Üzüm üzüme baka baka kararır derler ya! Çocuklarımız da yemek konusunda bizi izler. Peki, siz sofraya bilinçli bir şekilde mi oturuyorsunuz, yoksa yemeği bir zorunluluk veya stres kaynağı olarak mı görüyorsunuz? Araştırmalar gösteriyor ki, bir çocuğun beslenme alışkanlıkları büyük oranda ailesinin yemek kültüründen etkileniyor.
Sağlıklı bir çocuk yetiştirmek istiyorsanız değişime kendinizden başlamanız gerektiğini hatırlamak isterim. Çocukluk döneminde kazanılan yeme alışkanlıkları, ilerleyen yaşlarda da önemli bir etkiye sahip. Özellikle anneler olarak yemekle kurulan ilişki, siz farkında olmadan onların beslenme alışkanlıklarını şekillendiriyor. Peki, siz yemek yerken nasıl davranıyorsunuz? Bugün sizlerle anne-çocuk konusunda yakın zamanlarda okuduğum ve ilgimi çeken makaleleri paylaşmak istedim.
ANNENİN DAVRANIŞLARI ÇOCUĞA AYNA TUTUYOR
Sevgili ebeveynler, çocuklarınız sizin tüm davranışlarınızı gözlemleyerek öğreniyor. Bu nedenle özellikle anne olarak yemekle olan ilişkiniz, çocuklarınızın da
Mart ayını doğayla ilişkimizi gözden geçirmek için bir fırsat olarak görmeye ne dersiniz? Bu ay doğa takviminde oldukça kıymetli özel günler var. 18 Mart Dünya Geri Dönüşüm Günü, 21 Mart Orman Günü ve 22 Mart Dünya Su Günü olarak kutlanıyor. Ben bugün akciğerlerimiz, ormanlardan bahsetmek istiyorum. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 2012 yılında 21 Mart’ı Uluslararası Ormanlar Günü olarak ilan etti. Bu yılın Orman Günü Haftası teması ‘Gıda ve Orman’ olarak belirlendi. Ormanların gıda güvenliği, beslenme ve geçim kaynaklarındaki önemli rollerine dikkat çekiliyor.
Düşünün, bir ormanın içinde yürüyorsunuz, orman banyosu yapıyorsunuz... Kuş cıvıltıları, rüzgârın ağaç yapraklarında bıraktığı o huzurlu ses, toprağın mis gibi kokusu...
Ormanlar sadece ağaçlardan ibaret değil, aynı zamanda milyonlarca canlıya ev sahipliği yapan, iklimi dengeleyen ve bize oksijen sağlayan muhteşem ekosistemler. Ormanı yok etmek sadece yarının oksijenini yok etmekle kalmıyor ormanlardan başka
Ramazanda sağlıklı bir beslenme ve egzersiz kadar uyku da önceliğimiz olmalı. Günlük protein ve enerji dengesi gibi uykunun da sağlığımızda önemli bir yeri var. Peki, kaliteli bir uyku için neler yapmalıyız?
14 Mart Dünya Uyku Günü’ydü ve 2025 yılının teması “Uyku Sağlığını Öncelik Haline Getirin” olarak belirlendi. Bu tema, uykunun genel sağlık üzerinde oynadığı rolü vurguluyor. Tıpkı egzersiz ve beslenme gibi, uyku da sağlığın temel taşlarından biri. Günlük almamız gereken protein ve enerji dengesine ne kadar önemliyse aynı durum uyku için de geçerli. Öyle ki yeterli protein almadığınızda nasıl kas kaybı yaşıyorsanız yeterli uykuyu alamadığınızda da vücutta pek çok mekanizma bu durumdan etkilenebiliyor. Kaliteli uykunun, güne enerjik başlamak ve vücudumuzdaki tüm metabolik süreçleri dengede tutmanın temel taşlarından biri olduğunu hatırlayın!
RAMAZANDA MELATONİN DENGESİ
Sirkadiyen ritim, vücudun içindeki saati, yani biyolojik saati olmasına rağmen dış etkenlerden etkilenebiliyor. Ramazan ayında değişen uyku ve beslenme
8 Mart Dünya Kadınlar Günü, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinin bir simgesi olarak, kadınların haklarını, başarılarını ve karşılaştıkları engelleri hatırlatma fırsatı sunuyor. Kadınların eğitim, istihdam, siyaset ve sosyal hayatta eşit fırsatlara sahip olması, sadece bireysel özgürlüklerin değil, aynı zamanda daha adil ve sürdürülebilir bir toplumun temel taşı. Cinsiyet eşitsizliğinin yarattığı ekonomik ve sosyal bariyerleri aşmak, yalnızca kadınların değil, tüm toplumun refahını artırıyor. Bu nedenle kadınların eşit haklarla güçlenmesini sağlamak hepimizin ortak sorumluluğu. Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women), 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün 2025 yılı temasını ‘Tüm Kadınlar ve Kız Çocukları İçin: Haklar, Eşitlik, Güçlendirme’ olarak belirledi. Bu yılın teması, kadınlar ve kız çocuklarının eşit haklara, fırsatlara ve güçlenmeye ulaşmasını hedefleyen bir çağrıda bulunuyor. Birçok insan beni beslenme uzmanı ve sürdürülebilir yaşam aktivisti kimliğimle biliyor. Aynı zamanda bir kadın
İftar ve sahurda tuz konusuna çok dikkat etmelisiniz. Fazlası susuzluğunuzu artırır, yetersiz tuz ise halsizliğe ve tansiyon düşüklüğüne yol açabilir. Peki, tuzu nasıl doğru tüketebiliriz? Gizli tuz tehlikesinin farkında mıyız? Gelin tuz tüketiminde dikkat etmemiz gerekenleri inceleyelim.
Ramazan ayının ilk haftasını geride bırakırken, oruç düzeninin vücudumuza olan etkilerini daha net hissetmeye başlıyoruz. Özellikle sahur ve iftar arasında uzun saatler boyunca susuz kalan vücut, tuz tüketimi konusunda daha hassas bir dengeye sahip olabiliyor. Örneğin fazla tuz, gün içindeki susuzluğu artırırken; yetersiz tuz alımı ise halsizlik ve tansiyon düşüklüğüne yol açabiliyor. Peki, doğru miktarda ve doğru kaynaklarla tuz tüketimi için nelere dikkat edilmeli? Tabağımızdaki gizli tuz tehlikesinin farkında mıyız? Gelin ramazan ayında tuz tüketiminde dikkat etmemiz gerekenleri inceleyelim.li tuzlar hangi gıdalarda gizli:
1- GİZLİ TUZ NEREDE SAKLANIYOR?
Dünya Sağlık Örgütü, hipertansiyon, kalp hastalıkları, böbrek hastalıkları başta
Fazla değil, tam 10 yıllık bir süreçte her dört kişiden 1’inin obezite ile mücadele edeceğini söylesem? 4 Mart Dünya Obezite Günü’ydü. 2025 yılı teması ile ‘Sistemi Değiştirin, Daha Sağlıklı Hayatlar Yaratın’ olarak belirlendi. Aslında belirlenen bu tema bizlere bireysel çabaların tek başına yeterli olmadığını, sağlık, beslenme ve yaşam tarzıyla ilgili sistematik değişikliklere ihtiyaç duyulduğunu anlatıyor. Öyle ki obezite sadece bireysel tercihlerle değil, aynı zamanda gıda endüstrisi, eğitim sistemleri ve sağlık politikaları gibi birçok faktörle şekilleniyor. Sağlıklı gıdalara erişimin artırılması, ultra işlenmiş gıda tüketiminin azaltılması, fiziksel aktiviteyi teşvik gibi uzun vadeli yaşam tarzı değişiklikleri olmadan obezite ile mücadele de giderek zorlaşıyor. Bu nedenle toplum düzeyinde kalıcı değişimler yaratmayı hedeflemek kıymetli.
Güncel verilere göre
2035 yılında dünyada obezite ile yaşayacak insan sayısı 1.9 milyar olarak tahmin ediliyor. Yine çok önemli verilerden çocukluk çağı obezitesinin 2020-2035 yılları
“Ramazanda kilo vermek mümkün mü? Ramazanda neden kilo alınır?’’ gibi soruları her ramazan başlangıcında çok sık alıyorum; hepsi mümkün. Ancak, almanız gereken toplam kaloriyi doğru yönetmeniz koşuluyla! Bunun için size 4 önerim var.
Mis gibi kokusu ile sokağı saran ramazan pidesi, sevgiyle kurulan iftar sofraları, sahur telaşları… Hoş geldin 11 ayın sultanı ramazan! Ramazan ayı, birlik ve bereketin simgesi, ruhen ve bedenen arınmanın en güzel zamanıdır. Oruç tutarken sadece manevi olarak değil, fiziksel olarak da dengeli ve sağlıklı beslenmek büyük önem taşır. Uzun süren açlık sonrası vücudun ihtiyaçlarını doğru şekilde karşılamak, enerji seviyesini korumak ve sindirim sistemini desteklemek için iftar ve sahurda bilinçli seçimler yapmak gerekir.
“Ramazanda kilo vermek mümkün mü? Ramazanda neden kilo alınır?” sorularını çok sık alıyorum, cevaplamak gerekirse; hepsi mümkün. Ramazan ayında almanız gereken toplam kaloriyi doğru yönetirseniz, kilo verebilirsiniz. Eğer ihtiyaç fazlası
Ülke geneli olarak yoğun karlı bir havayı geride bıraktık. Şimdi ise bahar ayı ve Ramazan için geri sayım başladı. Bahar mevsimi, doğanın uyanışıyla birlikte beslenme düzeninden yaşam tarzı alışkanlıklarının değiştiği bir dönemdir. Kışın ağır beslenme düzeninden daha hafif ve daha enerji veren bir beslenme planına geçmek bu dönemde size iyi hissettirebilir. Öyle ki Ramazan ayı boyunca da hem enerji seviyelerinize, hem sindirim sisteminize, hem de bağışıklığınıza önem vermek ayrıca kıymetli. Bunun için size bir öneri ve bir de tarif ile geldim.
Zencefil mutfağınızda olsun
Mutfağınızda zencefilin gücünden ne kadar faydalanıyorsunuz? Zencefilin, mis gibi ama bir o kadar da keskin kokusu ve aroması, içinde bulunan gingerol isimli bir bileşenden gelir. Gingerol, zencefilin faydalarının birçoğundan sorumlu olan zencefildeki ana biyoaktif bileşiktir. Güçlü anti-inflamatuar ve antioksidan özellikleri vardır. Mevsim değişikliklerinde zencefil tüketmek ilk hedefleriniz arasında yer alsın. Antioksidan ve anti-inflamatuar özellikleri sayesinde soğuk algınlığı, grip ve boğaz