İzmir’de pek çok sinemada gösterimdeki film Loving Vincent, dahi sanatçının hayatını tabloları ile anlatıyor. Sinema koltuğunda, filmin başladığı andan itibaren dünyayı Vincent’ın gözü ile görmeye başlıyorsunuz.
En önemli ve iz bırakan eserlerinin içinde kaybolarak, yaşamına tanık oluyorsunuz. Filmde, 110’dan fazla sanatçıyla çalışılmış ve toplamda 94 yağlı boya resim kullanılmış. 2017 yapımı film, biyografik animasyon türünde.
Modern Sanatı oluşturan ressamların başında gelen Vincent Van Gogh, 37 yıllık yaşamının sadece son 10 yılında, toplamda 2 bin resim yapmış.
Film, resim sanatı ile ilgilenenler için çok daha etkileyici… İzlerken, ressamın fırçasının ucunda adeta bir yolculuğa çıkılıyor.
Boyayı parlak, kalın tabakalar halinde ve çoğu zaman uzun çizgisel fırça darbeleri ile süren ressamın boyama tekniği ile bütünleşip titiz ve keskin fırça darbelerine kapılıp gidiyorsunuz.
Resimlerindeki hareket noktası olan ritm, kıvrak hatlar, helezonlar ve saf renkleri coşku ile kullanan sanatçının duygulu dünyası, adeta bir girdap gibi çekiyor izlerken.
Film, ressamın 17 yaşındayken portresini yapmış olduğu Armand Roulin üzerinden ilerliyor. Armand, Vincent’ın yakın arkadaşı emektar postacının
Müzeler ve galeriler, sanat eğitimi alanında bireyin duygu, düşünce ve hayal dünyasının geliştirilip yaratıcılığının olgunlaştı-rılabilmesi için kurulan mekânlardır.
Kültürün geleceğe aktarılmasında sanat eserlerinin önemi ve değeri, üzerinde durulması gereken, çok önemli bir başlık... Sanat eserleri, önemli bir kültürel mirastır. Bu yüzden sanat eserlerinin korunması gerekir. Sanat müzeleri ve sanat galerileri, sanata verilen değerin itici güçleridir. Dünyanın en ünlü sanat müzeleri ve sanat galerileri, her yıl çeşitli ülkelerden çok sayıda turist ağırlar... İspanya-Madrid-Prado Müzesi, New York-Metropolitan Sanat Müzesi, Vatikan-Vatikan Müzesi, Floransa-Ufizi, Amsterdam-Rıjksmuseum, Paris-Louvre, Atina-Akropolis, St. Petersbug-Hermitage, Londra-British Museum, ilk akla gelen önemli müzelerdir.
Ülkemiz, sanat müzeleri ve galerileri bakımından oldukça fakir... Toplum, siyasi çatışmaların, toplumsal dertlerin giderek artması sonucu kültür ve sanata odaklanamıyor. Gündem, kaygı getiriyor. Gazeteler, her sabah içimizi karartan haberlerle dolu. TV ve sosyal medya da farklı değil... Giderek artan şiddet ve cinayetler, yolsuzluk, terörle ilgili haberler gözümüzü gönlümüzü karartıyor, iç
Yılın ilk yazısını yazarken umuda yolculuk mu, yoksa geçmişe hüzün mü başlıkları arasında sıkışıp kaldım. Geçmişin muhasebesini yapmayı sevenlerdenim. Kendimi bildiğim yıllardan bu yana yaşamımda olup bitenleri, başarı ya da başarısızlıklarımı şans ve de şanssızlıklarımı sürekli sorgularım. “Hayat bir gündür, o da bugündür” söylemini bir türlü uygulamayı başaramam. Mantığım onaylarken iç sesim sürekli inkâr eder.
Yıl paketini 4 mevsime ve 12 aya bölüp 365 gün süreyle yaşarken, planlamalarımızla kendimize yaşam programı yaparak ajandaları dolduruyoruz... Biten işlerin üzerini çizip yenisine koşuyoruz... Bir gün farkına varıyoruz ki, yaşamın çoğu geçip gitmiş.
Yeni yıla başlarken, yeni kararlar alıyoruz... Dilek ve temenniler, iyilik, güzellik, barış, bolluk, sağlık, dostluk sözlerini içeren paketler, cep telefonlarında dolaşıyor... Hani bir söz vardır, ”Kul kurar, kader güler”diye... İş olacağına varır, evrene salınan bütün güzel dileklerin pek çoğu büyük bir ihtimalle bir meteora çarpıp yok olur. Geriye kalan hiç bitmeyen savaşlar, terör, açlık ve işsizlik, insanlığı kemirmeye devam eder.
Büyük güçlerin hegemonyasıyla döndüğünü biliyoruz yaşlı gezegenimizin... Büyük balık,
‘Bir Delinin Hatıra Defteri’ Nikolay Gogol’ün en sevilen öykülerindendir. 1965 yılında sahneye uyarlanmış, ülkemizde ilk tek kişilik oyun olarak Genco Erkal tarafından Ankara Sanat Tiyatrosu’nda oynanmıştır... Genco Erkal, yıllar boyunca aynı eseri üç kez, üç değişik yorumla sahnelemiştir.
Oyun, bu kez Karşıyaka Bostanlı Suat Taşer Açıkhava Tiyatrosu’nda sahne aldı. 2. Alaittin Eraslan Tiyatro Günleri kapsamında (16 Kasım-21 Aralık 2017) tekrar izleyelim dedik ve Alsancak’tan toplu taşıma ile yola çıktık kızım ile... Vapur ile ulaşım çok zevkli, kısa zamanda stressiz olarak Karşıyaka’ya vardık... Karşıyaka Bostanlı İskelesi’nden karşıya geçip tiyatroya ulaşılıyor. Fakat yaya için yeşil ışık çok bekleniyor. Sürekli araçlara yeşil ışık... İnsanların sabrı taşıyor ve kendilerini yola atıp karşıya geçmeye çalışıyorlar. Bu arada ayrı bir tehlike, sol taraftan tramvay geliyor ve raylar hemzemin ve çimle kaplı olduğundan uyarıcı bir algı yaratmıyor tehlikeye dair. Hava kararmış, sola bakıyoruz; araçların farları gözümüzü alıyor. Yaya için yeşil ışığı görünce hızla karşıya geçmeye çalışırken daha tramvay raylarına varmadan ışık bize kırmızı oluyor. Özetle, süre kısa ve geçiş tehlikeli,
Geçen Cumar-tesi, Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi (AASSM) büyük salonda çok özel bir gece yaşadık... 60 çocuktan oluşan orkestrayı duygu ile alkışladık... Opera sanatçısı Selmin Günöz’ün 15 Aralık 2015 tarihinde hayata geçirip kurduğu orkestra, adını ‘barışın olmazsa olmaz gerekliliği ve müziğin iyileştirici gücüne olan inançtan’ almış. Çalışmalar, 20 minik kemancı ile başlamış ve kısa sürede 40 kişiye ulaşmış. Bu süreçte çocuklar, Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı Eşrefpaşa Birimi’nin bir odasında çalışmalarını sürdürmüşler. Proje, 2017 yılının Mart ayında dernek olmuş; değerli sanatçılarımız Gülsin Onay, Borusan Quartet, İzmir’in Hanımları Korosu ve çok değerli dernek üyelerinin katkısı ile bugünlere gelmiş. Ayrıca, İzmir Büyükşehir ve Konak belediyeleri projeye maddi ve manevi destek vermiş... Bugün 60 çocuk, bu eğitimden yararlanıyor.
Barış Çocuk Orkestrası, Venezüella’da kurulan ‘El Sistema’ modeli örnek alınarak, İzmir’in Kadifekale, İkiçeşmelik ve Eşrefpaşa bölgelerindeki sosyo-ekonomik açıdan imkânları kısıtlı çocuklardan oluşturulmuş bir müzik eğitimi modeli... Temel amacı, mümkün olduğu kadar fazla çocuğa karşılıksız müzik eğitimi olanağı sağlamak, barışın sesini müzik ile
Alman Filmleri gösterimi İzmir’de 29 Kasım-2 Aralık tarihleri arasındaydı.
Goethe-Institut ve German Films’in birlikte düzenledikleri Kino 2017: Alman Filmleri, Fransız Kültür Merkezi ve Karaca Sineması’nda gerçekleşti.
Gösterimin açılış filmi “Şafak Sökmeden” idi.
Filmi daha görmeden sevmiş ve etkilenmiştim.
Hüzün ile karışık duygular içindeydim.
Zira film, çok sevdiğim bir yazarın, Stefan Zweig’ın yaşamı ile ilgiliydi.
***
Avusturya’nın en önemli yazarlarından ve Yahudi aydınlarından Zweig’ın portresini yansıtan, çok ödüllü film “Şafak Sökmeden”i seyretmek üzere Karaca Sineması’nın koltuğunda yerimi aldım.
Swissotel Büyük Efes, ait olduğu AccorHotels zincirinin 50. yıl kutlaması için çok özel bir gece hazırladı.
Accorhotels, 95 ülkeden fazla yerde varlığını sürdürüyor.
Swissotel ve kardeş markaları Fairmont ve Raffles ile birlikte kapasitesini 3 bin 500’den fazla otele ulaştırdı.
Bu büyük zincirin 50. yılı tüm dünyada farklı etkinliklerde kutlandı.
***
İzmir’de de Swissotel Büyük Efes, 700 kişinin katıldığı bu özel kutlamada İzmir’in önde gelen kişilerini ağırladı.
Harika açık büfede mükemmel tatlarla dünya mutfaklarından seçkiler yer aldı.
Müzik grubu Flapper Swing, misafirleri 1920-1930’lara götüren ”Jazz Manuche” tarzı ile mutlu dakikalar yaşattı.
İzmir Mimarlık Merkezi’nde mimar-karikatür sanatçısı Eray Özbek’in ‘Damdan Dama-Çizgi Sergisi’nde eserleri ve kendisiyle buluştuk...
Eray Özbek, 1942 Muğla doğumlu... Çizmeye erken başlamış, ilk sergisini daha ilkokul yıllarında öğretmeninin teşvikiyle açmış. İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimarlık Bölümü’nü bitirip İzmir’e gelmiş... Mimarlık, müteahhitlik, asistanlık ve askerlik süreçlerinde çizimlerden ayrı kalmamış, karikatüre gönül vermiş... Zübük, Gün, Akbaba, Diyojen, 7 Gün, Ünlem ve İzmir-Life gibi pek çok dergi ve gazetede karikatürleri yayımlanmış, 32 ülkede 330’dan fazla karma albümde yer almış. Leke, siluet, kolaj ve özgün baskıyla karikatürler yapmış... 24 ülkede, 18’i birincilik olmak üzere 100’den fazla ödüle sahip... İtalya, Yunanistan, İran, Belçika ve Ukrayna gibi ülkelerin festivallerinde jüri üyeliklerinde bulunmuş, yurt içinde ve dışında kişisel sergiler açmış.
‘DAMDAN DAMA Çizgi Sergisi’nde, illüstrasyonlar, kitap resimlemeleri, mimari desenler, logolar, karikatür ve yazı levhaları yer alıyor.
Eray Özbek’in karikatürleri düşündürüyor, gülümserken hüzünleniyorsunuz. Zarif ama güçlü çizgileri ve lekeleriyle bir desen ustası aynı zamanda...