Kocaman miras

1 Haziran 2017

Aykut Kocaman geçen yıl Konyaspor’a ilk uluslararası kupada (UEFA Avrupa Ligi) oynama hakkını kazandırmıştı. Bu yıl futbolcularıyla bu hakkı elemesiz doğrudan gruplara katılma keyfi ile kullandı. Hiç kuşkusuz penaltılarla Fenerbahçe’yi eleyip, finale yükselen Abdullah Avcı ve ekibi Başakşehir de bu kupayı hak etmişti. 120 dakikalık maraton maç bize keyif verse de veremese de iki takım da elinden geleni yaptı. İş penaltılara kalınca maalesef şans faktörü devreye giriyor. O zaman da birine ağlamak ötekine gülmek kalıyor.

Çoğu kişi Fenerbahçe’ye önümüzdeki yıl dönecek olan Aykut hocanın kontrollü oyun tutkusundan dolayı olaya kırık umutlarla bakıyor. Özellikle Fenerbahçeliler, takımlarından agresif bir hücum oyunu beklerken Kocaman’ın kontrollü futbol tercihine soğuk bakıyor. Dün gördükki Aykut Kocaman, daha kaliteli oyunculardan kurulu, daha iyi futbol oynayan lig ikincisi Başakşehir’i iyi süzmüş. O da Advocaat’ın ligdeki rövanş maçında yaptığı gibi ikili-üçlü kıskaçlar ve tam saha presle rakibine nefes aldırmadı. Oyuna ikincil, pasif bir duruşla uzaktan bakakalmadı. Sahanın her yerinde oyuna ortak oldu. UEFA Kupası maçlarında da Konyaspor, iyi savunma yapıyor, topu rakip yarı alana

Yazının Devamı

Üç yıldızlık karın ağrısı

31 Mayıs 2017

Spor alanlarında pek az rastlanması gereken karın ağrısı, nedense Beşiktaş’ın üst üste gelen ikinci şampiyonluğuyla gündeme oturdu.

İkinci şampiyonluk, aslında daha da tarihi bir dönüşe rastlıyordu. Beşiktaş, armasında üçüncü yıldızı taşımaya hak kazanıyordu. Hesabı yeniden gündeme getirenler, siyah-beyazlı takımın aslında 13 kez şampiyon olduğunu, 2 şampiyonluğun geçerli sayılamayacağını öne sürüyorlardı. Gerekçeleri de basitti: “1959’da başlayan Milli Lig öncesi, Beşiktaş’ın iki kez şampiyon ilan edilmesi yanlıştır. Bu yanlış hesap, adaletsiz, mesnetsiz ve geçersizdir... vs!”

Üzülerek belirtelim ki zaman zaman taraftar körlüğüyle Beşiktaşlı olmayanlar bu durumu yadırgayabilir. İnternete girdiklerinde yanılabilirler. Onlar bir tarafa asıl ısrar edenlerin bir bölümü maalesef gazeteci... Spor gazetecisi olarak radyolarda, televizyon kanallarında ahkam kesip 13’de ısrar ediyorlar.

Aslında yeni bir şey yazmıyorum... Bilinen gerçeği görmezden gelip adeta yok sayanlara hatırlatmak, genç kuşakların zihnindeki soruları da yanıtlamak adına yazmak şart oldu.

Beşiktaş’ın Milli Lig (sonradan 1 Milli Lig, Türkiye Ligi, Süper Lig) öncesi iki şampiyonluğu, UEFA’nın Şampiyon Kulüpler Kupası ile

Yazının Devamı

Emeğin zaferi

29 Mayıs 2017

Gurbete giden en büyük ganimetle döndü... Evinde oynayan da taraftarlarına veda etti. Konuk takım Şampiyonlar Ligi’nde doğrudan oynayacak. Ev sahibi ise çoktan unuttuğu TFF 1. Lig’de dönüş macerasına atılacak.
Futbol böyle bir şey işte... Gözyaşının her türlüsü var... Sevinç ve mutlulukla döküleni de hüzünle süzüleni de! Hayat da böyle yazılıyor ve yaşanmıyor mu? Mutlulukla hayal kırıklığı hep bir arada!
Beşiktaş, uzun bir maratonun son düzlüğüne Gaziantep’te çıktı... Evinde “Şampiyon” olarak ipi göğüsleyecek.
Elbette koca sezon içinde emekle, acıyla, bazen keyif, bazen de öfkeyle yaşanan bir maraton bu. Yarış başlarken alışılmış favoriler yerine 2014 yılında kurulmuş, kökü İBB’ye dayanan Başakşehir’le soluk soluğa mücadele ettiler. Muhteşem bir macera yaşattılar bize... Fikret Orman’la Göksel Gümüşdağ’ın, Şenol Güneş’le Abdullah Avcı’nın birbirlerini kırmadan, incitmeden örnek bir mücadele sergilediğine tanık olduk. Quaresma ile Visca’nın, Oğuzhan’la Emre’nin, Cengiz Ünder’le Babel’in, Adebayor’la Cenk Tosun ve Aboubakar’ın gol arayışlarıyla hop oturup hop kalktık.
Beşiktaş’ın son deplasmanında rakip takımdan çok Başakşehir’den söz etmemi anlayışla karşılamalısınız.

Yazının Devamı

Unutalım arkadaşlar!

24 Mayıs 2017

Eczacıbaşı, Vakıfbank, Fenerbahçe, Galatasaray, Trabzon İdmanocağı... Bursa Büyükşehir Belediyesi... Türk Milli Takımı...
Size kadın voleybolundan bir seçki sunuyorum. Yukarıda adını okuduğunuz tüm kulüpler Avrupa ve Dünya voleybolunda mutlaka final oynamış kulüplerdir. Şampiyonluk kazanan, voleybol dünyasında taç giyenler de vardır kuşkusuz... Milli Takım da Londra 2012’de bizi temsil etti.
Hangisi, hangi yıl, hangi organizasyonun finalinde oynadı? Şampiyonluk Kupası’nı alanlar hangileri?
Kusura bakmayın, unuttum. Ama internete girerseniz, hepsini okursunuz.

Basketbola bakarsak...
Orada da hem kadın, hem erkek takımlarımızın başarıları var...
Kadınlarda Euroleague (Basketbolda Avrupa’nın Şampiyonlar Ligi) finalinde Fenerbahçe-Galatasaray, yurt içindeki ezeli rekabeti Avrupa’ya taşıdılar. Hepimizi final heyecanıyla onurlandırdılar. Soluk soluğa oynanan maçı Galatasaray kazanıp kupayı aldı. İnanıyorum ki Final Four’lara abone olan Fenerbahçeli kızlar da günün birinde aynı finali oynayıp rövanşı almayı hayal ediyorlardır.

Yazının Devamı

Tam yol Beşiktaş

21 Mayıs 2017

Kimse yaşadığın fırtınayı, dalgaları, rüzgarı, tayfanın isyanını ya da beceriksizliğini sormaz.
Sadece limana bakar herkes... Gemiyi getirdin mi, getiremedin mi?
Getirdiysen ne ala!... Getiremediysen gözünün yaşına bakmazlar, hiçbir mazeretini dinlemezler...
Kazandıysan omuzlardasın... Kaybedersen sen yanmışsın, yoksun arkadaş!

İşte böylesine gergin ve baskı altında oynuyor Beşiktaş... Kasımpaşa karşısında da özellikle ilk yarıda tedirginlikten kurtulamıyor. Maçın açılışı Beşiktaş açısından hiç de fena değil aslında. Daha ikinci dakika dolarken Oğuzhan’ın çabukluğuyla ceza alanına giriyorlar... Orada harika asisti tamamlıyor Aboubakar.... Beşiktaş, zor rakibi karşısında erken golle rahatlıyor...
Tabii, biraz fazla rahatlıyor. Beşiktaş’ı izleyenlerin hiç de şaşırmadığı, artık alıştıkları olay gerçekleşiyor... İki dakika geçmeden Kasımpaşa da atıyor golünü... Edouk golünü atarken hemen herkes uyuyor, gafil avlanıyor.
O gol uyandırıyor Beşiktaş’ı. İnanılmaz baskıyla sağdan-soldan yükleniyorlar... Bir yanda günün en çalışkan adamı Quaresma, öte yanda Babel... Ama takdirle belirtmeli ki günün asıl sürprizi Adriano. Bu yıl sıkça görüldüğü gibi sol kanattan içeri dalıp

Yazının Devamı

Onur savaşı

18 Mayıs 2017

Sezonun bu zamanında iki karpuzu tek koltukta taşımak hiç de kolay değil. Başakşehir bu işi hiç zorlanmadan yapıyor, hem Lig’in, hem de Kupa’nın yükünü başarıyla taşıyordu.

Sonunda mutluluğu buldu mu, bulabilir mi? O kadar önemli değil... Başakşehir oyuna duyduğu saygı ile elinden gelenin en iyisini yapıyor.

Fenerbahçe’ye bakarsak... Gerçekten finali isteyerek, heyecanla koştular. İlk toplara bastılar. Pozisyonlara girdiler. Özellikle Robin Van Persie’nin üç pozisyonu var ki, goller akıl almaz biçimde kaçtı.

Dirk Advocaat, Abdullah Avcı ile hiç diyaloga girmeden yağmurda uzun süre kulübede oturmayı tercih etti. Avcı ise gayet sabırlı ve sakindi. Takımını da öyle yönetti. Ne var ki maçın gelişimi her iki hocayı da soluk soluğa bir koşunun içine soktu. Üstelik sadece futbolcularını oynatmadılar. Yaptıkları değişikliklerle, hamlelerle kendileri de adeta satranç oynadılar.

Emre (Dk.42) ve Sow’un (Dk.71) karşılıklı gollerinden sonra maçın inanılmaz bir hareketlilik kazandığına, oyunun hızlandığına ve düelloya dönüştüğüne tanık olduk.

Abdullah Avcı, “Ya hep ya hiç” diyerek 5 dakikada 3 değişikliği birden yaptı. Mustafa Pektemek, Napoleoni ve Holmen’le hücumdan başka hiç bir şey düşünmediğini

Yazının Devamı

Yarışı kirletmeyin efendiler

17 Mayıs 2017

Beşiktaş-Başakşehir arasında Süper Lig tarihimizin kolay unutulmayacak şampiyonluk mücadelesine tanık oluyoruz. Peşlerindeki takımlardan kopmuş, kayıplarıyla-kazançlarıyla, tökezleyerek-sendeleyerek, zor engelleri aşarak...
Koşarak, taşarak, coşarak...
Muhteşem bir macera yaşatıyorlar bizlere.
Hayata renkli gözlüklerle bakmıyor, bütün renkleri bir arada görüyorsanız... O renklerin değil, oyunun peşinden koşuyorsanız, çok keyifli bir rekabetin tanığı oluyorsunuz demektir.
Bu keyfi her zaman bulamazsınız... Tadını çıkarmaya bakın.
Rekabet kültürü gelişmemiş, her olayın arkasında komplo senaryoları arayan, algı operasyonlarıyla uğraşan güzel ülkemizde ne yazık ki yarışın tadını kaçıranlar da var.
Fısıltıyla yaydıkları söylentiler acaip bir kamuoyu oluşturuyor. Tanık olduğunuz gerçeklikten kopup paranoyalarla hazırlanmış senaryolara dalıyorsunuz.

Yazının Devamı

Neymiş? 4-4-2 de olabilirmiş!

16 Mayıs 2017

Yüksek gerilim ya da yüksek basınç... Ne derseniz deyin. İki takım da farklı nedenlerle aynı koşullar altında oynadılar.. Daha doğrusu oynayamadılar..

Bursaspor, farklı yenilgilerle hiç de beklemediği bir irtifa kaybına uğrayınca, peş peşe istifa eden- değişen hocalarla günü kurtarma telaşına düştü. Futbolcuların da taraftarların da aradığı fırsat Beşiktaş maçıydı. Timsah Arena’da daha dirençli, daha cesur, daha çok koşan, kontralarda gol arayan bir ev sahibi vardı. Lig liderliğinde 7 puanlık avantajında, en yakın rakibine 3, ezeli rakibine de 2 puan kaybeden Beşiktaş’ın elinde - avucunda iki puanlık küçük bir fark kalmıştı. Kredisi tükenmiş, kadrosu eksilmiş (Talisca), sinirleri bozuk bir konuktu Beşiktaş.

Evet, topa daha çok sahip oldular. Gol girişiminde, isabetli pasta, kornerlerde üstünlük konuk takımdan yanaydı. Ne var ki bu kaliteye rağmen, ilk yarıda aradıkları golü bulamadılar.

Karşılıklı sertliklerle geçen maçta Şenol Güneş, Talisca’ya bir vekil aramamış, Oğuzhan Özyakup’u klasik 10 numara olarak görevlendirmişti. Merkezden forvet arkasına geçen Oğuzhan, beklenen etkinliği gösteremedi. Çok koştu ama yaratıcı bir oyun kuramadı, kilitleri çözecek bir pas atamadı.

Beşiktaş

Yazının Devamı