Soru: Türkiye’de yaşayan yabancıların gelir testi yaptırması zorunlu mu?
Cevap: Sigortalılar ve sigortalı bir kişinin bakmakla yükümlü olduğu kişiler için genel sağlık sigortasına primi ödeme zorunluluğu yok. Dolayısıyla, sigortalıların gelir testi yaptırması gerekmiyor. Bakmakla yükümlü olunan kişi statüsündekiler de annesi, babası veya eşi üzerinden sağlık hizmetlerinden yararlanabiliyor. Fakat işsizler ve bir başkasının bakmakla yükümlü olduğu kişi statüsünde olmayanlar için gelir testi yaptırma ve gelir testi sonrası belirlenen primi ödeme yükümlülüğü söz konusu.
Bakmakla yükümlü olunanlar
Sigortalının bakmakla yükümlü olduğu kişiler; çalışmamak ve emekli olmamak, dul veya yetim aylığı almamak, malullük aylığı bağlanmamak, sürekli iş göremezlik geliri almamak şartıyla, sigortalının eşi; öğrenime devam etmiyorsa 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim veya aday çıraklık ve çıraklık eğitimi ile işletmelerde mesleki eğitim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim görmesi halinde 25 yaşını geçmemiş çocukları; geçimi sigortalı tarafından sağlanan anne ve babasıdır.
Herkes kapsama alanında
Türkiye’de ikamet eden herkes genel sağlık sigortası kapsamında. Çalışmak için gelen
Anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi ortaklarının 5510 sayılı kanun uyarınca sigortalı olması gerekiyor. Anonim şirketin tüm ortakları değil, yalnızca yönetim kurulu üyesi ortakları 4/b’li olmak durumunda. Diğer yandan limited şirketlerin tüm ortaklarının 4/b’li (Bağ-Kur’lu) olması zorunlu. Dolayısıyla şirketin niteliği, ortakların sigortalı olması zorunluluğunu farklılaştırmakta.
4/a’lı (SSK’lı) sigortalı olarak çalıştığı şirkete ortak olanların sigortalılık statüleri için 1 Ekim 2008 tarihi çok önemli. SSK’lı olarak çalıştığı limited şirkete 1 Ekim 2008 öncesi ortak olan bir kişi, SSK’lı olmaya devam edebilir. Aynı şekilde SSK’lı sigortalı olduğu bir anonim şirketin yönetim kurulu üyesi ortağı konumuna gelen kişi de SSK’lı olmaya devam edebilir. Ancak bu kişilerin prim ödemelerinde bir gün bile boşluk olursa, pasif Bağ-Kur sigortalılıkları devreye girer ve bir daha ortağı oldukları şirkette SSK’lı olamazlar. Dolayısıyla bu kişilerin prim ödemelerinde hiçbir şekilde kesinti olmaması gerekmektedir.
1 Ekim 2008 sonrası farklı
1 Ekim 2008’den sonra çalıştığı şirketin ortağı olan kişilerinse doğrudan Bağ-Kur’lu olmaları gerekiyor. Eğer kişinin çalıştığı şirket limited
İşten çıktığında hemen iş bulabileceğini düşünen, işe iade davasını kazansa bile işverene çalışmaya hazır olduğunu bildiremeyecek durumda olan ya da hemen iş bulabilecek durumda olmasa bile kendisine haklarının üstünde veya haklarına yakın tutarlar önerilen ve buna güven duyan çalışanlar, dava süreciyle uğraşmak yerine işverenle anlaşmayı tercih edebiliyor.
İşverenler de İş Kanunu’ndaki fesih nedenleri doğmadığı halde anlaşamadıkları çalışanlarını işten çıkarmak istediklerinde ya da fesih nedenleri doğsa da dava sürecinin ek maliyetlerine katlanmak istemediklerinde işçiyle anlaşma yoluna gidebiliyor.
İşçi tarafı daha iyi şartlarla bir iş bulduğunda, haklarının ödenmesi şartıyla ya da duruma göre sadece ihbar süresinde çalışmamak şartıyla bu öneride bulunurken; işveren tarafı yasal haklarını ödemek ve karşılığında çalışanın dava açmaması şartıyla bu öneriyi sunabiliyor.
Soru 1: Başka bir şirketten şu andaki ücretimden daha iyi bir ücretle iş teklifi aldım. 15 yıl 3.600 günü de doldurdum. İstifa edip tazminatımı alarak yeni şirkette işe başlayabilir miyim?
Cevap: 15 yıl 3.600 günle kıdem tazminatı, emeklilik için yaş dışındaki diğer şartları doldurmak anlamına gelmektedir. Prim ödeme gün sayısı ve sigortalılık süresini dolduran işçi yaş şartını çalışmadan bekleyebilir ve bu nedenle işinden ayrıldığında kıdem tazminatı alabilir.
SGK’dan yazı alınacak
Ancak bu durum bütün işçiler için 15 yıl, 3.600 günle söz konusu olmayabilir. 15 yıl 3.600 gün şartı 8.9.1999 öncesinde ilk kez sigortalı olanlar için geçerlidir. Örneğin, 1 Ocak 2000 tarihinde ilk kez sigortalı olan bir işçinin yaş dışındaki şartları tamamlaması nedeniyle kıdem tazminatı alabilmesi için 4.500 prim günü ve 25 yıl sigortalılık şartlarını tamamlaması gerekmektedir. Yani 15 yıl 3.600 gün herkes için geçerli bir şart değildir. 8.9.1999 sonrasında ilk kez sigortalı olanlar sigortalı oldukları tarihe göre farklı şartlara tabidirler.
İlk kez sigortalı olunan tarihe göre değişen emeklilik koşullarından prim ödeme gün sayısı ve sigortalılık süresini dolduran işçiler, bu durumlarını
Geçen hafta Bolu’da Özel Güvenlik Hizmetleri Sektör Çalıştayı düzenlendi. 2015 yılı temmuz ayı istatistiklerine göre özel güvenlik sektörü, Türkiye’de 241 bin kişiye istihdam yaratmış durumda. 2008’den bu yana sektörde istihdam edilen kişi sayısı neredeyse 3 katına ulaşmış durumda. Diğer taraftan, sektörün çok önemli problemleri olduğu gerçeğini de gözden kaçırmamak gerekiyor.
Çalıştayda sektör temsilcilerinin en çok dile getirdikleri problem, ihtiyaç duydukları sayıda çalışanı bulamamak. Bu durumun sebebi, sektörün yapısı gereği çalışma şartları özel nitelik gerektirmesi ancak sektörde çalışanların işin niteliğine göre yeteri kadar korunmuyor olmaları.
Yeni düzenleme gerekiyor
Çalıştay sonucunda ortaya çıkan önerileri iki başlıkta özetlemek mümkün. İlk olarak, çalışma şartlarının iyileştirilmesine yönelik ihtiyaç ve bunun düzenlenmesine ilişkin öneri oldukça dikkat çekici.
Sektörde günde 7.5 saatten fazla çalışmanın yaygın olarak uygulandığı biliniyor. İşin niteliği ve yapıldığı zaman dilimi gereği bu sürenin aşağı çekilmesi mümkün olmasa da, günde bu süreleri aşan her çalışmaya yüzde 100 zamlı ücret verilebileceği ve günlük üst sınırda çalıştırılan bir güvenlik
Her iki yılda bir ağustos ayı, memurlar açısından ayrı bir öneme sahip. Bu ay içinde yapılan toplu sözleşme görüşmeleri sonucunda memurlar ne kadar maaş alacaklarını öğrenmiş olurlar.
Yarın başlayacak olan toplu sözleşme görüşmelerinde özellikle bu yıl içinde bulunulan siyasi ortamın etkili olabileceğini söylemek mümkün. Yeni bir seçime gidilecekse hükümetin, memurların ücret taleplerine daha olumlu yaklaşabileceği söylenebilir. Bu nedenle, görüşmeler sırasında koalisyon ihtimalinin sona ermesi durumunda memurlar taktiksel olarak toplu sözleşme masasında daha rahat oturabilecekler.
Kimler görüşecek?
Toplu sözleşme görüşmelerinde hükümeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın başkanlığındaki Kamu İşveren Heyeti, memurları ise 15 kişilik Kamu Görevlileri Sendikaları Heyeti temsil ediyor. Heyetin başkanlığını bu yıl en çok üyeye sahip konfederasyon olarak Memur -Sen yürütüyor.
3 Ağustos’ta başlayacak toplu sözleşme görüşmeleri en fazla bir ay sürebiliyor. Toplu sözleşme görüşmelerinde uzlaşılamaması ve toplu sözleşme imzalanamaması halinde devreye Kamu Görevlileri Hakem Kurulu giriyor ve bu kurulun verdiği kararlar kesin olarak uygulanıyor.
Talep ne?
Bu yıl toplu sözleşme görüşmelerinde
Soru: Eşim özel sektörde bir şirkette 2 yıldır çalışıyor. Daha önce farklı bir şirkette 2 yıl çalışması da vardı. Ancak tayin için 3 yıl kesintisiz sigortalılık gerekiyormuş. Bu durumda tayin isteyemez miyim?
CEVAP: Devlet memurlarının eş durumundan tayini ile ilgili hükümleri belirleyen yönetmelik geçen yıl ağustos ayında değişti. Böylece eşi özel sektörde çalışan memurun tayini zorlaşmış oldu.
Milli Eğitim Bakanlığı son 2 yıl içinde 1 yıl sigortanın yatırılmış olmasını yeterli sayıyordu. Bunun dışında bazı kurumlar da kendi koydukları kriterler üzerinden eş durumundan tayinleri yürütüyordu.
Yönetmelik sonrası eşi özel sektörde çalışan memurun tayini için özel sektörde çalışan eşin son 3 yıldır kesintisiz sigortalı olması şartı getirildi.
3 yıl şartı çok ağır
Buna göre memurun eşinin son 3 yıl kesintisiz olmak kaydıyla sigorta priminin yatırılmış olması gerekiyor. Bu şart dolayısıyla son 3 yıl içerisinde sigortasında kesinti olan kişilerin tayin isteme hakkı bulunmuyor.
Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) tarafından gençlerin mesleki deneyim eksikliğini gidermek ve işverenlere işgücü maliyetleri ile ilgili katkı sunmak amacı ile yürütülmekte olan İşbaşı Eğitim Programı’ndan 2014 yılının ilk 6 ayında 31 bin 122 kişi ve yıl sonunda ise 59 bin 456 kişi faydalandı.
Buna karşılık, hem işverenlerin daha kolay yararlanmasını sağlayacak mekanizmanın kurulması hem de istihdam teşvikleri getirilmesi sayesinde 2015 yılının ilk 6 ayı itibarıyla yararlanıcı sayısı 65 bin 192 kişiye ulaştı.
İşverenlerin işe almak istedikleri potansiyel adayları iş başında görmelerine fırsat tanıyan program, daha şimdiden mahalle bakkalı gibi çok küçük ölçekli yapılardan tutun da büyük ölçekli kurumsal firmalara kadar çok sayıda işverenin ilgisini çekmiş görünüyor.
Tecrübe ve diploma
Eğitim ve istihdam arasındaki ilişki, yıllardır eğitimciler ve politika yapıcılar kadar iş dünyasının aktörleri tarafından da tartışılıyor. Üniversite diplomalarının piyasadaki geçerliliğini sorgulamak üzere yapılan pek çok akademik araştırma gösteriyor ki, diplomalar işgücü piyasasında tek başına bir anlam taşımıyor. Türkiye’deki işverenler, eğitimli genç nüfustaki yüksek işsizliğe rağmen,