GündemEmir’ini değil soğuk taşı öptü

Emir’ini değil soğuk taşı öptü

22.02.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Anayasa Mahkemesi’nin tedbiren tahliyesine karar verdiği Ergenekon tutuklusu Prof. Dr. Hilmioğlu, özgürlüğünün ilk saatlerinde, gece yarısı, kendisi cezaevindeyken trafik kazasında ölen oğlu Emir’in mezarına koştu

Emir’ini değil soğuk taşı öptü

Anayasa Mahkemesi’nce tedbiren tahliyesi kararlaştırılan Ergenekon davası tutuklusu, eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, cezaevinden çıkar çıkmaz Ankara’da 2 yıl önce bir trafik kazasında kaybettiği 22 yaşındaki oğlu Emir Hilmioğlu’nun kabrini ziyaret etti. Acılı baba, oğlunun kabri başında ayakta durmakta güçlük çekti. Emir’in kaza günü kullandığı otomobili ise baba Hilmioğlu için iki yıldır bekletiliyor.
Yaklaşık beş yıldır tutuklu yargılanan Hilmioğlu, Anayasa Mahkemesi’nin kararıyla önceki gün tahliye edildi. Silivri Cezaevi’nden çıkarak karayoluyla Ankara’ya gelen Hilmioğlu’nun buradaki ilk durağı, 14 Kasım 2012’de geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybeden 22 yaşındaki oğlu Emir Hilmioğlu’nun kabri oldu.
Oğlunun Karşıyaka Mezarlığı’nda bulunan kabrini saat 03.00 sıralarında ziyaret eden Hilmioğlu, mezar başında dua edip gözyaşı döktü. Oğlunun mezar taşına sarılarak ağlayan Hilmioğlu’nu kardeşi Hayati Hilmioğlu ve CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal teselli etti.

Annesine sarıldı
Daha sonra Çankaya Birlik Mahallesi’ndeki evine giden Hilmioğlu, kendisini bekleyen gazetecilere yaptığı açıklamada, hasta tutsakların tahliye olmasını istediğini söyledi. Hilmioğlu, evine girmeden kendisi ile aynı sitede oturan annesi Türkan Hilmioğlu’nu ziyaret etti. Ziyarette, Hilmioğlu’na eşi Nurhan, kardeşi Hayati Hilmioğlu ve Haberal da eşlik etti. Haberal’ın Hilmioğlu’nun elini bir an olsun bırakmaması ve yanından hiç ayrılmaması dikkati çekti. Ziyaret sonrası Haberal, Hilmioğlu’nun sağlık durumuyla ilgili bir soru üzerine, Başkent Üniversitesi Hastanesi’nde yapılacak tetkiklerin ardından net bilgilerin kamuoyuyla paylaşılacağını kaydetti.

İlk gün evinden çıkmadı
Hilmioğlu, evinde geçirdiği ilk gün kendisini iyi hissetmediğini belirterek ziyaretçi kabul etmedi. Hilmioğlu’nun durumu hakkında açıklama yapan kardeşi ve avukatı Hayati Hilmioğlu, “Ağabeyim çok ciddi bir rahatsızlık geçiriyor; dostlarımızdan bizi anlamalarını rica ettik. Hafta sonu ya da hafta başı Başkent Üniversitesi Hastanesi’ne yatışını yapılarak tedavisine başlanacak” dedi.

Haberin Devamı

Geceleri oğluyla konuşuyordu
2012’de ise küçük Hilmioğlu’nun oğlu Emir, Ankara’da geçirdiği trafik kazasında yaşamını yitirdi. Hilmioğlu, oğlunun vefat haberini, televizyondan geçen altyazıdan öğrendi. Aynı gün cenaze için Silivri Cezaevi’nden Ankara’ya gönderilen Hilmioğlu’nun evinde kalmasına izin verilmedi; gece cezaevine dönmek zorunda bırakıldı. Oğlunun vefatından sonra Hilmioğlu, kanser oldu. Hilmioğlu, oğlunun ölümünden sonra derin bir bunalıma girdi. Anlatılanlara göre geceleri oğlunun duvarda asılı fotoğrafıyla konuşuyordu. Bu durum Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e aktarıldı. Gül’ün de konuyu gündeme getirmesiyle ağabeyi ve Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu ve özgürlüğün kapısı açıldı.

Emir’ini değil soğuk taşı öptü

Fatih Hilmioğlu, annesi Türkan Hilmioğlu’na dakikalarca sarılarak hasret giderdi.
Fotoğraf: Mustafa Alkaç

Haberin Devamı

Beş yıllık esaret
Hilmioğlu, Başkent Üniversitesi’nde çalışırken Ergenekon soruşturmasında tutuklandı. Hakkında eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur’un oluşturduğu iddia edilen Cumhuriyet Çalışma Grubu’nda bulunmak, grubun kararları doğrultusunda darbeye zemin oluşturulması için görev yapmak, bunun için yürüyüşler düzenlemek suçları yöneltildi.
Cezaevine girdikten kısa bir süre sonra yüz felci geçirdi. Siroz ve karaciğer rahatsızlığı yanlış tedavi nedeniyle ilerledi. Oğlunun vefatından sonra karaciğerinde kanserli nodüller bulundu. Cezaevinde kalmasının sakıncalı olduğuna dair raporlara rağmen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, tahliye taleplerini reddetti. Davada 23 yıl hapse mahkûm edildi.

Emir’ini değil soğuk taşı öptü

CHP?milletvekili Mehmet Haberal, arkadaşı Fatih Hilmioğlu’nu en zor gecesinde bir an bile yalnız bırakmadı.
Fotoğraf: Ünal Çam

Arabasını sakladılar
Fatih Hilmioğlu’nun, oğlu Emir’in 2 yıl önce öldüğü trafik kazasında kullandığı otomobil, ailenin oturduğu sitenin otoparkında bekletiliyor. Kazada kullanılmaz hale gelen otomobilin etrafına Hilmioğlu ailesi ve komşular, zaman zaman çiçekler bırakıyor. Fatih Hilmioğlu, kazadan 2 yıl sonra oğlunun otomobilini ilk kez gördü.

PORTRE
Baba ve oğulun hayatı ‘İnönü’ ile değişti
Babası CHP milletvekili Hilmi Soydan, İsmet İnönü ile partiden uzaklaştırılan isimlerdendi; sonra suikasta kurban gitti. Fatih Hilmioğlu’nun ise İnönü Üniversitesi yönetimindeyken verdiği kararlar, beş yılına mal oldu


ANKARA Milliyet
CHP milletvekili Hilmi Soydan’ın oğlu Fatih Hilmioğlu, 1955’te Kahramanmaraş Elbistan’da doğdu. Hilmi Soydan, İsmet İnönü ile birlikte CHP’den uzaklaştığında, ailenin yaşamı da değişti. İnönü hayranı olan Soydan, partisinden ayrılarak MHP saflarına geçecekti. Soydan, Elbistan’da, Maraş katliamı olarak tarihe geçen olayların başlamasından sadece bir gün önce, vurularak öldürüldü; cinayeti bölgedeki bazı terör örgütlerinin işlediği iddia edildi.
Soydan’ın 5 çocuğundan ikisi, babalarının 1978’de öldürülmesinden sonra, soyadlarını değiştirdi; Fatih ve Hayati kardeşler Hilmioğlu soyadını aldı.

Yurtdışında eğitim
Hilmioğlu, 1979’da Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. İç Hastalıkları Uzmanlık eğitimini 1980-1985 arasında Almanya Hoya Hastanesi ve Essen Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalında yaptı. Uzmanlık unvanını, 1986’da Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı’nda aldı. 1991’de Gastroenteroloji Bilim Dalı’ndan doçentlik unvanını aldı. 1997’de ise İç Hastalıları Anabilim Dalı profesörlüğüne atandı.
Hayatı, Malatya macerası ile değişti. Öğrencilik yıllarından beri Anadolu’da çalışmak isteyen Hilmioğlu’na, doçent olduktan sonra Malatya İnönü Üniversitesi’nden teklif geldi. Hilmioğlu, Malatya’nın doğduğu Elbistan’a yakınlığını da gözeterek, teklifi kabul etti. Doçent olarak Malatya İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde göreve başladı. 1996-1998 arasında 2 yıl süre ile Turgut Özal Tıp Merkezi Başhekimliği’ni yaptı.

28 Şubat krizi
Profesör olduktan sonra Tıp Fakültesi Dekan Yardımcılığı’na getirildi. Bir süre sonra dekanlığa atandı. 1992’de Malatya’da kurduğu Gastroenteroloji kliniği, uzun yıllar bölgedeki tek uzman klinik olarak hizmet verdi.
Hilmioğlu, Malatya’da geniş üniversite arazisinin verimli kullanılması üzerine çalıştı. İddialara göre, arazilerin büyük bölümünde tarım yapılıyor ancak geliri bazı vakıflara aktarılıyordu; Hilmioğlu, üniversite senatosunda arazilerin üniversite için kullanılması kararına imza attı. Arazi gerilimi 28 Şubat sürecinde farklı bir boyuta taşındı. Yüksek Öğretim Kurumu’nun (YÖK), yargı kararından sonra başörtülü öğrencilere kapıları kapatması üzerine yasağı katı biçimde uygulayan İnönü Üniversitesi yönetimi ve Hilmioğlu’na yönelik tartışmalar arttı.

Yürüyüşler tepki çekti
Hilmioğlu, 2000’de dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından İnönü Üniversitesi Rektörlüğü’ne atandı. 2003’te Ankara’da düzenlenen, “Ordu göreve” pankartının açılmasıyla tartışma konusu olan, yeni YÖK düzenlemesine karşı yapılan yürüyüşe katılması; üniversitenin bahar şenliklerini, öğrenciler Kıbrıs yürüyüşüne ilgi göstermedi diye iptal etmesi tartışma konusu oldu.
İnönü Üniversitesi’ni güçlendirdiği için övüldü ama laiklik odaklı kararları nedeniyle tartışmaların odağında kalmaktan kurtulamadı. Artan tehditler nedeniyle ailesini Ankara’ya gönderdi. Rektörlüğe ikinci kez 2004’te atandı. Bu dönemde de cumhuriyet mitinglerine katılması, dekanlık döneminde kurduğu Atatürkçü Düşünce Derneği Malatya Şubesi’nin düzenlediği etkinliklerle tartışma konusu oldu. 2008’de görev süresi biten Hilmioğlu, Ankara’ya yerleşti ve Başkent Üniversitesi’nde çalışmaya başladı.