Dizilerimizin büyük problemi!

6 Şubat 2016

Sürekli yenisi ekrana çıkartılan dizilerimizin en büyük problemi nedir diye sorsak eminim herkesin kendince verecek bir cevabı olur bu soruya. Bana göre de son dönemlerde dizi cephesinden yansıyan en büyük problem, ‘uzun ömürlü’ olamayış!

Müthiş bir dizi iştahı var orta yerde ama her geçen gün daha çabuk tüketir hale geldik her şeyi. Kolayca gözden çıkartır olduk onca emekle yapılan işleri. Yeni yılla birlikte peş peşe ekrana yağmaya başlayan dizilerin bolluğuna bakıyorum da… Aralarında sezon sayısı uzun olan o kadar az ki… Baş döndürücü bir hızla yeni yapımlar geliyor-gidiyor. Çekilmek için sırasını bekleyen proje trafiği, senaryo yazıp pazarlamak için çabalayanların hevesi de alabildiğine yoğun. Sektör gelişimi için bu olumlu bir tablo fakat ya işin kalıcılık yönü?

Bir işin problemsiz ve verimli sayılması noktasında kalıcılık çok önemli. Kalıcılık derken şöyle dört beş sezondan bahsediyorum. Yoksa gel geç yapımlar olarak bir iki sezonda televizyon dünyasının tozlu raflarını boylamak, dizicilik becerisi sayılmamalı. Ne yazık ki, biz bolca iş üretirken ve bununla övünürken bu detayı hep atlıyoruz. Öyle ki, neredeyse 15 bölümü geçen kendini başarılı sayacak. Ne komik ve

Yazının Devamı

Güneş’in Kızları harcanıyor mu?

30 Ocak 2016

‘Allah, insanı gördüğünden geri bırakmasın’ demiş atalarımız. Gerçekten de zenginken fakirleşen biri, hep darda yaşayandan çok daha büyük sorunlar hisseder bünyesinde. Çünkü alıştıklarını yapamaz hale gelmiştir. Derin mesaja sahip olan bu söz sadece insanlar için geçerli değil tabii. Başarılıyken durumu bozulmaya başlayan işlerin de sonu hüsran oluyor. Nitekim bir yaz dizisi olarak yola çıkıp Altın Kelebek’te ‘En İyi Dizi’ seçilen Güneş’in Kızları da ne yazık ki varlıktan yokluğa düşenlerin durumunda. Peki, bu olumsuz gidişatın gerekçesi ne?

Aslında Kanal D’nin reytinglerini yükselterek yaz aylarındaki performansıyla kanalının yüzünü güldüren… Bu başarısından dolayı da yeni sezonda yerini alan Güneş’in Kızları’nın gittikçe gerileyen durumunda etkili olan tek bir sebep yok. Bu olumsuz gidişat, farklı açılardan elbirliğiyle yaratılmış bir sonuç. Bundan dolayı başlıklar halinde değerlendirmekte fayda var.

GÜNEŞ’İN KIZLARI PAZARTESİ OLMAMALIYDI

Perşembe dizisi olarak ekrana çıkıp rakiplerine fark atarak zirveye yerleşen dizinin başarısını çelmeleyen ilk hamlenin kanalından geldiği düşünülebilir. Zira ‘Paramparça’ gibi önceki sezondan takipçisini tutmuş bir iş ve ‘Kırgın

Yazının Devamı

Filinta’cılar ‘‘Boris’i yedirmeyiz’’ diyor!

25 Ocak 2016

İnsan sevdiğinin eksiğini gediğini görünce, onun iyiliğini düşündüğü için bunları söylemekten; yaptığı hataları eleştirmekten kendini alamaz. Karşısındaki de şayet ona değer veriyorsa ve eleştiriye açık biriyse bunlara kulak verip toparlanır. Tabii uyarıların bir kulaktan girip diğerinden çıkması veya kızgınlıkla karşılık görmesi de mümkün. Ancak kulak ardı edilen hataların negatif sonuçlarla geri döneceği, zarar doğuracağı yadsınamaz bir gerçek.

Nitekim aynı durum diziler ve izleyicileri arasında da söz konusu. Bir dizinin takipçileri, o yapımdaki karakterlerin fanları alıştıklarının dışında bir gelişimle karşılaştıklarında hoşlarına gitmeyen detayları dile getirecekler… Muhatapları da bunları dikkate alıp ona göre düzenlemelere gidecekler ki, o işin başarı temposu düşmesin. Aksi takdirde performans kaybı kaçınılmaz!

Biz de hem bir izleyici olarak, hem de izleyicinin isteklerine tercümanlık yapan eleştirmenliği vazife edinerek, gerektiği hallerde bu doğrultuda yazmaktayız. Talepleri paylaşmaktayız. Daha önce de saptamalarda bulunduğumuz ‘Filinta’ dizisi bu gerekliliği doğuranlardan biri... Lakin görünen o ki, aynı zamanda izleyici isteklerini kulak ardı edenlerden!

‘DİR

Yazının Devamı

‘Hayat Şarkısı’ ruhumuza dokunabilecek mi?

18 Ocak 2016

En basit tanımla doğumdan ölüme uzanan süreç olarak değerlendirebileceğimiz ‘hayat’, anlaşılması ve değerlendirilmesi güç bir bilinmezlik deryası. Kimi, şarkı gibi akıcı yaşarken kimine göre hayat, bunalımlar ve çabalamalar sarmalındaki eziyet niteliğinde. Yaşanmışlıklar farklı biçimlerde de olsa nihayetinde öne çıkan iki kavram var hayatta… Arzuladıklarımız ve sahip olduklarımız! Bu ikili arasındaki denge yahut dengesizlik hayatımızın özeti gibi. Nasıl ki ‘hayat’tan ilham alan kurguların temeli de bu iki olgu üstüne kurulu. Çünkü öykünün çatışmacılığını desteklemek için arzulananla, sahip olunanın denkleşememesi en kolay yoldan malzeme yaratma özelliğinde.

Nitekim Kanal D’nin ‘Bağımlılık yaratacak’ şeklindeki büyük iddiasıyla yakında başlayacak olan yeni dizisi ‘Hayat Şarkısı’ da, arzuladıklarıyla sahip oldukları arasında kalmış bir grup insanın mücadelesine odaklı. Tabii her zamanki gibi ‘aşk’ da başköşede yerini almış olacak.

Kısacası; ‘Hayat Şarkısı’ tıpkı hayatın kendisinde olduğu gibi günü kurtarmalar, sürprizler, dayatmalar ve duygular üstüne bir iş! Verilen sözler, çocuksuluktan kadınsılığa uzanan çekişmeler ve erkekler kendi dünyalarını kurmaya çalışırken orta

Yazının Devamı

Ekranın çiçeği burnunda yenileri…

14 Ocak 2016

Yeni yılla birlikte ekranın yenileri birer ikişer yüzünü göstermeye başlarken her kanal kendi yayın temposu içinde öne çıkmak için gayretini göstermekte.

‘Yeter’, ‘Kördüğüm’ derken uzun zamandır reklamı yapılan ‘Gecenin Kraliçesi’ de girdi yayına. Kanal D’nin ‘Hayat Şarkısı’ merakla beklenen yeniler arasında. Cengiz Bozkurt’un da kadrosunda yer aldığı ‘Geldim, Gördüm, Güldüm’ isimli show’unu 18 Ocak Pazartesi akşamı saat 20.00’de başlatacak olan Show TV’nin, Şükrü Özyıldız’la Aslı Enver’i buluşturan ‘Kış Uykusu’ da yakında ekrana çıkacak. Yanı sıra proje aşamasında bir dolu yapım var sırada.

Televizyonda yeni dizi bolluğuna karşın burada fark yaratıp dikkat çeken olmak için gerekli ayrıntıysa, hiç kuşkusuz yapımların içerik kalitesi! Bu bağlamda çiçeği burnunda iki yeniyi değerlendireceğiz. Ele alacağım ilk yapım TRT 1’in dizisi ‘Seddülbahir 32 Saat’

“SEDDÜLBAHİR 32 SAAT” ÇANAKKALE’DEN BİR DESTAN…

TRT 1’in iddialı projelerinden olup dört bölümlük mini dizi şeklinde tasarlanan ‘Seddülbahir 32 saat’, tarihi anlatan bir kahramanlık hikâyesi!

Ana çıkarma bölgesi olarak seçilen Seddülbahir Cephesi’nde yaşananları anlatan dizinin konusunun tarihteki karşılığı, Çanakkale

Yazının Devamı

‘Yeter’in başarısı sürpriz mi?

10 Ocak 2016

Yaşamın değişmez gerçeği… Yanlışla doğrunun, kötüyle iyinin çekişmesi. Ne yazık ki çoğu zaman yanlış doğruya, kötü iyiye galip gelebiliyor. Oldukça moral bozucu bir durum ama neyse ki arada sırada bu haksız düzen tersine dönebiliyor. İşte o zaman, gerçekçi algıdan yana umut kesmemekte ne kadar haklı olduğunuzu görüp sevinmemek mümkün değil. Yanlış olanın çabucak fark edildiğini ve iyiye layık olduğu değerin verildiğini görmekten daha güzel ne olabilir ki? Bu duyguları eminim pek çok kez farklı olaylar karşısında hissetmişsinizdir.

Bize bunları hissettirip söyletense, ilk bölümüyle büyük haksızlığa uğrayan ‘Yeter’ dizisinin ikinci bölümdeki büyük başarısı… Dizi, pisipisine harcanmadan yanlıştan dönülmesi! Peki, nasıl oldu da izleyici yaptığı yanlıştan döndü, dizinin bu başarısı sürpriz mi? Kesinlikle hayır. Neden derseniz…

YETER’İN BAŞARISI EMEĞİNİN HAKKI!

İkinci bölümüyle, ‘Kurtlar Vadisi Pusu’ hariç, total izleyici grubunda yeni başlayan ‘Kördüğüm’ de dâhil olmak üzere Perşembe dizilerini geriden bırakarak üçüncülüğe yerleşen… AB grubunda da beşinci olan ‘Yeter’in, performansını doğru algıyla izleyen herkes bu başarıda sürprize yer olmadığını anlar.

Gerçek şu ki, asıl

Yazının Devamı

‘İşte Benim Stilim Ünlüler’de manzara nasıl?

3 Ocak 2016

İnsanların gitgide gösteriş merakına kapıldığı, başkalarının hakkındaki fikirlerini daha çok önemser olduğu günümüzde ‘stil’ olayı da aldı başını gidiyor. Bunca karmaşa, üzüntü arasında neyin stili diye düşünenler çıkabilir. Haklıdırlar da… Ama hani demişler ya, ‘Ayranı yok içmeye tahtırevanla gider mıçmaya’… Dertlerin zincir yapılıp bir kenara bırakıldığı yerde, stil merakı da o hesap. Herkeste bir stil heyecanı, tarz yaratmak için bir çaba... Hele ki stillerini sergilerken aslında pek çok stilsizlik ortaya çıkartanların kavgalı gürültülü rekabetçiliğini izlemek söz konusuysa, stil düşkünlüğü başkalaşıyor adeta. İzleyici hem gözünü şenlendiriyor, hem de ruhundaki kavgacılığı tatmin ediyor bir bakıma!

‘İşte Benim Stilim All Star’ın hemen ardından TV 8 ekranında yer bulan ‘İşte Benim Stilim Ünlüler’, yenilenmiş jürisiyle yeni yılın yeni fenomeni olmak için adımını atarken, yarışmanın kendine güvenini sağlayan da bu mantık işte... Artık bundan sonra gelsin bomba tartışma haberleri, ünlülerin ününü katmerleyecek stil rekabetleri. Normal tabii. Zira işin özü bu… Garip olansa, yarışmanın ilk bölümüne AB grubundaki izleyicinin totalden daha çok ilgi göstermesi! Demek ki tuzu kuru

Yazının Devamı

Yılbaşında hangi kanalda ne var?

28 Aralık 2015

Yılbaşı programı çok TLC…

Yeni yıla sayılı günler kala kanallar da özel programlar sunmak için kolları sıvadı. Gerçi eskisi kadar bir gayret yok… TRT dansöz çıkartacak mı, çıkartmayacak mı merakının heyecanı çoktan unutuldu gitti ama yine de yılbaşı gecesi dendiğinde insan her gün alıştığının dışında bir farklılık görmek istiyor televizyonda. Tabii bu istek, eski yılı uğurlayıp yenisini karşılamayı evde yaşayacaklar, yani tek eğlencesi beyazcamın renkli dünyası olanlar için geçerli. Yoksa diğerlerinin umurunda mı yılbaşı gecesi hangi kanalın ne program yapacağı? Bizim hedef kitlemiz de onlar değil zaten. Üstelik yılbaşını ev çatısı altında aile ortamında geçirmenin hem bağları güçlendirdiğini hem de böylesi bir gecede yollara düşmenin taşıdığı riskleri, dahası yenilecek kazıkları düşünecek olursak televizyonun başköşeye kurulduğu yeni yıl karşılamasının güzelliğinin bir başka olduğunu da unutmamak lazım.

İşte biz de bu mantıkla yılbaşı ekranına yönelip kanalların o gece için hazırladıkları programlara göz atalım dedik. Normal yayın akışlarındaki programlarını bozmadan ‘yılbaşı özel’ halleriyle 2016’yı karşılamaya hazırlanan kanalların yarattığı klişe tablo karşısında da

Yazının Devamı