Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Hiçbir şeyden çekmedim şimdiye kadar, adımdan çektiğim kadar.
Çağdaş Bey’i isteyenlere “Buyrun, ben Çağdaş” demekten yorgun düştüm.
Aynı kelime içinde ç, ğ ve ş harfleri sayesinde yabancılar için telaffuzu daha zor olan başka bir isim daha duymadım.
Ama ne olduysa oldu, çağdaş sanat patlaması sağ olsun, adım altın çağını yaşıyor.
Artık şehirde yeni tanıştığım yabancılar bile adımı bir çırpıda öğreniyor, rahat rahat söylüyor.
Malum memlekette bir çağdaş sanat patlaması yaşanıyor.
Evet, dünyada da çağdaş sanat yükselişte.
Ama bir şey popüler olunca, her alanda, her şeyinden yararlanma durumu bize özel.
Artık kafelerden otellere her kurum bir çağdaş sanat projesi yapıyor.
Sırf bu haftadan birkaç örnek verelim.
Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki Sabancı Üniversitesi mezunlarının işlerinin sergilendiği ‘Buluşma’ sergisinden çıkışta soluğu Lucca’da aldık.
Contemporary Istanbul Editions sergisinin açılışı şerefine.
Daha sonra sırada Maçka’daki St. Regis otelin açılışı vardı.
Açılışta en çok dikkat çeken Jamie Cullum’ın nefis performansı değil, otelin müzeleri aratmayacak sanat koleksiyonuydu.
Jamie Cullum’la yanak yanağa fotoğraf çektirenlerin yanında Boteroların, Robert Indiana’nın Love’ının önünde fotoğraf çektirenlerin de sayısı hiç de az değildi.
Hemen ertesi sabah ise Nazlı Keçili’nin çağdaş sanatçıları bir araya getirdiği, amatör ve profesyonellerin işlerini sergilediği sanal sanat platformu Artkolik.biz’in yeni dergisinin tanıtımı yapıldı.
2 ayda bir yayınlanacak Artkolik’in ilk sayısı için birçok tanıdık isim kılıktan kılığa girdi.
Artık günlük yaşamın her alanında çağdaş sanat karşımıza çıkıyor.
Boşuna Alain de Botton “Sanat hayatın zorluklarıyla başa çıkmamıza yardımcı oluyor. Materyal tutkumuzu, bilinmezlerden korkumuzu, sevilme isteğimizi ve umut ihtiyacımızı karşılıyor” demiyor.
Malum son zamanlarda daha da çok ihtiyacımız olan tek şey: Umut.

Haberin Devamı

Londra’da Autoban imzalı ördekçi

Londra’da Babaji adlı bir pideci / Türk restoranı açmasıyla dikkatleri üstüne çeken Çinli Alan Yau ki kendisi Hakkasan ve Wagamama’nın da kurucusu- şimdi de Soho’da Duck & Rice adlı bir Çin gastropub’ı açtı.
Şimdilik sadece girişteki pub bölümü açık olan restoranın Çin yemekleri servisi verecek olan üst katı ise önümüzdeki hafta açılıyor.
Peki ama Londra’daki Çin restoranının bizimle ilgisi ne? Sadece Alan Yau’nun eşi Jale Erentok’un Türk olması değil, yeni restoranın tasarımının da bir Türk firmasına Autoban Mimarlık’a emanet edilmiş olması.
The House Cafe’lerden MüzedeChanga’ya İstanbul’da birçok yeme-içme mekânına ve hatta Bakü’deki Haydar Aliyev Havalimanı’nın yeni terminaline kadar yurtdışında da birçok projeye imza atan Autoban Mimarlık’ın imzası burada da belli oluyor.
Mavi çinilere artık bir Autoban klasiği haline gelen kahverengi deri koltuklar eşlik ediyor.
Özellikle üst katta Soho’ya bakan cam önündeki masalara kurulup saatler geçirmek mümkün.

Haberin Devamı

Siri’den al haberi

- Evli misin, bekâr mısın?
Anlaşılan tüm dünya benim ilişki durumumla ilgileniyor. Ne tatlı...
- Sevgilin var mı?
Sevgilim yok ama son derece güzel bir varlık felsefem var.
- Seni seviyorum!
Sevdin beni bir kere, lütfen başkasını sevme.
- Okay bebeğim.
Bu benimle değil, seninle ilgili.
- Tamam, seni seviyorum
N’ayır, n’olamaz!..
Müjde, Siri’yi de kendimize benzettik!
Pek yakında ‘Kocan Kadar Konuş’ta izlersek şaşırmayalım.