Acılara yol açmış ve ülkenin geleceğini olumsuz yönde derinden etkilemiş olan 12 Eylül darbesinin 44. yıldönümü nedeniyle pek çok anı ve yorum yayınlandı.
Darbenin lideri Kenan Evren 1980 - 83 arasında Milli Güvenlik Konseyi Başkanı, 83 - 89 arasında cumhurbaşkanı idi. 89 yılından vefat ettiği 2015’e kadar 26 yıl boyunca halkın arasında bir emekli olarak dolaştı... Gittiği yerlerde alkışlandı. Sadece ölümüne yakın göstermelik bir dava açıldı. Cumhurbaşkanı Gül, onu, 2010 yılında Çankaya Köşkü’nde kabul etti, saygıyla ağırladı... Evren gösterilen ilgiden dolayı Abdullah Gül’e teşekkür etti.
12 Mart ve 12 Eylül darbeleri solu ezdi, sağın önünü açtı.
24 Ocak kararları bugünkü ekonomik yapının temelini attı.
Darbe siyasi partileri kapattı, arşivlerini yaktı, liderlere siyaset yasağı koydu. Partileri kökünden kopardı. Bir olumlu uygulama, Anayasa ile ön seçimin zorunlu kılınmasıydı. O maddeyi de ANAP sonradan değiştirdi, merkezden atamayı tekrar geçerli kıldı.
12 Eylül’de 7 bin kişi idamla yargılandı. 50 kişi idam edildi. Bunların 27’si siyasi, 23’ü adi mahkum idi. Kaderin cilvesi...12 Eylül öncesi adi olaylardan dolayı idam cezası veriliyor ama uygulanmıyordu. İdamlıklar ömür boyu yatıyordu. Siyasi idamlar gündeme gelince adları daha önde olan adi mahkumların cezaları mecburen uygulandı. Böylece 23 adi mahkum hesapta olmayan şekilde darağacına gitti.
SOYUT...
Askerlik çağına gelen ve o yüzden askerlik şubesine çağırılan genç adam eline hangi kâğıt verilse aynı şeyi söylüyormuş:
- Bu, o değil...
Şu formu doldur diyorlar, kâğıdı eline alıyor, bir an bakıyor, “Bu, o değil” diyerek elinden atıyor... Şuraya imzanı at, diyorlar, kâğıda bakıyor “Bu, o değil” diye fırlatıyor. Adamı askeri hastaneye göndermişler. Psikiyatra çıkarmışlar. Yine her gördüğü kağıdı “Bu, o değil” diyerek buruşturuyor.
Sonunda psikiyatr adamın deli olduğuna karar vermiş ve askerden muaf tutulmasına ilişkin bir belge hazırlayarak eline tutuşturmuş.
Adam belgeye bakmış:
- İşte bu o, demiş...
SAATLER
Hukukun uygulanmadığı bir ülkede kanunların varlığı ne işe yarar...
Polonya’dan bir fıkrayla açıklayalım...
Bu ülkede trenler hiç saatinde gelip gitmiyormuş..
Bir yabancı turist sonunda dayanamamış istasyon müdürüne çıkışmış:
- Sizde seferler hiç tarifeye uymuyor. Peki bu tarifeleri neden asıyorsunuz?
Müdür yanıtlamış:
- Yolcular trenin kaç dakika geciktiğini anlasın diye...
Kanunsuz ülkelerde kanunlar da o işe yarar...
Hukuktan ne kadar sapıldığını halkın anlamasını sağlar.
AŞİRET
Uzay ve teknoloji çağında ülkemizin bir ucunda hala aşiret düzeninin egemen olduğunu Narin Güran cinayeti bize yeniden hatırlattı.
Cumhuriyetin 101. yılında neden hala feodalizmi ve aşiret düzenini yaşıyoruz.
Aşiret düzenine siyasi çıkara dönük bir bağlılık olmasın sebep?
Bakınız; Tunceli’nin orta yerinde 1930’larda devlet içinde devlet kurmak isteyen, yasalara baş kaldıran, askere savaş açan Seyit Rıza’nın heykeli var.
Anlamı: Devlet tu kaka, aşiret reisi kahraman.
Hala gidip önünde saygı duruşunda bulunuyor bazıları...
Anayasal düzeni sağlamak isteyen Cumhuriyet yönetimini kınıyorlar.
“Dersimliyim” demek de bir marifet, dolaylı bir selam çakma...
Aşiret yanlısı mıyız, Cumhuriyet yanlısı mı?
Bu büyük kararsızlığın ve cehaleti oya dönüştürme merakının son kurbanı 8 yaşında masum Narin kızımız oldu.
ÇEK
Cumhuriyet yönetiminin amaçlarından biri sağlıklı çocuklar yetiştirmek idi.
O dönemin en parlak kurumlarından biri Çocuk Esirgeme Kurumu’ydu.
Tarihe bakalım:
1908: Himaye-i Etfal Cemiyeti Kırklareli’nde yerel düzeyde faaliyetlerine başladı.
1917: İstanbul Himaye-i Etfal Cemiyeti kuruldu.
1921: Ankara Himaye-i Etfal Cemiyeti kuruldu.
1922: Himaye-i Etfal dispanserleri açıldı. Mektup zarflarına birer kuruş zam yapılarak geliri Himaye i Etfal Cemiyetine bırakıldı.
1924: Yeterli anne sütü alamayan çocuklar için Süt Damlası Evleri, yoksul öğrencilere öğle yemeği sunmak için talebe sofraları ve iyi beslenemeyen çocuklar için aşevleri açıldı.
1927: Himaye-i Etfal havuz ve sıhhi banyoları hizmete girdi ve çocukların ücretsiz olarak banyolardan yararlanması sağlandı. Çocuk bahçeleri ve çocuk kütüphaneleri açıldı.
1934: Himaye-i Etfal Cemiyetinin adı Çocuk Esirgeme Kurumu olarak değiştirildi.