İş Kanunu’nda sayılan ağır ihlal halleri hariç işten ayrılmayı veya işten çıkarmayı düşünen taraf, önceden karşı tarafa bildirimde bulunmak zorundadır.
Bildirim süreleri çalışanın çalıştığı süreye bağlı olarak farklılık gösterir. İşi altı aydan daha kısa sürmüş çalışan için iki hafta, altı ay ile bir buçuk yıl arasında çalışması olan çalışan için dört hafta, bir buçuk yıldan üç yıla kadar çalışması olanlar için altı hafta ve daha fazla çalışması olanlar içinse sekiz hafta bildirim süresi getirilmiştir.
Bildirim süresi
Kanunda getirilen süreler asgaridir. Yani, çalışanlar ve işverenler için iş sözleşmeleriyle veya toplu iş sözleşmeleriyle artırılabilir. Bildirim süreleri artırılırken ya hem işçi, hem işveren açısından aynı oranda ya da işverenin uyması gereken bildirim süresi işçininkinden fazla olacak şekilde artırılmalıdır.
Kanunumuzda işverenler için ek bir hak getirilmiştir. İşveren çalışana bildirim süresi içerisinde hak kazanacağı bütün ücretleri peşin olarak ödeyerek, iş sözleşmesini bildirim anında sona erdirebilecektir. Çalışana işten çıkarılacağının bildirilmesi üzerine, işe yoğunlaşmasının düşebileceği, iş sağlığı ve güvenliği açısından işin tehlikelere açık hale
15 Temmuz Türkiye tarihinde bir dönüm noktasıdır. İhanete karşı tek yürek, tek yumruk olan milletimiz milli mücadelenin ne olduğunu herkese göstermiştir. Bu hain darbe girişiminin üzerinden 6 ayı aşkın bir zaman geçti. Halen daha mücadele devam ediyor. Terör örgütlerine karşı toplumun her kesimi milli mücadelede görev üstleniyor. Sivil toplum örgütleri bir ve beraber durarak, ilk önce vatan diyerek şu zor zamanlarda büyük bir sınav veriyorlar.
Türk-İş meydanda
Türk İşçi Hareketi de bu mücadelede üzerine düşen görevleri eksiksiz olarak yerine getirdi. İlk andan bugüne kadar mücadele nasıl yapılması gerekiyorsa, öyle yaptılar. Meydanlara indiler, işgalcilerin tankına, topuna vücutlarını siper ettiler. Şimdilerde ise kamusal güçlerini kullanarak, hainlerin gerçek emellerini herkese anlatıyorlar. Ne büyük bir tehlike atlattığımızı içeride, dışarıda herkese anlatmaya çalışıyorlar.
İşte bu mücadele kapsamında Türkiye’nin en büyük işçi örgütlenmesi olan Türk-İş darbe girişimine ilk gece nasıl tepki verdiyse, şimdi de aynı şekilde mücadelesine devam ediyor. Türk-İş bünyesinde kurulan kurullar gerek yurt içinde gerekse yurt dışında hain darbe girişimini anlatmaya, insanları bilinçlendirmeye
Kıdem tazminatı çalışma hayatının en önemli ve hassas konularından biri. Çalışanlar için işsiz kalınan dönemde veya emeklilikte pek çok eksiği kapatan parasal bir hak. İşverenler içinse maliyet... Bu nedenle, kıdem tazminatının fona dönüştürülmesi tartışmalar sert geçiyor. Kıdemde teknik bir detay ise yılbaşında ve temmuz ayında tavanın artması. Bu ne anlama geliyor. Artıştan kim kârlı çıkıyor? Bugün teknik detayları açıklamaya çalışacağım.
1- Kimler kıdem tazminatına hak kazanabilir?
Kıdem tazminatı hakkı işçilere tanınmış bir haktır. Bu kapsamda 4/a’lılar, yani eski adıyla SSK’lılar yer almaktadır. Borçlar Kanunu’na tabi olarak çalışan işçiler hariç tüm işçilerin kıdem tazminatı alma hakkı bulunmaktadır. Bağ-Kur’luların ve memurların kıdem tazminatı alma hakları yoktur. Diğer yandan, Basın İş ve Deniz İş Kanunu’na tabi çalışan gazetecilerin ve gemi adamlarının da kıdem tazminatı alma hakkı bulunmaktadır.
2- Tazminat için kaç yıl çalışmak gerekir?
İşyerlerimiz yaşamımızın çoğunu geçirdiğimiz yerlerdir. Evde geçirilen vakitten daha fazlası işte geçer. İşyerleri davranış ve tutumların çok çeşitli şekilde gözlemlenebildiği ortamlardır. Çalışma hayatı ise belirli bir düzeni gerektirmekte, düzenin bozulması üretimi zorlayabilmektedir. Ne var ki insanları önceden belirlenmiş, tek tip kalıplar halinde davranmaya zorlamak çoğu zaman imkansız olduğu gibi, çalışma hayatı bakımından verimli bir sonuç da doğurmaz. Bu noktada, insanı ve işi nasıl uyumlulaştıracağız sorusu gündeme geliyor.
Dedikodu ve borç
Yeni üretim ve yönetim teknikleri ile hukuk sistemi iş ile işçi arasındaki uyumu mümkün olduğunca sağlamaya, ikisi arasında bir denge kurmaya çalışıyor. Bir noktada tıkanma yaşanırsa işçinin davranışının işyerinin normal işleyişini bozup bozmadığına bakılıyor.
İş hukukuna göre işyerinin normal işleyişini bozan, işyerindeki uyumu olumsuz etkileyen, işverenin güvenini sarsan davranışlar işçinin iş sözleşmesinin sona erdirilebilmesi için geçerli neden oluşturuyor.
Nedir bu davranışlar? Örneğin, çalışanın yöneticileri ve iş arkadaşları hakkında rahatsızlık yaratacak şekilde dedikodu yapması, sürekli iş arkadaşlarından borç para istemesi,
Türkiye’de 2017 için aylık 1.404 TL net asgari ücret rakamının beklentileri karşılayıp karşılamadığı konusunda taraflar tartışmaya devam ederken, dışarıda da Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Küresel Ücret Raporu’nu yayımladı. Bu rapor, zorlu bir yıl geçiren küresel işgücü piyasasında işçi ve işveren arasındaki en büyük pazarlık konusu olan ücretlerle ilgili eğilimleri görmemizi sağlıyor.
Bu yılki raporda, 2008 yılında başlayan ve kısa sürede küresel piyasayı etkisi altına alan ekonomik kriz sonrasında reel ücretlerde 2010 yılında artış kaydedilmeye başlandığı ancak 2012 yılından sonra bu artışın yavaşlayarak yüzde 2.5’ten yüzde 1.7’ye gerilediği hususları üzerinde duruluyor. Rapora göre, küresel ücret artış hızı 2015 yılında son dört yıl içindeki en düşük düzeyine gerilemiş durumda. Ücretlerdeki artış hızının en yüksek olduğu ülke olan Çin dışarıda tutularak hesaplama yapıldığında, 2012 için yüzde 1.6 düzeyinde gerçekleşen küresel ücretlerdeki artış hızı 2015’te yüzde 0.9’a iniyor.
Hızlı artış nerede?
Rapora göre, 2008 ekonomik krizini takip eden dönemde gelişmiş ülkelerde ücret artışları hızlanmış. Bu anlamda, gelişmiş G20 ülkelerinde reel ücretlerde 2012’de yüzde 0.2 olan artış,
2017 yılı için asgari ücret net 1.404 TL oldu. Asgari ücret artınca çalışma hayatında pek çok noktada değişiklik oldu. 65 yaş aylığı alanlar, gelir testi yaptıracaklar, işsizlik maaşı alacaklar, BES hesabı olanlar, taksi ve dolmuş şoförleri, mantıcılar, gündelikçiler asgari ücretteki değişimden etkilendiler. Çalışma hayatında asgari ücretle değişen hususlar ve asgari ücretteki değişimden etkilenen kesimleri şu başlıklar altında ele almak mümkün...
1 - Asgari ücret yılın ikinci yarısında artacak mı?
Asgari ücret 2016 yılına kadar yılda bir kez ancak altışar aylık dönemler için belirleniyordu. 2016’da asgari ücret yıllık 1.300 TL olarak belirlendi. Bu yıl da 1.404 TL’lik asgari ücret bütün yıl için uygulanacak. Temmuzda artış olmayacak.
2 - Bağ-Kur primi asgari ücrete mi endeksli?
Sonlandırmak üzere olduğumuz yıl, doğuma bağlı haklar bağlamında çok önemli değişikliklerin yaşandığı bir yıl oldu. Önceki uygulamada, kadın çalışanlar doğumdan önce sekiz ve doğumdan sonra sekiz hafta olmak üzere toplam on altı hafta, çoğul gebelik halinde ise doğumdan önce çalıştırılmayacak sekiz haftalık süreye iki hafta süre eklenmek suretiyle en fazla on sekiz hafta analık izni kullanıyorlardı. Çocuklarıyla ilgilenmeye devam etmek isterse altı aylık ücretsiz izni kullanmaktan başka şansları kalmıyordu.
İki yeni hak tanındı
6663 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la getirilen düzenlemeye göre; analık izninin kullanım alanı genişletildi, kadın çalışanlar için doğum sonrası yarım çalışma hakkı, kadın veya erkek işçiler için evlat edinme sonrası yarım çalışma hakkı tanındı. En önemlisi bu hakların kullanılmasının akabinde veya bu hakları kullanırken ebeveynlerden birine çocukları ilkokul çağına gelene kadar ebeveyn izni kullanma hakkı uygulamaya kondu.
Yarım çalışma doğum yapan kadın işçilere, analık izninin bitiminden itibaren çocuğun bakımı ve yetiştirilmesi amacıyla ve çocuğun hayatta olması koşuluyla istekleri halinde birinci
Ekonominin hızla değiştiği son dönemde, bu hıza bağlı olarak işyerleri de hızla el değiştiriyor, çoğu zaman çalışanlar farkında bile olmadan işyerleri bir işverenden diğer işverene geçiyor. Taşeronluk sisteminde ise bu durum daha da sık yaşandığından, çalışanlar sürekli aynı işyerinde çalışmaya devam ederken, çoğu zaman haberleri bile olmadan işverenleri değişiyor. Özellikle yılın sonuna geldiğimiz bu günlerde ihaleleri alamayan şirketler, yerini başka şirketlere bırakıyor ve çalışanlar ihaleyi yeni alan şirketle çalışmalarını sürdürüyor. Haliyle bütün çalışanların aklına aynı soru gelmekte; ‘Acaba kıdem tazminatımı alabilir miyim, yıllık ücretli iznim yanar mı?’
İş sözleşmesi devam eder
İşyerinin devri, işyerinin bir işverenden başka bir işverene geçerek, el değiştirmesidir. Kanunumuz bu el değiştirme sonucunda, önceki işverenin yaptığı iş sözleşmelerinin etkilenmeyeceğini, bu sözleşmelere ait bütün hak ve borçların yeni işverene geçmiş olacağını düzenlemiştir. Böylece çalışanla iş sözleşmesini imzalamış olan işveren, eski işveren olsa da, yeni işveren işyerini devralarak o sözleşmenin tarafı haline gelmektedir. Bunun en önemli sonucu, çalışanın devir tarihinden sonra ödenmesi