Ali Tufan Koç

Ali Tufan Koç

alitufankoc@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Moda partilerin tadını kaçıran, havasını değiştiren iki durum blogger gözler ve ‘fashionable’ hallerle nasıl başa çıkılır? Binboa partisinde deneyledim, bizzat üstesinden geldim. İşte sırrı...

Bir partinin davetiyesine moda tasarımcıların ismi sıra sıra dizilmiş; adına ille de bir ‘fashion’ lafı iliştirilmişse, o partiden tırsarım. Derdim tasarımcılarla, partinin ev sahipleriyle değil. Aksine tanıdığım tasarımcıların çoğu sıcak, esprili, üretken ve konuşkan kişilikler. Fark ettim ki ‘fashion’ ve ‘parti’nin yan yana gelince gözümde bu kadar ürkütücü hale gelmesinde iki sebep var: Blogger gözler ve fashionable haller. Blogger gözlerin ferine bir otorite hal çökmüş, defile boyunca podyuma doğru atılan ‘olmamış’ bakışları yetmezmiş gibi parti alanına da dans etmek yerinde bir bakış, bir süzüş takılır dururlar. Ağızlarından düşmeyen laf da gayet tuhaf: “Moda partisine böyle mi gelinir? Ayıp!”
Henüz ‘bilmediğini bilmeme’ seviyesindeki bloggerlara dair Hakan Öztürk’ün Fashion Week arifesi döktürdüğü bir tweet hala kulağımda çınlar: “Kendini blogger zanneden bilgisayar kullanıp kendine bir blog açan hazımsız dangalaklar, senede iki defa yaşadıkları çukurdan çıkıp aylarca emek verilen koleksiyonlar hakkında atıp tutup sonra da iki medya maymununa yalaklanmak için ‘İşte stil budur’ diye yazmasın. Ciddiyim, tekme tokat dalacağım. Hayatınız boyunca aha işte o klavyenin izin verdiği kadar yaklaşırsınız modaya.”
Sayın Öztürk’ün öfkesine hak vermemek elde değil.


Bu partide herkes manken
İkinci rahatsız edici durumsa şu bitmek bilmeyen fashionable haller. Moda partisini duyan başlar takıp takıştırmaya, sarar podyum merakına. Davetlilere dikkatli bakın. Sanırsınız hepsi birer manken, bar önü alanı kendince podyuma dönüştürmüş, o hayatının catwalk’ını yaparken, sanki herkes nefesini tutmuş onu izliyor. Öyle bir kaşlar çatık, bel kıvrık, salına salına mankenleşme hali hakim. Stil icabı kimi yataktan fırlamış kimi nikahtan kaçmış. Öyle ‘smart casual’ haller de sökmüyor moda partilerde. İlle de podyumdan fırlamış gibi, pek havalı, über stil olacaksın. Ağır iş, fazla mesai gerektirir. Hele erkek olunca kafadan veto ediyorsun olayı. Gardıroba şöyle bir bakıp aklımın bir köşesinde blogger gözler, diğerinde fashionable haller partiye gitmekten caydığımı bilirim.

Partinin gizli kahramanı: The Siyah Ceket
Perşembe gecesi Binboa’nın Spoil’de verdiği partinin davetiyesinde Gamze Saraçoğlu, Özgür Masur, Mehtap Elaidi, Simay Bülbül ve Tuvana Büyükçınar’nın ismini; parti adı olarak ‘Binboa Loves Fashion’ ibaresini görünce yine bir titreme belirdi vücutta, geçmişteki tatsız kareler çaktı bellekte.
Gardırobu aralamışken bir an ‘o’ parlamaya başladı ışıl ışıl: The Siyah Ceket. Londra’nın hip bölgesi Shortedich’i karışlarken karşıma çıkmış, kendime ‘kara gün dostu’ olarak bellemiş, eski dost ceketlerin kat be kat misli fiyatına almış, gardıroba asmıştım. Ve o gün geldi çattı. Beni düğmeleri açıkken ‘Matrix’in Neo’su; kapalıyken mafyöz bir rahibe dönüştüren The Siyah Ceket’i gururla geçirdim üzerime. En fashionable halimle Spoil’in yolunu tuttum.

Spoil mi Ex-Public mi?
Masur’u ayrı tutalım, partinin ev sahiplerinden dört kadın modacı aynı evin farklı karakterlere sahip sıkı fıkı dört kız kardeş gibiydi. Masur’u dahil edelim, beş modacıyı bir araya getiren ilham perisi ise yeni Binboa şişesi.
Yanımdaki arkadaşım davetiyedeki ‘Spoil’ (Ex-Public) ibaresine takılınca gecenin sorusunu kamuoyu yoklamasına açtı: “Şimdi bu durum Public’in başarısı mı Spoil’ın olmamışlığı mı?”
Şahsi fikrim, ortaklardan Muhittin Ülkü’nün burayı kulübe dönüştürmemekte, ‘restoran-bar’ kimliğinde tutmakta kararlı olmasından ötürü Spoil’in hiçbir zaman Public olmaya oynamadığı yönünde. Hâlâ Public olarak akıllarda kalması ne Spoil’in başarısızlığı ne de Public’in başarısı. Yine de Binboa partisindeki müthiş kalabalık gösteriyor ki insanlar bu mekanda Public’in ilk açıldığı zaman yakalanan o parti ruhunu arıyor.
Fashion Week’in yan sanayi Suzy Menkes’leri bloggerlar yerine, bol bol dans eden neşeli bloggerlar partiye katılınca moda partilerine dair fobimi tamamen kırmış oldum. Sırtımda The Siyah Ceket, alnım açık, pusu kurmuş beklemekteyim. Hadi gelin üzerime, korkmuyorum!