Wembley’de yarı finale çıkan İtalya ve İspanya çok farklı, beklenmedik bir hikaye anlattılar bize. Önce İtalyanlar ilk yarıdaki tutuk oyunlarıyla şaşırttılar. Sonra İspanyollar topun ve oyunun efendisi oldular ama maçı alıp götüremediler. Maçın ikinci yarısı ve uzatma devreleri fırtına gibi geçti. İki takımın da finale layık mücadelesini alkışladık.
Turnuvadaki bütün maçlarını kazanarak oynadığı futbolla takdir toplayan, savunma - hücum dengesini çabuk ve etkili oyunuyla sergileyen Mancini’nin İtalya’sı, ilk yarıda oldukça tutuk ve durgundu.
Akıl alacak gibi değil… İspanya, oyunuyla İtalya’yı adeta dondurdu. Çabuk ve akıcı paslarla Donnaruma’nın koruduğu kaleye yüklendiler. Rakip ceza alanında rüzgar estirdiler. Olmo’nun direkten dönen şutunun ikincisinde de Donnaruma golü kurtardı.
Luis Enrique’nin hepimize bir sürprizi vardı… Beş maçta iki gol atan ve yüzde yüzlük pozisyonları harcadığı için yoğun eleştirilere hedef olan Alvaro Morata ilk on birde yoktu. Yerini Oyarzabal’a bırakmıştı. İspanyol hoca Morata’yı yedek listesine yazmıştı. Golü yedikten iki dakika sonra 62’de oyuna aldı ve 80’de Morata beraberlik golünü attı.
İspanya hem topa (65/35), hem alana, hem maça sahip oldu dün… Busquets’le, Pedri ile, Laporte, Jordi Alba, Olmo ve sonradan katılan Morata ile. Ağırlığını zaman zaman ezici ataklarla gösterdi.
Mancini’nin ekibi, ilk yarıdaki durgun ve solgun oyununu ikinci yarıda İnsigne ve Chiesa ile biraz daha akışkan hale getirdi. İtalyanlar skoru da buldular. İmmobile- Chiesa işbirliğinden Juventuslu adına yakışan vuruşla golünü atıverdi.
İlk yarısı golsüz biten maç, ancak ikinci yarıda heyecan, çeşitlilik ve gerçek bir yarı final havası kazandı. Dakikalar ilerledikçe iki takımın beraberliği bozma gayretleri ve sertlikleri de yoğunlaştı. İş uzatmaya kaldı. Uzatma devrelerinde yorgunluktan iki takım da etkinlik kazanamadı.
..Ve penaltılar: Futbolun en keskin terazisi. Oyunun en dramatik hali. O atışlarda nedense (UEFA 2000 finali hariç) hep kaybedenler adına üzülürüm ben…
Dün de öyle oldu. Luis Enrique için üzüldüm. Mancini’ye ve ekibine de saygı duydum. Hele Donnarumma… Sadece Morata’nın penaltısını değil, ülkesinin prestijini de kurtardı.
Futbol sanat gibi değil. Bir konserde herkes keyfi paylaşabilir ama, futbolda keyif kazananındır!.