26.11.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:
ÖNDER YILMAZ Ankara
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’nun hazırladığı raporun “Genel Değerlendirme” bölümünde, Sovyet işgaline karşı “Ölüm Üçgeni” denilen Adapazarı-Bolu-Sapanca bölgesinde gömülen silahların, başta Kürt iş adamları olmak üzere faili meçhul cinayetlerde kullanıldığı belirtildi. Raporda, Özel Harp Dairesi’nin bu silahları kullanmak için sayıları yüzbinlerle ifade edilen sivili eğitip, toplum içinde uyuttuğu belirtildi. Raporda şu tespitler yer aldı:
ÖZEL HARBİN GİZLİ ADRESİ: Türkiye’nin gizli ordusunun yani Özal Harp Dairesi’nin adı gizlendi. Daire kağıt üzerinde Seferberlik Tetkik Kurulu olarak gözüktü. Özellikle sivil unsurların oluşturulmasında daha rahat faaliyet yürütmek için bu isim tercih edildi. Ancak görevliler kendi aralarında dairenin gerçek adını kullandılar. Özel Harp Dairesi’nin merkezini konuşlandırmak üzere Ankara Kızılay’da bir ev kiralandı. Adakale Sokak 36 numaradaki tek katlı bu ev bahçe içindeydi. Doğrudan NATO merkezinden yönetilen bu daire, Türkiye’de doğrudan Genelkurmay İkinci Başkanlığı’na bağlandı.
DEPOLAR AÇIĞA ÇIKMADI: Özel Harp Dairesi 1992’de Özel Kuvvetler Komutanlığı adını alarak tümen seviyesine yükseltildiğinde, sivillerin bağlı olduğu birim ayrı bir daireye dönüştürülmüştür. Batıda bu gizli orduların sivil unsurları tamamen dağıtılıp, kendileri için oluşturulan silah depoları açığa çıkarılırken, Türkiye’de sivil unsurların sayısında artışa gidilmiştir. Seferberlik Tetkik Kurulu’nun komuta seviyesi bu gün tümgeneral düzeyindedir. Çoğunlukla kilit bölgelerde ve noktalarda bulunan sivil unsurların sayıları hakkında kesin bir rakam bilinmemektedir. Bu konuda bugüne dek bir rakam bile telaffuz edilmiş değildir. Ancak sayıları yüz binlerle ifade edilmektedir.
GÖMÜLÜ KATLİAM SİLAHLARI: Sovyetler Birliği işgaline karşı ülkenin belli yerlerinde gizli silah ve patlayıcı depoları oluşturuldu. Bunlar çoğunlukla tenha yerlerde yer altına gömüldü. Bu silah zulalarının yerini o bölge ile ilgili görevleri bulunan Özel Harp Dairesi’ndeki önemli askerler ve bir de o bölgede bulunan ve kamplarda eğitimden geçirilen sivil unsurlar biliyordu. Büyük bir gizlilikle yer altına gömülen bu silahların numara kayıtları devlette kesinlikle bulunmuyor, kaybolmaları halinde hiç bir yasal işlem de yapılamıyordu. 1970’li yıllarda ülke içinde gerçekleştirilen katliamlarda kullanılan silahlar, sivillerin kullanması için gömülenlerdi.
GENELKURMAY’IN GÖREVİ: Genelkurmay Başkanlığı’ndaki Psikolojik Harekât Şubesi, 28 Şubat döneminde Psikolojik Harekât Dairesi’ne dönüşmüş, personel sayısı artırılmıştır. Bu da yetmemiş psikolojik harekat sadece bu daire tarafından değil aynı zamanda Genelkurmay İstihbarat ve Harekât Başkanlıkları tarafından da yürütülmüştür.
SAKALLI TSK PERSONELİ: 1997 yılında Genelkurmay Başkanlığı Psikolojik Harekat Dairesi’nin faaliyetleri ‘emniyet istihbarat notu’nda şöyle özetlenmiştir: Genelkurmay Harekât Başkanlığı’na bağlı Psikolojik Harekât Dairesi 5 şubeden oluşuyor. Diyarbakır, Elazığ ve İstanbul’da toplam 150 kadar subay ve astsubaydan oluşan gruplar da var. Gruplarda görevli personel sivil ve sakallı olarak çalışıyor.
u haber üretim merkezi: Bu daire tarafından yapılan ve yasal olmayan en önemli faaliyetler şunlar: RP’nin aleyhine haber hazırlayarak basına vermek ve yayımlanmasını sağlamak, şu ana kadar bu dairede hazırlanan 200’den fazla haber gazetelerde yayımlandı. Çiller’in ‘şerefsiz onbaşı’ sözüne tepki olarak DYP Genel Merkezi önünde yapılan ve Gaziler, Emekli Subaylar ve Emekli Astsubaylar Derneği üyelerinin katıldığı gösteri yine dairece düzenlendi.
HERKESİ KULLANILDI: Psikolojik Harekat, Kürt sorunundan laiklik tartışmalarına değin demokratik öneri ve fikirleri, meşru kurum ve yapıları hedef almakla kalmamış, bu çerçevede YÖK’ten başlamak üzere bütün devlet kurumları ve medya bu yönde yönlendirilmiş ve kullanılmıştır. Ana hedef tektip toplum yaratmak, oradan güç alarak siyaset üretmek, siyasete müdahale etmek olmuştur.
Ölüm Üçgeni’nde eğitim
1993 yılından itibaren faali meçhul cinayetlerde Güneydoğu’nun yanı sıra dikkat çeken bir başka bölge daha oldu. Bolu-Düzce-Sapanca’nın kesiştiği sınırlar. Hedefte bu kez Kürt işadamları vardı. Ölüm Üçgeni adı verilen bu bölgenin çok önemli bir özelliği var. Özel Harp Dairesi’nin 1950’li yılların sonlarından itibaren, olası bir işgal durumunda Sovyetler Birliği ordusunu durdurmak amacıyla sivil unsurları örgütlediği bölgeydi burası. Kürt işadamlarının bu bölgede öldürülmesi 1993 yılı MGK’da alınan kararlardan sonra başladı.
Ölüm listesinde
67 Kürt işadamının ismi vardı. Listenin başındaki Liceli iş adamı Behçet Cantürk, 14 Ocak 1994’te kaçırılıp öldürüldü. Sapanca yakınlarında cesedi bulundu. Kürt işadamları neden bu bölgede öldürüldü, bu bölgenin özelliği neydi? Bu bölge Özel Harp Dairesi’nin Sovyetler Birliği’nin Türkiye’yi işgal etme olasılığına karşın sivil halkı eğitimden geçirdiği yerdi. Adapazarı-Bolu-Sapanca üçgenindeki sivil unsurlar halkı da örgütleyerek Sovyetler Birliği ordusunu vuracaktı. Ayrıca işgal durumunda sivil unsurların kullanabilmeleri için bölgede bir de silah deposu vardı.