Gurbete giden en büyük ganimetle döndü... Evinde oynayan da taraftarlarına veda etti. Konuk takım Şampiyonlar Ligi’nde doğrudan oynayacak. Ev sahibi ise çoktan unuttuğu TFF 1. Lig’de dönüş macerasına atılacak.
Futbol böyle bir şey işte... Gözyaşının her türlüsü var... Sevinç ve mutlulukla döküleni de hüzünle süzüleni de! Hayat da böyle yazılıyor ve yaşanmıyor mu? Mutlulukla hayal kırıklığı hep bir arada!
Beşiktaş, uzun bir maratonun son düzlüğüne Gaziantep’te çıktı... Evinde “Şampiyon” olarak ipi göğüsleyecek.
Elbette koca sezon içinde emekle, acıyla, bazen keyif, bazen de öfkeyle yaşanan bir maraton bu. Yarış başlarken alışılmış favoriler yerine 2014 yılında kurulmuş, kökü İBB’ye dayanan Başakşehir’le soluk soluğa mücadele ettiler. Muhteşem bir macera yaşattılar bize... Fikret Orman’la Göksel Gümüşdağ’ın, Şenol Güneş’le Abdullah Avcı’nın birbirlerini kırmadan, incitmeden örnek bir mücadele sergilediğine tanık olduk. Quaresma ile Visca’nın, Oğuzhan’la Emre’nin, Cengiz Ünder’le Babel’in, Adebayor’la Cenk Tosun ve Aboubakar’ın gol arayışlarıyla hop oturup hop kalktık.
Beşiktaş’ın son deplasmanında rakip takımdan çok Başakşehir’den söz etmemi anlayışla karşılamalısınız. Beşiktaş’ın şampiyonluğunu kutlarken, Başakşehir’e de hak ettiği saygıyı esirgememek gerekiyor.
Maça dönersek... Eşine az rastlanır bir iyi niyet örneğiyle kapılarını ardına kadar konuk takım taraftarlarına açan Gaziantepspor’u alkışlamalı. Hem kent esnafına (yaklaşık 30 milyon TL), hem de kendi kasalarına (Yaklaşık 3 milyon TL) gelir sağladılar. Maç da tribünlerdeki havaya uygun olarak bir jübileye dönüştü, kutlama etkinliği halini aldı. Çok oyuncusu tarafından terk edilmiş, dramalı günler yaşayan Gaziantepspor’da yine de oyuncuların hiç değilse kendilerini göstermek adına çabaları vardı. Direneceklerdi. Ne var ki 6. dakikada Oğuzhan’ın asistiyle buluşan Babel, 20 metreden vurup o direnişi törpüledi. Sonrasında Babel’in asistiyle Oğuzhan, ikinci yarıda duran ve akan toplarla Talisca, günün anlam ve önemine uyan skoru yazdılar.
Maçın ötesinde kazançları da vardı Beşiktaş’ın... Örneğin Tolgay... Atiba’nın gölgesinden bir çıktı, pir çıktı. Hak edilmiş ve gecikmiş formasının sahibi olabileceğini gösterdi. Oğuzhan, Talisca, Babel, tribünde dinlenen Quaresma, kulübede bekleyen Demba Ba, gol için çırpınan Cenk ve Aboubakar... Fabri, Marcelo, Tosiç, Gökhan, Adriano... Hepsi de zafer çelenklerini hak ediyor işte... Beck, Atınç, Necip, Gökhan ve Tolga dahil! (Bu arada sen de hoş döndün Caner)
Gökten üç yıldız düştü. Üçü de Beşiktaş’a! Haydi bakalım Şenol Hocam... Sana da alkışlar. Umarım artık sitem etmeden, ders vermeden bir basın toplantısı düzenlersin... O da bizim hakkımız yani, nihayet!