Dünyanın gücü kalmadı; dünya kan ağlıyor, yaşlılar ölüm korkusu yaşıyor, çocuklar yarınlardan endişe duyuyor; tüm bunların sebebi ben ve biz demenin ne olduğunu bilmeyen insanlar.
Covid-19 adlı bir virüs! Malum bilinmeyen her şey insanı korkutur. Yapısını bilemediğimizden dolayı ölümcül sonuçları her birimizi hem üzüyor hem de büyük endişe duymamıza sebep oluyor. İnsanlık, tarih boyunca veba, sıtma, kolera olmak üzere birçok salgın hastalıkla karşı karşıya kaldı. Covid-19 da bunlardan biri ve önceki pandemiler gibi nihayetinde aşısı, ilacı bulunacak elbette. Bu ve benzeri virüsler gelecekte yeniden ortaya çıkacak ne yazık ki! Sadece Covid-19 ile neredeyse darmadağın olan tüm ülkelerin sağlık kurumları, ekonomileri, insanların psikolojileri yarınlarda kalıcı hasarlar bırakacak. Neden bu böyle oldu demeden önce, vardır bir sebebi diyen insanlar olmak zorundayız!
Doğaya verdiğimiz zarar
İnsanoğlu doğayı çok hızlı bir şekilde yok ediyor ve bunun ne yazık ki hiç farkına varmayacak şekilde bencil olduğu için de yok etmeyi sürdürüyor. Bu ve benzeri virüsler, doğaya verdiğimiz zararların sonucu olarak ortaya çıkıyor. Hem fiziki olarak hem de duygu dünyası genelinde doğaya dönmek zorundayız. Doğadan kopan herkes tüketir, bencilleşir, ihtiyacından fazla olan her şeyi biriktirir. Manasız isim ve sıfatlar elde etmek ise “kendisini diğerlerinden üstün görmek, gösterebilmek için” bencilliğin bir diğer ahlaki zafiyetidir.
Göremediğimiz, ne olduğunu bilmediğimiz bir virüs, tüm hayatımızı altüst etti; buna sebep olanlar binlerce yıldan beri dünyayı yanlış yöneten insanlardır. Irk, mezhep başta olmak üzere ayrıştırmalar global sorun haline getirilmişken, aynı ırk ve inançta olan toplumlar ise birbirlerine karşı son derece ahlak dışı bir yarış içine girmişlerdir. Makamlar nasıl elde edilir diye düşüneceğimize, makama geldikten sonra o makamın hakkını nasıl verebilirim diye sorumluluk sahibi olmak gerekir. Neden bu insanların büyük bir çoğunluğu meşhur olma derdindeler? Meşhurluk kişisel bir egodur ve sadece kendisi için çaba gösterir. Eylemlerinde, söylemlerinde “ben”den başka bir şey yoktur. Ve cahil kalmış toplumların büyük bir bölümü bu meşhurlara imrenir ki, işte bu çok vahim bir tablodur. Oysa ki eylemlerinde, sözlerinde, tavırlarında ben yerine sen diyen ünlülere benzemeye çalışmamız gerekir. Ünlü bir kahramandır, meşhur ise saman alevinden başka hiçbir şey değildir.
Gönül kapılarını açın
Covid-19’un etkisini tüm dünya liderleri iyiden iyiye gördüler; ancak bunun nedenini bilmek durumundalar. Bu dünya hepimizin! Dünyayı daha fazla tüketmemek için en güçlü, en zengin sadece ben olacağım sevdasından, yarışından çıkın. Silah endüstrisini yok edin; kapatmayın kapılarınızı “el” deyip kategorize ettiğiniz aynı cinsten olduğunuz insanoğluna! Açın hem sınırlarınızı hem de gönül kapılarınızı birbirinize. Bu dünyanın artık bencil düşüncelerin verdiği zararlara gücü kalmadı; dünya kan ağlıyor, yaşlılar ölüm korkusu yaşıyor, çocuklar yarınlardan endişe duyuyor; tüm bunların sebebi ben ve biz demenin ne olduğunu bilmeyen insanlardır.
Biz demenin bütünsel çerçevesini algılayamamış olan gruplar, kendilerini bütünün parçasından ayırarak ve diğer insanları zayıflatmakla, başarısız kılmakla bir başarı elde ettiklerini zannederler. Ancak küçücük bir virüste tüm insanoğlunun ortak mücadelesine ihtiyaç duymak zorunda kalırlar. Bu bağlamda başka toplumları zayıf düşürerek elde edilen her sermaye, onlara sağlık, teknoloji, eğitim olarak iade edilmelidir. Gelişmiş toplumlar az veya hiç gelişmemiş toplumları kendi seviyelerine getirmek zorundadırlar. Tüm dünya birbirine yakın refah seviyesine geldiğinde, bu tip virüsler ancak o zaman daha kolay kontrol altına alınabilirler. Elbette güzelim cennet dünyamız da böylece nefes almış olur.
Dünya nefes alamadığı zaman bizler de nefes alamayız. Bu dünya cennetin aynasıdır; üzerindeki her şey ve herkes de Yaradan’ın tecellileridir. Kendini Yaradan’ın nezdinde görmek mi istiyorsun? Karşındakine davrandığın hallere bak yeter!