1- İşsizler maaşına daha çabuk mu kavuşacak?
Torba kanunda çalışma hayatının neredeyse bütün taraflarına yönelik hükümler var. İşsizler için getirilen hüküm işsizlik maaşının ödenme tarihini öne çekiyor. Şu an için işsiz kalan bir kişi İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ödenek almaya hak kazanmış ise ilk ödeme işsizin maaş almaya hak kazandığı tarihi izleyen ayın sonuna kadar yapılmak durumunda. Yani, 1 Şubat’ta işsiz kalan bir kişi 31 Mart’a kadar işsizlik ödeneği almayı bekleyebiliyor. Değişiklik sonrası bu süre kısalacak. İşsizlik ödeneğine başvuran kişiye verdiğimiz örnekte en geç 5 Mart’ta ödeme yapılacak.
2- Ahilik Sandığı uygulaması esnafa ne getirecek?
Torba kanunla birlikte Esnaf Ahilik Sandığı kurulacak. Böylece, işçiler için uygulanmakta olan İşsizlik Sigortası Fonu Bağ-Kur’lular için de hayata geçecek. Bu sayede, kendi işini yapan esnaf da, işyerlerini kapattıklarında gerekli şartları yerine getirerek işsizlik maaşı alabilecek. Bağ-Kur’lulara 5 puanlık indirimin uygulanması ile prim miktarında bir indirim sağlanmıştı. Esnaf Ahilik Sandığı’nın kurulması ile birlikte prim indirimi sonrası esnafa bir miktar ek yük getirilmiş olacak ama buna karşılık güvence de sağlanacak.
3- Ahilik
6764 sayılı Kanun ile stajyer çalıştıran firmaları ilgilendiren önemli düzenlemeler getirilmişti. Stajyer çalıştıran işverenler açısından stajyer ücretlerine ilişkin yeni düzenleme ile 10 ve daha fazla öğrenciye beceri eğitimi, staj ve tamamlayıcı eğitim yaptırmaları durumunda bir eğitim birimi kurma ve bu birimde iş pedagojisi eğitimi almış usta öğretici veya eğitici personel zorunluluğu düzenlemesi önem taşıyor.
Zorunluluk halleri
Mesleki eğitim kapsamında olan ve 10 ve daha fazla sayıda çalışanı bulunan işletmelerde mesleki ve teknik eğitim okul ve kurumu öğrencilerine beceri eğitimi, mesleki ve teknik ortaöğretim okul ve kurumu öğrencilerine staj ve tamamlayıcı eğitim ya da mesleki ve teknik eğitim veren yükseköğretim kurumu öğrencilerine staj yaptırılması gerekiyor.
Bu kapsamda, çalışan sayısının en az yüzde 5’i kadar öğrenci işletmede beceri eğitimi, tamamlayıcı eğitim veya staj görmek zorunda. Diğer taraftan, zorunluluğu yerine getirmeyen işletmelere her bir öğrenci için mesleki eğitime katkı payı ödeme şeklinde bir yaptırım getirilmiş durumda.
Beceri eğitimi gören veya staj yapan öğrencilere ödenmesi gereken en düşük ücret de belirlenmiş durumda.
Ücret değişti
Buna göre,
Kadın çalışanlar doğum nedeniyle iş hayatından uzak kalır. Bu nedenle de emekli olmak için gerekli gün sayısı şartını doldurmakta zorlanırlar. İşte bu yüzden doğum borçlanması düzenlemesi ile doğum nedeniyle iş hayatından uzaklaşan kadın çalışanlara doğum borçlanması hakkı tanınır. Ancak her durumda doğum borçlanması yapmak gerekli olmayabilir. Bugünkü yazımda doğum borçlanması ile ilgili detayları 10 soruyla açıklamaya çalışacağım.
1 Kimler doğum borçlanması yapabilir?
SGK 2014 yılına kadar bütün sigortalılara doğum borçlanması hakkı tanımıyordu. 2014 yılında 6552 sayılı kanunla yapılan değişiklik sonrasında bütün sigortalılara doğum borçlanması hakkı tanındı. Bu tarihten sonra sigortalılık statüsü fark etmeksizin bütün kadın sigortalılar doğum borçlanması yapma hakkına kavuştu. 4/a’lı, 4/b’li ve 4/c’li, yani SSK’lı, Bağ Kur’lu ve Emekli Sandığı mensubu bütün kadın sigortalılar doğum borçlanması hakkına sahip.
2 Doğum borçlanması yapma şartları nelerdir?
Doğum borçlanması yapılabilmesi için doğum yapan kadının doğumdan önce sigortalı olarak çalışıyor olması şarttır. Sigortalılık öncesi doğumlar borçlanılamaz. Diğer yandan, doğum borçlanması yapılabilmesi için doğan çocuğun sağ
Çalışanları temsil eden, onlara topluluğun gücünü kazandırarak işverenle pazarlık edebilir hale getiren sendikalar gerçek güçlerine ancak bir toplu iş sözleşmesi imzalayabildiklerinde kavuşurlar. Toplu iş sözleşmesi imzalayamamış bir sendikanın temsil gücü zayıf kalacaktır. Toplu iş sözleşmesinin imzalanmasıyla birlikte işveren yapılan bir sözleşmenin tarafı haline geldiğinden işverene isteklerini yaptırma konusunda daha fazla imkana sahip olacaktır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2015 yılı istatistiklerine göre, 1.632 toplu iş sözleşmesi yapılmış ve bu toplu iş sözleşmelerden 644.985 işçi yararlanmış durumda. Aynı yıl için 1.429.056 sendikalı işçi bulunuyor. Yararlananların bir kısmının da sendikalı olmadığını değerlendirirsek, sendikalı işçilerin az bir oranı toplu iş sözleşmesinden yararlanıyor. Dolayısıyla, sendikaların büyük çoğunluğunun toplu iş sözleşmesi yapamadığı düşünülebilecektir. Bir sendikanın toplu iş sözleşmesi yapabilmesi yetki belgesi almasına bağlıdır. Bugünkü yazımızda bu süreçler üzerinde duracağım.
Yetki şart
Bir sendikanın toplu iş sözleşmesi mücadelesine başlayabilmesinin en önemli şartı yetki sahibi olmasıdır. Sendikalar hukuka uygun bir şekilde
Geçtiğimiz hafta Meclis gündemine gelen Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, çalışma hayatına ilişkin çok sayıda önemli düzenlemeyi içeriyor. Esnafın dara düştüğünde birlik olması için Ahilik örgütlenmesinden hareketle bir Esnaf ve Ahilik Fonu oluşturulacağının ipuçları geçtiğimiz ay bizzat Başbakan Binali Yıldırım tarafından verilmişti. İşte yasa tasarısında getirilen düzenlemelerden birinin de söz konusu fona ilişkin olduğu görülüyor.
Başbakan’ın deyimiyle, Ahilik “Ben değil, biz” demek. Bu düşünceyle, esnaf için tasarruf artırıcı bir mekanizma olarak getirilmesi planlanan Ahilik Fonu ile iflas eden veya dükkanını kapatan esnafa işsizlik maaşı bağlanmasını sağlayacak.
Tasarının yasalaşması halinde, Ahilik Fonu önümüzdeki aylarda devreye girecek ve ekonomik zorluklar nedeniyle iflas eden ya da dükkânını kapatmak zorunda kalan esnaf, ekonomik durumunu düzeltip yeni bir işyeri açana kadar belirli bir süre fondan yararlanacak. Devlet de İşsizlik Sigortası Fonu’ndaki gibi fona katkı yapacak.
Ahilik nedir?
Ahilik, Ahi Evran tarafından kurulan esnaf dayanışma teşkilatıdır. Yani, bugünün esnaf odalarına benziyor. Ahilik, Selçuklu ve Osmanlı
2012’den bu yana Türkiye’de yaşayan herkesin genel sağlık sigortalısı olması sonrası prim ödeme zorunluluğu doğdu. Çalışmayan, hiçbir geliri olmayan ve bir sigortalının bakmakla yükümlü olduğu kişilerden olmayanların gelir testi yaptırması şart. Gelir testi sonucuna göre yaşadığı hane içerisindeki kişi başına düşen gelir asgari ücretin 3’te 1’inden düşük olan kişilerin primlerini devlet ödüyor. Ancak kişi gelir testi yaptırmaz ise her ay adına prim borcu birikiyor. Geçen hafta Meclis’e sunulan kanun taslağı bu konuda yeni düzene geçilecek. Peki, kimler gelir testine girmek zorunda, gelir testi kalkarsa uygulama nasıl olacak? Bugünkü yazımda gelir testi ile ilgili merak edilenlere cevap vermeye çalışacağım.
1 Kimler gelir testi yaptırmak zorunda?
Sigortalı olarak çalışmayanlar ve bir sigortalının bakmakla yükümlü olduğu kişi statüsünde olmayan kişilerin gelir testi yaptırması gerekiyor. Diğer yandan, işsiz kalan bir kişinin hemen gelir testi yaptırması gerekmez. İşsiz kalan ve işsizlik sigortasından maaş alan bir kişi işsizlik sigortasından maaş aldığı süre boyunca gelir testi yaptırmadan sağlık hizmetlerinden yararlanabilir. Ayrıca işbaşı eğitim programına katılan bir kişi ve bu
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleşen TOBB ekonomi şurasında istihdam seferberliği çerçevesinde işverenlerin istekli oldukları anlaşılmıştı. Hükümet de bu isteğe tepkisiz kalmadı ve geniş bir teşvik çerçevesi hazırlamak üzere harekete geçti. Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe giren 687 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile getirilen teşvik kapsamında 2017 yılında son 3 aydır işsiz olan kişileri işe alan işverenler sigorta primi ve gelir vergisi ödemeyecek. Böylece, devlet kendi alacaklarından vazgeçerek işverenlere büyük bir destek sağlamış oldu.
Kapsamda kimler var?
Hayata geçen prim teşvikinden özel sektör işverenleri yararlanacak. SGK’ya aylık prim ve hizmet bildirgelerini yasal süresi içerisinde veren, sigortasız işçi çalıştırmayan, sahte sigortalı istihdam etmeyen ve SGK’ya idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme zammı ve cezası bulunmayan işverenler teşvikten yararlanabilecek. SGK’ya prim ve idari para cezası borcu bulunan ancak bu borçlarını yapılandırmış işverenlerin de teşvikten yararlanması mümkün.
01.02.2017 - 31.12.2017 tarihleri arasında özel sektör işverenlerince işe alınan ve İŞKUR’a kaydı olan işsizler arasında son 3 aydır
Çalışma hayatı açısından uzun zamandır gündemde olan otomatik katılımlı bireysel emeklilik sistemi 1 Ocak tarihi itibarıyla uygulanmaya başladı. Sistemle birlikte, 1.000 ve daha fazla sayıda çalışanı olan firmalarda 1 Ocak 2017 tarihinden itibaren 45 yaş altındaki bütün çalışanlar için otomatik katılımlı bireysel emeklilik sistemi devreye girdi. Bununla birlikte, Nisan 2017’de kamu işyerleri, 2019 yılı temmuz ayı itibarıyla ise tüm işverenler kapsamda olacak.
Otomatik katılımlı BES’in kapsamındaki çalışanlar; eski adıyla SSK’lı, yeni adıyla 4/a’lılar ve yine eski adıyla emekli sandığı mensubu, yeni adıyla 4/c’li sigortalılar, yani işçi ve memurlar. 1 Ocak 2017 tarihi itibarıyla 45 yaş altındaki çalışanların sisteme dahil edilmesi gerektiğinden 1 Ocak 1972 ve sonrasında doğan işçi ve memurların tamamı kapsamda.
Çalışan için cayma hakkı
Kapsamda olan işyerlerinde çalışan 45 yaş altındaki kişiler için işverenler, bireysel emeklilik sözleşmesi başlatmak zorunda. Dolayısıyla, söz konusu durumdaki çalışanların “İstemiyorum” deme hakları yok. Ancak çalışan isterse iki ay içerisinde cayma hakkını kullanarak sistemden çıkabiliyor. Yani, sisteme katılım zorunlu ancak devam etmek isteğe bağlı.
C