Yıldırım, Yıldırım'a karşı!

10 Mayıs 2017

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, yeniden gündemin zirvesinde. O nedenle izlediğiniz derbinin ayrıntıları ne olursa olsun, baş köşede onu görüyorsunuz.
Beşiktaş-Fenerbahçe maçının analizleri bir yana, Volkan-Talisca sürtüşmesi bile gölgede kalıyor.
Aziz Yıldırım, bu defa Caferağa Salonu’nda rakip kulüp başkanını tokatlıyor.
Attığı tokatın gerekçesi de protokolda kendisine yer ayrılmaması, salonun Beşiktaş taraftarlarıyla doldurulması, Yakın Doğu Üniversitesi’nin daha sezon bitmeden etik dışı davranışlarla Fenerbahçeli sporculara kanca atması...
Ortalık karışıyor tabii... Tokada hedef olan Işık Eyigüngör, kendini savunmak zorunda kalıyor. Tribündeki beklenmedik olay, çevredeki insanları tedirgin ediyor, gerginlik yaratıyor. Kadınlar “Bırakın!” diye feryat ediyor.
Biraz tarihe baksak mı? ABD’nin 41. Başkanı George Herbert Walker Bush, 1. Körfez Savaşı’nda Saddam’ın Irak’ına karşı bombaları yağdırırken aynen şunları söylemişti :
“We did what we must have done!. If necessary,we’ll do again.”

Yazının Devamı

Sakınan göze çöp battı!

8 Mayıs 2017

Mehmet Topal yok, Şener yok... Van der Wiel’e Advocaat’ın güveni yok...

Atiba yok, Tosiç de cezalı...

Bu durumda dünkü maça “Yokların Derbisi” diyebiliriz... Olmayan oyuncular, takım kurgusunda, işleyişinde, hamlelerinde zaman zaman arandılar. Alternatif olarak sahaya sürülenler de sürprizdi... Advocaat, Hasan Ali’yi sağda oynatarak zorunlu bir karar almıştı. Solda da İsmail Köybaşı vardı. İki oyuncu da Fenerbahçe’yi savunma pozisyonunun ötesinde ileri hamlelere taşıyamadılar Mehmet Topal’ın vekili (!) olarak görevlendirilen Neustadter, bırakın Topal’ı kendini bile temsil edemedi. Fenerbahçe savunmasında yine Kjaer ve Skrtel ile ayakta durmaya çalıştı, direndi...

Beşiktaş’ta Tosiç’in boş bıraktığı stoper görevine Atınç Nukan’ın seçilmesi biraz şaşırttı izleyenleri. Ama dakikalar ilerledikçe Güneş’in isabetli bir karar aldığını gördük. Öte yandan yorgun ve sakat Atiba’nın yerini kimin alacağı da belliydi: Tolgay Arslan... İlk yarı biterken kurduğu oyun, Quaresma’ya attığı top akıl ve çabukluk gösterisiydi. Q7 de ilk yarıdaki en etkili hareketini işte o anda sergiledi... Aboubakar’a boş alanda yaptığı asistle soyunma odasına neşeli gittiler.

Yokların Derbisi’nde Fenerbahçe saha

Yazının Devamı

Durgun, dağınık, duygusuz

7 Mayıs 2017

Keyif kuş olmuş, uçup gitmiş.

TT Arena’daki Galatasaray gerçeği böyleydi... Avrupa Kupaları’na katılabilmek için mücadele eden ev sahibi, konuğu Kasımpaşa’yı “boş evde” seyircisiz - taraftarsız karşıladı. Stadın tamamı kapandığına göre Fenerbahçe karşısındaki yenilgiyi “küfürle” protesto eden “koro” toplu cezayı hak etmişti. Keyif kaçıran ilk olay, tribün boşluğu...

İkinci olay da Igor Tudor - Bruma “nahoşluğu”! Portekizli hafta içinde “Zam yap yoksa giderim” diye rest çekince yöneticiler hiç de memnun olmadılar durumdan. Memnun olmayanlardan biri de maç sırasında Bruma’ya ancak 18 dakika dayanabilen Igor Tudor’du. Akla gelen ilk olasılık sakatlık... Hayır, öyle bir şey yoktu. Bu işte başka bir “sakatlık” vardı. Sonradan anlaşıldı... Bruma “laubali” oynuyordu. Pas hataları, top kayıpları, arkadaşlarından kopuk hali Igor’u “köpürtmeye” yetmişti. Hırvat Hoca kemendi atıp kenara aldı Bruma’yı. Yanisi hafifçe burnunu sürttü. Yerini alan Gary Rodrigues biraz daha ciddiyetle girdi oyuna...

..Ve sadece yedi dakika sonra golü yediler. Kemal Özdeş’in Kasımpaşası oyunu doğru oynayarak, sakin ve doğru hamlelerle gollerini attı. Önce Adem Büyük’ün harika asisti ve sağdan kopup gelen Andre

Yazının Devamı

Ve Başkan tepetaklak

3 Mayıs 2017

On sekiz dakikada üç gol... Hiç hesapta olmayan, hayal kırıklığı yaratan, derin ve sarsıcı bir şok.
Elbette o şoka dayanmak, ayakta kalmak kolay değil... Ne Beşiktaş futbol takımı için... Ne de Beşiktaş taraftarları için.
Takım, özellikle ikinci yarıda maça ortak olmaya, sonucu çevirmeye çalışıyor. Olmuyor. Demba Ba’nın güzel golü durumu kurtarmaya yetmiyor. Olur ya, Beşiktaş kötü gününde!
Beşiktaş taraftarı için de durum tatsız. O şoka rağmen yerlerine oturmuyorlar. Takıma laf atmıyorlar, sallamıyorlar. Tam aksine, ayakta kalıp teknik direktör Şenol Güneş’e ve takıma destek oluyorlar, katkı vermeye çalışıyorlar. Geri dönüşü beceremeseler bile en azından o kötü günün sıkıntısını paylaşıyorlar. Takıma verdikleri destek, evrensel bir şarkıyı (Liverpool/ You’ll never walk alone) anımsatıyor.
Zirvenin iki takımı arasında oynanan o final değerindeki maçı, bitiş düdüğü çalmadan terk eden biri var.
Beşiktaş Başkanı Fikret Orman.
Başkan, tek sözcükle “tepetaklak” oluyor. İngilizlerin “up side down” dediği şey bu olsa gerek.

Yazının Devamı

Yorgun ve gururlu

1 Mayıs 2017

Başakşehir, Çarşamba günü sahasında Fenerbahçe’yi ağırladı... İkinci yarıda yoruldular ve 2-2 berabere kaldılar. Kupa yarı finalinin rövanşında da avantajlı değiller ama, iddialılar. Üç gün sonra lider Beşiktaş’ı karşıladılar Fatih Terim’de. Beşiktaş ise sezon başından beri en rahat zamanını geçirdi. Yedi gün full time çalışıp Başakşehir’in karşısına çıktı. Maçı dinlenmişler (!) değil, yorgunlar (!) kazandı.

Bu maçın bir anlamda “lig finali” özelliği taşıması, bize bir futbol macerası yaşatması beklentimizdi. Ne de olsa Türkiye’nin en iyi futbol oynayan ekipleri, en kaliteli hocaları ve futbolcuları sahada olacaktı.

Ama öyle olmadı. Başakşehir, hayal ötesi gollerle 18 dakika içinde 3-0’ı yakaladı. Beşiktaş, her hattıyla dökülürken sezonun belki de en kötü maçını oynadı. Topa sahip oldular (61-39) kullanamadılar. Ya rakiplerine kaptırdılar ya da saha dışına attılar. Gökhan Gönül - Adriano belki de en kötü günlerindeydi. Marcelo - Tosiç de öyle. Merkez Karakolu’nun iki kahramanı Atiba ve Oğuzhan, ne savunmaya, ne de hücuma destek verebildiler. Quaresma, korneri atarken bile topu auta gönderdi. Babel ve Talisca da baskılı oyunda rakiplerine teslim oldular. Cenk Tosun’u konuşmaya gerek

Yazının Devamı

Krizden alkış çıkaran adam: G.G.

26 Nisan 2017

Çaykur Rizespor - Medipol Başakşehir (3-3) maçından sonra çıkan olaylar, ibretlik derslerle dolu.
Masum bir genç kızımızın Emre (Belözoğlu) abisiyle bir fotoğraf çektirme isteği, bakın aklından ötelere uçmuş adamlar tarafından nerelere getirildi:
Adamın (!) biri, telörgünün arkasından Emre Belözoğlu’na elini uzatıp toke ettikten sonra saydırmaya başladı. Ne sporculuğunu bıraktı, ne sülalesini, ne de yakınlarını...
Emre Belözoğlu bu... Çıldırdı tabii... Adam yüz yüze çakıyordu lafını ama telörgü olmasa ne yapardı, bilemiyoruz. Bu durum Emre’nin telörgüye tırmanmasına yol açtı.
Bu durum elbette bir haberdi... A Spor muhabiri Selman Kutlu ile kameraman Ahmet Çağlar Yıldırım, mesleksel refleksle olayı kayda almaya başladılar.
Sakin ve efendice gösterilecek tepkilerle olay önlenebilir miydi? En azından denenmeliydi. Saydıran adama haddini bildirecek bir kaç söz de olabilirdi. Bunların kayda alınması hiç de sorun yaratmazdı. Ama Yalçın Ayhan, Ufuk Ceyhan ve Volkan Babacan öyle yapmadılar... İlk tepkileri “saydıran”a değil, görev yapan gazetecilere “Çekmeyin lan!” diye bağırmak oldu. Kutlu ve Yıldırım, görev yapmakta ısrar edince “fiziksel engelleme” ile karşı karşıya

Yazının Devamı

Kartal aslına döndü

25 Nisan 2017

Ne biçim yorgunluk bu? Fiziksel mi, mental mi, yoksa duygusal mı? Beşiktaş için belki üçü de geçerli.

Final şarkıları söylerken UEFA Avrupa Ligi’nde çeyrek finalin ötesine geçemeyen ve büyük hayal kırıklığı yaşayan Süper Lig lideri, Adanaspor karşısında farklı bir kadroyla maça başladı. İster rotasyon deyin, ister dinlendirme... Savunmada Atınç Nukan, yerini yadırgıyordu. Yedek kulübesinde iken daha iyiydi sanırım.. Cenk’in yerini Aboubakar almış, Quaresma’nın boş bıraktığı kanadı da Babel ve Talisca değişerek üstlenmişlerdi. Oğuzhan da forvet arkasında daha yaratıcı ve hücumcu göreviyle Atiba’nın yanındaki yerini Tolgay Arslan’a bırakmıştı.

Hakçasını söyleyelim... Tolgay Arslan özlediği görevi, özlenen bir performansla gerçekleştiriyordu. İki asist!... Atiba’nın fiziksel yorgunluğunu da hesaba katarsanız, merkezde iyi bir iş yaptığına ikna olabilirsiniz.. Quaresma’nın kenarda kaldığı oyun ilk yarıda Beşiktaş için arızalarla doluydu... Özellikle hücumda taşlar yerinden oynamıştı. Quaresma’sız olmuyordu. Şenol Güneş ikinci yarıya başlarken doğru bir hamle yapıp Atiba ile onu değiştirdi. Böylece topu her alanın şaşkınlıkla aradığı ilk adres yerine dönmüştü. Talisca hem gol atıyor, hem

Yazının Devamı

Geç kalan hamle

24 Nisan 2017

Günlerdir tartışılıyor bu maç. Üzerine teknik analizler, yorumlar yapılıyor. Herkes bir şeyler yazıyor, söylüyor. Kendi adıma bu yorum ve analiz furyasından yorulduğumu itiraf etmeliyim. Kaldı ki o yorumcular arasında ben de varım. Bu kadar tartıştığımıza, konuştuğumuza göre derbi de derbi gibi olmalı, değil mi? Hayır, öyle değil... Dün izlediğimiz o maç gerçek bir derbi değildi. Tek taraflı bir maçın derbi olarak tanımlanması mümkün mü! Galatasaray oynadı, Fenerbahçe karşıladı (ya da kovaladı), o kadar!

Maçın ilk 1 saatlik bölümünü izledikten sonra anladık ki İgor Tudor dersini iyi çalışmış. Herkesin kuşkuyla yaklaştığı fantezilerin peşine düşmedi. Üçlü savunma diye bir derdi olmadı. Ama şu da var: Dörtlü savunmanın sağında yer alan emektar Sabri, zaman zaman 5’li savunmanın sağ kanat oyuncusu gibi orta alana çıkarak hücum pozisyonlarının hazırlığında rol aldı. Yasin’in daha sıcak bölgelere geçişini sağladı. Hakçası, iyi oynadı.

Galatasaray topu kendi savunma alanının dışında tutma gayretindeydi... Bence en akıllı uygulama da bu oldu. Semih - Ahmet Çalık ikilisi pek sağlam durmuyordu. İkili mücadelelerde topu kapıp ileri taşımaya özen gösterdiler.

Baskılı oyunda Sneijder, Yasin,

Yazının Devamı