Yeni yıl geliyor her yer ışıl ışıl parlıyor... Benim için aralık ayı demek yaklaşık dokuz senedir bir klasik haline gelen sizler için hazırladığım ‘İyi Yaşam Günlüğü’ anlamına geliyor. Yenilenmiş 2016 baskısı bu yıl da size, başarılarınıza, mutluluklarınıza eşlik edebilmek için raflarda.
Geçen yıl kadın ve erkeklere ayrı özel düzenlediğim günlüklerin çok sevilmesi ve ilgi görmesi beni çok mutlu etti. Bu yıl da hem kadınlar hem de erkekler için faydalı ve pratik bilgiler veren ayrıca diyet yapmayı kolaylaştıran önerilere yer verdim. Hatta beni çok mutlu eden birkaç okuyucu yorumunu da sizlerle paylaşmak isterim. Bakın kullanıcılar neler demiş.
Ahmet Bey:
Geçen yıl bir arkadaşıma yılbaşı hediyesi ararken; erkeklere özel bir ajanda olduğunu görünce ilgimi çekti ve kendime de almak istedim. Gerçekten erkek yaşamına ve duygularına hitap eden bir günlük.
Filiz Hanım:
Kilo vermek kadar, verilen kiloları korumak da önemli. Özellikle de benim gibi 18 kilo veren birisi için. Dilara Koçak’ın ‘İyi Yaşam Günlüğü’nü son üç senedir almaya başladım ve her sayfası beni
motive ediyor.
Beslenmede dengeli yağ tüketimi çok önemli. Kilo vermek ve dengeli bir yaşam programı içinde yağı tamamen çıkarmak doğru olmaz. Çünkü yağların vücudumuzda çok önemli görevleri var. Yağı çok sınırlandırılmış diyetler, cilt, saç ve hormon problemlerinin yanı sıra vitamin yetersizliklerine sebep olabilir. Öğrenme ve hafıza gücü için de yağ asitleri önemli görevler alır. Yağsız bir diyet uygulamayın çünkü:
-Deri altı yağ tabakası vücut ısısının kaybını önler. Kış aylarında yağlı olan bireyler zayıf olanlara göre daha az üşür ve daha çok terler.
-Yağ, organları çevreleyerek dış etkenlerden korur.
-Yağda eriyen vitaminlerin emilimi için ortamda yağ olması gerekir.
-Uzun süre midede kalarak midenin boşalmasını geciktirir ve tokluk hissi verir.
-İçinde yağ bulunan fosfolipitler, beyin ve sinir dokuları için gereklidir.
Farkları nelerdir?
Yağları genel olarak doymuş ve doymamış yağlar olarak ikiye ayırabiliriz. Kafa karıştırıcı gibi gelse de aslında öğrenmesi çok kolay. Oda ısısında sıvı halde bulunanlar genelde doymamış yağlar. Mesela; ayçiçek, mısırözü, zeytinyağı, pamuk, fındık, kanola yağı gibi.
Lif kelimesini defalarca duyduğunuzu biliyorum. Peki gerçekte lif nedir?
Aslında diyet lifi sindirime dirençli olan sadece bitkilerden edinilen parçalardır ve sağlığa yararlar sağlamaktadır. Birçok hastalıkla savaşmakla kalmaz aynı zamanda midede hacim kaplayarak tokluk süresini uzatır, besin alımını azaltır ve kilo verilmesine de yardımcı olur.
Lif, kabızlık, hemoroid (basur), bağırsak hastalıkları gibi kronik hastalıkların riskini azaltır. Ayrıca lifin kanser türlerine karşı koruyucu etkileri vardır. Kötü kolesterolün (HDL) azaltılmasına yardımcı ve kalp hastalıklarına karşı koruyucudur.
Öte yandan kan şekerinin dengelenmesini ve diyabet hastalığının kontrol altında tutulmasını kolaylaştırır.
Lifin iki ana kategorisi vardır: Çözünen ve çözünmeyen lifler. Hem çözünür hem de çözünmez lif sindirilmemiştir ve bu nedenle kan dolaşımına katılmazlar.
Çözünür lif nedir?
Çözünür lif sıcak suyla karıştırdığınızda çözünür ve erir. Yediğiniz çözünür lif midenizde yemeğinizin veya sindirim suyunda erir ve jel haline gelir. Bu jel bazı gıdaları kaplar ve emilimini zor hale getirebilir.
Özellikle çözünür lif, katı yağların ve şekerin emilimini bu şekilde engelleyebilir. Ancak ç
Hedefe giden her yol mübah değildir. Başarılı olmanın göstergesi, ne kadar kilo verdiğiniz, ne kadar sürede zayıfladığınız veya gittiğiniz uzmanın popülerliği değil unutmayın. Asıl önemli olan yaşam biçiminize uygunluk, sağlığınıza yarattığı fayda, sizi tatmin etmesi, mutluluk seviyeniz ve verdiğiniz kiloyu ömür boyu koruyabilmenizdir.
‘Tavşan ile Kaplumbağa’ hikayesini hatırlayalım. Tavşan, “Bu ormanda benden hızlı koşan yoktur, varsa yarışalım” diye söyleniyormuş. Kaplumbağa bir gün, “Kendine o kadar güvenme. Ben senden daha hızlı koşarım” demiş. Tavşan, ona gülerek, “Sen mi benimle yarışacaksın?” diye alay etmiş ve yarış başlamış.
Tavşan çok hızlıymış, geri dönüp bakmış kaplumbağa yok. O da bir ağacın dibinde
uyumuş. Uyandığında görmüş ki kaplumbağa yarışı bitirmek üzere. Tavşan koşmuş ama kaplumbağa bitişe önce ulaşmış.
Kaplumbağa tavşana, “Hiçbir zaman kendini başkalarından üstün görme. Sen uyudun, ben çalışarak seni geçtim” demiş.
Bu hikaye amaca ulaşırken hızlı olmanın değil stratejik düşünme ve hedefe gitme arzusundaki kararlı tutumun önemli olduğunu açıkça gösteriyor.
‘Afiyetle Diyet’ kitabımda diyetin psikolojisinden, diyetten neden vazgeçildiğinden ve önleme yollarından uzun
Beslenme programınızda vitamin ve minerallere yer açarak bağışıklık sisteminizi güçlendirin!
Kış, her zaman soğuk hava, çabuk batan güneş, erken biten gün, yoğun iş temposu ve sıkıcı zamanları ifade etmez! Yeter ki siz hazır olun, vücudunuzu güçlendirin, iyi beslenin ve hayata pozitif bakın. İşte kışı mutlu geçirmenin yolları!
-Güneş vitamini dediğimiz D vitamini, güçlü bir bağışıklık, sağlıklı iskelet sistemi, hızlı çalışan metabolizma için değerli bir kaynak.
D vitamini eksikliği; halsizlik, yorgunluk, vücut ağrısı, bağışıklık sisteminde güçsüzlük gibi şikayetleri beraberinde getiriyor.
Özellikle yeterince güneşten faydalanamadığımız kış günlerinde, D vitamini kaynağı besinlerin tüketimi çok önemli. Eğer bu şikayetleriniz varsa ve yaz aylarında çok iyi güneş almadıysanız, D vitamini seviyelerinizi kontrol ettirmeyi unutmayın.
-Uyku düzeninize dikkat edin. Günde en az 6 saat uyumaya özen gösterin, 4 - 6 saat arasında uyuyanların kilo alma eğilimi normal uyuyanlara göre daha yüksek. Yorgunluk ve ani yeme ataklarının sebebi az uymanız olabilir.
-Kendinizi mutsuz hissediyorsanız ara öğünlerde muz, ceviz, fındık, badem ya da 1- 2 parça bitter çikolata tüketin.
-Ayrıc
“Dikiz aynasındaki ölü nokta.” Afiyetle Diyet kitabımın ön sözündeki duygularımı sizlerle yeniden paylaşmak istedim. Şimdiye kadar pek çok danışanım oldu, bazılarının kilo vermesine yardımcı oldum ve geri almadan bu sağlıklı kiloyu korudular. Bazıları başaramadılar, bazıları ise hiç başlamadılar.
Kilo veremeyeceğinizi, iradenizin güçlü olmadığını ve kilo verememenizin nedenleriyle ilgili mazeretler yaratmak sizi rahatlatır. Bir kere yaratma alışkanlığı edindiğinizde, bahaneler zihninize o kadar çaba sarf etmeden ve otomatik olarak gelirler ki, siz onları gerçek zanneder ve bahane yarattığınızın farkına varmazsınız.
Mazeretlerinizi kabullenmeniz, sizi rahatlık bölgenizde tutar ama gelişmenizi ve problemlerinizi çözmenizi engeller. Ve tabii ki kiloları vermenizi de…
HAYDİ CÜMLELERİNİZİ GÖZDEN GEÇİRİN!
“...-caktım, ama…”
Konuşma tarzınıza kulak verin. Örneğin, “Ama biz ailemle haftada birkaç gün dışarıda yiyoruz ve ben bu beslenme programındaki yiyecekleri bulmakta zorlanıyorum” diyor musunuz? “İş yerinde her gün birinin yaş günü pastası olmasaydı, diyetimi devam ettirmem kolay olurdu” veya “Aile ve iş yaşamımı dengeleseydim, en nihayetinde egzersiz yapmaya
Proteinler hakkında sosyal medya üzerinden ve danışanlarımdan birçok soru alıyorum. Bu konuda kafalar biraz karışık. Bana en çok gelen soruları yanıtlayarak, bu konuda bilgilerinizi tazelemek istedim. Bakalım proteinler hakkında bildiklerinizin ne kadarı doğru?
- Erkeklerin protein ihtiyacı kadınlardan daha fazladır
DOĞRU
Protein ihtiyacınız; yaş, cinsiyet, boy, kilo hatta hastalık durumuna göre değişebilir. Büyüme ve gelişme çağındaki çocuklarla bebeklerin kilogram başına protein ihtiyaçları normal bireylere göre daha yüksektir. Erkeklerin hormonları dolasıyla metabolizmaları da kadınlardan biraz daha farklıdır ve protein ihtiyaçları daha yüksektir. ‘Türkiye’ye Özgü Beslenme Rehberi’ne göre, yetişkin erkeklerin günlük protein ihtiyacı 60 - 75 gram arasındayken kadınlarınki 50 - 65 gram.
1 su bardağı süt yaklaşık 6 gram, 1 orta boy yumurta yaklaşık 6 gram, 1 porsiyon kırmızı et ise yaklaşık 20 gram protein içeriyor.
- Günlük aldığımız enerjinin çoğu proteinlerden gelmeli
YANLIŞ
14 Kasım, Dünya Diyabet Günü’ydü. Günümüzde, diabetesmellitus (diyabet) önemli bir sağlık sorunu ve hızla yükseliyor. Bu yükseliş yaşam tarzındaki hızlı değişimle birlikte, gelişmiş ve gelişmekte olan toplumlarda dikkat çekiyor.
2009 sonu itibarıyla dünyadaki diyabet nüfusu 285 milyonken bu sayının 2030’da 438 milyona ulaşması bekleniyor. Üstelik nüfus artışı, beslenme ve yaşam tarzındaki yanlışlıklara bağlı olarak son yıllarda çocuklarda ve gençlerde de Tip 2 diyabet prevalansı hızla artıyor. Bu konuda farkındalığın artırılmasını çok önemsiyorum.
Tedbirler alarak riski azaltmak ve hastalıkları besinlerle önlemek ve tedavisine
yardımcı olmak bizim elimizde. Lütfen bu konudaki bilgilerinizi çevrenizle de paylaşmaya özen gösterin.
Riskimi nasıl azaltabilirim?
Yaş, aile tarihçesi, etnik kök gibi Tip 2 diyabet risk faktörlerinden bazıları değiştirilemez. İyi haber; riski azaltmak için küçük değişiklikler yapmak yeterli.
Bu konuda yeni okuduğum araştırmaları paylaşmak istedim.
“Hiçbir şey ev yemeğinin lezzetine ve rahatlığına benzemez ve evde hazırlanan yemekler, Tip 2 diyabeti önlemeye yardım edebilir” diyen Harvard araştırmacılarına göre, bir haftada evde hazırlanan