19.06.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
Ayşe Özdemir - Kimler geldi kimler geçti toplumun sinema yıldızları hafızasından... İlk anda akla gelenler Muhterem Nur, Belgin Doruk, Ayhan Işık, Türkan Şoray, Göksel Arsoy, Fatma Girik, Cüneyt Arkın, Filiz Akın, Hülya Koçyiğit, Ediz Hun, Tarık Akan, Kadir İnanır, Kemal Sunal, Şener Şen... Ayrıca diziler de bir yıldız yaratma gücüne sahipti 70’li yıllarda. Türkiye, Müjde Ar’ı 1975 yapımı “Aşk-ı Memnu” dizisiyle tanıyıp, sinemada zirveye çıkarmıştı. “Yıldız olma” mertebesine ulaşan sinema oyuncuları hem kültür aynasında hem şöhret tablosunda o kadar güçlü bir etkiye sahipti ki 7’den 70’e hemen herkes onları tanırdı. O kadar çok sevilip, sayılırlardı ki hayranlarından gördükleri ilgi nedeniyle yolda doğru dürüst yürüyemez, fotoğraf imzalamaktan yorgun düşerlerdi. Film galalarında da hayranlarının akınına uğrayan yıldızlar, bu nedenle özel hayatlarını da çok kısıtlı yaşardı. Milyonlarca kişi, hayranı oldukları sinema yıldızlarının filmlerini izlemek için salonları doldururdu. Evlerde gençlerin odalarının duvarları yıldızların posterleriyle kaplanırdı. Kitlelere mal olmak tam da böyle bir şeydi.
Ama şimdi durum çok farklı... Yüzlerce oyuncu var, onlarca dizi ve film çekiliyor, ancak bir yıldız olmayı başarabilen isimler çok az. Dizi bitince, film gösterimden kalkınca oyuncular da gündemden kalkıyor. Değil yıldızın imzalı fotoğrafını alabilmek için birbirini ezen hayranlara sahip olmak, akıllarda bile kalmıyor günümüzün pek çok oyuncusu. Peki ama neden artık yıldızlar yaratamıyoruz? Teknoloji icat oldu, yıldızlar kayboldu mu? Bu devirde ruhumuz da değişti mi? Sorularımızı sinema yazarı Kerem Akça yanıtladı.
Müjde Işıl
‘Bugün rekabet daha zor ve hızlı’
Milliyet’in sinema yazarı Müjde Işıl da oyuncuların “yıldız” olabilmesiyle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: “Geçmişte yıldız olarak tanımlanan isimler, bugünün koşullarında yine yıldız olabilirler miydi? Bu sorunun da cevabına odaklanmak gerek diye düşünüyorum. Geçmişte rekabetin bugüne göre çok daha az olması, seyirciye ulaşma konusunda mecraların kısıtlı olması (sinema ve/veya tiyatro), oyunculuk kriterlerinin bugünkü kadar detaylandırılmaması, sadece fiziki albeninin de yeterli olabilmesi vs. birçok etken, yıldızlaşmak için gerekli koşulları sağlıyordu. Bugünün koşulları ve rekabeti ise daha zor ve hızlı. Günümüzde oyunculuk okulları çoğaldı, rekabet edenlerin sayısı çoğaldı, mecralar da çoğaldı. Sadece sinema, tiyatro ya da dizi değil, sosyal medya da kendini göstermek için başlı başına bir arenaya dönüştü. Dolayısıyla kendini göstermek isteyen herkes birer yıldız adayı hâline geldi, tıpkı sosyal medyada izlediği film hakkında yorum yazan herkesin kendini kolayca film eleştirmeniymişçesine konumlayabilmesi gibi. Mecralar çoğalsa da bunca sıkı rekabetin içinden sıyrılmak, ayırt edilebilmek çok zor. Pek çok iyi eğitimli, yetenekli oyuncu adını bile duyuramadan silinip gidiyor veya hep arka planda kalıyor. Bir şekilde kendini göstermeyi başarmış, kendi kitlesini yaratmış kişiler de belli bir süre yoluna devam ediyor. Mevcut rekabet ortamı yoğun ve hızlı olduğundan popülerliğin ömrü de ya birkaç film, dizi ya da kısa bir komedi videosu kadar oluyor çoğunlukla.”
Kerem Akça
‘Farah’da, Beren’de yıldız ışıltısı var’
Sayın Kerem Akça, sinemada yıldızların parladığı anlara ne oldu?
Sinema sanatı 19. yüzyılın son günlerinde başlamıştı. O zamanlar sanayi devrimini takip eden bir süreçten söz ediyoruz. Film makinelerinin keşfedilmesi derken Rudolph Valentino, Charlie Chaplin, Buster Keaton gibi diyalogsuz eserlerin yıldızları fetiş malzemesine dönüştü. Sonrasında Marlon Brando, William Holden, Richard Burton, Anthony Hopkins ve başkaları derken ayrı kuşaklar vardı. Ama “Avatar”ın gişe rekortmeni olmasıyla beraber ciddi bir şekilde dijitalle dirsek temasında olma durumu gerçekleşti. Oyuncuların ‘CGI’ tanıma yaklaşması her şeyi değiştirdi.(CGI: Görsel oluşturmayı sağlayan bilgisayar grafikleri uygulaması).
Sinema sektörü bugün neden yıldız yaratamıyor?
Türkiye’de Recep İvedik ve Dabbe serilerinin boyunduruğunda bir sistem var. Bu sebeple de oyuncuya odaklı düzenin dışına çıkılıyor. Sadece Şahan Gökbakar, Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan, Demet Akbağ gibi komedi üretiminden ‘drama’ya da geçebilenler için ‘yıldız’ demek mümkün olabiliyor. Melodramların sayısının azalması ve gerçek hikâyelere yönelinmesi sebebiyle kaliteli oyuncuların iz bırakmadığını görüyoruz.
Günümüzde hangi oyuncularda yıldız ışıltısı görüyorsunuz?
Genç kuşaktan özellikle Farah Zeynep Abdullah, Beren Saat, Özgü Namal, Kıvanç Tatlıtuğ ve Hazar Ergüçlü’de yıldız ışıltısı var. Bunlar daha çok filmde başrollerde gözükürlerse hem kalite hem de mizaçlarıyla sinemamızın aranan yüzlerine dönüşürler.
“Herkes bir gün 15 dakikalığına şöhret olacak” diyen ABD’li sanatçı Andy Warhol haklı mı çıktı?
Dizi üretimlerinin artmasıyla beraber birçok oyuncunun yüzü çabuk unutulup gidiyor. Önemli olan saygın bir kariyer için doğru planlama yapmak. Ama bunun çok az gerçekleştiğini görüyoruz.
Yıldızların sönmesi yayın kanallarının çok olmasıyla mı ilgili?
Dijital platformları da dahil edince artık dizi üretimleri eski Yeşilçam’daki gibi bir çılgınlığa kaymaya başladı.
Kısa süreli şöhret, dijital dünyanın, çok sayıda platformun bulunmasının getirdiği bir olgu mu?
Evet. Bu durumun göstermelik yıldızlığa yol açtığını söylemek mümkün. Kendini en üst seviyede gören kalitesiz oyuncuların sağanağına dönüştü etraf. Ülkemizde “yıldızlık” devam ediyor! Ancak bu durum kalitesizliğe övgü olarak gerçekleşiyor. Kalitesiz ama popüler bir eserde oynamak geriye bir şey bırakmak anlamına gelmiyor.
Kalıcılık tarihe mi karıştı?
Günümüzde Hollywood’da stüdyoların kendilerini güncellemesiyle alakalı bir durum bu. Artık tamamen fantastik ve bilimkurguya odaklı bir üretim var. Bu sebeple de Amerikan ana akım sinemasının orta tabanındaki Martin Scorsese, David Fincher gibi yönetmenler de artık dijitalde iş aramaya başladı. Onların yarattığı yıldızların ‘temsil’i daha az kişiye ulaşıyor.
Sizce yerli ve yabancı sinemanın, dizilerin son yıldızları kimler?
Yabancı sinemada Cate Blanchett, Denzel Washington, Meryl Streep, Dustin Hoffman, Glenn Close, Christian Bale, Johnny Depp kalan son yıldızlar olarak anılabilir. Türkiye’de ise Haluk Bilginer, Şener Şen, Erdal Beşikçioğlu, Metin Akpınar ve Demet Akbağ sayılabilir. Günümüzde artık ‘nostaljik’ eski yüzleri arar olduk. Dijital ile fizikselin bir araya gelmesiyle bu durumun daha da önlenemez bir hastalığa dönüştüğünü görebiliyoruz maalesef.