İŞKUR, işgücü piyasasının en önemli kurumlarından. İşsizlere iş bulmak, işverenlerle işsizleri eşleştirmek, ihtiyaçları saptayarak, işsizleri mesleki eğitime tabi tutmak gibi önemli fonksiyonları olan kurum, çalışmalarına hız verdi. İŞKUR, başarılı çalışmaları sonucu, “Dünya Kamu İstihdam Kurumları Birliği”nin (WAPES) başkanlığına seçildi. Güney Kore ile yarışan İŞKUR, 41 oyla, 15 oy alan rakibini geçti ve 3 yıl boyunca dünyadaki kamu istihdam kurumlarının temsilcisi olma hakkını elde etti. Kurum, bu sayede deneyimlerini artıracak ve yeni bazı uygulamaları da ülkemize getirecektir.
Sayılar artıyor
İŞKUR, zamanında “5 yıl sonra işsizlere iş bulduğunu mektupla bildiren” bir kurum olarak hizmet veriyordu. Fakat bu yapı son dönemde hızla değişti. Özellikle son 20 yıldır İŞKUR çok önemli işlere imza attı.
Önce, kuruma kayıtlı işsiz sayısı artırıldı. Ayrıca, sadece vasıf düzeyi düşük kişilerin iş bulmak için başvurduğu bir kurum olmaktan çıktı. 2014’te İŞKUR’a kayıtlı işsiz sayısı 2 milyon 375 bine ulaştı. Kurum, geçen yıl 701 bin kişiyi işe yerleştirirken, bu rakam, İŞKUR’un son yıllarda yakaladığı en yüksek işe istihdam sayısı oldu.
Mesleki eğitim farkı
İşe yerleştirme
Sadece ekonomik büyüklük ve nüfus değil ‘sosyal’ temalı verilerle de desteklenen dünya sosyal gelişmişlik endeksinin 2015 listesinde Türkiye 58. oldu. Türkiye sosyal yardımlardan iyi puan aldı
Küresel düzeyde “sosyal gelişme” açısından yapılan değerlendirmeyle ortaya çıkan “Sosyal Gelişme İndeksi” (SGİ) üçüncü kez yayımlandı. Norveç, İsveç, İsviçre sosyal gelişme açısından zirvedeki yerlerini sağlamlaştırırken, Nijer, Afganistan, Angola ve Çad gibi ülkeler listenin son sırasında yer aldı.
Araştırma kapsamında ortaya konulan temel sonuçlar, ekonomik ve sosyal gelişmişliği yeniden düşünmemize yol açıyor.
İlk olarak, bu endeks gösteriyor ki, benzer gelir düzeylerine sahip, yani kişi başına düşen GSYH’ları yakın olan ülkelerin sosyal gelişme düzeyleri arasında büyük farklılıklar var.
İlk 50’ye yaklaştık
Araştırma kapsamındaki 133 ülke arasında nüfus büyüklüğü açısından 17. sırada yer alan Türkiye’de kişi başına GSYH 18.660 dolar. Bir önceki yıl aynı gösterge, 13.737 dolar seviyesinde idi. Türkiye’nin sosyal veriler eklenerek yapılan değerlendirme sonucunda 2015 için endeksteki skoru 66.24 ve bu rakamla bir önceki yıla göre 6 sıra yükselerek 58. sırada olduğu görülüyor.
H
İşsizlik sigortası 1999’da uygulanmaya başlayınca Türkiye’de çok önemli bir eksiklik giderilmişti. O tarihe kadar işsizlik riskine karşı hayata geçirilmiş herhangi bir mekanizma yoktu. İşsizlik sigortası hayata geçince, işsiz kalan kişilerin belirli koşulları yerine getirmesi halinde, işsizlik maaşı alması hakkı doğmuş oldu.
Ancak ilk kez işsizlik parasının ödenmeye başlandığı 2002’den bugüne kadar işsizlik sigortası fonunun önemli eksikliklerinin olduğu görüldü.
Bugünlerde işsizlik parasının 16 aya çıkartılması ve miktarının artırılması gündemde. Seçim sonrasında bu konu yeniden gündeme gelebilir. Ancak işsizlik sigortasından işsize ödenecek paranın miktarı ve süresinin çok hassas bir şekilde belirlenmesi gerekiyor. Aksi taktirde işsizlik sigortasından ödenen para bireylerin işsiz kaldığı sürenin uzamasına neden olabilir. Diğer yandan işsizlik parasının miktarı ve ödeme süresi kadar önemli başka diğer sorunlar da var ve bu sorunlar en az miktar ve ödenme süresi kadar önemli.
Fondan ‘teşvikler’
Bugünlerde işverenlerin pek çoğu işbaşı eğitim konusunda sağlanan teşvikten yararlanmak için çalışmalara başladılar. Aynı şekilde toplum yararına çalışma programı kapsamında
Anayasa Mahkemesi uzayan iş davaları hakkında çok önemli bir karara imza attı. Mahkeme, davası 9 yılı aşkın süredir devam eden bir kamyon şoförünün makul sürede yargılanma hakkının gasp edilmesi dolayısıyla 19.450 TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti. İşçinin makul sürede yargılanmaması nedeniyle devletin tazminat kararı çıktı.
Bu karar emsal olacak nitelikte. Özellikle işe iade, hizmet tespiti, mobbing gibi davalar mahkemelerin iş yükü nedeniyle çok uzun sürüyor. Böyle olunca da, işçiler davayı açtıklarına pişman oluyorlar. Bu karar sonrasında iş davalarında yeni yöntemlerin hayata geçirilmesi gündeme gelmeli.
Kanuna aykırı uzama
İş güvencesi kapsamında olan işçiler, yani en az 30 işçinin çalıştığı işyerlerinde 6 ay ve daha fazla süreyle çalışmış kişiler, işe iade davası açma hakkına sahipler. Bu davalar İş Kanunu’na göre seri muhakeme usulüyle 2 ay içerisinde sonuçlandırılmak durumunda. Ancak ne yazık ki, işe iade davaları 1 yıldan önce karara bağlanmıyor. Dava uzayınca işçi en fazla 4 aylık süreyle çalışmış gibi sayılacağı için ortaya ciddi bir mağduriyet çıkıyor.
Davanın uzaması işçinin eline geçecek paranın azalmasına neden oluyor. İşçiler dava sürerken yeni
Bugünlerde siyasi partilerin en çok konuştukları konuların başında “sosyal güvenlik” ve “emekliler” geliyor. Seçimler yaklaşırken sosyal güvenlik sistemi üzerinden konuşuyor olmak, toplumun neredeyse tamamını ilgilendirdiği için çok önemli.
Sosyal güvenlik çok önemli bir anayasal haktır. Yani işçi, esnaf ya da memur olarak çalışan bir kişi “Ben sigortalanmak istemiyorum” deme hakkına sahip değil. Aynı şekilde, sağlık hakkı da, sosyal güvenlik içerisinde yer alan önemli bir hak. Zorunlu sağlık sistemi, 1 Ocak 2012’den bu yana adından da anlaşılacağı gibi vatandaşlar için zorunludur. Sadece geliri, asgari ücretin üçte birinin (400 TL) altında olanların primini devlet karşılamaktadır.
Sosyal güvenlik sisteminin kapsama alanında elbette çalışanlar kadar, emekliler ve her ikisinin de bakmakla yükümlü oldukları bulunuyor. Bu grupların tamamı, genelde “sosyal güvenlik kapsamı” olarak adlandırılıyor. 2015 Ocak ayı verilerine göre Türkiye’de sosyal güvenlik kapsamında bulunanların sayısı toplam 64 milyon 813 bin kişi.
Tabloda da görüleceği gibi, kapsamda bulunanların sayısında giderek artış var.
Aktif/Pasif Oranı 1.91
Diğer yandan sigortalılar genel olarak aktif ve pasif
1 Mayıs İşçi Bayramı geride kaldı fakat görüldü ki sendikalaşma oranları ülkemizde halen çok düşük. Türkiye örgütlülük konusunda ne yazık ki iyi durumda değil. Sendikalar ‘anarşist’ ve ‘tehdit’ olarak algılandıkları için bu konuda sağlam adımlar atılamıyor. Sendikalara yönelik algının mutlaka değişmesi gerekiyor. İşverenlerin sendikaya karşı olumsuz tavrının sonlanması ve sendikaların kendileri için de olumlu neticeler doğurduğunu fark etmeleri ve sendikaların da yalnızca ücret pazarlığı yapan örgütler olmaktan çıkıp, çalışanların temsilcisi haline gelmesi gerekiyor. Sendikalar bu sayede yalnızca kamu işçilerinin değil, bütün çalışanların temsilcileri haline gelebilir.
Kamuda sendikal faaliyet yürütmek özel sektöre göre daha kolaydı. Ancak özelleştirmelerden sonra bu yapı kırıldı. Sendikalar çok önemli bu kaleyi kaybedince, özel sektörde sendikal faaliyet yürütmek zorunda kaldı. Özel sektörde sendikal faaliyetlerin yürütülmesi kamu sektörüne göre çok zor olduğu için sendikalaşma oranlarında önemli düşüşler yaşandı.
Sendikasız işçi toplu sözleşmeden yararlanamaz
Çalışma Bakanlığı’nın Ocak 2015 istatistiklerine göre Türkiye’de sendikalaşma oranı yüzde 10.6. Yani 10
Soru: Organize sanayi bölgesinde 10 kişiyi çalıştırdığım bir işyerim var. İşbaşı eğitim programı düzenleyerek yeni eleman alırsam prim teşvikinden yararlanabilir miyim?
CEVAP: 23 Nisan’da Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren torba yasa ile işbaşı eğitim düzenleyen işverenlere yönelik çok önemli teşvikler yürürlüğe girdi.
Bu düzenlemeye göre imalat sektöründe işbaşı eğitim düzenleyerek işbaşı eğitim programı kapsamında eğitim verdiği işsizlerden en az yüzde 20’sini işe alan işverenlerin sigorta primleri 42 ay boyunca işsizlik sigortası fonundan ödenecek.
30 Haziran 2015’e kadar işbaşı eğitim programı için başvuru yapan işverenlere ekstra 6 ay prim teşviki sağlanacak.
En az 2 işçi lazım
İşbaşı eğitim programından yararlanabilmek için işyerinde en az 2 işçinin çalışıyor olması gerekmektedir. 2 işçi ila 9 işçinin istihdam edildiği işyerlerinde ise en fazla 1 işsize, 10 ve daha fazla işçinin istihdam edildiği işyerlerinde ise çalışan sayısının yüzde 10’u kadar işsize işbaşı eğitim verilebilmektedir.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun dün Ankara Arena Salonu’nda taşeron işçiler için açıkladığı “kadro” müjdesi sadece yol işçilerini değil, özünde tüm taşeron çalışanlarını doğrudan ilgilendiriyor...
Dün açıklandığı kadarıyla hakkını aramış, yargı yoluna gitmiş, Yol- İş Sendikası’na üye 6417 taşeron işçisi önümüzdeki günlerde devletten kadro alacak. Bundan sonra filanca müteahhitin işçisi değil, devletin kadrolu işçisi olacaklar.
Özel - kamu ayrımı olmaksızın tüm taşeron işçilerinin yaptıkları işlerin İş Kanunu’na göre, ya “yardımcı iş” ya da “teknolojik uzmanlık gerektiren iş” olması gerekiyor. Bu iki durumun dışında bir işverenin taşeron çalışan kullanması, istihdam etmesi kanunlara aykırı.
Nitekim kanuna aykırı taşeron işçi istihdamının ağır idari para cezaları da var. Bu şekilde yardımcı bir işte çalışması gereken bir işçiyi, örneğin sadece işyerinde temizlik yapması için taşeron işçisi olarak aldığınız bir çalışanı, daha sonra hem temizlik hem de imalatta kullanırsanız, bu durum İş Kanunu’na aykırı olur, çok ciddi para cezaları alırsınız. İşte bu durum da “muvazaa” olarak adlandırılır.
4 yıllık mücadele
Karayolları Genel Müdürlüğü bünyesinde çalışan 6417 taşeron