Kamuda çalışan taşeron işçileri için kadro elde etme umudunun üzerinden tam bir yıl geçti. Taşeron işçileriyle ilgili yasa tam bir yıldır yürürlükte olmasına karşın kadrolar alınamadı.
2014 Eylül’de yürürlüğe giren Torba Yasa, taşeron işçilerinin hakları açısından önemli düzenlemeler getirmişti. Bu yasa ile taşeron işçisi olup da kamuda çalışan işçilerin kıdem tazminatı hakları, yıllık ücretli izinleri ve mesai hakları gibi pek çok ihtilaflı konu çözülmüş oldu. Ayrıca taşeron işçilerinin aynı işyerindeki sendikanın sağladığı haklardan yararlanabilmesinin de önü açıldı.
Bütün bu gelişmelere karşın asıl işte çalışan taşeron işçilerinin kadrosu gerçekleştirilemedi. Sadece karayollarında çalışan yaklaşık 6 bin 700 işçi, ellerinde yargı kararı olduğu için kadrolarına atanmaya başladı. Yeni hükümet kurulur kurulmaz somut adım atılacaktır. Bütün partilerin seçim beyannamelerinden taşeron işçilerine kadro verilmesinde bir mutabakat söz konusu.
650 bin taşeron var
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın rakamlarına göre, 2015’te kamuda istihdam edilen yaklaşık 650 bin taşeron çalışanı var. Bu çalışanların, 200 bini kamuda asıl işlerde çalıştırılıyor. Yardımcı işlerde çalışması
- Özel bir şirkette çalışıyorum, Kurban Bayramı’ndan önceki 21-22-23 Eylül tarihlerinde çalışmaya devam edeceğim bildirildi, bu günler için fazla mesai ücreti alabilir miyim?
Başbakanlık, Kurban Bayramı’ndan önceki 21-22-23 Eylül tarihlerini kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlar için idari tatil ilan etti. İş Kanunu’nun 47. maddesinde kanunlarda ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde, işçilerin çalışmaksızın o günlerin ücretlerine hak kazanacakları, çalışırlarsa çalışmadan hak kazanacakları ücrete ek olarak çalıştıkları günün ücretinin ödeneceği ifade edilmiştir. Kanunun açık ifadesi karşısında kanunlarla resmi tatil olarak kabul edilmeyen idarenin kendi kararına dayanarak verdiği bu tür tatil günleri aynı kapsamda değerlendirilmemektedir. Bu nedenle Kurban Bayramı’ndan önceki 21 ve 22 Eylül ile 23 Eylül öğleye kadar olan sürede çalışılması halinde ek ücret hakkı olmayacaktır. Özel sektör işverenlerinin inisiyatif kullanarak o günleri kendi çalışanları açısından da izin günü sayma ihtimalleri bulunup, böyle bir uygulamaya gitmeleri halinde ise çalışanların ücretlerinden herhangi bir kesinti yapamayacaklardır.
Bununla birlikte 23 Eylül öğleden
G20, devlet-lerarası ekonomik işbirliğinin en önemli forumu. G20 üyeleri, global gayrisafi milli hasılanın yüzde 85’ini, global ticaretin yüzde 80’ini ve dünya nüfusunun 3’te 2’sini oluşturuyor. Onuncu G20 Zirvesi, bu yıl Türkiye’nin ev sahipliğinde 15 - 16 Kasım’da Antalya’da düzenlenecek.
G20, 1997 Asya ve 1998 Rusya krizinin ardından ilk olarak Maliye Bakanları ve Merkez Bankası başkanlarının bir araya geldiği bir organizasyon olarak ortaya çıktı. Ancak 2008’de yaşanan küresel finans kriziyle birlikte bu toplantıların kapsamı genişletilerek liderler seviyesine çıkarıldı. Küresel finans krizinin aşılmasında, özellikle finansal düzenlemelerin hayata geçirilmesi ve bankacılık sisteminde gerekli düzenlemelerin yapılmasında G20 önemli bir rol üstlendi.
G20 Türkiye’de
Türkiye liderliğinde bu yıl gerçekleştirilecek olan zirvenin 3 ana gündemi var. Bunlar, kapsayıcılık, uygulama ve yatırım. G20 Türkiye’nin önemli gündem maddelerinden biri de gelir eşitsizliği. G20 Türkiye Zirvesi’nin hemen öncesinde yapılan araştırma, artan gelir eşitsizliğinin büyüme üzerinde çok ciddi negatif etkilerinin olduğunu ortaya koyuyor. Bu konu, Türkiye açısından ulusal düzeyde de büyük önem taşıyor çünkü
Ne yazık ki, bir süredir Türkiye şehit haberleri ve özellikle Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgesinde bozulan toplumsal barışın derin izleri ile sarsılıyor. Bölgenin sosyo-ekonomik durumunun - her ne kadar tek başına etkili olmasa da - terör olayları üzerindeki etkisini sorgulamak oldukça önemli.
TÜİK tarafından yayınlanan işgücü piyasası verilerinden, Türkiye genelinde en yüksek işsizlik oranlarının Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinde olduğu görülüyor. Bölgenin ekonomik yapısı, coğrafi ve sosyal koşulları düşünüldüğünde işsizlik rakamlarının bazı Doğu illerinde, Türkiye ortalamasının 2 katının üzerine çıkması başlangıçta şaşırtıcı gelmeyebilir. Bu anlamda, yüzde 20’yi aşan işsizlik oranlarıyla Batman, Mardin, Siirt ve Şırnak hem Türkiye’nin hem de bölgenin en yüksek işsizlik oranlarına sahip illeri olarak karşımıza çıkıyor.
TÜİK, 2014 yılı için il bazında veri yayınlamadı. 2014 yılı göstergeleri, NUTS 2 düzeyinde bölgesel verilerden oluşuyor. Ancak aşağıdaki tablolarda yer alan veriler dikkate alındığında, sonuçların pek farklı olmadığı açık.
Bölgeye yönelik teşvik ve yatırım destekleri ile genç nüfus potansiyeli düşünüldüğünde, işsizliğin bu kadar yüksek olmasını sosyo-ekonomik ve
Ülkemiz çok zor bir dönemden geçiyor. Terör nedeniyle pek çok şehit verdik ve yürekler yanıyor. Yüreklerdeki yangını dindirmeyecek olmakla birlikte şehit yakınlarının ve gazilerin kamuda istihdam hakkı var. Bu konuda gerekli başvuruları yaparak şehit yakınları kamuda istihdam edilebilirler. Elbette ki, bu onların acılarını dindirmeye yetmeyecektir. Ancak bir nebze olsun acıların azalması ve ekonomik açıdan da bir katkı sağlaması bakımından kamuda istihdam hakkı önemli.
Kamuda istihdam hakkı, terörle mücadele kapsamında görev yapan devlet memurları ve memurların saldırıya maruz kalan eş, çocuk, anne baba ve kardeşlerine sağlanmış durumda. Yani kendilerine terörle mücadele kapsamında aylık bağlanan kişiler kamuda istihdam hakkına sahipler. Kamuda istihdam hakkı sivil şehit sayılanları da kapsamakta.
İstihdam hakları var
İlgili Kanun maddesine göre kendisine aylık bağlanan vazife ve harp malullerine doğrudan istihdam hakkı sağlanıyor. Bunun yanında, vazife malulü çalışmak istemezse eşi veya çocuğuna, çocuğu yoksa kardeşlerinden birisine kamuda istihdam hakkı veriliyor. Yani, vazife malulü olan ve kendisine aylık bağlanan kişiye veya bir yakınına istihdam hakkı sağlanmakta.
Şehit olan
Kıdem tazminatı tavan tutarı, normal şartlarda, yılbaşında ve Temmuz ayı başında olmak üzere, yılda iki defa değişmektedir. Ancak bu yıl Eylül ayından itibaren geçerli olmak üzere yayımlanan bir kararname ile kıdem tazminatı tavanı ikinci kez yükseldi. Kararname ile en yüksek devlet memurunun emeklilik ikramiyesinde dikkate alınan emeklilik keseneği ve kurum karşılığı oranını %200’den %215’e çıkarıldı. Kamu personelinin maaşlarının hesabında dikkate alınan kurum karşılık oranlarının değişmesi, kıdem tazminatı tavanı tutarını da değiştirdi.
Kıdem tazminatı tavanı neye göre belirleniyor?
İlgili kanuna göre, iş sözleşmeleri yasal koşullarla sona eren işçilere ödenecek kıdem tazminatının bir yıllık miktarı, en yüksek devlet memuru olan Başbakanlık Müsteşarına ödenen bir yıllık emeklilik ikramiyesi tutarı ile sınırlandırılmıştır.
Bu nedenle, memur maaş katsayısına bağlı olarak kıdem tazminatı tavan tutarına ilişkin oranlar sürekli değişmektedir. Kıdem tazminatı tavan hesabında, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi memurlar arasında en yüksek devlet memuru olan Başbakanlık Müsteşarına uygulanan 8000 ek gösterge esas alınmaktadır.
27.08.2015’de Resmi Gazete’de yayımlanan 2015/8047
Türkiye 2012 yılının başında Genel Sağlık Sigortası uygulamasına geçti. Böylece sigortalıların yanı sıra hiçbir sosyal güvencesi olmayan işsiz, kayıtdışı çalışan ve sosyal güvencesi olmayanlar sağlık yardımı kapsamına alındı. Yeşil kart uygulaması kalktı. Bu işin faturasının da, geliri belirli düzeylerde bulunanlardan kademeli prim kesilmesiyle karşılanacağı hesaplandı. Bunun için de ‘gelir testi’ uygulamaya konuldu. Aile içinde kişi başına düşen gelir, yapılacak testte eğer asgari ücretin üçte birinin altında çıkarsa, ücretsiz sağlık imkânı verildi. Eğer gelir asgari ücretin üçte birinden fazla çıkarsa prim ödenmesi şartı getirildi.
Ancak ardından birçok sorun çıktı. Kim nasıl test yaptıracağını, nasıl para yatıracağını bilemedi. Borçlu sayısı ile birlikte borçlar da birikti.
5.3 milyon borçlu
Sonunda hükümet geçen eylülde borcu bulunanlara borçlarını taksitle ödeme fırsatı tanıyan yasayı çıkardı. Ne var ki, getirilen bu yapılandırmaya rağmen genel sağlık sigortası prim borcunu ödemeyenlerin sayısı halen çok yüksek.
Bir yılda yapılandırmadan yararlananların sayısı 304 bin kişi. Gelir testi için müracaat eden 400 bin kişiyi de eklediğimizde 704 bin vatandaşın yapılandırmaya müracaat
Çalışanların Gürültü İle İlgili Risklerden Korunmalarına Dair Yönetmelik hükümleri uyarınca 80 desibelin üzerinde gürültüye maruz kalınan işler, “gürültülü işler” olarak ifade ediliyor. Bu kapsamda, işyerindeki gürültü seviyesinin, işin niteliği uyarınca günlük veya haftalık olarak dozimetrik ölçümle belirlenmesi gerekiyor. Haftalık veya günlük gürültü maruziyet değeri 85db’in üzerinde olan işlerin yapıldığı işyerlerinde, çalışanlar için yılda bir kez işitme testi yapılması zorunluluğu söz konusu.
Kimlere zorunlu?
İşyerinde ölçülen günlük veya haftalık gürültü maruziyet değerinin 80db’in üzerinde olması halinde, çalışanlara kişisel koruyucu donanımların verilmesi, 85db’in üzerinde olması durumundaysa kişisel koruyucu donanımların verilmesi ve kullanılmasının sağlanması zorunlu.
Eğer işyerinde 85db’in üzerinde ses ölçümü yapılmışsa, bu durumda çalışanların yılda bir kez işitme testine tabi tutulması ve bunun sonuçlarının, işçinin özlük dosyasında saklanması zorunluluğu bulunuyor. Bununla birlikte, 85db’in üzerindeki işlerde çalışanların günlük 7.5 saatten fazla çalıştırılmaması gerekiyor.
Gürültü ölçümünün, bu kapsamdaki işyerindeki çalışmalar için ayrı ayrı yapılması ve gürültü