Kaygı bozukluğu ve uyku problemi

28 Ağustos 2021

Kaygı bozukluğu yaşamak için ideal günlerden ve gündemlerden geçiyoruz. Pandemiyi atlatamadan ağustos ayında gelen birbirinden kötü felaketleri yaşıyor, bireysel şiddet haberleriyle irkiliyor, kaynağı belirli ya da belirsiz göç haberleriyle sarsılıyor ve “Bitti” derken bazılarının yeniden başladığı kaotik bir dönemden geçiyoruz. Önümüzde daha ne kadar süreceğini bilmediğimiz bir pandemi süreci duruyor. Hal böyle olunca herkes uyuyamamaktan şikayetçi, herkes anksiyete içinde...
‘Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan?’ benzeri bir durumla karşı karşıyayız. Uykusuzluğumuz mu kaygı bozukluğu yaratıyor, yoksa kaygı bozukluğundan mı uykusuzuz? Cevabını vermek çok kolay değil ama iyi haber, ikisinin de tedavi edilebilir olması. Yeter ki siz sorunun farkında olun ve yardım talep edin.
Kaygı bozukluğu: Kendinizi gergin ve endişeli hissetmenize kaygılanmak diyoruz ve bunu zaman zaman hepimiz yaşarız. Ancak sık sık, hayatın geneline yayılan süreçlerde böyle hissediyorsanız, bu bir kaygı bozukluğu olabilir. Kalp atış hızınızı

Yazının Devamı

DİYEMEMEK AYIP...

25 Ağustos 2021

Çok da uzun olmayan bir zaman içerisinde grip kadar sık rastlayacağımız bir hastalık var; meme kanseri.

Pandemi gündemimizi işgal ederken ihmal ettiğimiz, görmezlikten geldiğimiz onlarca hastalık var, en acımasızlarından biri de hiç şüphesiz kanser! İnsan ömrünün uzamasına ve yaşam şeklimizdeki değişikliklere bağlı olarak giderek sıklığı artıyor. İyileşme oranları da buna paralel olarak artıyordu, ta ki pandemi hayatımıza girene kadar… Korkudan hastanelere gidemez olduk ya da sağlık personelini kendimizle meşgul etmeyelim dedik ama hesap edemedik; korona pandemisi bittikten sonra kanserin pandemisi başlayacak.

Hayat kurtarıcı olabilir

Beni yazılarımdan ya da medyadan takip edenler, “Tümör agnozi çağındayız artık, genetik mutasyonunu bulur evre dört de olsa tedavi ederiz” diye düşünüyor olabilir ama meme kanserini erken evrede yakalarsak gerçekten çok kolay atlatma şansımız var. Bu şansın pandemi sebebiyle elimizden uçup gitmesi çok dramatik. Drama bununla bitmiyor; meme kanseri, elle hissedilecek derecede yüzeysel yerleşimli bir oluşum ve

Yazının Devamı

Okullar açılıyor, trafiğe de sağlığa da dikkat!

21 Ağustos 2021

Sanırım çocuklarımız da dahil olmak üzere okulların açılmasını hiç bu kadar istememiştik. Öğrencilerin bağışıklık sistemi hiç bu kadar önemli olmamıştı… Çünkü yaklaşık iki yıldır pandemi sebebiyle evde oturan miniklerimizi bağışıklığı baskılandı ve hem Kovid-19 hem de alışılagelmiş diğer enfeksiyonlarla, bizleri zorlu bir kış bekliyor olabilir.
Sorunun ve komşularımın niteliği yüzünden sizleri yine ortak bir yazı kurgusuyla baş başa bırakıyorum. Gerek konunun önemi gerekse benim şansım, yine sevgili Emel Unutmaz’ın kapısını çalmamı gerektiriyor. Unutmaz, bir diyetisyen ve bu konuyu danışmak için çok doğru bir adres...

- Çocuklarımızın bağışıklığını yeniden güçlendirmek için ne yapmalıyız?

Öncellikle bağışıklığı güçlendirmenin altın kuralını hatırlayalım: Yeterli ve dengeli beslenmek. Neyi kastediyoruz? Elbette et grubunda yer alan et, tavuk, balık, yumurtadan, kuru baklagillerden; süt grubunda yer alan süt ve yoğurt; sebze, meyve ve tahıl grubunda yer alan ekmek, bulgur, makarna, pirinç gibi besinlerin yer aldığı

Yazının Devamı

AŞININ YAPTIKLARI YAPACAKLARININ GARANTİSİDİR

18 Ağustos 2021

Ciddi bir pandemi sürecinden geçiyoruz, yaklaşık iki yıldır, maddi-manevi her açıdan çok yorulduk ve tükendik. Bu işten huzurla çıkışımızın tek yolu, önümüzde tek seçenek de aşı gibi görünüyor. İlaç gelişimi çok daha komplike ve uzun çalışmalar gerektiriyor. İlaçlar için maalesef aşıdaki kadar hızlı davranma şansı yok. Aşının tarihçesini, günümüze kadar olan gelişimini bilirsek önümüze gökten düşmediğini, ciddi bir bilimsel geçmişi ve tecrübesi olduğunu ve güvenebileceğimizi anlamak kolaylaşabilir diye yazmak istedim.

Tarihte birçok hastalıktan aşı sayesinde kurtulduk, insan ömrünün uzamasının en önemli iki sebebi, temiz su kaynakları ve enfeksiyon hastalıkları ile aşıyla başa çıkabilme olarak gösterilebilir. Öncelikle bilmemiz gereken; virüsler ve aşılar hayatımızda hep vardı, olmaya da devam edecekler. Bu yüzden koronavirüsü de, pandemiyi de panikten uzak, bilimin ışığında, sağduyulu olarak değerlendirmemiz ve kabul etmemiz gerekiyor. Aşının ilk

Yazının Devamı

Popüler takviyelerde bugün: Koenzim Q10

14 Ağustos 2021

Koenzim Q10, son dönemde çok konuşulan takviyelerden biri. Bir Netflix dizisi gibi komşudan, arkadaşımızdan duyup biz de kullanalım diyoruz, kliniklere başvuruyoruz ama gerçekten buna ihtiyacımız var mı? Gelin bir bakalım, özellikle 40 yaş sonrası ihtiyaç olduğunu baştan söylemem gerekse de, detaylarını bilmekte fayda var.
Koenzim Q10, hücrelerin ihtiyaç duyduğu enerjiyi üretmeye yardımcı olur. Aslında vücudumuz koenzim Q10 üretiyor ama yaşla birlikte miktarı azaldığı için dışarıdan almak şart. Yapılan çalışmalarda kalp, beyin, diyabet ve kanser dahil birçok kronik hastalıkta bağlantılı olduğu saptansa da henüz Koenzim Q10 ile rahatsızlıklar arasındaki neden-sonuç ilişkisi bilinmiyor. Yani düşük olduğu için mi bu hastalıkların geliştiği, yoksa rahatsızlık sonucu mu Koenzim Q10 değerinin düştüğü bilinmiyor. Ben algıda seçicilik yaparak en çok çalışıldığı kanser tedavilerindeki rolünü ayrıntılarıyla aktaracağım.

Üretimi ve görevleri

Koenzim Q10, vücutta üretildikten sonra mitokondrilerde depolanır.

Yazının Devamı

AŞI OLMAK YA DA OLMAMAK

11 Ağustos 2021

Pandeminin başından beri anlam veremediğim onlarca şey yaşandı. Bazen kendi içimde, bazen de sosyal medyada olan biteni sorgulayıp, eleştirip durdum.

Alınan bazı kararları, geleneksel ve dijital medyada (bilim insanı olduğunu düşündüğümüz) birçok insanın açıklamalarını çoğu zaman hayretle izledim.

Koskoca profesörlerin ekrana çıkıp, virüsün cansız yüzeylerden nasıl bulaştığını ve neler yapılması gerektiğini anlattığı anlara şahit oldum!

Bu kulaklar, sadece canlı hücrelerin içinde yaşayabilen virüslerin organik olmayan yüzeylere tutunup dakikalarca orada kaldıklarını, maskenin gereksizliğini ve daha onlarca mesnetsiz iddiayı duydu. Kemoterapi verip kan yapımı baskılanmış hastalarımıza maske ile yaklaşırken, enfeksiyon riski olan her ortamda takarken, muayene esnasında eldiveni eksik etmezken, bunların sorgulandığı, gereksiz bulunduğu programlar izledim. Açık havada dolaşmanın nesi kötüydü de dışarı çıkmamız kısıtlandı? Halen anlamakta zorluk çektiğim birçok durum yaşandı.

Saçmalık, öz güven ve sakinlikle ifade edildiğinde bir

Yazının Devamı

Karaciğer kanserleri

7 Ağustos 2021

Karaciğer, vücudumuzdaki en büyük ve önemli organlardan biri ve kanseri son derece sinsi seyredebiliyor. Vücudumuzun filtresi de diyebileceğimiz karaciğerin; aldığımız tüm besinleri, içtiğimiz ilaçları metabolize etmek gibi bir özelliği var. İşlevini yapmadığı durumlarda toksik maddelerin vücudumuzda birikmesi ve neredeyse bir çöp tenekesine döndürmesi mümkün.
Karaciğer çok fonksiyonel bir organ olsa da kanserleri çoğu zaman ileri evrelere kadar bulgu vermiyor. Bu organda bir şeyler yolunda gitmediğinde, karnınız aç olduğu halde midenizi dolu hissedebilirsiniz, kaburganızın altında bir şişlik, ağrı, rahatsızlık hissedebilirsiniz, açıklayamadığınız halsizlik, yorgunluk, kilo kaybı yanı sıra idrarınızda, ciltte ve gözlerde sararma, gaytanızda beyazlık görebilirsiniz. Bu şikayetlerin çoğunun herhangi bir nedene bağlı olabilmesi sebebiyle erken dönemde karaciğer kanserinden şüphelenilmez ve hastalar çoğu zaman geç dönemde karşımıza çıkar.
Ayrıca hepatit B veya C taşıyıcılığı, bilinen bir siroz hastalığı, alkole bağlı

Yazının Devamı

MESANE/İDRAR TORBASI KANSERİ

4 Ağustos 2021

Pandemi sebebiyle kanser dahil birçok kronik hastalığın tedavisi yapılamadı. Son 1.5 yıllık dönemde Kovid-19 korkusuyla hastanelere gidilememesi sebebiyle birçok hastamız erken evre dönemini kaçırdı. Hâlihazırda tedavi altında olanlar, tedavilerine devam edemediği için hastalıkları kontrolden çıktı. Vaka sayıları yine tırmanışta ve yeni bir dalga gelebilir, sonbaharda hastanelerin tek gündemi yine Kovid-19 olabilir. Ancak önceki dönemlerden yeteri kadar tecrübe edindik, artık hastalıklarımızı ve tedavilerimizi ertelersek başımıza gelecekleri biliyoruz. Sağlık sistemimiz bu ülkede en şanslı olduğumuz konu ve bundan yararlanmayı bilelim; kronik hastalıklarımızın peşine düşelim.

Belirtiler

Mesane dediğimiz idrar torbası kanseri, sık karşılaştığımız türlerden olmasa da sahada karşımıza çıkan bir hastalık; diğer kanserlerden farklı olarak erken evrede yakalasak da, nüksetme oranının yüksekliği, tedavisi kadar takibini de zorunlu ve önemli kılıyor. Pandemi dönemlerinde aksattığımız takip ve kontrol bu tür hastalıkları gündeme taşımamızın sebebi…

Mesane

Yazının Devamı