldukça hassas. Ancak bazen bu hassasiyet, annenin kendini tatmini haline gelebiliyor. İşte bu, tehlikeli çünkü o zaman anne, çocukla inatlaşır hale geliyor ve tabaktakinin bitmesi konusunda ciddi mücadele başlıyor.
Büyükler bile, her gün aynı düzende yeme sorumluluğunu yerine getiremezken çocuğa bu konuda aşırı yüklenmek doğru değil. Çocuklar, bazı gün çok iyi yer, bazı gün de adeta bir lokmayla günü geçirir. Ateşli bir hastalık yüzünden iştahsızlık veya oyuna dalıp yemeği atlama, her gün yapılan bir davranış olmadığı sürece sorun yaratmaz. Çocuğun büyümesi normalse, gün içinde koşup oynayacak enerjiyi buluyorsa endişeye gerek yok.
Çocuğa iyi örnek olmak çok önemli. Çocuklar, ailedeki beslenme alışkanlıklarından etkilenir. Sebze sevmeyen bir anne-babanın çocuğuna sebze yedirmesi zor
Yaşamdan keyif almak, sağlığın önemli bir parçası ama ölçüyü aşmamak kaydıyla. Ben özetle derimki, her şeyden az az, sevgiyle ve keyifle ye... Tabii ara sıra zilleri takıp eğlenmeyi de ihmal etme!
Yeni yıl, hepimiz için umutlar, heyecanlar, iyi dilekler ve beklentiler anlamına geliyor. İçimizdeki çocuk seviniyor. Çocukların en sevdiği şeylerden hediye almak da işin en keyifli yanı oluyor.
Yılbaşında aldığım tüm hediyeler muhteşemdi. Bir danışanım, elinde ördüğü patikler ve sabun bezi gönderdi, hemen kullanmaya başladım. Çiçek, çikolata ve şemsiye aldım, hepsini de büyük sevgi ve memnuniyetle kabul ettim. Ama hediyelerden birisini o kadar çok sevdimki, onu sizlerle de paylaşmak istedim. Sevgili arkadaşım, başarılı iş kadını, muhteşem anne ve eğlenceli seyahat arkadaşı Gamze Cizreli, bana kocaman bir kırmızı kutu ve bir zarf gönderdi. Önce zarfı açtım, bakın ne diyor: “Türkü, Lazı, Ermenisi, Kürdü, Süryanisi, Çerkezi, Arabı, Yahudisi, Rumu, Romanı... Bu değil mi bizi biz yapan? Bu çeşitlilik değil mi mutfağımızı, soframızı lezzetli kılan? Bu kutudakiler, yurdumuzun dört bir yanında yaşayan farklı lezzetlerin, farklı coğrafyalarda yaşatılan geleneklerin ve tüm bu
Enerjinizi yükseltmek, ruh halinizi iyileştirmek, aynaya hep mutlulukla bakmak, gözlerinizin derinliklerindeki pırıltı ve neşeyi yakalamak için ihtiyacınız olan tek şey ‘seçim yapmak’
Nasıl hissetmek, aynada kendinizi nasıl görmek istiyorsunuz? Dürüst olalım, mazeretleri ve başkalarını suçlamayı bırakın. Hadi ufak değişiklikleri önemseyin, daha önceki başarılarınızı hatırlayın, kendinizle gurur duyacağınız şeyler bulun, hatta bunları yazın. Kendinize güvenin ve yeni yıla girerken beslenmenizdeki küçük değişiklikleri bedeninize yaptığınız bir yatırım olarak görün.
Günde 30 dakika egzersiz yapın
Birçok çalışma, egzersizin ruh halini iyileştirmeye yardımcı olduğunu; depresyon, stres ve mutsuzluk halinden uzak durmayı sağladığını kanıtladı. Günde sadece yarım saatinizi yoga, yürüyüş, dans, bisiklet veya pilatese ayırarak enerjinizi toplayabilirsiniz. Buradaki anahtar kelime, ‘süreklilik’. Egzersiz yaptığınızda kendinizi iyi, güçlü hissetmenizi sağlayan ve güveninizi artırmaya yardımcı endorfin salgılanır.
Haftada üç kez yağlı balık yiyin
Somon, orkinos ve sardalya gibi balıklar, duygu durumunuzu iyiye doğru artıracak omega-3 ve D vitamini içerir. EPA, omega-3 yağ
Neleri değiştirmek istediğimi, neleri yapmak istediğimi, neleri artık yapmak istemediğimi her yıl düşünürüm. Bir de yaşadığım olaylara uzaktan bakıp “Neyi daha iyi yapabilirim?”, “Nasıl daha farklı olabilirdi?” diye de değerlendiririm. Siz de hemen elinize bir kağıt-kalem alıp değiştirmek istediklerinizi not edin
Gerçekçi hedef belirlemek:
Belirlediğiniz hedef için neler gerekli, ne kadar zaman, ne kadar bütçe, ne tip olanaklar lazım gibi faktörleri düşünüp bunları zihninizde netleştirin. Bu şekilde, aslında hem hedefinizin resmini çizmiş olursunuz, hem de ne kadar gerçekçi olduğunuzu.
Hedefin somut ve ölçülebilir olması:
Hedeflerinizin olabildiğince net olması, ulaşılabilirliği artırır. Örneğin; hedefiniz, egzersiz yapmak olsun. Bunun için gerekli koşulları sağladınız. Motivasyonunuz yüksek ve bir yandan da hayat temponuz oldukça hızlı. Yine de önceliğiniz egzersizi hayatınıza sokmaksa, kendinize somut bir hedef koyabilirsiniz. Bu da, örneğin, haftada 3 kez egzersiz yapmak olabilir.
Diyette olmanıza rağmen kilo veremiyorsanız, bir yerlerde yanlış yapıyorsunuz demektir. İşte diyet sırasında gözden kaçan 10 hata
1-ÖĞÜN ATLAMAK
Öğün atlamayı alışkanlık haline getirmeyin. Çünkü atlanan her öğünden sonra, diğer öğündeki besin tüketimi daha fazla olur. Beslenmenizi bu konuda yeniden gözden geçirin. Gün içinde tükettiğiniz yiyecekleri, 5-6 öğün olacak şekilde ayarlamaya çalışın, az ve sık beslenin. Üç saatten fazla aç kalmamaya çalışın. Az ve sık yeme prensibiyle metabolik hızınız artar, kan şekeriniz dengelenir ve açlık hissetmezsiniz.
2-DİYET ÜRÜNLERE KANMAK
Ürünlerin üzerinde yazan ‘light’ ibaresi, o yiyeceğin serbest olarak tüketilebileceği anlamına gelmez. Çünkü içeriğinde şeker bulunmamasına rağmen yağ, un, tuz gibi lezzet veren öğeler içerir. Bu nedenle enerji verir. Ürünleri satın alırken etiketler iyi okunmalı ve yorumlanmalı.
Havalar iyiden iyiye soğudu. Metabolizma hızınız düştü, bağışıklık sisteminiz saldırılara daha açık duruma geldi. Peki, bugünlerde hastalıklardan uzak durmak, dinç kalmak, depresyona girmemek için nasıl beslenmeli?
Bu hafta elim ayağım buz kesti ve karda eve gidebilmek için 2.5 saatim yolarda geçince “Tamam artık işte kış geldi” dedim. Böyle havalarda yürüyüş yapmak, otobüsten erken inip yürümek gibi seçeneklerden de uzaklaşıyoruz. Eve kendimizi atınca da uyuyana kadar atıştırmalıklar sürekli göz kırpıyor sanki... Evde geçirilen zaman uzayıp, güneşi daha az görünce kendimizi daha mutsuz, yorgun, depresif hissedebiliyoruz ve iştahımız da yine bu durumlara paralel artış gösterebiliyor. O zaman beslenmede nasıl değişiklikler yapmak gerekiyor hemen özetleyelim:
1-Kilo almamak: Yaz yaklaştıkça formuna dikkat edenlerin sayısı artarken, kışın kilo alma eğilimi daha fazladır. Havanın daha erken kararması, güneşin yerini yağmur-karın alması ve soğukların gitgide artıp, işlerin yoğunlaşması dolayısıyla gelişen halsizlik, isteksizlik, mutsuzluk sonucu aşırı yeme atakları bu aylarda daha fazla gelişebilir. Kilo almamak için az ve sık yiyerek açlığınızı kontrol altında