Araştırmalar; stres, dengesiz beslenme, hareketsizlik, uyku bozuklukları ve işlenmiş gıda tüketiminin, kalp-damar sistemini genç yaşta yorduğunu gösteriyor. Oysa “Tüm büyük düşünceler kalpten gelir” sözü ne kadar anlamlı.
Geçmişte kalp hastalıkları daha çok “ileri yaş, yaşlılık” ile birlikte anılırdı. Bugün ise durum farklı. 30’lu yaşlarda kalp krizi geçiren bireyler, 20’li yaşlarda hipertansiyon tanısı konulan gençler artık istisna değil, üzücü bir gerçeklik hâline geldi. Peki, bu endişe veren artış nereden kaynaklanıyor?
Araştırmalar; stres, dengesiz beslenme, hareketsizlik, uyku bozuklukları ve giderek yaygınlaşan işlenmiş gıda tüketiminin, kalp-damar sistemini genç yaşta yormaya, bir diğer tabirle zorlamaya başladığını gösteriyor. Burada Kovid-19 sürecinin etkisi ve aşı da bir diğer tartışma konusu. Amerikan Kalp Derneği’nin verilerine göre 20-39 yaş grubunda hipertansiyon görülme oranı yüzde 14’lere kadar çıkmış durumda. Her 34 saniyede 1 kişinin kardiyovasküler hastalık nedeniyle hayatını kaybettiği de veriler arasında.
“Tüm büyük düşünceler kalpten gelir” diyor Fransız yazar Luc de Clapiers. Ne kadar anlamlı. 14-20 Nisan Kalp Sağlığı Haftası iken gelin kalbinize iyi bakmanız için yapmanız gerekenleri konuşalım.
SESSİZCE İLERLİYOR
Kan basıncının 120-129/80-84 mmHg olması “normal”, 130-139/85-89 mmHg olması “yüksek normal tansiyon” olarak adlandırılır. Kan basıncının 140/90 mmHg’nın üzerinde olması ise “hipertansiyon”dur. Yüksek tansiyon, çoğu zaman belirti vermez. Ama damarları içten içe yorar, kalbi zorlar, beyni ve böbrekleri tehdit eder. Kalp hastalığı ve felç için önemli bir risk faktörüdür. Kan basıncınız sağlıklı aralıklarda kaldığında kalp, damarlar ve böbreklerdeki baskıyı azaltırsınız. Tansiyona karşı beslenme yönünden yapabilecekleriniz arasında tuz tüketiminizi gözden geçirmek ve eğer fazlaysa sınırlamak ilk sırada yer alsın. Fazla tuz tüketimi kalp hastalıklarından ölüm riskinin yaklaşık yüzde 10 oranında artmasına sebep olabiliyor. Bu noktada tuzu değil, potasyumu artırmaya gayret edin. Muz, avokado, yoğurt, ıspanak gibi potasyum içeren besinlerin günlük beslenme programına entegre edilmesi, fazla tuzun tansiyon üzerindeki etkisini dengeleyen doğal bir koruyucu olarak rol oynuyor. Buna karşılık işlenmiş gıdaların, fastfoodun ve aşırı kafeinli içeceklerin sık tüketimi, sadece tansiyonu değil, zihinsel sağlıktan kalp damar sağlığına pek çok faktörü etkiliyor.
RENKLERİN DENGESİ
Her gün sebze-meyve tüketmenin önemini, bitki temelli beslenmeyi; konu hipertansiyon olunca da bir kez daha hatırlatmak gerekiyor. Meyve ve sebzeler özellikle potasyum içeriğiyle yüksek kan basıncını dengelemeye yardımcı olur. Tabii ki mevsim lezzetlerini tercih etmek, doğaya uygun beslenmek kıymetli. Bitkisel kaynaklı protein ve lif içeren kurubaklagiller haftada 2-3 kez sofranızda olsun. Bir araştırma bitkisel proteinin hayvansal protein yerine tercih edilmesinin, kalp hastalığı ve koroner kalp hastalığı riskini sırasıyla yüzde 19 ve yüzde 27 oranında azaltabileceğini belirtiyor. Kalbin en güzel destekçilerinden yağlı tohum tüketiminizi de gözden geçirin. PREDIMED çalışması, haftada 3 porsiyondan fazla ceviz tüketen bireylerin kardiyovasküler mortalite yani ölüm riskinin azaldığının altını çiziyor. Ceviz tüketen bireylerde kardiyovasküler mortalite riskinde yüzde 47 azalma gözlemlenmiş. Her gün 1 avuç yağlı tohum tüketmenizi öneririm. Omega 3 gibi sağlıklı yağ asitlerinden en iyi faydalanacağınız balığı haftada 1-2 kez tüketin. Bitkisel Omega 3 içinse tam da mevsimi gelmişken semizotu tercih edebilirsiniz. Et, tavuk, balık, yumurta, brokoli, ıspanak gibi gıdalarda bulunan koenzimin (Q10) de kalp sağlığı için faydalı olacağını hatırlatmakta fayda var.
SADECE TABAKTAKİ DENGE YETMİYOR
Kalbimiz sadece ne yediğimizi değil, nasıl yaşadığımızı da kaydediyor. Günlük stres yönetimi, iyi bir uyku, hareket ve düzenli hekim kontrolü, genç yaşta kalbi korumanın en güçlü faktörlerinden. Kronik stresin tetiklediği fizyolojik reaksiyonlar uzun vadede damar sertliği (ateroskleroz) ve kalp krizi riskinde artış anlamına geliyor. Journal of the American College of Cardiology’de yayımlanan bir çalışmada, yüksek stres düzeyine sahip bireylerde kalp krizi riskinin yüzde 27 daha fazla olduğu bulunmuş. Günlük yaşam temposunda stresi azaltmak hiç de kolay değil biliyorum. Fakat unutmamalı ki stres, zihinsel sağlığı zorlarken en büyük darbeyi çoğu zaman kalbinize vuruyor.