Görüntüsü soğuk kış günlerinde âdeta güneş gibi parlar, sıcak diyarların egzotik meyvelerini hatırlatır. İlginç bir meyvedir Trabzon hurması
Solgun kış güneşi ışığında duru masmavi gökyüzü fonunda Trabzon hurması ağacı kadar heyecan verici bir görüntüye az rastlanır. Trabzon hurması kış zamanı hâlâ dalında kalır. Bir türlü kendini yeryüzü çekimine bırakmaz. Yapraklarını dökmüş kara kuru dallara asılı bir fener gibi ışıldar, kış güneşinde ampul gibi parlar, çıplak dallara asılı durur.
Lezzet olarak da ilginç bir yapı sergileyen Trabzon hurması, yaz meyvelerinin olgun ballı tadını taşıyan tek kış meyvesidir belki de. Güneşle lezzetlenmiş bir şeftali gibi ya da egzotik diyarların meyveleri misali bir tadı var. Aslında Çin menşeli kabul edilen bu meyve, ılıman yerlerde kendini mutlu hissediyor. Trabzon iklimini çok sevdiği için adını oradan almış. Ama örneğin Antalya’da da çok güzel yetişiyor, yerli meyvelerden biri kabul ediliyor. Ancak yerli adının Trabzon ile alakası bile yok.
Bu yıl Türkiye Michelin listesi tam anlamıyla yeşillendi. Her ne kadar Michelin listesine girmenin ve özellikle herkesin hayali kırmızı yıldızları almanın kriterleri çok net açıklansa da çevre dostu mekânlara verilen Yeşil Yıldız kıstasları çok net değil.
Dünyanın önde gelen restoran rehberi Michelin Rehberi, İstanbul, İzmir, Muğla illeri özelinde 2025 seçkisi açıklandı. İkisi Michelin Yıldızlı olmak üzere 32 yeni restoran rehbere girmeye hak kazandı. Urla’da Narımor ve Şile’de Casa Lavanda ilk yıldızlarını alırken, 9 yeni restoran Bib Gourmand ile ödüllendirildi. 6 yeni restoran çevreye duyarlı yaklaşımları karşılığında Michelin Yeşil Yıldızı ile ödüllendirildi. Bazı sektör profesyonellerine ise üç farklı kategoride Özel Ödül “Genç Yetenek”, “Sommelier” ve “Servis Ekibi” dallarında verildi. İstanbul’da Four Seasons Hotel Bosphorus’ta düzenlenen törenle tanıtılan 2025 seçkisinde 32 yeni adres eklenmesiyle Türkiye’deki tavsiye edilen mekân sayısı
Zeytin ağacı Akdeniz etrafındaki ülkeler için adeta bir hayat ağacı, zamanın ötesine uzanan bir simge. Kuzey Ege içinse zeytinin kıymeti çok özel, nefasetiyle bambaşka olan Kuzey Ege zeytinyağının kaynağı, mutfağın temeli
“Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak yanı ağır bastığından.”
Nâzım Hikmet’in 1947 yılında yazdığı bu dizeler zeytin ağacının hayat ve yaşama sevinci ile kopmaz bağını inanılmaz bir durulukla anlatıyor. Zeytin dalı boşuna barış simgesi değil. Zeytin ağacı insanın içindeki iyiliği uyandıran, insanoğlunun kötü değil iyi yanını yansıtan bir ağaç. Bu yüzden de zeytin ağacı hayat ağacı olarak kabul görmüş.
Peki zeytin ağacı tek bir güne sığar mı? Ölümsüz ağaç olarak nitelenen, ölse bile gövdesinden yeni sürgünler veren zeytin ağacına adanmış bir gün var. UNESCO 2019 yılından beri 26 Kasım
Restoran değerlendirme sistemleri sürekli çoğalıyor. Her geçen yıl yeni bir liste ortaya çıkıyor. Bunların içinde her yıl Paris’te açıklanan La Liste 2025 ödül töreni yarın gerçekleşecek. Bakalım listeye Türkiye’den hangi şef ve restoranlarımız girecek. Türkiye’ye özel bir ödül geleceği de sızan bilgiler arasında
Paris’te yarın gece 37 Quai d’Orsay adresindeki Fransız Dışişleri Bakanlığı salonları şıkır şıkır ışıldayacak. Dünyanın en ünlü şeflerinin buluşacağı gala gecesinde kendisini listelerin listesi olarak tanımlayan La Liste ödül töreni yapılacak. Bu görkemli gecenin iki ev sahibi var. Biri mekânın yani Dışişleri Bakanlığı kabul salonlarının ev sahibi konumunda olan Jean-Noël Barrot, kendisi Avrupa İşlerinden sorumlu Dışişleri Bakanı. Diğer ev sahibi ise ödülün ev sahibi olan La Liste kurucusu kıdemli diplomat Fransa Büyükelçisi payesi taşıyan Philippe Faure. Bu ikilinin ev sahipliğinde dünyanın dört bir yanından gelen gastronomi yazarları, profesyonelleri ve şefler
Barselona’da 5’incisi düzenlenen Dünya Bilim ve Yemek Kongresi’nde bu yıl konu yemek ve yiyeceklerde doku algısı üzerineydi. Bu önemli konunun Türk mutfağından örneği ise çatalı batırdığımız anda yükselen çıtırtıyla daha da iştah açan baklavaydı. İşte hem tadı hem dokusuyla lezzetli baklavanın sırrı.
Baklava yerken çatalı batırdığımızda hoş bir hışırtı duyarız. Baklava dilimini damağınızda ezdiğinizde bir hışırtı duymuyorsanız acaba aynı tadı alır mısınız? Çıtır lezzetleri yerken çıtırtının sesi kulağımıza gelmeden lezzet tam olarak algılanabilir mi? Cips paketi açık kalıp nem aldığında yumuşamış bir cipsi kim ister ki? Şu kesin ki yediğimiz yiyeceklerin dokusu tat algısında önemli bir faktör. Her yiyeceğin tadı kadar ağızda bıraktığı his de lezzet algısını etkiliyor.
Lezzet algısı ve yiyeceklerde doku konusu bu yıl 11-13 Kasım tarihlerinde İspanya’da Barselona Üniversitesi’nde beşinci kez toplanan Dünya Bilim ve Yemek Kongresi’nin ana temasıydı. İlk kez 2019’da toplanan kongrenin kurucu ekibinin başını çeken kişi bir kimyacı olan
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ile Atatürk’ü kaybettiğimiz 10 Kasım günü arasında Atatürk’ün sevdiği lezzetleri ve özenli sofralarını anmak kadar o sofralarda verilen mesajlara da bakmak önemli.
Atatürk’ün günlük hayatında sade lezzetlerden hoşlandığı, hatta sevdiği lezzetleri tekrar tekrar sofrasında istediği biliniyor. İpek Çalışlar’ın “Latife” kitabında Latife Hanım ile kız kardeşi Vecihe Hanım’ın sık sık mutfağa girip Atatürk’ün sevdiği domates soslu makarna ve gene suluca bırakılmış az pişmiş omlet yaptıkları, bu yemekleri kimselere bırakmayıp bizzat mutfağa girdikleri anlatılır. Latife Hanım ile birlikte İzmir’deki köşkten gelen aşçı Mahmut Usta, “Paşa seviyor” diye her gün onun sevdiği gibi biraz ıslak kıvamlı bir irmik helvası yaparmış. Ayrıca arada çay yanına atıştırmalık nemse böreği, piroşki gibi lezzetler de sık sık hazır bulundurulurmuş. Elbette bunlar gündelik hayattaki lezzetler. Davet ve protokol yemekleri ise bambaşka.
Bir köşede kara tahta ile tebeşir
Atatürk’ün
Ülkenin dört bir yanında zeytin hasadı yaşanıyor. Zeytin çeşitliliğimize ve zeytinciliğin sorunlarına bakmanın tam zamanı. Türkiye zeytin açısından zengin, ancak zeytin kültürünü tehdit eden pek çok unsur var.
Zeytin ve zeytinyağı Akdeniz ülkelerinin en önemli ürünlerinden. Türkiye de önemli üreticiler arasında. IOC (International Olive Oil Council) verilerine göre, İspanya üretimde açık ara önde. Onu epey arkadan takip eden İtalya, zeytinyağının tadını ve rantını en iyi değerlendiren ülke. Biz ise üretimde genellikle Yunanistan’ın arkasından gelirdik ama artık üçüncü sırada yer alıyoruz. Bir dönem Tunus ve Suriye, Türkiye’nin önüne geçme durumundaydı ama Suriye malum nedenlerle geriye düştü, Tunus üretiminin ciddi bir kısmı ise İtalyanların elinde. Portekiz, Fas, Cezayir gibi ülkelerin üretimi bizim çok gerimizde, Fransa gibi Akdeniz’e kıyısı olan bazı ülkelerin ise üretimi ancak kendine yetecek kadar. Bütün bu ülkelerin mutfağında zeytin
Cumhuriyet’in ilk yıllarında Atatürk’ün tarımı güçlendirmek için verdiği çabaların önemi bir asır sonra daha iyi anlaşılıyor. Atatürk’ün en güzel resimleri tarlada altın başakların ortasında çekilmiş olanları. Genç Türkiye Cumhuriyeti o başaklar sayesinde güçlendi, kendi kendini besleyen bağımsız bir ülke oldu
Atatürk’ün “Köylü milletin efendisidir!” sözü kırsalı güçlendirmek, tarım ve hayvancılığı geliştirmek, Anadolu halkını yerinde yüceltmek için söylenmiş bir sözdür. Cumhuriyet’in ilk yıllarında Atatürk’ün tarımı güçlendirmek için verdiği çabaların önemi bir asır sonra daha iyi anlaşılıyor. Cumhuriyet’in ilanından aylar önce toplanan İzmir İktisat Kongresi yeni kurulacak Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomi alanındaki yol haritasını çizecek olan kararların alındığı bir dönüm noktasıydı. Yarını daha iyi inşa etmek için geçmişe bir bakmakta yarar var.
İzmir İktisat Kongresi
Millî