1000 Liraya Ramil... Yok mu alan?

16 Ağustos 2017

Fenerbahçe Spor Kulübü 110 yıldır taşıdığı adına hiç bu kadar yakışmamıştı. Futboldaki ezeli rekabet sarmalı amatör şubelerin önünü perdeliyordu. Orada ne yaparsanız yapın, ne taraftarınız ilgileniyordu başarınızla, ne devlet, ne de medya. O nedenle bir çok spor kulübü ister istemez futbol kulübüne dönüşmüştü. Fenerbahçe futbol dışında basketbola yatırım yaptı. Sabır ve emekle bekleyip sonunda Avrupa’nın en büyük kupası Euroleague’i kaldırdılar.

Voleybolda pırıl pırıl istatistikleri var. Erkek ve kadın takımları hem ligin hem Avrupa’nın tozunu atıyor. Kadınlarda Avrupa şampiyonluğunu da, dünya şampiyonluğunu da kazandılar. Ve en olmayacak şeyi yaptılar, Dünya Atletizm Şampiyonası’nda Usain Bolt’un bıraktığı tahta Ramil Guliyev’i çıkardılar. Bu sonuç gözümüzü yaşarttı, göğsümüzü kabarttı. Ercan’ın (Güven) da dün yazdığı gibi sevelim sevmeyelim bu bir Aziz Yıldırım zaferidir. Bu zaferin perde arkasını Aziz Yıldırım’ın kurmayı, amatör şubeler koordinatörü Fikret Çetinkaya anlatıyor.

Fenerbahçe’de amatör şubelerden elde edilen yıllık gelir, 51 Milyon TL. Harcama 146 Milyon TL. Zarar 95 Milyon TL. Atletizmde maşallah (!) 120 Bin TL gelir var. Gider 4 Milyon TL. Bu rakam Ramil Guliyev’in,

Yazının Devamı

Çarşı’ya gitmeden 3 puan!

14 Ağustos 2017

İlhan Cavcav’ı saygıyla anıp adına adanan sezonda her takıma, her futbolcuya, her antrenöre, her yöneticiye, hakeme (eh, biraz da bize) güzellikler ve başarılar dileyelim.
Şampiyon’un Vodafone Park’taki ilk maçı, herhalde en coşkulu açılışa sahne olacaktı.
Süper Kupa maçında yaşananlardan sonra o hayaller kırıldı. PFDK o maçın masum tarafına da 1 maç ceza verince sinirler gerildi, Tahkim’e gidildi. Ve karar “tahkim” edildi, onaylandı, güçlendirildi.
Tribünde taraftarı yoktu Beşiktaş’ın... Nedense, dünya da yerli yerinde duruyordu. Hayır, kıyamet filan da kopmadı. Başkan’ın erken tepkisi uçmuştu. Ama Süleyman Seba imzalı “Beşiktaş’ı üzmeyin” afişi kibar ve çelebice bir çağrıydı.
Her neyse... Beşiktaş, Çarşı’ya girmeden 3 puanı aldı.
Böyle keyifsiz açılış maçlarında öyle gerginlikler yaşanır ki, takım kimliği ortadan kalkar. Sürpriz puan kayıpları oluşur. Eh, o zaman da gerçekten kıyamet kopar! O yüzden Beşiktaş için sonuç, hem de çok iyidir.
Futbola gelince...

Yazının Devamı

Başsavcı gözüyle Samsun

9 Ağustos 2017

Samsun Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Ahmet Yavuz ile konuştum.
Beşiktaş - Konyaspor Süper Kupa maçıyla ilgili anlattıkları düşündürücü. Zaman zaman şaşkınlıktan kendimizi alamıyoruz. Öncelikle “Güvenlik zafiyeti görülüyor” biçimindeki sözleri, sakin hukuk diliyle açıklanan bir gerçeğin altını çiziyor:
“- Şahsen bu maçı statta izledim. Maç boyunca süren taşkınlık ve gerilimin sonunda olay çıkacağı belliydi. Bu maçta Passolig’in uygulanmaması, sorumsuz kişilerin stada girişine yol açtı. Daha önce de TFF tarafından organize edilen kupa maçlarında Passolig uygulanmamasının olumsuz etkilerini gördük. O maçlardan sonra (Antalya/Eskişehir) etkili cezalar verilebilseydi, Samsun’da olay çıkmazdı...”
Yavuz’un verdiği bilgilere göre olayda “görevi ihmal” gibi suçlar da söz konusu olabilir. Özellikle patlayıcı, yanıcı maddelerin (fişek ve çatapat) stada sokulmasında “organize” kuşkuları var. Örneğin, o fişekler koltuklara konulan formaların altında saklanmış. Yavuz, “Forma kolilerinin aranması, kontrol edilmesi gerekirdi” diyor. Sayın Başsavcı’nın görevlendirmesiyle 2 savcı İsmail Oran ve Periha Polat birlikte çalışıyorlar.
Peki gözaltına alınan kişi sayısı kaç?
10

Yazının Devamı

Alkışlar Konya’ya

7 Ağustos 2017

Süper Kupa’nın yeni sezonun başında oynanmasına itirazım var. Bu kupa geçen sezonun sonunda şampiyonluğu ve Türkiye Kupası’nı alan ekiplerin antrenör ve futbolcularıyla lig bittikten 3 gün sonra da oynanabilirdi.
Şenol Güneş Beşiktaş’ın başında ama Aboubakar ile Marcelo yok. Konyaspor’a bakarsak Aykut Kocaman şimdi Fenerbahçe’de. Örneğin Bajic ve Mehmet Uslu da yok. Hak edenlerin o sezon Süper Kupa’yı oynaması daha şık ve adil olurdu.
Samsun Yeni 19 Mayıs Stadı hayırlı olsun. Bazı Samsunlu dostlar açılışta ilk resmi maçın Samsunspor tarafından oynanması gerektiğini öne sürüp, atarlanmışlar. Bence Samsun esnafına sorup öyle karar verseler daha iyi olur. Havai fişekler, çatapatlar, alev ve duman dün yine sahne dekoruydu. Neyse ki ayıp Antalya ve Eskişehir’deki gibi skandal boyutuna erişmedi.
Maça dönersek... Mustafa Reşit Akçay, Aykut hocadan aldığı Konyaspor’a bir fazla kalite kazandırmış. O da yapılan akıllı transferlerin yansıması. Boğaz’da unuttuğumuz canavar balık Kofana, meğer Konyaspor’da Fofana adıyla boy göstermiş. Dün forvet arkasında hem tek başına top taşıyıp hücumculara harika fırsatlar sundu hem de Beşiktaş’ın kazandığı toplara baskı yaparak yeniden oyun kurdu.

Yazının Devamı

Luce: Nöbetçi eczane

6 Ağustos 2017

Saçlarını futbol için ağartmış, gurur duyulacak bir kariyer yapmış. Bizdeki sicili başarı için yeterli kupalarla dolu. 1 UEFA Süper Kupası, 2 Lig Şampiyonluğu... Hem de iki ayrı (Galatasaray/Beşiktaş) takımda.
İstanbul’u bırakıp Ukrayna’ya uçtu... Shakhtar Donetsk’te bir de UEFA Kupası ile taçlandırılmış şampiyonluklarla dolu 12 yıl. Geçen yıl Zenit’te hayal kırıklığı yaratan mesaisi ve görevine son verilmesi... Zirveyi de dibi de görmüş.
Kimse yaşına takılmasın. Karl Heinz Feldkamp da, Luis Aragones de 70’lerini sürerken şampiyonluk gördüler. Gençler bilmeyip hatırlamadığı için eski örnekleri vermiyorum. Sağlığı ile ilgili dedikodulara da açıkça yanıt verdi.
Lucescu sempatik adam... Benim açımdan TRT Spor ve Lig Radyo’da sıkça dile getirdiğim gibi “Nöbetçi Eczane” idi. Dükkanı hiç kapamadı, Türkiye’yi boş çevirmedi. Öncelikle medyadaki arkadaşlarımızı... Örneğin manşetler boş mu kaldı? Ver bir Lucescu... Telefonun ucundan hep hazır olduğunu, ancak Shakhtar’dan kopamadığını söyleyip dostça tavsiyelerde bulundu.
Bu yıl “Nöbetçi Eczane” olarak fazla mesai yaptı. Önce Galatasaray, sonra da Milli Takım... TFF Başkan Yıldırım Demirören’i kırmadı ve zor göreve imza attı.
Heme

Yazının Devamı

Futbolumuz rüştünü ispat edememiş

27 Temmuz 2017

Tanık olduğumuz olay hiç de sürpriz değil. Son bir yılda yaşananlara bakarsak, Terim’in çoktan bırakması gereken bir yığın sorun çıktı ortaya... Milli Takım’da herkesin bildiği gerçekleri ille de Fatih Hoca’ya söyletmek isteyenler, kayadaki ilk çatlakları Arda ile oluşturdular. Sonrasında Arda’nın meydan okuyan, gider yapan haytalığı sadece Terim’i değil, ülkeyi bütünüyle huzursuz eden, inciten bir hadise idi. Kaptanın Milli Takım’ı bıraktığını ilan etmesi, Terim karşıtlarının ekmeğine yağ sürdü.

Son Alaçatı olayı da Terim’e yakışmayan bir “babalık” gösterisiyle, kabadayılık motifleriyle süslendi.

Sadede gelelim: Fatih Terim, kaybederek bırakıyor görevini... Asıl işine odaklanması gerekirken, beklenmedik durumlarla, olaylarla zorluklarla karşılaştı. Spor kültürümüzün popüler kültür karşısında ezilmesinin bedelini ödedi.

Bir de şu var: Anlaşılır nedenlerle mektup kaleme alıp Fatih Hoca’yı istifaya çağıran, olmadı görevden alınması gerektiğini yazan Rüştü Reçber, “O da mı olmadı... Talimatı verecek makam belli!” diyerek, gerçekten haddini aşarak bir spor adamının yapmaması gerekeni yaptı. Fatih Hoca gider ama, bu spekülasyon da sürer: Acaba talimat nereden geldi?

Demek ki onca çabaya

Yazının Devamı

90+1... Brecht kazandı beyler!

26 Temmuz 2017

Kim derdi ki Epik Tiyatro’nun yaratıcısı ve önderi, şair ve yazar, felsefeci ve antitezci Bertolt Brecht (1898-1956), taa 1920’lerden günümüze uzanıp futbolda yaşadığımız çılgın yolculuğa ışık tutacak.
Oluyor işte... Ne demişler, Gökkubbe’nin altında söylenmemiş söz yoktur. Yeter ki onları bulup anlamaya çalışın.
Brecht’i bu köşeye taşımamın nedeni, 1926’da yazdığı “Radyo - Sinema Yazıları” adlı kitabından iki cümle:
Kimse sonuçlarla ilgilenmiyor...
Herkes imkanların ve fırsatların peşinde!
Arada geçen 90 +1 yılda değerinin zirvesine çıkan cümleler. Hadi örnekleyelim... Otoyollar yaptık, hızlı arabalar ürettik... Ama trafik kazalarını önleyemedik... Üretimi destekledik, fabrikalar kurduk... Makinalar ürettik. Ama hava kirliliğini önleyemedik. Klimaları icat ettik de küresel ısınmaya engel olamadık.
Örnekler çoğaltılabilir. Gerçek yine de değişmez: Teknoloji, gelirler, buluşlar, keşifler ne kadar ilerlese de kimse sonuçlarla ilgilenmiyor.(Herkes imkanların peşinde)

Yazının Devamı

İmparator ve Sfenks

19 Temmuz 2017

Popüler kültür, siyasette, sanatta ve futbolda bazı kahramanlara unutulmaz unvanlar verir...
Baba gibi: Baba Hakkı (Yeten), Baba Gündüz (Kılıç), Baba Recep (Adanır)...
Taçlı ya da taçsız... Metin Oktay’ın unvanı da Kral’dır...
Dünya ve Hollanda futbolunun (elbette Barcelona’nın) unutulmaz yıldızı Johann Cruyff’a Sarı Fare denmiştir.
Onun da hocası ve en çok etkilendiği futbol düşünürü Rinus Michels’di...
General...
Bizde en popüler unvan, İmparator’dur.

Yazının Devamı