2005… Haziran ayının ilk haftası…
Galatasaray Teknik Direktörü Eric Gerets göreve başlar başlamaz genç takım oyuncularının antrenman ve maçlarını izledi. Alt Yapı Koordinatörü Ali Yavaş’tan, işaret ettiği oyuncuları ertesi gün odasına göndermesini istedi..
Tam 16 çocuk bekliyordu. Eric Gerets, kendi seçtiği yardımcıları Erdal Keser ile Reinhard Stumpf‘la birlikte odaya girdi. Tek tek adlarını sordu çocuklara, babalarının ne iş yaptığını da.. Çocuklar adlarını söylerken babalarının mesleğini tek sözcükle açıklıyordu.
Şoför… İşçi... Aşçı… Tezgahtar... Bekçi.. v.s.
Gerets, çalışma masasına oturup elini alnına götürdü. Hepimizin anlayacağı “alın teri” işaretini yaptıktan sonra konuştu:
“- Hiç şaşırmadım. Futbol, dar gelirli, sınırlı olanaklarıyla geçinmeye çalışan anne - babaların çocukları için umut kapısıdır. Çok memnun oldum. Çünkü benim babam da Brüksel yakınlarında küçük bir belediyenin lağım
Türk futbolunda başarısızlık, hayal kırıklığı, ekonomik sorunlar ve ilkesizlik giderek çözülmez bir “Gordion Düğümü” oluşturuyor. Efsaneye göre Frigler, kahinlerin sözüne uyarak şehre kağnıyla giren ilk adamı, Gordios’u, kral ilan ederler. Gordios da kızılcık dallarından ördüğü bağlarla arabasını tapınağa bağlar ve düğümü çözecek kişinin Asya’ya hakim olacağını söyler.
O kör düğümü çözmeye uğraşanlar, günlerce, aylarca enerji ve akıl tüketirler. Beceremezler. Tarihte “Büyük İskender” olarak anılan Makedonya Kralı da düğümün büyüsüne kapılır. Şehre girer ve uzun süre uğraştıktan sonra öfke ile kılıcını çekip kızılcık dallarından oluşan düğümü dağıtır.
Gerçekten Asya’nın hakimi olur İskender… Bugün bile adıyla anılan onlarca şehir vardır. Bir çok devleti tarihten silmiş, kendi imparatorluğunu kurmuştur. Kitaplarda çok büyük bir askeri deha olduğu da anlatılır. Ancak o da lanetlenmiş kabul
Gel de Platini’yi hayırla (!) anma!.. Avrupa futbolunda saltanatı bitti ama yaptığı “çomaklama”nın son örneğini Wembley’de izledik.
Avrupa Şampiyonası Euro 2020’yi çoklu ev sahipliği ile değişik bir formata oturttu. Yol yorgunluklarıyla dolu 11 kente yayılmış “göçebe” bir turnuva izledik. Yarı finaller ve final de tam “On her majesty service” (Kraliçe’nin hizmetinde) bir düzenleme ile Wembley’e taşınmıştı. Eh, hakem atamalarında da gereken yapıldı, gördük yani…
Böylece İngilizler, Avrupa Şampiyonası’nın 61. yıl dönümünde ilk kez finale çıktılar.. Finalin ikinci dakikasında da Luke Shaw’la Kupa’ya uzandılar… Ama İtalyanlar bu erken uzanışa razı olmadılar… İkinci yarıya fırtına gibi başlayıp 67’de Bonucci ile eşitliği sağladılar.
Bu finale nasıl gelindiğini bir gün çok daha ayrıntılı anlatırız elbet. (Unutmayın biz de adaydık 2020’ye).
Şimdi futbol diplomasisinin sırlarını, dedikodularını, kapalı kapılar ardında konuşulanları bir yana bırakıp sahadaki görünür
Olimpiyat Oyunları’nda ülkelerin kazandığı madalya sayısı çok önemli. CIO’ya göre resmi bir sıralama yoktur ama, her şeyi olduğu gibi madalyaları da dijital kültürün rüzgarına kapılarak oyunlardan önce sayanlar var. Bu alanda başarı gösteren araştırma şirketlerini de unutmamak gerek. Merak ediyorsanız, söyleyelim: Türkiye olimpik tarihinin madalya rekorunu kırabilir. Bu ne demek oluyor? En az 13 madalya oluyor. Spor tarihimizin en başarılı olimpiyatı Londra 1948’de toplam 12 madalya kazandık. Atina 2004 (11), Roma 1960 (9) ikinci ve üçüncü sırayı alıyor. Rio 2016 ise (8) madalya ile başarılı sayıldığımız organizasyon.
Önce yüksek sesle bir gerçeği açıklamalıyım. Gazete okumaya 1956’da Melbourne Olimpiyat Oyunları sırasında Milliyet ile başladım. O günden bu yana 65 yıllık tanıklığım var. Kanımca en iyi olimpiyat hazırlıkları Tokyo 2020 için yapıldı, yapılıyor. Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezi (TOHM) sayısı 22. Burada 1000’den fazla kadın ve erkek sporcu, antrenörlerin gözetiminde yoğun eğitim ve antrenman programına
Şenol Güneş, EURO 2020’nin travmasıyla kendi köşesine çekildi. Neredeyse üç hafta dolarken, nihayet bizi Riva’daki TFF Orhan Saka salonuna davet etti. Aklımızdaki her soruyu sorduk. Hoca her soruya yanıt verdi.
Kendi sorularımla başlayalım…
“Bilimin neresindesiniz hocam?” dedim, “EURO 2020’de hayal kırıklığı yaratıp evine dönen anlı şanlı takımlar bile “performans optimizasyonu” için iki uzman görevliyle turnuvaya gelirken, bizim kadromuzda kaç uzman araştırmacı- antrenör vardı? Cybex sistemine uygun ölçümlemeler yapıldı mı? Kadronuzda yeni araştırmacılar, ölçme- değerlendirmeciler var mı, olacak mı?”
Şenol Hoca bilimsel ölçülerden yararlandıklarını anlattı. Yanı sıra “mentör” konusuna da değindi: ”Oraya bir mentör de götürebilirdik ama ayrı bir sıkıntı olabilirdi...”
Şenol Güneş kısa sorulara uzun uzun yanıtlar veriyor. Top eziyor. Kullandığı iki anahtar sözcük var: “uyuşukluk” ve “eziklik”. Bu sözcükleri EURO 2020 maceramızı
Hepimiz faniyiz, ölümlüyüz. O nedenle hayalimizde ne varsa ömür boyu beklemeden, yılları birbirine eklemeden gerçekleşmesini isteriz. Majesteleri II. Elizabeth de öyle... 1966’da Dünya Kupası’nı İngiltere Kaptanı Bobby Moore’a verdiğinde 40 yaşındaydı. Bugün 95 yaşında. 55 yıldır bekliyor Kraliçe.. Ülkesinin takımına bir kupa daha vermek için… 25 yıl önce bir fırsat doğmuştu… İngilizler Almanlar’ı yenebilseydi final oynayacaklar, Kraliçe de heves ve coşkuyla Wembley’e gidecekti. Olmadı, Gareth Southgate’in kaçırdığı penaltıyla İngiltere yarı finalde elendi. O penaltıyı kaçıran oyuncu dün yine Wembley’de “Üç Aslan”lı takımın patronu olarak final tutkusuyla Danimarka’yı elemenin hesaplarını yapıyordu.
Danimarka’nın penceresinden bakarsak… UEFA’ya karşı inanılmaz öfkeliydiler. Eriksen’in, Finlandiya maçının ilk yarısı biterken kalbinin durmasıyla müthiş sarsıldılar… Sağlıkçıların anında ustaca müdahalesiyle duran kalp çalıştırılmış,
Wembley’de yarı finale çıkan İtalya ve İspanya çok farklı, beklenmedik bir hikaye anlattılar bize. Önce İtalyanlar ilk yarıdaki tutuk oyunlarıyla şaşırttılar. Sonra İspanyollar topun ve oyunun efendisi oldular ama maçı alıp götüremediler. Maçın ikinci yarısı ve uzatma devreleri fırtına gibi geçti. İki takımın da finale layık mücadelesini alkışladık.
Turnuvadaki bütün maçlarını kazanarak oynadığı futbolla takdir toplayan, savunma - hücum dengesini çabuk ve etkili oyunuyla sergileyen Mancini’nin İtalya’sı, ilk yarıda oldukça tutuk ve durgundu.
Akıl alacak gibi değil… İspanya, oyunuyla İtalya’yı adeta dondurdu. Çabuk ve akıcı paslarla Donnaruma’nın koruduğu kaleye yüklendiler. Rakip ceza alanında rüzgar estirdiler. Olmo’nun direkten dönen şutunun ikincisinde de Donnaruma golü kurtardı.
Luis Enrique’nin hepimize bir sürprizi vardı… Beş maçta iki gol atan ve yüzde yüzlük pozisyonları harcadığı için yoğun eleştirilere hedef olan Alvaro Morata ilk on birde yoktu. Yerini
TFF Genel Kurulu, 28 Temmuz’da Ankara’da toplanacak. Pandemi nedeniyle oluşan gecikmeleri de kapsayacak biçimde Başkan Nihat Özdemir ve yönetim kurulunun Mayıs 2021’den bu yana yaptıkları harcamalarla yeni bütçe tasarısı oylanacak…TFF Genel Kurulu, 28 Temmuz’da Ankara’da toplanacak. Pandemi nedeniyle oluşan gecikmeleri de kapsayacak biçimde Başkan Nihat Özdemir ve yönetim kurulunun Mayıs 2021’den bu yana yaptıkları harcamalarla yeni bütçe tasarısı oylanacak…Genel kurulda harcamaların ibra edilmesi, yeni bütçenin de onaylanması bekleniyor.Ama daha “temel” bir mesele var.İki farklı otorite, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile Kamu Denetçisi’nin uyarıları, uzunca bir süredir çözümlenmemiş, değiştirilmemiş biçimde tozlu dosyalar halinde neredeyse uyuyor.Sorun Tahkim Kurulu’nun oluşumunda düğümleniyor… Türkiye Futbol Federasyonu’nun kuruluşuyla ilgili 5894 Sayılı Yasa’nın 6. Maddesine göre “Tahkim Kurulu, bu kanun uyarınca bağımsız ve tarafsız bir zorunlu tahkim