Aykut Kocaman geçen yıl Konyaspor’a ilk uluslararası kupada (UEFA Avrupa Ligi) oynama hakkını kazandırmıştı. Bu yıl futbolcularıyla bu hakkı elemesiz doğrudan gruplara katılma keyfi ile kullandı. Hiç kuşkusuz penaltılarla Fenerbahçe’yi eleyip, finale yükselen Abdullah Avcı ve ekibi Başakşehir de bu kupayı hak etmişti. 120 dakikalık maraton maç bize keyif verse de veremese de iki takım da elinden geleni yaptı. İş penaltılara kalınca maalesef şans faktörü devreye giriyor. O zaman da birine ağlamak ötekine gülmek kalıyor.
Çoğu kişi Fenerbahçe’ye önümüzdeki yıl dönecek olan Aykut hocanın kontrollü oyun tutkusundan dolayı olaya kırık umutlarla bakıyor. Özellikle Fenerbahçeliler, takımlarından agresif bir hücum oyunu beklerken Kocaman’ın kontrollü futbol tercihine soğuk bakıyor. Dün gördükki Aykut Kocaman, daha kaliteli oyunculardan kurulu, daha iyi futbol oynayan lig ikincisi Başakşehir’i iyi süzmüş. O da Advocaat’ın ligdeki rövanş maçında yaptığı gibi ikili-üçlü kıskaçlar ve tam saha presle rakibine nefes aldırmadı. Oyuna ikincil, pasif bir duruşla uzaktan bakakalmadı. Sahanın her yerinde oyuna ortak oldu. UEFA Kupası maçlarında da Konyaspor, iyi savunma yapıyor, topu rakip yarı alana taşıyor, ancak golü bulamıyordu. Dün de öyle oldu. Kaleci Serkan dahil, 10 futbolcu canla başla çalışırken Bajic’in kaleye tek şut atmadan maçı bitirmesi Konyaspor’un en büyük zaafıydı. O da kendini penaltılarda affettirdi.
Başakşehir önce presten bunaldı. Visca, Cengiz ve Adebayor gol pozisyonlarını hazırlayamadılar, golü bulamadılar. Emre ve Mahmut merkezde üretkenlikten uzaktı. Şimdi durup sormak gerekiyor, sevgili Emre Fırat Aydınus ile yaptığın şikayet muhabbetleri kimi bozdu? Seni mi, yoksa hakemi mi? İlle de faul alacağım, hakem ille de kart göstersin diye o huysuz ihtiyarlar gibi şikayetçi oldu. Oyun konsantrasyonu dağıldı. İki tarafın savunması da çok zorlanmadan maçı penaltılara kadar taşıdılar.
Eskişehir’de futbol keyfinin o güzelim stada yakışmayacak biçimde duman altına gittiğini gördük. Anlaşılan o ki yeterli önlem alınmamış. Bizim ülkemizde futbol bir eğlence, bir oyun unsuru olarak maalesef kabul görmüyor. İnsanlar oyunu kavgaya dönüştürüp, kızıştırıp dumana boğmak için elinden geleni yapıyor.
Gecenin kaybedenleri elbette Başakşehir’in kupayı almasını ve kendilerine UEFA’da yol açılmasını bekleyen Antalyalılar... Maalesef onlar azalan turist sayısını Avrupa ziyaretleriyle dengeleme fırsatını kaybetti, yazık oldu.
Ne mutlu Konyaspor’a. Artık UEFA Avrupa Ligi’ne katılma alışkanlığı elde ettiler. Mevlana’nın kentini evrensele taşıyorlar. Bu çok büyük bir onur. En başta Aykut hoca, tüm takımı alkışlamak boynumuzun borcu. Medipol Başakşehir’e de teşekkür borcumuz var. Çünkü onlar hem lige, hem kupaya heyecan ve kalite katarak büyük bir gurur yaşadılar.