Kaçan balık büyük oldu!

28 Mayıs 2017

İİki takım da beklenenin çok altında bir performans gösterdi bu sezon. Çalkantılı, huzursuz ve başarısız bir süreçti. Fenerbahçe ligde şampiyonluk şansını haftalar önce yitirirken, tutunmaya çalıştığı dal Ziraat Türkiye Kupası da elinden kaçınca, tek hedefi kaldı. Sezonu Galatasaray’ın önünde üçüncü bitirmek. Dolayısıyla rakibin adı değil, Avrupa Ligi’ne hangi pozisyondan katılacakları önemliydi. Sezonu erken açmak, bavulunu toplayan Advocaat’ı ilgilendirmese de, futbolcuları motive edecek tek faktör olmalıydı.

Ben, Trabzonspor’da teknik direktör ve oyuncuların Avrupa şansını kullanmak istemediklerini düşünüyorum. Zaten son haftalarda aldıkları sonuçlarla bunun bir hayli uzağında kaldılar. Amaçları, 20 yıldır rakip sahada yenemedikleri Fenerbahçe’ye üstünlüğünü kabul ettirip, prestijli bir skoru cebine koymaktı.

Trabzonspor şeytanın bacağını kırma şansı yakaladı dün akşam. Birbirine zıt iki bölüm izledik. Fenerbahçe’nin ilk yarıda daha üstün görünmesinin nedeni, orta alanı kolay teslim alması hücuma çıkarken hiçbir direnç görmemesiydi. Bir takımın kalbi orta sahasıdır. Teklemeye başlar veya ritmi bozulursa tüm organlarını etkiler. Trabzonspor’un son haftalarda yaşadığı bu sağlık

Yazının Devamı

Trabzon’un papazı Hugo mu?..

27 Mayıs 2017

Maçın 60. dakikasından sonra Başakşehir orta sahayı teslim almış, Trabzonspor’un gardı düşmüştü.
Teknik Direktör Ersun Yanal bu bölgeyi güçlendirmek adına Zeki’yi yanına çağırmış, son taktikleri vermeye çalışıyordu. Değişikliği beğenmeyen Rodellega ise aynı anda ısındığı yerdeki bayrak direğini tekmelemekle meşguldü.
Ama o ne? Tribünler “Hugo, Hugo..” diye bağırmaya başlamaz mı?
Yanal çok sinirlendi bu tepkiye. Zeki’yi geri gönderip, Hugo Rodellega’yı çağırttı ve geçti kulübeye.
Her takımda “papaz” diye nitelendirdiğimiz, kendini diğer oyunculardan, hatta teknik direktöründen üstün gören, vazgeçilmez olduğunu düşünen ve taraftar ile arasındaki bağı kullanıp, adını ayrıcalıklı bir yerde konumlandıran futbolcular vardır.
Süper ligden sayısız isim sayabiliriz. Galiba Trabzonspor’da daha çok erken olmasına karşın, Rodellega soyunmuş bu role!
Az kişi bilir. Devre arasında Rodellega’nın alınmasına sıcak bakmamıştı Ersun hoca. Belki de haklı gerekçeleri vardı. Buna rağmen, başkan ve yönetimin tribünleri heyecanlandıracağını savunduğu transfer gerçekleşmiş, camia memnun, Yanal ise kırılmıştı.

Yazının Devamı

Gördünüz mü Castillo'yu?

22 Mayıs 2017

Ligde şampiyonluğun kaderini belirleyecek çok önemli bir maçtı. Başakşehir’in kaybedeceği her puan, son iki haftaya girilirken Beşiktaş’a büyük avantaj sağlayacaktı. Trabzonspor açısından ise kötü giden iç saha performansını düzeltmek için şanstı. Hafta içinde aralıksız çalışan fısıltı gazetesinin iddiaları korkutucu (!) olsa da, Trabzonspor’un doksan dakika sergilediği mücadele, yazılan tüm senaryoları bozdu! Başakşehir bu beraberlikle şampiyonluk umudunu mucizelere bıraktı.

Ersun Yanal’ın epeyce bir süredir N’Doye ile Rodallega’yı birlikte oynatma ısrarı, zorunlu olarak kulübeye çekilen Castillo’yu küstürmüş müdür diye düşünüyorduk. Ancak genç oyuncunun bıraktığı yerden devam ettiğini gördük.
Okay ve Durica gibi iki önemli oyuncunun sakatlığında Ersun hoca, orta sahada Bero, savunmada ise Medjani’ye görev verdi dün akşam. En önemli revizyon ise Rodallega’nın yedek kulübesinde başlamasıydı. Dolayısı ile Castillo’nun dönüşü anlamına geliyordu bu hamle.
Castillo gerçekten özel bir oyuncu... Oyunda kaldığı sürece Başakşehir savunmasının sol tarafını adeta felç etti. Topla her buluştuğunda sürekli ileri taşımayı düşünen ve yetenekleri sayesinde bunu çok kez yapan Kolombiyalı,

Yazının Devamı

Her şey yolunda giderken!..

20 Mayıs 2017

Çaykur Rizespor maçına kadar pek çok spor yorumcusu ve futbolseverin sempati duyduğu bir takımdı Başakşehir.
Kolej havası, kurumsal yapısı, başarılı teknik direktörü ve mütevazı kadrosuyla, bir dönemler “gönüllerin takımı” olan Şekerspor’u çağrıştırıyordu bana da.
Ta ki, o maçtan sonraki kavga olayına dek. Kavga demek yanlış aslında, kavga iki taraf ve eşit sayıda insan arasında yaşanır! Gazetecilerin uğradığı saldırı ve dayak görüntülerinin toplumda büyük infial yaratmasının ardından, kulüp başkanı Göksel Gümüşdağ’ın açıklamaları bir nebze rahatlatmıştı insanları.
Başkan, yaşananlardan duyduğu üzüntüyü dile getirmiş, futbolcuları adına özür dilemiş ve gerekenin yapılacağını ifade etmişti. Doğrusu, Başakşehir kulübüne de böylesi yakışırdı. Bu anlamda ilk adımlar atıldı.
Ama sonra?.. Sanki her şey kurgulanmış gibi, ceza süreci, kadro dışı bırakılmalar, disiplin kurulunun yaptırımları ve Tahkim’in ceza indirimi peş peşe gelince, kafalar iyice karıştı!
Tüm bunlara Ayhan ve Ufuk’un 3’er maçlık cezalarının biteceği hafta kulüpten yapılan af açıklaması eklenince, komplo teorileri gerçek bir senaryoya dönüştü. Hepsi birbirinden ayrı unsurlardı, tek noktaya gelindi!
Evet, Başakşehir

Yazının Devamı

Şiş de yandı, kebap da!

14 Mayıs 2017

Bu sezonun en keyifli mücadelesinde Beşiktaş’a 4-3 kaybetmişti Trabzonspor. Sonrasında Antalyaspor’u yendiği maç dahil, futbol anlamında ciddi bir düşüş yaşamaya başladı. Kadro derinliği büyük sıkıntı. Sakatlık veya cezalılar takımın ritmini bozuyor. Teknik direktör tercihleri, bireysel performanslar, rakiplerin ligdeki konumu, adına ne derseniz deyin, o coşkulu ve baskılı oyun uzun süredir yok.

Dün de Adanaspor karşısında orta alanı kullanmakta zorlanan, kanatları istediği gibi işletemeyen bir Trabzonspor izledik. Adanaspor, özellikle ikinci bölgede rakibin pas trafiğini engelleyince, N’Doye, Onazi, Yusuf Yazıcı ve Olcay dar alana sıkışıp kaldı. Tesadüfi golde, Yusuf Yazıcı’nın şut-orta karışımı vuruşunda kaleci Karacic’in hatası büyüktü. Eşitlik sayısını atan Renan ise ön direkte öyle boş kaldı ki, savunmanın seyrettiği pozisyonda Onur’un topa müdahale şansı yoktu.

Ersun Yanal ikinci yarının başında iki hamle yaptı. N’Doye ve Onazi’yi kenara alıp, Bero ile Castillo’yu sahaya sürdü. Orta sahadaki krizi çözme amaçlı bu değişiklikler Trabzonspor’un oyun alanını genişletse de, rakibin savunma direncini kırmak mümkün olmadı. Magaye’nin on saniye içinde ikinci sarı karttan atılması ve

Yazının Devamı

Gönlümdeki şampiyon Altınordu!

13 Mayıs 2017

Futbolun iç karartan gündemine dalmış gidiyoruz...
Hangi kulüp başkanı kime tokat atmış? Kim orta parmağını rakibin gözüne sokmuş? Gazeteci döven futbolcular neden az ceza almış? Falanca takımda, hangi oyuncular hocasına isyan bayrağı açmış? İnsanın içini ısıtacak, yüzünü güldürecek bir tek haber var mı?
Maalesef durum budur! Vizyonu, misyonu olmayan, ahlâki değerleri salt kazanmak üzerine kurgulu bir sistemde, daha iyisini hak ettiğimizi sanmıyorum.
Körler sağırlar birbirini ağırlarken, dünyanın kendi ekseni etrafında döndüğünü sananların gözden kaçırdıkları şeyler ise kimin umurunda?
Örneğin, Türkiye Futbol Federasyonu’nun en önemli organizasyonlarından biri olan Gelişim Ligleri.
Türkiye Futbol Koordinatörü Fatih Terim’in de bu liglere büyük önem verdiğini ve yakından takip ettiğini biliyoruz.
Amaç ne? U 14’den U 19 takımlarına dek yetenekli futbolcuları keşfetmek, geleceğin milli takımlarına kaynak yaratmak.

Yazının Devamı

Hatalar zinciri

7 Mayıs 2017

Trabzonspor’un ligin ikinci yarısındaki alıştığımız oyun formatından giderek uzaklaşmasının en önemli nedeni, top rakipte iken baskı yapan, orta alanı iyi kapatan ve bu bölgeden isabetli paslarla çıkmasını sağlayan oyun sisteminin bozulması. Bu zaaf, sadece dünkü Kayserispor maçında değil, geçen hafta Gençlerbirliği karşısında da açıkça görüldü.

Ersun hocanın tercihlerine saygılıyız. Lakin N’Doye ile Rodallega’yı birlikte oynatma düşüncesi, bazı sıkıntıları da beraberinde getiriyor. Örneğin bu şablonda Castillo’nun olmaması, orta alandaki tüm alışkanlıkları bozuyor. Buna bir de dün Okay gibi iki yönlü oynayan bir silahın eksikliği eklenince, Trabzonspor’un en etkili olduğu bölgede üstünlüğü rakibe kaptırması kaçınılmaz oluyor.

Trabzonspor’un yediği gollere bakalım. Tamamında takım savunmasını doğru yapamamanın cezası kesildi. Özellikle Lawal’ın attığı iki golde, bu kadar boş kalması ve o vuruşları rahatça yapabilmesi affedilir hata değildi, zaten Lawal da affetmedi. Keza, Deniz Türüç’e takımı adına attığı ilk golde aynı kolaylığın sağlanması anlaşılır gibi değildi. Uğur ve Durica’nın gördüğü sarı kartlar pozisyon gereği değil, üzerine gelen adamların takip edilmesinin verdiği

Yazının Devamı

Yüreğinde sevgi, belinde silah taşıyanlar!

6 Mayıs 2017

Hafta içinde medyada zihinlerimize kazınan, birbirine zıt iki fotoğraf karesi vardı.
Güzel olanı barış, ebedi dostluk ve buram buram sevgi kokuyordu.
Tepki çekeni ise şiddet, kavga, korku çağrıştırıyordu.
Birinde özne kadın, diğerinde toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yaşandığı her ülkede olduğu gibi erkek idi!
Denizlispor-Elazığspor maçına belinde tabancası ile girebilen (!) ve bunu tribünde hiç çekinmeden sergileyebilen zihniyet, mesleği polis de olsa, futbol sahalarında yaşanabilecek cinnetin hangi tehlikelere yol açabileceğinin göstergesiydi.
Ona “dur” diyemeyen, taşıdığı rozete ayrıcalık tanıyan ve adı “özel güvenlik” olmanın dışında hiçbir özelliği olmayan sözde kolluk güçlerinin, bu kabadayılığa gösterdiği müsamaha ise daha korkutucu idi.
Spor alanlarına patlayıcı, yaralayıcı maddeler, yasak pankartlar nasıl giriyor diye beynimizi zorluyoruz ya...

Yazının Devamı