Dilara Koçak

Dilara Koçak

bilgi@mezurasaglik.com.tr

Tüm Yazıları

Her tabağın bir hikâyesi var. Bu hikâyenin görünmeyen kahramanlarından biri ise su. 22 Mart Dünya Su Günü’ydü. Bu yılın teması ‘Buzulların Korunması’ olarak belirlendi ve aslında hepimize çok önemli bir mesaj veriyor. Dünyadaki tatlı suyun yaklaşık yüzde 70’i buzullarda ve kalıcı kar örtülerinde tutuluyor. Bu durum sadece kutuplarda yaşayan canlıların değil; hepimizin, yani İstanbul’daki bir çocuğun da, Ege’de zeytin yetiştiren bir çiftçinin geleceği için de oldukça kıymetli. “Su yaşamdır” diye hep söylüyorum. Buzulları ise yaşamın en sessiz tanığı olarak tanımlamak mümkün. Gelin bu sefer suyun başka bir yönünü, iklim krizi ve buzul ilişkisini değerlendirelim.

Haberin Devamı

Görünmeyen kahraman su

Tüm Dünya’yı etkiliyor

Buzullar kadar önemli olan bir diğer konu deniz buzu. Arktik ve Antarktika’da deniz buzu, şimdiye kadarki en düşük seviyelere indiği biliniyor. Deniz buzu, deniz suyunun donması sonucu ortaya çıkan bir buz türü olarak tanımlanabilir. Güneş ışığını yansıtarak gezegenin ısınmasını, yani iklim krizini yavaşlatmada önemli bir rolü var. Yani bu sadece soğuk iklimlerde yaşayan canlıların meselesi değil, azalan deniz buzu tüm Dünya’nın iklimini etkiliyor. Öyle ki buzullar, dünya genelinde milyonlarca insanın içme suyu ve tarımsal sulama ihtiyacını karşılıyor. Bu nedenle erimesi veya donmaması; su kaynaklarının azalması, iklim dengesinin bozulması ve hatta gıda krizlerinin kapısını çalabilir. Özetle buzulların korunması, sadece çevresel bir hedef değil gıda hakkı ve sağlıklı bir geleceği korumak anlamına geliyor.

Bireysel tercihlerle mümkün mü?

Çoğu zaman suyu sadece musluktan akan hâliyle düşünüyor, zihninizde bu şekilde canlandırıyor olabillirsiniz. Oysa su, gıdanın içinde de gizli. Örneğin bir hamburgerin üretiminde 2 bin litre su kullanıldığını biliyor muydunuz? İklim değişikliği ve buzulların erimesi, tarımsal üretimi tehdit ediyor.

Kuraklık, su kıtlığı, toprak verimsizliği, tüm bunlar soframıza gelen sebzeden meyveye, süte, tahıla kadar her şeyi etkiliyor. UNESCO Dünya Su Raporu’na göre yaklaşık 2.2 milyar insan güvenli içme suyuna düzenli erişim sağlayamıyor. BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre ise 2050’ye kadar, dünya nüfusunun en az yarısının su stresi yaşayan bölgelerde yaşayacağı öngörülüyor. Tarım sektörü, küresel su kullanımının yüzde 70’inden fazlasını oluşturuyor. Bu da sürdürülebilir tarım uygulamalarını çok daha önemli hâle getiriyor. Bireysel tercihlerimizle ise bu döngüyü olumlu yönde değiştirmek mümkün. Nasıl mı?

Haberin Devamı

Az ama öz, bilinçli tüketim

Mevsiminde ve yerel ürünler tercih etmeye özen gösterin. Bitkisel kaynaklı proteinleri artırarak da su ayak izinizi azaltabilirsiniz. Gıda israfının önüne geçin, hatırlayın, çöpe atılan her yiyecek, aslında boşa giden su demek. Bir elmayı çöpe atmak yaklaşık 85 litre suyu çöpe dökmek demek. İhtiyacımız kadar almak, doğayı ve kaynakları da korumak anlamına geliyor. Kullandığınız, tükettiğiniz her şeyin üretimi suya bağlı. Fazladan aldığınız bir tişörtten, israf ettiğiniz gıdaya; gereksiz bir kremden gündüz yanan lambaya kadar... Bilinçli tüketici olmak, kendinize sınırlar koymak ve uygulamak kıymetli.

Haberin Devamı

Su kaynaklarının korunması için yerel ve ülkesel önlemlerin takipçisi olun; hem devletten hem özel kuruluşlardan talepte bulunun. Sorunları takip edin, sahip çıkın. Sorumlu vatandaşlık her şeyi değiştirebilir. Su kaynaklarının israfına ya da kirletilmesine dair gördüğünüz ne varsa görmezden gelmeyin. Uyarın, paylaşın, etrafınızda bir bilinç halkası oluşturmaya çalışın. Ülkemiz maalesef su kaynaklarını kaybeden, su açısından geleceği tehlikede ülkeler arasında...