İçinde bulun-duğumuz yaz ayları içinde çalışanların sıkça talep ettikleri izinlerden biri de evlilik iznidir. Bugünkü yazımda, çalışanların evlilik izni talepleri ve bu izinlerin kullanılmasına ilişkin iş mevzuatımızda bulunan düzenlemeler konusunu ele alacağım.
Evlilik izni kaç gün?
4857 Sayılı İş Kanunu, Ek Madde 2’de getirilen düzenlemeye göre, işçilere bazı özel durumlar için mazeret izni hakkı tanınmıştır. Söz konusu düzenleme uyarınca, işçiye, evlenmesi veya evlat edinmesi ya da ana veya babasının, eşinin, kardeşinin, çocuğunun ölümü halinde 3 gün, eşinin doğum yapması halinde ise 5 gün ücretli izin verilmelidir. Görüldüğü üzere, kanunda sayılan ve mazeret iznine konu olan durumlardan biri de evliliktir. Bununla birlikte, kanunda belirtilen süreler asgari sürelerdir, yani iş sözleşmelerinde artırılabilir.
Yıllık izinden düşülemez
İşçiler evlenmeleri durumunda ücretlerinden kesinti yapılmaksızın 3 gün mazeret izni kullanabilmektedirler. İş Kanunu ile işçiye tanınan 3 günlük evlilik izni hakkı, yıllık izinden bağımsız olarak düzenlenmiş bir ücretli izindir. Dolayısıyla, işveren izin süresini yıllık izin sürelerinden düşemez. Evlilik izninde olduğu süreler için işçiye
15 Temmuz gecesi yaşanan darbe girişimi sonrası, bürokrasiden, kamu kurumlarından ve devletin kılcal damarlarından hainlerin temizlenmesinin sağlanması amacıyla perşembe günü 01:00 itibarıyla Türkiye’de olağanüstü hal ilan edildi. Olağanüstü hal ve sıkıyönetimi daha önce yaşayan kesimler durumdan endişe ettiler. Bu endişe çalışanlara da yansıdı. Ancak bu kez durum farklı. Olağanüstü halin çalışanlar için hiçbir etkisi olmayacak. Çalışma hayatı dün nasılsa, bugün ve yarın da aynen sürecek. Bu nedenle çalışanların endişe etmesini gerektirecek bir durum yok.
Hak kaybı olmaz
Olağanüstü hal durumunda çalışma hayatını etkileyebilecek bazı noktalar bulunmakta. Buna göre, işveren tarafından iş sözleşmesinin feshedilmesine yönelik bazı sınırlamalar uygulanabilir.
Ancak bu yönde bir uygulamaya gidilmesi için karar alınması gerekmektedir. Yani bugünden itibaren hayata geçmiş bu şekilde bir uygulama söz konusu değil. Diğer yandan böyle bir uygulamaya gidilecek olsa bile işçi açısından herhangi bir hak kaybı söz konusu olmayacaktır. Yalnızca işverenin iş sözleşmesini feshetmesini engelleyen bir durum söz konusudur.
Sözleşme feshine sınır
Hüküm kapsamında bütün fesihlere sınırlama getirilmemekte,
Dünya Ekonomik Forumu, üçüncü kez Küresel Beşeri Sermaye Raporu’nu yayınladı. Uzun vadeli ekonomik başarı açısından önemli bir belirleyici olan beşeri sermaye, hem tek tek bireyler için hem de ekonominin bütünü için değerli. Beşeri sermaye, işgücünün niteliklerinin bileşimi olarak tanımlanıyor. Yani, bireylerin eğitim yoluyla kazandıkları bilgi ve nitelikler, işbaşındaki eğitimlerle kazanılan beceriler, iş tecrübesi, kişisel iletişim, kendini yetiştirme, sosyalleşme ile nesiller arası görgü ve bilgi transferi gibi unsurların bütünü. Dünya Ekonomik Forumu’nun yayınladığı raporda da beşeri sermayenin, benzer şekilde, bir ülkedeki kişilerin sahip oldukları ve üretim sürecinde kullanabilecekleri yetenek, nitelik ve becerilerinin toplamı olarak ele alındığı görülüyor.
Beşeri sermaye endeksinde ülkelerin “eğitim”, “istihdam” ve “işgücü” arasındaki ilişkileri temsil eden bileşenler üzerinden sıralandığı görülüyor. Bir önceki yılın raporunda eğitimli, üretken ve sağlıklı işgücünün gelişmesine katkı sunan faktörler araştırılmıştı. Bu yılki rapordaysa daha iyi bir eğitim politikasının nasıl oluşturulabileceğinin yanı sıra geleceğin işgücü planlamasının nasıl daha iyi yapılabileceği
Ülkemiz ve demokra-simiz çok zorlu bir süreçten geçti ve halen bu zorlu süreç devam ediyor. Milli iradenin zaferiyle sonuçlanan darbe girişiminin engellenmesinde bazı sivil toplum örgütlerinin çok büyük payı oldu. Bunlardan en önemlisi de Türk İş’ti. Havanın puslu, ortamın gergin olduğu bir anda Türk İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Sakarya’da Kent Meydanı’na çıkıp Türk İş’in 1 milyon işçisiyle darbe girişiminin sonuna kadar karşısında olduğunu belirtti. Bu destek kritik bir dönemde milli iradenin gücünü artırdı.
Atalay meydanda
Başkan Ergün Atalay, darbe girişiminin yaşandığı cuma gecesi yani milli iradenin yüreklendirilmeye en çok ihtiyacı olduğu dakikalarda, Sakarya Kent Meydanı’nda “Türk İş’in 1 milyon işçisiyle bu darbe girişiminin karşısında olduğunu” 50 bin kişiye ifade etti.
Atalay, “Bu ülkenin kimsenin babasının çiftliği olmadığını” da belirterek darbeye karşı açık ve net bir tavır sergiledi. Bu tavır zaten teyakkuzda olan milli iradeyi daha da güçlendirdi ve işçi kesimi seçilmiş hükümetin arkasında, darbe girişiminin karşısında olduğunu bütün taraflara açıkça ilan etmiş oldu. Atalay’ın kendisinin de bizzat meydanlarda olması, işçilerin meydanlara çıkmak konusundaki
Bütün çalışanlar emekli olup hayatlarını daha özgürce yaşayabilmek ister. Ancak ekonomik güçlükler, çocuklara daha iyi bir gelecek kurma telaşı, emekli olmayı neredeyse imkansızlaştırır. Emeklilik için yaş, sigorta süresi ve prim gün sayısı şartlarını yerine getirmek gerekir.
Bu üç şartı yerine getiren çalışanın emeklilik nedeniyle işten ayrılmak istemesi halinde, işveren işyerinde geçen süre üzerinden hesaplanacak kıdem tazminatını ödenmek zorunda.
İhbar süresine dikkat
İş sözleşmeleri iki taraftan birinin belirli bir süre önceden bildirimde bulunması şartıyla sona erdirilebilir. Bu süre içerisinde işçi çalışmaya, işveren de ücret ödemeye devam eder. Ayrılma talebi işçiden gelirse işveren tarafından ihbar tazminatı ödenmez. İşçiden gelen talep sonrası, işçi ihbar süresini beklenmeden işten hemen ayrılmak isterse işverene ihbar tazminatı ödemek zorunda kalabilir.
İşçinin emeklilik nedeniyle işten ayrılacağını, bildirim süresinde işverene söylemesi gerekiyor. İşveren en fazla bildirim süresi kadar daha işçiyi çalıştırabilir. İşçi süreye uymak istemez, bir an önce işi bırakmak isterse ihbar tazminatını gözden çıkarması gerekir.
Bazı işverenler, işyeri yönetmeliği çıkarıp,
İçinde bulunduğumuz yaz dönemi, öğrenciler açısından sadece tatil anlamına gelmiyor. Pek çok üniversite öğrencisi, iş tecrübesi kazanmak ve özgeçmişini güçlendirmek amacıyla yaz aylarında firmalara staj başvurusunda bulunuyor. Yükseköğretim sistemi içinde bazı bölümlerde (eğitim fakülteleri, mühendislik bilimleri vb.) zorunlu stajlar söz konusuyken; bugün pek çok öğrenci ileride yapacağı iş başvurularında bir adım öne geçebilmek için kendi isteğiyle yani okulu tarafından zorunlu tutulmasa da staj yapıyor.
Kapsamı nedir?
3308 Sayılı Kanuna göre, 10 ve daha fazla personel çalıştıran firmaların, çalıştırdıkları personel sayısının yüzde beşinden az olmamak üzere mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumu öğrencilerine beceri eğitimi yaptırma zorunlulugˆu bulunuyor. Bu düzenlemeye göre, 10’dan fazla çalışanı olan işverenler, firmalarında stajyer çalıştırmak zorunda. Firmalar stajyerlerini mesleki ve teknik eğitim veren liselerden ve/veya ilgili bölümlerde öğrenim gören üniversite öğrencileri arasından seçebiliyor.
Üniversite öğrencileri tarafından yapılan stajları, zorunlu stajlar, öğrencilerin bizzat kendilerinin başvuruda bulundukları ve üniversiteleri tarafından uygun bulunan
Yargıtay daha önce vermiş olduğu kararlarında 15 yıl, 3.600 günle kıdem tazminatı alan kişilerin yeniden çalışmaya başlamaları konusunda şartları belirledi. Yargıtay, yeniden çalışmaya başlayan işçiden bu hakkın kötüye kullanıldığı iddiası ile tazminatı geri isteyen işverenin talebini haksız buldu. Karar sonrası bu kişilerin yeniden çalışmasının önünde bir engel kalmadı.
İlk kez sigortalı olunan tarihe göre değişen emeklilik koşullarından prim ödeme gün sayısı ve sigortalılık süresini dolduran kişiler bu durumlarını tespit eden yazıyı bağlı oldukları SGK il veya ilçe müdürlüklerinden alıp işverene verdikleri takdirde işveren bu kişilere kıdem tazminatı ödemek zorunda.
SGK gerekli kontrolleri yaparak kişinin emeklilik için gerekli yaş dışındaki diğer şartları tamamlamış olması halinde çalışana ‘kıdem tazminatı alabilir’ yazısı veriyor. İşverenin bu yazıyı kabul etmemesi veya kıdem tazminatı ödememesi mümkün değildir. Bu nedenle, işverenlerin ‘ben tazminat ödemiyorum’ deme şansı bulunmamaktadır. İşverenin tazminat ödemeye yanaşmaması halinde işçi mahkemeye başvurarak kıdem tazminatını bu yolla talep edebilir. Ancak bu yazının SGK’dan alınmış olması çok önemli. İşçi bu yazı
Türkiye işgücü piyasasının en önemli sorunlarından biri kayıtdışı istihdamdır. Kayıtdışı istihdam, çalışanların yarınlarının çalınması anlamına gelmektedir. Son 11 yılda alınan tedbirler ve hayata geçirilen teşviklerle kayıtdışı istihdam önemli düzeyde azaldı. 2005 yılında yüzde 49 olan kayıtdışı istihdam oranı, 2016 yılı mart ayı itibarıyla yüzde 32.8’e geriledi. Bu azalışın arkasında yatan önemli nedenlerden biri de sigorta prim teşvikleri.
Ödemeyi teşvik
Kayıtdışı istihdamın azaltılması amacıyla 2008 yılından bu yana uygulanan çok önemli bir teşvik var. İşçi çalıştıran işverenlerinin ödemek zorunda olduğu yüzde 11 oranındaki malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası prim oranı; primlerini düzenli ödeyen ve SGK’ya prim borcu bulunmayan işverenler için yüzde 6 olarak uygulanıyor. Yani, devlet primini düzenli ödeyen ve sigortasız adam çalıştırmayan bütün işverenlere yüzde 5 prim desteği sağlıyor.
Ceza değil ödül...
Bu teşvikin amacı ve uygulama mantığı, sigortasız işçi çalıştıran işverenleri bulup cezalandırmak değil, sigortasız işçi çalıştırmayan işverenleri ödüllendirmek. Dolayısıyla, primini düzenli ödeyen ve sigortasız işçi çalıştırmayan her işveren bu teşvikten yararlanıyor.