30.05.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
KEMAL GÖKTAŞ Ankara
Önce resmi nikâh kıyılması zorunluluğunun “eşlerin haklarını korumayı amaçladığı” görüşüne karşı çıkan AYM, Medeni Kanun’daki hükümlerin koruma için yeterli olduğunu savundu.
AYM kararına karşı çıkan üyeler ise inkılap kanunlarının korunması ile laiklik ilkesine vurgu yaptı. 4’e karşı 12 oyla alınan kararda AYM Başkanı Zühtü Arslan ile başkanvekilleri Alparslan Altan ve Burhan Üstün ile üyeler Engin Yıldırım, Nuri Necipoğlu, Hicabi Dursun, Celal Mümtaz Akıncı, Erdal Tercan, Muammer Topal, Emin Kuz, Kadir Özkaya, Rıdvan Güleç iptal yönünde oy kullandı. Serdar Özgüldür, Serruh Kaleli, Osman Paksüt ile Recep Kömürcü karara katılmadı.
Gerekçeli kararda, kişilerin herhangi bir dini tören veya nikâh olmaksızın, “fiilen birlikte yaşamaları ve çocuk sahibi olmalarına” ceza verilmediğine dikkat çekildi. Kararda “kişilerin özel hayatlarına ilişkin tercihleri ve dini inançları gereği evlenmenin dinsel törenini yaptırmalarının suç olarak düzenlenmesinin” özel hayatın ve inanç özgürlüğünün ölçüsüz bir şekilde sınırlandırıldığını açıkça ortaya koyduğu savunuldu.
Hak kaybı oluyor
Kararda resmi nikâh yaptırılmadan kıyılan dini nikâha ceza verilmesi ile eşlerin Medeni Kanun’dan kaynaklı haklarını kaybetmemelerinin amaçlandığı vurgulandı. Medeni Kanun’a göre eşlerin evlilikten kaynaklanan haklarını kullanabilmeleri için resmi nikâhın şart olduğuna dikkat çekilen kararda, “Dolayısıyla kişilerin resmî evlilik yaptırmamaları hâlinde maruz kalabilecekleri hukuki yaptırımların mevcut olduğunu ve bunların kişilerin resmî evlilik yaptırmalarını sağlayabilecek elverişlilikte olduğunu, bu nedenle kişilerin dini inançları gereği evlenmenin dinsel törenini yaptırma ve yapma fiillerini cezalandırmayı gerektirecek bir zorunluluk yoktur” denildi.
Karara karşı oy kullanan Serdar Özgüldür, Serruh Kaleli ve Recep Kömürcü, AYM’nin aynı konudaki iptal istemini reddettiği 1999’daki kararından uzun alıntılar yaptıkları karşı oy yazılarında iptal kararının Anayasa’daki “inkılap kanunlarının korunması” düzenlemesine aykırı olduğunu savundular.
Üye Osman Paksüt de karşı oy yazısında iptali istenen düzenlemenin kimseyi dini tören yaptığı için cezalandırmayı değil, “kadın ve çocukların hak kayıplarını önlemeyi amaçladığını” vurguladı.