Anayasa Mahkemesi uzayan iş davaları hakkında çok önemli bir karara imza attı. Mahkeme, davası 9 yılı aşkın süredir devam eden bir kamyon şoförünün makul sürede yargılanma hakkının gasp edilmesi dolayısıyla 19.450 TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti. İşçinin makul sürede yargılanmaması nedeniyle devletin tazminat kararı çıktı.
Bu karar emsal olacak nitelikte. Özellikle işe iade, hizmet tespiti, mobbing gibi davalar mahkemelerin iş yükü nedeniyle çok uzun sürüyor. Böyle olunca da, işçiler davayı açtıklarına pişman oluyorlar. Bu karar sonrasında iş davalarında yeni yöntemlerin hayata geçirilmesi gündeme gelmeli.
Kanuna aykırı uzama
İş güvencesi kapsamında olan işçiler, yani en az 30 işçinin çalıştığı işyerlerinde 6 ay ve daha fazla süreyle çalışmış kişiler, işe iade davası açma hakkına sahipler. Bu davalar İş Kanunu’na göre seri muhakeme usulüyle 2 ay içerisinde sonuçlandırılmak durumunda. Ancak ne yazık ki, işe iade davaları 1 yıldan önce karara bağlanmıyor. Dava uzayınca işçi en fazla 4 aylık süreyle çalışmış gibi sayılacağı için ortaya ciddi bir mağduriyet çıkıyor.
Davanın uzaması işçinin eline geçecek paranın azalmasına neden oluyor. İşçiler dava sürerken yeni iş bulsalar bile davanın gidişatını olumsuz etkiler düşüncesiyle bu işte çalışmaya da başlayamadıkları için önemli bir mağduriyet söz konusu oluyor. Hizmet tespiti, mobbing gibi davalar için de aynı durum geçerli. Bu tip davaların uzaması da, işçilerin heveslerini kırıyor ve bir anlamda işverenin elini güçlendiriyor. “Nasıl olsa dava açsanız bile 2 yıldan önce sonuç alamazsınız” söylemiyle işverenler işçiler üzerinde baskı uyguluyorlar.
Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı bireysel nitelikte bir karar. Yani, bir tek Anayasa Mahkemesine dava açan kişiyi kapsar. Ancak bu karar, davası makul süre içerisinde sonuçlanmayan bütün işçiler için emsal teşkil edebilir. Anayasa Mahkemesi bu konuda makul yargılanma süresinin ne olduğu konusunda net bir zaman zikretmiyor. Dolayısıyla, davası uzayan işçilerin manevi tazminat hakkı, kendi durumları üzerinden değerlendirilecektir. Yani, her işçi için aynı karar çıkmayabilir. Ancak hizmet tespiti davasının 6 yıl, işe iadenin 2 yıl ve üzerinde sürmesi makul sürede yargılanma hakkının gaspı anlamına gelecektir. Dolayısıyla, bu karar pek çok işçi için emsal teşkil edebilir.
Bu nedenle devletin sürekli tazminat ödemekten kurtulmak için bir an önce iş davalarının kısa sürede çözülmesini sağlayacak adımları atması gerekmektedir. Bugün davayı işçi kazanmış olsa bile dava çok uzun sürdüğü için fayda sağlayamıyor. Yani geç gelen adalet, adalet olmuyor. Bu nedenle atılacak yeni adımlar hem işverenleri, hem işçileri, hem de devleti koruyacak adımlar olacaktır.
ALO 170 çalışıyor
İşçi ile işveren anlaşmazlıklarında çalışma ilişkisi sonlanmadan bazı sorunların giderilmesi konusunda ALO 170 hattı etkili bir mekanizma. 2013 yılında ALO 170 hattına gelen yaklaşık 6.8 milyon çağrının 6.1 milyonu karşılanmış. Yani bu çağrılara cevap verilmiş ve konu olumlu veya olumsuz sonuçlanmış. ALO 170’e en çok rapor parası konusunda çağrı gelmiş. 1 milyondan fazla çağrı rapor parası ile ilgili. Hizmet dökümü, normal çalışma ücretleri, kıdem tazminatı, ve “ne zaman emekli olabilirim” soruları ALO 170’e en çok gelen çağrılar arasında.