Türkiye yıllarca Avrupa’ya işçi göçü verdi, Almanya başta olmak üzere çok sayıda ülkeye, Türk işçileri çalışmak için akın etti. 1961 yılında Almanya ile imzalanan Türk İşgücü Anlaşması sayesinde başlangıçta 2 bin 500 Türk Almanya’ya çalışmak için giderken, bugün artık üçüncü nesli de içinde barındıran yaklaşık 2 milyon 700 bin Türk sadece Almanya’da yaşıyor. Tüm Avrupa ülkelerinde 3.5 - 4 milyon civarında vatandaşımız bulunuyor.
Türkiye yıllarca göç veren ülke iken şimdi göç hedefleri açısından ‘hedef ülke’ konumuna geldi. Çalışma Bakanlığı’nın verilerine göre, 2015 yılı itibariyle 165 farklı ülkenin vatandaşı ülkemizde çalışmak için başvuru yapmış.
Türkiye’de çalışmak için başvuran yabancıların sayısındaki artış hükümetleri bu konuda yeni bir düzenleme yapmaya yöneltti. 63 ve 64. Hükümet dönemlerinde başlayan yeni yasa çalışması 65. Hükümet döneminde sonlanacak gibi duruyor. Nitekim yasa tasarısı Meclis’e yakında gönderilecek.
2012’de iş sağlığı ve güvenliği alanını düzenlemek üzere yürürlüğe konulan mevzuata rağmen, Türkiye’de yaşanan iş kazaları bitmek bilmiyor.
Özellikle ölümle sonuçlanan iş kazaları sonrasında işçinin geride kalan yakınları hem büyük bir acı yaşıyorlar, hem de gelir kaybı ile karşı karşıya kalıyorlar. İş kazası sonucu hayatını kaybeden işçinin maddi desteği ile hayatını sürdüren yakınları işverenden tazminat talep edebiliyor. Bu tazminatın adı, destekten yoksun kalma tazminatı.
Destekten yoksun kalma tazminatı, iş kazası sonucunda hayatını kaybeden işçinin maddi desteği ile hayatını sürdüren kişilerin ölüm sonrası söz konusu destekten yoksun kalmaları nedeniyle talep ettikleri tazminattır. Aile bireyleri dava açarak ilgili firmadan destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilirler. İşveren iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini gerektiği şekilde almadığı için bu tazminatı ödemek zorunda.
Peki kimler alabiliyor?
İşçinin sağlığında fiilen ve devamlı olarak işçinin yardımı ile geçimini sürdüren ve işçinin maddi bakımdan koruduğu kişiler, örneğin işçinin annesi, babası, kardeşi, eşi ve çocukları destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunabilir.
İşçinin mirasçısı olmayan ancak sağlığında
Ramazan ayına girdik. Özellikle ramazanın yaz aylarına rastlamasıyla oruçlu olunan süre uzuyor. Bu dönemde oruç tutan çalışanların en çok merak ettikleri konulardan biri de ara dinlenmelerinin birleştirilip birleştirilemeyeceği ve erken paydos etmenin mümkün olup olmadığı. Bunun yanında, ramazanda işyerinin kapatılması ve yıllık izinlerin toplu kullandırılması söz konusu olabiliyor.
Erken paydos durumu
İş Kanunu ile belirlenmiş ara dinlenmeleri çalışma süresine göre değişir. Buna göre, günlük çalışma süresi 4 saat veya daha kısa olan işçilere 15 dakika, 4 saatten fazla 7.5 saatten düşük olan işçilere 30 dakika, 7.5 saatten fazla olan işçilere ise 60 dakika ara dinlenmesi verilmek durumunda. Ramazan ayında oruç tutan işçiler ara dinlenmesinde çay, kahve veya sigara içemeyecek ve yemek de yiyemeyecek. Dolayısıyla, işçiler işe ara dinlenmesi kadar geç gelip gelemeyeceklerini veya işten ara dinlenmesi kadar erken çıkıp çıkamayacaklarını merak ediyorlar. Yani, sabah 08:30’da başlanıp akşam 18:30’da bitirilen bir vardiyada çalışan işçi, toplam 1 saat olan ara dinlenmesini işten 17:30’da ayrılarak iftara evine yetişmek için kullanmak isteyebilir.
İşveren isterse...
Ancak ara dinlenmesinin
Taksi şoförleri hukuki açıdan üç farklı konumda bulunuyor. Bunlardan ilki kendisine ait takside çalışan taksi şoförleri. İkincisi taksi sahibi ile dönüşümlü ve taksi sahibine bağımlı olarak çalışan ve sayıları üçten az olan şoförler. Üçüncüsü ise üçten fazla şoförün çalıştığı taksi işletmesinde çalışan şoförler. İlk grup bağımsız çalışan taksicileri ifade ederken, ikinci ve üçüncü grup bağımlı çalışan taksicileri kapsama alıyor. İkinci ve üçüncü grubun kendi içinde ayrılmasının nedeni ise ikinci grup Borçlar Kanunu’na tabi iken, üçüncü grup İş Kanunu’na tabi oluyor. Dolayısıyla, bu üç gruba uygulanacak çalışma kuralları da farklılaşıyor.
Bir takside 3 şoför varsa
Bir takside çalışan sayısı 3 ve daha az ise Yeni Türk Borçlar Kanunu hükümleri uygulanıyor. Taksi sahibi, şoföre sözleşmede belirlenen ücreti; sözleşmede hüküm bulunmayan hâllerde ise asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücreti ödemekle yükümlü. Bu kişilerin ücreti en geç ayda bir ödenmesi gerekiyor.
Taksi şoförünün çalışma süresi haftalık kırk beş saati geçiyorsa işveren, fazla çalışma için taksi şoförüne normal çalışma ücretini en az yüzde elli fazlasıyla ödemek zorunda. İşveren, işçinin rızasıyla uygun bir zamanda
30 yıldan daha fazla hizmeti olup ikramiyesini 30 yıl üzerinden alan memur emeklilerine ikramiye farkı ödenmesiyle ilgili kanun tasarısı Meclis’e sevk edildi. Tasarı hayata geçince, 7 Ocak 2015 öncesi emekli olmuş ve ikramiyesini 30 yıl üzerinden almış emeklilere, gerçek hizmet süreleri üzerinden ödenmesi gereken ikramiye farkı ödenmeye başlanacak.
Memur emeklilerinin ikramiyelerinin, 30 yılla sınırlandırılması ile ilgili hüküm, Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmiş ve karar 7 Ocak 2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştı. Dolayısıyla, 7 Ocak 2015 sonrası emekli olmuş memurlara, emekli ikramiyeleri “hizmet süreleri ne kadarsa, bu süre üzerinden” ödendi. Ancak bu tarihten önce emekli olanlara, hizmet süresi ne olursa olsun “30 yıl üzerinden ödeme” yapıldığından, fark ödemesi gerekli oldu. Tasarı hayata geçince, sadece 7 Ocak 2015 öncesi emekli olanlara fark ödemesi yapılacak. Bu tarihten sonra emekli olan memurlarsa, fark alamayacak.
Anayasa Mahkemesi, memurların ikramiyesindeki “30 yıl sınırı” ibaresini, emekli ikramiyelerinin bir lütuf olmadığı ve sosyal güvenlik hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği görüşüyle iptal etti. Mahkeme sosyal güvenlik hakkı kapsamındaki
İşsizlik sigortası, işsiz kalınan dönemde gelir kaybının önlenmesi için kurulmuş bir sigorta kolu. Hayata geçtiğinde ‘bir rüyanın gerçekleşmesi’ olarak yorumlanan işsizlik sigortası, işsizlik maaşı verilmesi dışında da fayda sağlıyor. Bunlardan en önemlisi sağlıktan yararlanma hakkı.
İşsizlik sigortasından maaş alabilmek için gerekli ilk şart, kendi isteği dışında işsiz kalmak. Yani istifa edenler işsizlik sigortasından maaş alamaz. Bunun dışındaki nedenlerle işten ayrılanların işsizlik maaşı alıp alamayacakları, işten çıkış nedenlerine bağlı. Örneğin askerlik nedeniyle işten ayrılan bir kişi işsizlik maaşı alabilir. Ancak 15 yıl, 3.600 gün şartını doldurup kıdem tazminatını alarak işten ayrılan bir kişi işsizlik maaşı alamaz.
En fazla 10 ay geçerli
İşsizlik sigortasından maaş alabilmek için işten çıkış nedeninin kanuna uygun olmasının yanında, işsiz kalan kişinin belirli bir süre prim de ödemiş olması gerekir. İlk kez işgücü piyasasına girecek olan yeni mezunlar, iş aradıkları süre içerisinde işsizlik maaşı alamaz. Son 120 günü kesintisiz olmak üzere, son 3 yılda en az 20 ay prim ödemiş kişiler işsizlik sigortasından maaş alabilir.
Son 3 yıl içerisinde 20 ay prim ödeyen 6 ay, 30 ay
CENEVRE
105. Uluslararası Çalışma Konferansı. İsviçre’nin Cenevre kentinde başladı. Bu yılki konferansın gündeminde çok önemli konular var. Konferansta. işçi ve işveren örgütlerinin temsilcileri. bürokratlar ve ILO yetkilileri tarafından başta düzgün iş (decentwork) olmak üzere pek çok konu başlığı tartışıldı.
ILO Konferanslarında her yıl üçlü bir temsil olur. Her ülke işçi - işveren ve devlet temsilcilerinin katılımıyla konferansa gider. Bu yıl da her yıl olduğu gibi Türkiye geniş katılımlı bir heyetle Cenevre’deydi.
Konferansta. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu delegelere hitap etti. Soylu. konuşmasında özellikle mülteci konusuna dikkati çekti. Türkiye’nin 2.7 milyon mülteciyi barındırmasının güçlüklerini ifade ederek. ILO ve diğer uluslararası kuruluşların bugüne kadar bölge ülkeleri üzerindeki yükleri paylaşmadıklarını. artık harekete geçmelerinin zorunlu olduğunu vurguladı.
‘30 gün kırmızı çizgi’
Konferansta. Çalışma Bakanı Soylu’nun yanısıra sadece Türk - İş Başkanı Ergün Atalay konuştu. Başkan konuşmasında. Batı’nın mülteciler konusunda temel insan haklarını hiçe sayan bir yaklaşım içinde olduğunu. mülteci sorununun Türkiye ile vize pazarlığında kullanılmasının
Sosyal güvenlik sisteminde ölüm riskine karşılık sağlanan bazı yardımlar var. Bunlardan en önemlisi ölüm aylığı. Halk arasında yetim veya dul aylığı olarak bilinen ölüm aylığının alınması için bazı kriterler söz konusu. Dul aylığı denilince yalnızca kadınların bu aylığı alabileceği düşünülür. Halbuki kriterler karşılanıyorsa, dul erkekler de dul aylığı alabilir. Yani SGK, dul eşler arasında cinsiyet ayrımı yapmaz.
Ölüm aylığı alınabilmesi için ölen sigortalının en az 1.800 gün priminin bulunması gerekir. Yani, en az 5 yıl adına prim ödenmiş bir sigortalının vefatı halinde, geride kalanlara ölüm aylığı bağlanabilir. Bunun dışında, eğer ölen sigortalı eski adıyla SSK’lı, yeni adıyla 4/a’lı ise, her türlü borçlanma süresi hariç en az 5 yıldır sigortalı ve adına 900 gün prim ödenmişse de, geride kalanlara aylık bağlanması mümkün. Dolayısıyla, ölüm aylığı konusunda SSK’lıların avantajı söz konusu.
İmam nikahlı eş
Ölen kişinin prim ödeme gün sayısı yeterliyse, geride kalan dul eşe aylık bağlanır. Ancak geride kalan dul eşe aylık bağlanabilmesi için, ölüm anında çiftin arasında “yasal evlilik bağı”nın bulunması şart. Dini nikahla evlenmiş olma veya birlikte yaşama halinde geride kalan dul