Savunmaya dikkat!

27 Ağustos 2013

Bilic, yeşil alan dışında bir hayli yetenekli. Avukat, üç dil biliyor, bir tek kuş dili eksik (!), gitar çalıyor, rock müziğine düşkün. Bunlara bir gram lafımız yok. Ne var ki, teknik adamlığına gelince orada durun işte!
Milli takım karnesi ‘ehh’, takım ise ‘sıfır’... Son olarak Lokomotiv Moskova’dan bileti kesildi! Hadi yenidir, önyargılı olmayalım dedik, dedik de, skandal ötesi kadro tercihlerine övgüler dizecek halimiz hiç mi, hiç yok!
Belli ki hazırlık kampları ve puan maçları dahil hiçbirinden dersler çıkaramamış! Trabzonspor’u yenerken, takımın ortaya koyduğu futbol skorla asla aynı paralelde değildi.
Tromsö mağlubiyetinden ders çıkarır, oynattığı taşları yerine koyar demiştik. Ne gezer, o bildiğini okumaya devam ediyor!
Tromsö yenilgisinin sanırsınız ki tek suçlusu Dentinho! Aslaaa... Norveç’te ikinci golün yaratıcısı ve de turu tehlikeye sokan Escude, Erciyes’te 11’de, yılların deneyimi İbrahim Toraman yedekte!
Biz önyargılı değiliz, ama onun takıntılı olduğu bir gerçek! Farklı kazandı diye gerçekleri de pas geçecek halimiz yok.
Kartal’ın savunması adeta “SOS” veriyor. Ya görmüyor, ya da işine gelmiyor!

Yazının Devamı

Yanlış tercihler!

23 Ağustos 2013

Beşiktaş’ı iki maçta kantara koyup, test etmek, kesin yargıya varmak, çok doğru olmaz, yanılabiliriz.
Ancak Trabzonspor ve Tromsö maçlarındaki bizi irite eden, Ersan Gülüm’ün savunmanın solunda oynatılması. Çünkü, hem yerini yadırgıyor, hem de rakip hücuma çıkarken, ‘maden’ bulmuşcasına onun kulvarını kullanıyor. Nitekim Tromsö, Kartal’ın bu handikapını iyi kullanırken, bir de onun hatasında penaltıdan gol buldu.
Bilic, İsmail Köybaşı ve Uğur Boral’ın sakatlıklarına sığınabilir. Ancak Ersan’ın orada başarılı olmasını beklemek biraz hayalcilik olmaz mı?
Kafama takılan bir başka sorun ise Toraman’nın yedeğe çekilmesi... Kusura bakmasın Bilic, savunmanın göbeğinde Sivok-Toraman ikilisinin geçmişte ne kadar başarılı olduğunu biliyoruz. Toraman varken, Escude’yi oynatmanın doğruluğunu bize kim savunabilir? Bilic’in bu tercihinin ne kadar hatalı olduğunu gördük, ama o farkında değil! Pritchard’ın attığı ikinci gol, bizleri haklı çıkardı.
Tromsö’yü Beşiktaş’la aynı kefeye koymak yanlış olur... Yıldızları yok... Tamamen fizik güce dayalı oynuyorlar, golü yemelerine karşın, disiplinden uzaklaşmıyorlar, iyi pres yapıyorlar hem de kapasitelerini sonuna kadar zorluyorlar. İki gol

Yazının Devamı

Güzel ve çirkin

19 Ağustos 2013

Doğrusu Beşiktaş’ın geçici de olsa İnönü Stadı ayrılığı ben de kuşkular yaratmadı değil. Haftanın zorlu maçında, Kartal’ın Olimpiyat Stadı’nda yalnız kalacağını düşündüm. Ne var ki, taraftarlara helal olsun, onca uzaklığa karşın Kartal’ı burada da yalnız bırakmadılar. Koca stadı hem doldurdular, hem de siyah-beyazlı ekibe müthiş bir tribün desteği sağladılar. Taraftarlılık farkını bir kez daha ortaya koydular, aferin onlara...
Bu, dünkü karşılaşmanın ‘güzel’ yanıydı. Bu olumlu tabloya, Beşiktaş’ın futbol olarak karşılık verdiğini söylemek çok zor. İlk yarıda savunmasını sağlama alan, rakibe tek pozisyon vermeyen siyah-beyazlı ekip, ne yazık ki ofansif anlamda hiç de iyi değildi. Hücumda sayısal çokluğa bir türlü ulaşamazken, Mustafa Pektemek’in tüm girişimleri rakip savunmanın arasında kaybolup, gitti.
Diyeceksiniz ki, Trabzon çok mu iyiydi? Aslaa... Onların tek farkı, hücuma çok adamla çıkışlarıydı. Buna rağmen, onlar da ilk yarıyı pozisyonsuz noktalayarak, soyunma odalarına gittiler. İki takımdan bu yarıda iyi futbol bekledik, ancak hayal kırıklığına uğradık! Yani dağ fare doğurdu, keyif alamadık.
Bilic’in ikinci yarıdaki Almeida ve Gökhan Töre hamleleri Kartal’ı ayağa

Yazının Devamı

Pes etmek yok

15 Ağustos 2013

Brezilya şansımız pamuk ipliğine bağlı... Ortada bir şansımız varsa ki, var, şartlar ne olursa olsun sonuna kadar kovalamak zorundayız. Yetenekli ve de iyi bir kadroya sahibiz. Ne var ki, eleme maçlarında bu özelliğimizi maalesef skor tabelalarına bir türlü yansıtamadık. Olmadık maçlarda olmadık sürpriz punlar kaybettik, yenilgiler aldık. İşin özeti şansımızı mucizelere bırakırken, özgüven duygumuz da yerle-bir oldu.
Özgüvenin olmadığı yerde hele hele şansınız mucizelere kalmışsa, vay halinize!
Andorra, Romanya, Estonya ve Hollanda maçları öncesindeki son provada Gana karşısında iki farklı Milli Takım izledik.
Dünya sıralamasında 24.sırada yer alan Gana önünde ilk yarıda takım olarak iyi oynadık. Rakibe çok ciddi pozisyon vermedik, oyun disiplinimizi iyi koruduk, iyi motive olduk. Bu özelliklerimizi pozisyon üretimine de harika yansıttık. İki gol attık, üç net pozisyonu da kaçırdık.
İkinci yarıda rakibin oyuncu hamleleri, bizim fiziksel olarak oyundan düşmemiz, Gana’nın işine yaradı ve kalemizde iki gol gördük. Moral - motivasyonumuz da bir anda sıfıra indi! Takım olarak Gyan’ı bir türlü durdurmayı da beceremedik! Size kızalım mı, kızmayalım mı, doğrusu biz de şaşırdık!

Yazının Devamı

Taiwo farkı!

9 Ağustos 2013

Futbol takım oyunudur... Bu oyunun birinci kuralı takım savunmasını sıfır hatayla yapacaksınız. Rakibe boş alan bırakmayacaksınız, presi ve de markajı iyi uygulayacaksınız. Ofansa çıkarken de çoğalacaksınız.
Eee sen bunların hiç birini yapma, sonra çık UEFA Kupası’nda Play-Off hesapları yap!
Bu oyun anlayışıyla bırakın hesap yapmayı, evinizde kalırsınız...
Vojvodina, ilk yarıda yukarıdaki unsurların tamamını yerine getirdi, ev sahibi takımın zaaflarını mükemmel kullandı, iki gol attı, turu garantiye alırken, rakibine çok ciddi pozisyon vermedi; bitime doğru da farkı üçe çıkardı, Play-Off’a kaldı.
Bursaspor ne yaptı?
Hücuma çıkarken rakibin kalabalık savunmasını açacak gerekli çoğunluğu bir türlü sağlayamadı. Yük tamamen Batalla ile Sestak’ın omuzlarında, ilk yarıda topu kaptıkları anlarda pas verecek adam aradılar, bulamadılar! Hadi bunu da geçtik, yenilen gollere bakın? Milan’dan büyük umutlarla transfer edilen Taiwo, doğrusu bizde büyük hayal kırıklığı yarattı. Pozisyonlarda hep ağır kaldı, sürekli adam kaçırması tecrübesine leke düşürdü, dakika bir seyircinin haklı tepkilerine yol açtı. Dostlar bu ağırlığını temelinde kilo sorunu yattığını söylediler, olabilir. Ama

Yazının Devamı

Yalancının mumu!

29 Temmuz 2013

Sıkça kullandığımız bir deyim vardır, "Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu" diye…

Valla bu deyim şu sıralarda Beşiktaş'la acayip örtüşüyor!

Biz ne zaman doğruyu yazsak, kulüpten yalanlama geliyor.

Ancak arkadaşların bilmediği bir şey var, biz istesek de 'yalan' yazamayız.

Çünkü yalan yazmak da ayrı bir beceri ister.

Bizim böyle bir becerimiz yok, ne yapalım!

Tabi ki, zaman zaman bizler de hata yapabiliriz, ancak asla 'yalan' yazmayız.

Editörümüz Mustafa Anıklı arkadaşımızın kılı - kırk yararak sayfamıza yansıttığı, "Göğüs ağrısı", başlıklı haberi yine Beşiktaş Kulübü tarafından yalanlanmış.

Yazının Devamı

Fernandes'e yakışır mı?

23 Temmuz 2013

Kaptanlık bandını takmak öyle sıradan bir apolet değildir. O ekibin kaptanı olabilmek için bir takım özelliklere sahip olmanız gerekir. Yaşam biçiminizle, davranışlarınızla ve futbolunuzla örnek olmanız şarttır. Bu unsurlar kaptanlık bandının olmazsa olmazlarıdır.

Efendim, Slaven Bilic'in Beşiktaş'ın başına getirilmesine 'dakka bir' muhalefet edenlerdenim. Bunun nedenlerini daha önce yazılarımda sıraladım, yinelemeye gerek yok.

Her gelen yeni teknik adam, oturmuş bir düzeni bozmak için çalışır nedense! Baksanıza Bilic efendi, yeni sezonda kaptanlık bandını Fernandes'e vermenin hesaplarını yapıyormuş. Kamptan gelen haberler de bu yolda.

Evet, Fernandes'i oyuncu olarak ben de beğeniyorum, izlerken de keyif alıyorum. Ama gecelerin adamı olduğu da bir gerçek. Yani yarasa adam Fernandes! Bu yanıyla hiç ilgilenmedim, rotayı o tarafa hiç çevirmedim, sahadaki içine baktık. Ne var ki, kim ne derse desin, Bilic ne karar verirse, versin, Beşiktaş'ta kaptanlık bandını takacak en son kişi Fernandes'tir.

İbrahim Toraman'dan bu apoleti alıp, Fernandes'e takmayı ancak Bilic becerebilir! Konuyu bir yöneticiyle tartıştım, o da benim gibi düşünüyor ve ilave ediyor:

"Olmaz öyle şey, bu takımın kaptanı

Yazının Devamı

Bu ayıp size yeter!

16 Temmuz 2013

Bizde adettir "doğru" haberleri yalanlamak!
Hadi bunu da yalanlayın, görelim!
Recep Çetin....
Yıllarca Beşiktaş"ın formasını giymiş...
Milne"li yıllarda üç yıl üst üstte kazanılan şampiyonluklarda alın terini akıttı, sayısız kupalarla kuçaklaştı...
Kupaları tek tek anlatmaya gerek yok....
Efsane Başkan Süleyman Seba'lı yıllarda tarihe geçen futbdlculardan biri...

Yazının Devamı