Sonbaharda değişen hava; halsizlik, mutsuzluk ve dengesiz beslenmeyle birlikte kilo problemlerine yol açabiliyor. Kışa iyi hazırlanmak ve sonbaharı daha mutlu ve enerji dolu geçirmek için önerilerime kulak verin:
Depresyona girmeyin: Sonbaharda artan depresyon eğilimi ve stresi kontrol etmek için B grubu vitaminleri bakımından zengin beslenin. Tam tahıllı ekmekler, kurubaklagiller, yeşil yapraklı sebzeler, et ve süt ürünleri bu grupta. Aynı zamanda omega yağ asitlerinin, özellikle de DHA’nın eksik olması, kişiyi depresyona karşı açık hale getirebilir. Antidepresan etkili bir beslenme planı; bol miktarda balık ve omega - 3 yağ asitlerinden zengin diğer besinleri (ceviz, keten tohumu, semizotu) içermeli.
Antioksidanları unutmayın: Mevsim değişikliklerinde daha fazla vitamin, mineral ve antioksidan bileşiklere ihtiyaç duyarız. Sonbahara girerken vücut direncini artırmak için antioksidan olarak da görev yapan A, C, E vitaminleriyle selenyum, çinko ve magnezyum gibi mineraller almak gerekir. Omega - 3 ve omega 9 yağ asitleri de ihmal edilmemeli. Antoksidanlar vücudumuzdaki serbest radikalleri ve oksijeni emerek etkisiz hale getirir ve bizi korur.
Su içmeye devam edin: Hava
Aşırı yeme rahatsızlığı, fazla yemeyle aynı şey değildir. Pek çok insan bir oturuşta fazla yemek yiyebilir ama bu rahatsızlığa sahip olanlar, aşırı yemek zorundaymış gibi hisseder.
Aşırı yeme rahatsızlığına sahip insanlar, ne kadar yediklerini, hatta ne yediklerini bile kontrol edemezler. Genellikle kendilerini rahatsız hissedene veya aç hissetmeyene kadar yer ve yemek yerken yalnız olmayı tercih ederler. Yedikten sonra suçluluk, utanç, iğrenme veya üzüntü hissederler.
O kadar utanırlar ki çevrelerinden saklanmak için uğraşırlar.
1. Bulimia’dan farkı: Aşırı yeme rahatsızlığı ve Bulimia her ne kadar benzer belirtilere sahip olsa da aynı şey değildir. Bulimia olan insanlar fazla yemek yer ve kontrol kaybı, utanç, suçluluk gibi aynı negatif duyguları hissederler.
Aralarındaki fark,
Bulimia olanların arınmak istemeleridir. Kendilerini kusturmaya çalışabilirler, laksatif ve diüretik kullanabilirler veya çok fazla egzersiz yapabilirler. Kendini arındırmaya çalışma, aşırı yeme rahatsızlığının bir parçası değildir.
2. Risk altında olanlar: Yaş, cinsiyet ve kilo fark etmeksizin her insanda bu rahatsızlık görülebilir. Hastalığın Amerika’daki en yaygın yeme bozukluğu olduğu düşünülüyor.
Mis gibi kokusuyla ve kar gibi görüntüsüyle tatlılarımızı süsleyen Hindistan cevizi, son yıllarda suyu, şampuanı ve kremi gibi farklı şekillerde karşımıza çıkıyor. Tek bir besinin mucizevi etkisinden bahsetmek elbette doğru değil ama Hindistan cevizinin içeriğindeki yağ asitlerinin, bileşimleriyle sağlık üzerinde olumlu etkilerinden söz ediliyor. Birkaç araştırmanın ışığında size bunları özetlemek istedim.
Sağlıklı yağlar içeriyor
Aslında Hindistan cevizi yağı en zengin doymuş yağ kaynaklarından ve yağ asitlerinin yaklaşık yüzde 90’ı doymuş yağ. Fakat yeni verilere göre doymuş yağların hepsine zararlı diyemeyiz. Yağ asitlerinin çoğu uzun zincirli fakat Hindistan cevizi yağındaki orta zincirli asitler vücutta farklı şekilde metabolize ediliyor.
Orta zincirli yağ asitleri, ince bağırsaktan direkt emilerek karaciğere gider ve epilepsi ve Alzheimer gibi beyin hasarları üzerinde iyileştirici etkisi olan keton cisimlerine dönüşür.
Tüketenler daha sağlıklı
Batı kültüründe Hindistan cevizi egzotik besin sayılır ve bilinçli insanlar tarafından tüketilir.
Dünyanın bazı kesimlerindeyse Hindistan cevizi, beslenme düzeninde temel gıdalardandır ve bu düzen nesillerdir korunur. En iyi toplum örneği
Bayramda et tüketimini abartanlar, tatlıyı kaçıranlar ve “Ne yapacağım aldığım bu kiloları?” diyenler, bu yazım tam sizin için!
Uzun bayram tatillerinde ne kadar dikkat etseniz de ipin ucu biraz kaçabiliyor. Hemen kötü düşünmeyin, bayramdan sonra beslenme tarzınızda yapacağınız bazı değişiklikler; sizi rahatlatabilir, kilo verdirtebilir ve eski enerjinize kavuşmanıza yardımcı olabilir.
Her detoks faydalı değil
Detoks diyetleri, böbrekler ve karaciğere detoks sürecinde yardımcı olması beklenen programlardır ve doğal beslenmeyle bol su esastır. Kahve, çay, alkol, işlenmiş besinler ve hayvansal ürünler, detoks diyet programlarında yoktur. Bir ölçüde baklagil, balık, sebze ve sınırlı oranda meyve, bu beslenme tipinde kabul edilebilir. Ancak dikkat! Sadece sıvılar, litrelerce su veya otlarla hazırlanan açlık diyetlerini ben önermiyorum.
10 gün boyunca hiç katı yiyecek yemeden sadece sıvı alınan programlar, sağlık açısından riskler taşıyabiliyor. Bitkisel bazlı ve dengeli protein içeren bir diyetle beslenmek sağlıklıdır, ancak çoğu detoks diyeti aşırıya kaçabiliyor ve ben bunu sağlıklı bulmuyorum.
Bayramda aldığınız 1 - 2 kiloyu kolayca vermek ve vücudunuza yüklediğiniz ağırlıklardan
Yarın bayram… Bu sene de bayram, uzun bir tatille karşıladı bizi. Hem tatili hem de bayramı güzel geçirmek aslında elinizde. ‘Zaten senede bir kez oluyor’ diye düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz; bayram, tatil, doğum günü, yılbaşı derken özel günler hep hayatımızda.
“Bayramda yemeyin, diyete devam edin” demeyeceğim. Bu süreçte kilo vermek gerçekçi bir hedef olmayacaktır, kilonuzu korusanız da yeter. Bunun için de miktara dikkat ederek yemek ve denge çok önemli…
Kurban Bayramı ve et
Kurban Bayramı’nda yemek denilince, tabii ki et ilk aklımıza geliyor. Kırmızı et; iyi kalite hayvansal proteinin yanı sıra; demir, çinko, fosfor, magnezyum mineralleriyle B12, B6, B1 ve A vitaminleri içerir. Ancak yağlı etlerin, doymuş yağ ve kolesterol içerikleri yüksek. Görünür yağlar ayrılsa dahi, kırmızı etin ortalama yağ içeriği yüzde 20... Aşırı tüketilmesi, kan yağlarını yükseltebilir.
Kırmızı ette fazla miktarda demir bulunur ve idrarla kalsiyum atımı gözlenebilir.
Hemen yemeyin
Bayram günü kesilen hayvan eti, genellikle birkaç saat içinde tüketilir. Ancak yeni kesilmiş hayvanların etlerindeki sertlik hem pişirmede, hem de sindirimde zorluk yaratır.
Şişkinlik, hazımsızlık gibi çeşitli sıkıntılara neden olur
Çocukların mide kapasitelerinin yetişkinlere göre daha ufak olması, daha sık yemeleri için önemli bir sebep. Ara öğün tüketimi, yetişkinler kadar çocuklar için de çok önemli. Çocuklarda ara öğün, üç ana öğüne ek olarak
2 - 3 kez besin değeri yüksek
çeşitlerle olmalı.
Çocuklar hep aynı besinleri tüketmekten hoşlanmaz ve çok çabuk sıkılırlar, dikkatleri dağılır hemen oyuna dönmek isterler ve doyma duygusunu çok takip etmeyebilirler. Özellikle oyun çağındaki minikler çok hareketli olduklarından aldıkları enerjiyi de hemen yakarlar. Bu sebeple küçük öğünlerle beslenmeye devam etmek önemli.
Ara öğünler değişik renk, tat ve çeşitlilikte sunulmalı. Çocuklar günlük enerjilerinin yüzde 20’sini ara öğünlerden karşılayabilir.
Onlara, enerji değeri dengeli ve lif oranı yüksek besinler verilmeli.
Çocuklar için hücrelerin yapı taşı protein, büyümede çok
Özellikle ağır bir regl süreci geçirdiyseniz veya hiçbir nedeni olmadan kendinizi bitkin hissediyorsanız ve ‘acaba anemik miyim?’ diye düşündüyseniz, yalnız değilsiniz. Anemi, en yaygın kan hastalıklarından biri ve dertli olanların çoğu da kadın...
Sideroblastik ve orak hücreli anemi gibi birçok farklı formda anemi vardır. Ama demir eksikliği anemisi, dünyada en sık görüleni. Aynı zamanda yeterli demir, folik asit veya B12 içermeyen diyetler de anemiyi tetikleyebilir.
Her ne kadar diyet tabanlı bir bozukluk olarak görülse de, sağlıklı beslenseniz de gebelik, ülser, ağır regl, kolon polipleri, kan kaybı, inflamatuvar bağırsak ya da kalıtsal
kan hastalıkları da anemiye yol açabilir.
Anemi, vücut dokularınıza kan taşımak için yeterli kırmızı kan hücresi veya hemoglobin olmadığında oluşur. Kanımızda yeterli oksijen üretmek, fiziksel olarak aktif olmamızı sağlar ve normalden daha az ürettiğimizde kendimizi zayıf, yorgun hissedebilir, hatta nefes almakta zorlanabiliriz. Anemi uzun süre tedavi edilmezse, saç dökülmesi ve anksiyete gibi gerçek sağlık sorunları doğurabilir.
Anemi, bir doktor ve beslenme uzmanı yardımıyla tedavi edilebilir ama öncelikle anemik olduğunuzu bilmelisiniz.
Geçtiğimiz günlerde bana ilk kez gelen bir danışanım, diyet yapmak ve kilo vermek istediğini ama tatlıdan vazgeçemediğini, sırf tatlıyı yasaklayacaklar diye yıllardır diyetisyene gitmeye cesaret edemediğini söyledi. Ona ‘diyet’ kelimesinin yasaklarla dolu bir beslenme planı olmadığından bahsettim.
Aslında onun gibi tatlıdan vazgeçemeyen ve tatlı kelimesinin bile mutlu ettiği birçok kişi var. Peki tatlıyı gerçekten sadece sevdiğiniz için mi yiyorsunuz yoksa küçük çaplı tatlı krizleri mi yaşıyorsunuz?
Her yemek sonrası vücudunuz tatlı yemeden duramıyor ya da gece çikolata tüketmeden uyuyamaz hale geliyorsanız bu durum birkaç sebepten kaynaklanıyor olabilir:
1) Damak tadı ve beslenme alışkanlığınızı bu şekilde geliştirmiş olabilirsiniz.
2) Psikolojik olarak sizi daha mutlu ettiğine ve tatlı yemeye ihtiyacınız olduğunuza inanırsınız.
3) İnsülin denen iştah canavarı, pankreasınız tarafından kontrolsüz salınıyor olabilir. Her üç durumu da çözmek ve tatlı krizlerini yenmek mümkün.
Sürekli tatlı yeme ihtiyacı, açlık halinde konsantrasyon güçlüğü, sinirlilik, yemekten 3 - 4 saat sonra anormal acıkma ve gece tatlı isteği gibi şikayetler, akla insülin metabolizmasında bozukluğu getirir.