Cem Kılıç

Cem Kılıç

cem.kilic@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) tarafından gençlerin mesleki deneyim eksikliğini gidermek ve işverenlere işgücü maliyetleri ile ilgili katkı sunmak amacı ile yürütülmekte olan İşbaşı Eğitim Programı’ndan 2014 yılının ilk 6 ayında 31 bin 122 kişi ve yıl sonunda ise 59 bin 456 kişi faydalandı.
Buna karşılık, hem işverenlerin daha kolay yararlanmasını sağlayacak mekanizmanın kurulması hem de istihdam teşvikleri getirilmesi sayesinde 2015 yılının ilk 6 ayı itibarıyla yararlanıcı sayısı 65 bin 192 kişiye ulaştı.
İşverenlerin işe almak istedikleri potansiyel adayları iş başında görmelerine fırsat tanıyan program, daha şimdiden mahalle bakkalı gibi çok küçük ölçekli yapılardan tutun da büyük ölçekli kurumsal firmalara kadar çok sayıda işverenin ilgisini çekmiş görünüyor.

Tecrübe ve diploma
Eğitim ve istihdam arasındaki ilişki, yıllardır eğitimciler ve politika yapıcılar kadar iş dünyasının aktörleri tarafından da tartışılıyor. Üniversite diplomalarının piyasadaki geçerliliğini sorgulamak üzere yapılan pek çok akademik araştırma gösteriyor ki, diplomalar işgücü piyasasında tek başına bir anlam taşımıyor. Türkiye’deki işverenler, eğitimli genç nüfustaki yüksek işsizliğe rağmen, ihtiyaç duydukları nitelikte eleman bulamadıkları şikâyetlerini sıklıkla dile getiriyorlar.
Üstelik, söz konusu şikâyetler müşterek. Yani, firmanın bulunduğu şehir, ölçek yapısı ya da kurumsallık düzeyi söz konusu şikâyetleri çok da farklılaştırmıyor. Buna karşılık, son dönemde Ankara bölgesinde bulunan ve Türkiye’nin ilk 500 büyük özel sektör firması içinde yer alan firmalarda yapılan güncel bir saha çalışması kapsamında firma yöneticileri ile yapılan görüşmeler, iş tecrübesi olan adayların hangi üniversiteden hangi dereceyle mezun olduklarının işverenler nezdinde çok önemli olmadığını gösteriyor. Araştırmada, bazı işverenler bu durumu “10 yıllık mühendisin diplomasına bakılmaz” şeklinde ifade etmiş oldukları ortaya çıkıyor. Bu anlamda, mesleki deneyim ve iş tecrübesi hâlâ iş bulmada en temel belirleyicilerden biri.

Ahlak ve disiplin...
İçinde bulunduğumuz aylarda üniversiteden yeni mezun olan pek çok gencimiz iş aramaya başladı ya da yaz tatili sonrasında başlayacak. Türkiye’de özellikle sosyal bilimler alanında staj ve benzeri programlar yeterince uygulanmıyor veya niteliksiz stajlarla karşı karşıya kalınıyor. Ayrıca, gençlerin eğitim süreçleri devam ederken - ailelerin de etkisiyle - genellikle çalışmamaları “diploma sahibi ancak iş tecrübesi eksik” yeni mezun profilini ortaya çıkarıyor. Dolayısıyla, çok sayıda iş ilanında görülen “ tecrübeli eleman aranıyor” ifadesi yüzünden gençler, işe aday dahi olamıyor.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından geçtiğimiz yıllarda yapılan bir işgücü piyasası araştırmasının sonuçlarına göre, işverenlerin işgücündeki eksikliklere ilişkin tanımlamalarında alanıyla ilgili mesleki beceriler ve iş tecrübesinden sonra üçüncü sırada iş ahlakı ve iş disiplini becerisi yer alıyor. İşverenler, işe alım öncesinde adayları yeterince tanımadıkları için söz konusu problemi bir türlü çözemediklerini ve iş ahlakı ve/ veya disiplini olmayan kişiler yüzünden çok zor durumlarda kalabildiklerini ifade ediyorlar.

Maliyet avantajı var
Bu yöntemle işverenler önemli bir maliyet avantajı elde ediyor. Örneğin “satış görevlisi” mesleği için işbaşı eğitim programı düzenleyen ve 100 çalışanı bulunan bir işveren, 6.5 hafta boyunca 10 kişiyi program kapsamında ücret ödemeksiniz istihdam edebiliyor. Bu kapsamda ciddi bir maliyet avantajı sağlandığı gibi işçinin işbaşındaki performansının görülmesi de mümkün oluyor. Bu süre boyunca işveren 10 kişiye ücret ödemeyeceği gibi sigorta masraflarını da İŞKUR karşıliyor.