ADIM ADIM BAĞIMSIZ LONDRA

8 Mart 2011

Bugüne kadar bilmediğim şehirleri hep yalnız ve haritasız keşfe çıktım. Ama Independent London ve London Design Guide’la tanıştıktan sonra kendi yöntemlerimi sorgula-manın zamanı geldi


Bir şehri nasıl keşfedersiniz? Malum, gezgin ruh hali renk renk, çeşit çeşit... Haritayı elinden düşürmeyeni, ille de orada yaşamış birini bulup cool adresleri defterine not edeni ya da alışverişiten şehir turuna turistliğin dibine kadar hakkını vereni ilk akla gelenler. Bir de tüm bu saydıklarımın kesişim kümesindeki insan tipi var ki, bırakın birlikte tatile çıkmayı, mümkün mertebe birlikte organize işlerle kalkışmayın.
Benim şehrin alnını karışlama maceram ise biraz sancılı, biraz tuhaf, oldukça şuursuz ama hep heyecanlı, hep beklenmedik. Tarifi iki kelimeden ibaret: Yalnız ve haritasız! Öyle damdan düşer gibi, rüzgâr nereden eserse, yemek kokuları nereden gelirse hesabı. Ucu çıkmaz sokaklara değse de, aynı dükkânın önünden beş kez geçmeme sebep olsa da yolun sonu hep sürprizli, keşifli.

Independent London = Kutsal kitapFarklı bir şehre ayak basmamla beraber sokaklarda kaybolmanın, yön duygusundan yoksun, bir oraya, bir buraya savrulmanın heyecanıyla bitiyorum. Şehir merkezine gelmemizle

Yazının Devamı

LONDRA’DA BUNLAR KONUŞULUYOR

6 Mart 2011

Elimde kılavuz niyetine iki orijinal kitap, London Design Guide ve Independent London, bir başıma ilk bakışta gözükmeyen Londra’yı keşfe koyuldum

Önce Londra sıcak gündemi; bir sonraki yazıda kafesiyle, barıyla, tasarım butikleriyle bağımsız, lokal Londra hikayesi...

Kapakta bir prens:
Gözler ’küçük prens’ Harry’e çevrildi. Harry mükemmel bir zamanlamayla ‘cool’ erkek dergisi GQ’nun mayıs kapağında arz-ı endam edecek. Geçen sene GQ tarafından yılın 35 yaş altı en cool erkeği seçilen küçük prens dergiye kapak olması için manalı bir şart koşmuş: Afganistan’da bacağını kaybetmiş, ağır yaralanmış askerlerin tekrar yürüyebilmesi için kurulan ‘The Walking with the Wounded’ vakfına ‘yüklü’ bir yardım yapmak.
Kapak için İngiltere’nin meşhur fotoğrafçılarından David Bailey’in bambaşka bir prens portresi çektiği konuşuluyor. GQ, erkek soymaktan pek hazzetmez. Rol modeli erkek isimler genelde en jilet halleriyle kamera karşına geçer, cool bir bakış fırlatıp, işten güce aşktan meşke çatır çatır konuşurlar. Poz vermeyen, basına konuşmayan asi prensin ağzından dökülen inciler Londra’da büyük merak konusu.

Yazının Devamı

HIZLANDIRILMIŞ iSTANBUL GÜNCELLENME TURU

1 Mart 2011

Bir bakışta, bir nefeste şehirde nerede ne açılmış, kim ne konuşuyor turu yapalım

Umut Eker’in mağazası: Umut Eker farklı başlıklarla radarınıza takılmış olabilir: Model, stil danışmanı, tasarımcı, dövme tutkunu ve Simay Bülbül’ün sevgilisi. Geçen haftalarda açtığı mağazası Umut Eker VIII, kendisini daha yakın takibe almanız için başlı başına bir neden. Galata’daki Lastik Pabuç’un alt katında açılan Umut Eker VIII, şehrin ‘şimdilik’ en orijinal mağazası. Erkeklere yönelik çanta, kemer, cüzdan, bileklik ve yüzük tasarımlarının satıldığı mağazanın dekorasyonu için Umut, yedek parça satan dükkanları, tesisatçıların raflarını tavaf etmiş. Ücra köşelerden topladığı gösterge panoları, eski kablolar ve su vanalarıyla Umut’un mağazası tez görülesi, keşfedilesi bir yer.

!f’in bitmeyen partileri: !f, parti maratonuna ZERO ev sahipliğinde, Absolut sponsorluğunda, X-Large’de düzenlenen kapanış partisiyle son verdi. Mekanlar farklı da olsa, partilerin tamamı !f paydasında toplanınca, bir yerden sonra bağımsız partileme işi tekrara düştü. Aynı yüzler, aynı muhabbetler, benzer müzikler... Bölünerek çoğalma yerine derli toplu 1-2 parti yapılsa daha şık olmaz mıydı?

Büyük Ev Ablukada’nın

Yazının Devamı

FOBiMi NASIL YENDiM?

27 Şubat 2011

Moda partilerin tadını kaçıran, havasını değiştiren iki durum blogger gözler ve ‘fashionable’ hallerle nasıl başa çıkılır? Binboa partisinde deneyledim, bizzat üstesinden geldim. İşte sırrı...

Bir partinin davetiyesine moda tasarımcıların ismi sıra sıra dizilmiş; adına ille de bir ‘fashion’ lafı iliştirilmişse, o partiden tırsarım. Derdim tasarımcılarla, partinin ev sahipleriyle değil. Aksine tanıdığım tasarımcıların çoğu sıcak, esprili, üretken ve konuşkan kişilikler. Fark ettim ki ‘fashion’ ve ‘parti’nin yan yana gelince gözümde bu kadar ürkütücü hale gelmesinde iki sebep var: Blogger gözler ve fashionable haller. Blogger gözlerin ferine bir otorite hal çökmüş, defile boyunca podyuma doğru atılan ‘olmamış’ bakışları yetmezmiş gibi parti alanına da dans etmek yerinde bir bakış, bir süzüş takılır dururlar. Ağızlarından düşmeyen laf da gayet tuhaf: “Moda partisine böyle mi gelinir? Ayıp!”
Henüz ‘bilmediğini bilmeme’ seviyesindeki bloggerlara dair Hakan Öztürk’ün Fashion Week arifesi döktürdüğü bir tweet hala kulağımda çınlar: “Kendini blogger zanneden bilgisayar kullanıp kendine bir blog açan hazımsız dangalaklar, senede iki defa yaşadıkları çukurdan çıkıp aylarca emek

Yazının Devamı

KADINLAR iÇiN TEK GECELiK REHBERİ

22 Şubat 2011

Tek gecelik ilişki kılavuzuna devam. Sıra kadınlara yönelik analizlerde. Nazan Öncel bir şarkısında boşuna dememiş “Ben de bir melek değilim. Bugün canım sevişmek ister.” Dişi şeytanların şerefine


“Parlayan oyuncu / model”
Nasıl mimlenir?: Farz edelim siz de o meşhur, yerli dizi, magazin programı izlemeyen, National Geographic’ten başka kanal açmayan gruptansınız ve Kıvanç Tatlıtuğ, Fırat Çelik gibi isimler size pek bir şey ifade etmiyor. Söz konusu isimleri mimlemek için bardaki kadınların bakışlarını takip edin. Hepsi tek bir isimde toplanacaktır.
Nerede bulunur?: Göz önünde olmaya, bakılmaya, beğenilmeye ihtiyaçları var. Elinizde ‘görünülmesi gereken mekanlar’ listesi kapı kapı gezin.
Artısı: Planlarınız arasında kısa yoldan meşhur olmak varsa gülümseyin, magazin ordusu yolunuza pusu kurmuş sizi beklemekte.

Yazının Devamı

TEK GECELiK iLiŞKi REHBERi

20 Şubat 2011

Gece, barları ve kulüpleri dolduranların aklında tek cümle vardır: “Bu gece eve kiminle döneceğim?” Oyunun kuralını öğrenmek, oyuncuları tanımak adına size pratik tek gecelik ilişki rehberi sunuyorum

‘Model’

Kimdir?: Ortamın en uzun, zayıf, şahin gözlü olanlarıdır. Yüzlerinde sıkılmış bir ifade, ellerinde bir şampanya, göz temasından kaçınan, hafif hafif salınandır.
Nerede bulunur?: Sıcak gece kulüpleri, cool partiler, hit restoranlar modellerden sorulur. Havalı moda şovları, kilit etkinliklerdir.
Artısı: Kim ertesi sabah “Dün gece bir modelle beraberdim” lafını sarf etmek istemez ki?

Yazının Devamı

HAFTANIN EN KONUŞULAN PARTiSi

13 Şubat 2011

Hafta içi Supermarket’teki ‘White is the new Black’ partisi önce ‘Ünlüler beleş telefonu havada kaptı!’, ‘Ünlülerin bedava Blackberry yarışı’ gibi başlıklarla servis edildi. ‘Beleşçi ünlüler’ lafları aldı yürüdü. Kafamda beliren sorular daha başka...

Geceye katılan ‘celebrity’ isimlere Blackberry Torch White hediye edilmesi gecenin en konuşulan ve en tartışılan konusuydu. Gecenin gezici ekibi olarak önce ‘celebrity’ meselesini masaya yatırdık. Etrafımdaki ünlü simaları hızlıca taradım.
Radara takılan isimler arasında Vatan Şaşmaz, Ece Vahapoğlu, Metin Arolat, Çağla Kubat, Önder Bekensir ve Ece Erken de vardı. Şimdi hangileri kime ve neye göre ‘celebrity’ kontenjanına giriyor? Bir kere mesleğinizin önüne ‘ünlü’ sıfatı yapıştı mı celebrity ligine girmiş mi oluyorsunuz? Yok mu küme düşen bu ligde? Kariyerindeki şanssızlıklardan dibe çakılanlar bir yana bir de kendini bilmez hallerden ‘Şaşmaz’, arka kaportası ‘Erken’ kalkmış hâla da inmemiş, acı ‘Oralet’ tadında, Vahapoğullarından oluşan bir takım ünlüler kadrosu var etrafta. Gereksiz gündem işgal etmekten, düşme hattına çakılmış, son kullanma tarihi çoktan geçmiş, şuursuzca geziyorlar ortalıkta.

İstemem yan cebime
Bizdeki

Yazının Devamı

BU TRENDE ‘FRANSIZ’ KALDIM

8 Şubat 2011

4-5 sene önceydi sanırım. Bar çıkışı iki kız bir erkek taksiye doluşmuş, kızlar taksinin arka koltuğuna kurulduğu gibi bir gece ritüeli olarak aralarında kaynatmaya başlamıştı. Gaipten ingilizce sesler duyunca “Yok ya bu kadar da kafam güzel olamaz” demiştim önce. Baktım, sesler tanıdık. Arkamı dönmemle fark ettim ki bizim kızlar ingilizce kaynatmaya başlamış, bülbül gibi şakıyorlar. Kimi cümleler sansürlenecek cinsten olunca taksi şoförü karşısında utanmamak/sıkılmamak adına ingilizcenin güvenli sularına sığınmışlar. Yanımdaki henüz 20’lerinde, kafada bir kutu briyantin, elinde ince gümüş tespihiyle direksiyon sallayan gence baktım. Arkadaki ‘ingiliz tiyatro’ karşısında tepkisini ölçmeye çalışırken fark ettim ki yolların İsmail YK’sı elinde olsa dikiz aynadan içeri girecek, arka koltuğa ışınlanacak. Kızların güzelliğine, “Acaba aralarında ne konuşuyorlar?” merakını ekle. Şimdi tut tutabilirsen bizim yandan çarklı İsmail YK’yı. Kızların sohbet konusunu saklamadaki çabaları gayet anlaşılır bir durum. Benzer sahne özellikle genç kızlar tarafından İngilizce bilmediklerinden emin şoförün/barmenin/garsonun yanında çok yaşanmıştır, yaşanıyordur. Kendimi her ingiliz tiyatronun ortasında

Yazının Devamı