Kaptanlık bandını takmak öyle sıradan bir apolet değildir. O ekibin kaptanı olabilmek için bir takım özelliklere sahip olmanız gerekir. Yaşam biçiminizle, davranışlarınızla ve futbolunuzla örnek olmanız şarttır. Bu unsurlar kaptanlık bandının olmazsa olmazlarıdır.
Efendim, Slaven Bilic'in Beşiktaş'ın başına getirilmesine 'dakka bir' muhalefet edenlerdenim. Bunun nedenlerini daha önce yazılarımda sıraladım, yinelemeye gerek yok.
Her gelen yeni teknik adam, oturmuş bir düzeni bozmak için çalışır nedense! Baksanıza Bilic efendi, yeni sezonda kaptanlık bandını Fernandes'e vermenin hesaplarını yapıyormuş. Kamptan gelen haberler de bu yolda.
Evet, Fernandes'i oyuncu olarak ben de beğeniyorum, izlerken de keyif alıyorum. Ama gecelerin adamı olduğu da bir gerçek. Yani yarasa adam Fernandes! Bu yanıyla hiç ilgilenmedim, rotayı o tarafa hiç çevirmedim, sahadaki içine baktık. Ne var ki, kim ne derse desin, Bilic ne karar verirse, versin, Beşiktaş'ta kaptanlık bandını takacak en son kişi Fernandes'tir.
İbrahim Toraman'dan bu apoleti alıp, Fernandes'e takmayı ancak Bilic becerebilir! Konuyu bir yöneticiyle tartıştım, o da benim gibi düşünüyor ve ilave ediyor:
"Olmaz öyle şey, bu takımın kaptanı İbrahim Toraman'dır"
Haaa Toraman'ın yer almadığı on birlerde Fernandes kaptan olur mu? Aslaaaa... O yoksa Sivok var. Kaptan o takımın her şeyidir. Takımı birlik beraberliğe taşıyan, yönetim ile arkadaşları arasında köprü üstlenen, sorunları çözen adamdır kaptan.
Fernandes'e bu apoleti takmak yanlışların en büyüğüdür, İbrahim Toraman'ı küstürmektir. Yönetimin bu konudaki tavrını doğrusu ben de merak ediyorum.
Bekleyip, göreceğiz.