Sezonun bu zamanında iki karpuzu tek koltukta taşımak hiç de kolay değil. Başakşehir bu işi hiç zorlanmadan yapıyor, hem Lig’in, hem de Kupa’nın yükünü başarıyla taşıyordu.
Sonunda mutluluğu buldu mu, bulabilir mi? O kadar önemli değil... Başakşehir oyuna duyduğu saygı ile elinden gelenin en iyisini yapıyor.
Fenerbahçe’ye bakarsak... Gerçekten finali isteyerek, heyecanla koştular. İlk toplara bastılar. Pozisyonlara girdiler. Özellikle Robin Van Persie’nin üç pozisyonu var ki, goller akıl almaz biçimde kaçtı.
Dirk Advocaat, Abdullah Avcı ile hiç diyaloga girmeden yağmurda uzun süre kulübede oturmayı tercih etti. Avcı ise gayet sabırlı ve sakindi. Takımını da öyle yönetti. Ne var ki maçın gelişimi her iki hocayı da soluk soluğa bir koşunun içine soktu. Üstelik sadece futbolcularını oynatmadılar. Yaptıkları değişikliklerle, hamlelerle kendileri de adeta satranç oynadılar.
Emre (Dk.42) ve Sow’un (Dk.71) karşılıklı gollerinden sonra maçın inanılmaz bir hareketlilik kazandığına, oyunun hızlandığına ve düelloya dönüştüğüne tanık olduk.
Abdullah Avcı, “Ya hep ya hiç” diyerek 5 dakikada 3 değişikliği birden yaptı. Mustafa Pektemek, Napoleoni ve Holmen’le hücumdan başka hiç bir şey düşünmediğini ortaya koydu.
Savunmayı üçleyerek rakip yarı alanda inanılmaz bir baskı kurdu. Kupa statüsünün bu yanını çok seviyorum... Avcı o 1-1’in işe yaramayacağını bildiği için golü arıyordu. Buldu da. Holmen beklenen golü attı. Ancak 2 dakika sürdü mutluluk...
Fenerbahçe’de Alper’in yerini alan Ozan yine her şeyi yeniden başlatan golünü attı.
Maç uzadı. Kendi adıma memnun oldum. Çok iyi bir maç seyrediyorduk. Uzatma da keyfe yapılan ilaveydi.
Oradan penaltılara gitti maç... İki tur penaltı atışıyla heyecanın doruğuna vardık.
Sonunda Başakşehir final biletini aldı.
Ama haksızlık etmeyelim... Fenerbahçe’yi de Başakşehir’i de verdikleri onur mücadelesi için içtenlikle kutluyorum.
Advocaat için ne kadar üzgünsem, Avcı adına da o kadar sevinçliyim... İkisi de saygıyı ve finali hak etti dün... Sadece birinin yüzü güldü.
Eh sporun fıtratında var: İki tarafa da mutluluk yok!