Dijital, basını bitiremeyecek!

23 Nisan 2015

Uzun zamandır sevdiğimiz bir tartışma konusu, sosyal medya alıp başını gitmişken basılı medyaya ne olacak? Yazmayı çizmeyi okumayı sevenler inatla basılı medyanın önüne geçilemeyeceğini savunuyor.

Bir gazeteyi, dergiyi ya da kitabı elle tutarak kokusunu duyarak okumak istediklerini söylüyorlar.

“Kesinlikle sadece dijital olmayız; bu dünyada bir amiral gemiye ihtiyaç var ve bu elle tutulan bir şey olmak zorunda. Yazılı ve basılı medyanın, dijital dünyanın asla sahip olamayacağı bir ağırlığı var ve her zaman olacak. Bunu çağdışı görenler de var, artık her şeyin bilgisayarlarımızla, akıllı telefonlarımızla ayağımıza gelmesi gerektiğine inanıyorlar.” diyor Monocle’ın kurucusu Tyler Brule bile. Birçok derginin, hatta Radikal gibi bir gazetenin bile kapandığı bir dönemden geçtik.

Dergilerin geri dönüşü Şimdi ise yazılı basında kıpırdanmalar var. Yeni bir derginin çıkması sevindirici bir gelişme.

Yazının Devamı

İstanbul’dan sessiz sedasız geçtiler!

21 Nisan 2015

‘Grinin Elli Tonu’nun Bay Gri’si Jamie Dornan, ‘Her Şeyin Teorisi’ndeki Stephen Hawking rolüyle bu yıl en iyi erkek oyuncu Oscar’ını alan Eddie Redmayne, ‘Felicity’nin yıldızı Kerri Russell, Imran Khan’ın eski eşi, Hugh Grant’ın eski sevgilisi ve Vanity Fair dergisi editörlerinden Jemima Goldsmith,
Bob Geldof’un kızı, model / şarkıcı Pixie Geldof, model Daisy Lowe, model-İngiliz Vogue editörü Laura Bailey, ‘The Tudors’un yıldızı Annabella Wallis, ‘Fast & Furious’ ve ‘Hobbit’in yıldızı Luke Evans, oyuncu Douglas Booth, model / şarkıcı Sophie Ellis Bexter, şef Tom Aikens, şarkıcı Elizabeth Doolittle…
Hepsi bu hafta sonu burdaydı, Nick Jones’un davetiyle, Soho House İstanbul’un açılışını kutlamak için. ‘Top Gear’ programıyla tanıdığımız Jeremy Clarkson dışında kimse paparazzilere yakalanmadı.
Çünkü çoğunu sokakta görenler de, magazinciler de tanımadı.
Kulübün merdivenlerinde paparazziler Aslışah Alkoçlar’ı görüntülerken Jamie Dornan ve Eddie Redmayne’i kaçırdılar.
Londra ve Los Angeles’tan gelen misafirler Soho House dışına çıkmadılar sanmayın sakın.
Hızlandırılmış bir İstanbul turu yaptılar, Boğaz’da tekne gezisine de çıktılar, Bebek Balıkçı’da yemeğe de gittiler,

Yazının Devamı

“Hiç benim tarzım değil”

19 Nisan 2015

İzzet Çapa iki yeni mekanla birden karşımızda: Nişantaşı’ndaki Kahwet Fairuz ve Tepebaşı’nda salı günü açılacak olan Konsolos İstanbul. Açılış öncesinde, cebren ve hileyle Konsolos’un tadım yemeğine konuk olduk. İçeriden en taze bilgileri paylaşıyorum

Aylardır Nişantaşı’ndan Tepebaşı’na yürüyüş motivasyonum: İzzet Çapa’nın Konsolos İstanbul’u. Geçen yıl ilk Murat Özalp’ten Cadde’de dinlediğimden beri merak ediyorum bu fine dining restoranı. Açıldı mı, açılıyor mu derken inşaatı düzenli aralıklarla teftiş ettim, Çapa’ya defalarca sordum ama her mekanda olduğu gibi Konsolos İstanbul’un açılışında da gecikme oldu. Daha önce yapılan tadım yemeklerini duyanlar geçen cuma açıldığını zannediyordu. Ama Çapamarka ekibi titiz, her şey içlerine sinmeden açmaya niyetleri yok. Bunun için de salı gününü bekliyorlar.

Perşembe akşamı tamamen şans eseri Konsolos’un önünden geçerken İzzet Çapa’ya rastlıyorum, deneme yemeği yapıyor arkadaşlarıyla. Merakımız ağır basıyor, kendi kendimizi deneme yemeğine davet ettiriyoruz.

Bu kadar merakın nedeni belli; eski Amerikan Konsolosluğu binaları gerçekten çok güzel ve burada açılacak her şey de güzel olacaktır düşüncesi. Tabii bir de İzzet

Yazının Devamı

Her şeye rağmen izledik

18 Nisan 2015

Film festivalinden bir şey anlamadık bu yıl. Birçok gösterim, yarışma ve hatta kapanış töreni bile iptal edildi. İşte o yüzden daha da önemliydi çarşamba akşamı Beyoğlu sinemasında olmak. Festivalin Yeni Türkiye Sineması bölümünde yer alan filmlerden birini, ‘Ve Panayır Köyden Gider’i izlemek üzere.
Gösterim öncesi festival komitesinden bilgi alıyorum, “Yeni Türkiye Sineması filmleri, biri hariç gösterilecek” diyorlar. Neyse ki bu filmler bakanlıktan kayıt tescil belgesini 2 gün gibi kısa bir sürede almayı başarmış.
İşte bu aşamada bakanlık mı sonradan hızlandı, yoksa İKSV mi bu belgeyi baştan istemesi gerekirken istemeyerek bir ihmalde mi bulundu tartışmaları alevleniyor yine. Artık bunu tartışmak için çok geç. Zaten doğrusu Yeni Türkiye Sineması başlığı bile sevimsiz geliyor festivalin takipçilerine. Nedeni basit, yeni Türkiye, eski Türkiye tartışmalarının yapıldığı bir dönemde bir film festivalinde bile ‘yeni’ kelimesine tahammülümüz kalmadı. Bir Türkiye yetiyor hepimize. Ve uluslararası festivalimizde bunlar yaşanırken, Türk sineması 100. yılını kutluyor bu yıl.
Neyse ki ‘Ve Panayır Köyden Gider’in gösterimi de bir kutlama havasında geçiyor. Çünkü filmde rol alanlar

Yazının Devamı

Hedef büyüdü

16 Nisan 2015

Dün Demet Sabancı Çetindoğan, Tilda Tezman, Sedef Korkmaz ve Prof. Dr. Savaş Arslan ile bir araya geldik, tam 1 yıl önce kurdukları Ortak Nesiller Entegrasyonu (ONE) Derneği’nin projelerini dinlemek üzere. Derneğin kurucu üyeleri arasında Çiğdem Simavi, Ahmet Kocabıyık, Serpil Ayaslı, Sevda Elgiz, Alinur Velidedeoğlu, Prof. Dr. İlber Ortaylı da var.
Amaç, kültürel değerlerimize ve zenginliklerimize sahip çıkmak. Türkiye’nin kültür, turizm ve tanıtım stratejileri konusunda çalışmalar yaparak ülkenin bir marka olarak bilinirliğini artırmak.
Büyüyen bir dernek
Geçen yıl ONE Derneği’nin kurucuları ile birlikte Şanlıurfa’ya, Göbeklitepe’ye gitmiştim. İlk hedef Göbeklitepe’yi dünyaya tanıtmaktı. Şanslıydık o zaman, daha sonra kaybettiğimiz kazı başkanı arkeolog Doç. Dr. Klaus Schmidt ile birlikte gezmiştik kazı alanını.
ONE Derneği Göbeklitepe’yi yabancı basınla birlikte de gezdi, Göbeklitepe’nin tanıtımı için Le Figaro gibi yabancı gazetelere ilan da verdi, Global Heritage Fund ile de çalıştı, UNESCO ile birlikte organizasyonlar da yaptı. Hatta Paris’teki toplantıda derneğin kurucularından İlber Ortaylı anlattı Göbeklitepe’yi, eski ve yeni ayrımı yapmadan.
ONE Derneği

Yazının Devamı

Olan yine bize oldu

14 Nisan 2015

Film festivali hayatımızı güzelleştiriyor diye konuşuyorduk, geçen hafta, İKSV Film Festivali Direktörü Azize Tan ile birlikte Cine 5’te Asıl Mesele’ye konuk olduğumuzda.
Cuma akşamı ise İKSV’nin Bülent Eczacıbaşı ev sahipliğindeki teşekkür yemeğinde Türkan Şoray ve Nebahat Çehre ile selfie’ler çekiliyor, herkes hangi filmleri izleyeceğini birbirine anlatıyordu. Derken cumartesi günü Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan yerli bir film için ‘kayıt tescil belgesi’ talebi geldi, pazar günü ise haberi geldi, Ertuğrul Mavioğlu ve Çayan Demirel’in yönetmenliğini yaptığı ‘Bakur’ / ‘Kuzey’ belgeseli festivalde belgesi olmadığı gerekçesiyle gösterilemeyecek. Gösterimlerin çoğu, yarışma ve kapanış töreni iptal, jüri çekildi. Jüri Başkanı Zeki Demirkubuz’un söz ettiği “Ahlak, zeka ve vicdan parlaması”nı görebilecek miyiz bilmem…
Olan yine bize oldu. Hevesimiz kursağımızda kaldı. Kazanan ise ‘Bakur’/ ‘Kuzey’ oldu. Belgeseli hiç
izlemeyi düşünmeyenler bile şimdi merak edip bir yolunu bulup izleyecek.

Kim, neden haklı?

- İKSV haklı: Çünkü bu yönetmelik 2004’ten beri var ama festivallerde bu belge daha önce hiç istenmemiş. Zaten istense, festivalde bu kadar çok sayıda film izlemek

Yazının Devamı

“Reddetmiyoruz, bekleme listesine alıyoruz”

12 Nisan 2015

Soho House, İstanbul’un son dönemde en çok konuşulan ve merak edilen yeri. Yaratıcısı Nick Jones ile açılış sonrası konuştuk. Üyelikle ilgili “Kimseyi reddetmiyoruz, bekleme listesine alıyoruz” diyor

Cenevizli bir gemi imalatçısı tarafından 1873’te yaptırılan Palazzo Corpi binası 2003 yılına kadar ABD konsolosluğu olarak kullanıldı. Tüm orijinal freskler, Carrara mermeri yer kaplamaları ve gül ağacı kapılar restore edildi.

New York Times bu hafta bir tam sayfasını ayırdı, “Eski Amerikan ajanlarının yuvası, İstanbul elitinin yeni yeri oldu” diye. Bir ay içinde üçüncü kez haber yapıyor New York Times, Soho House İstanbul’u. Sadece onlar da değil, Evening Standard’dan Conde Nast Traveler’a uluslararası basın bizden daha çok önemsiyor. Soho House’ların yaratıcısı Nick Jones da özellikle İngiltere ve Amerika’daki üyelerden İstanbul’a yoğun bir talep olduğunu anlatıyor.

“En başarılı açılışımız İstanbul’daki oldu”

Tepebaşı’ndaki Soho House’ta buluştuğumuz Nick Jones “Şimdiye kadarki en başarılı açılışımız İstanbul. Daha önce bu kadar üyeyle kulüp açmadık” diyor ama kurallar gereği rakam veremiyor: “Sadece, diğer açılışlarımızın iki katından fazla sayıda diyebilirim...”

Üye

Yazının Devamı

Çağdaş’ın altın çağı

11 Nisan 2015

Hiçbir şeyden çekmedim şimdiye kadar, adımdan çektiğim kadar.
Çağdaş Bey’i isteyenlere “Buyrun, ben Çağdaş” demekten yorgun düştüm.
Aynı kelime içinde ç, ğ ve ş harfleri sayesinde yabancılar için telaffuzu daha zor olan başka bir isim daha duymadım.
Ama ne olduysa oldu, çağdaş sanat patlaması sağ olsun, adım altın çağını yaşıyor.
Artık şehirde yeni tanıştığım yabancılar bile adımı bir çırpıda öğreniyor, rahat rahat söylüyor.
Malum memlekette bir çağdaş sanat patlaması yaşanıyor.
Evet, dünyada da çağdaş sanat yükselişte.

Yazının Devamı