Gençlerin yaşamdan memnuniyet duyma seviyeleri her geçen gün azalıyor. Kaygıyla, belirsizlikle mücadele etmek motivasyonlarını kırıyor; ekonomik zorluklar hayallerine ulaşmalarını zorlaştırıyor beklentilerini, hedeflerini değiştirmek zorunda kalıyorlar. Üniversiteden mezun olunca kendilerini sudan çıkmış balık gibi hissediyorlar. 20-30 yaş aralığındaki genç yetişkinlerin artık dünyanın farklı sorunlarıyla karşı karşıya kaldığını; umutsuzluk, mutsuzluk, kaygı gibi duyguların yoğunlaştığını biliyoruz. Peki, bu durumun sonuçları ne olabilir? Ne yapmalıyız? Psikiyatrist Arzu Erkan, bu konuda yapılan araştırmalara dayanarak gençlerin geleceğe yönelik umutlarının azaldığını, yaşamına/eğitimine başkaa bir ülkede devam etmek isteyen gençlerin oranının yüzde 29-43 oranında arttığını söylüyor: “Analitik düşünme, sorun çözme teknikleri, girişimcilik, mesleki beceriler gibi nitelikler kazanma, yaşamlarına anlam katacak değerlerini keşfetme konularında olanak ve rehberlikten mahrum olan gençler, mezun olduğunda sudan çıkmış balığa dönüyor.” Çözüm için çok boyutlu ve yıllar sürecek çalışmalara ihtiyaç olduğunu söyleyen Erkan, “Öncelikli olarak sosyoekonomik krizlerin gençlerin ruh ve beden sağlığı üzerine olumsuz etkilerinin artacağı öngörülerek bu konuda acilen önlem alınmalı, gençlerin ruh sağlığı uzmanından destek alması desteklenmeli. Toplumsal bütünleşme ve iyileşme için, siyasi otorite, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, eğitimciler, sosyologlar, sağlık ve ruh sağlığı çalışanları, şirketler ve meslek örgütlerinin iş birliğiyle -özellikle fırsat eşitsizliğinin olduğu bölgelerde- atölyeler, yaz kampları, spor, müzik, mesleki beceri, hobiler gibi konularda kurs ve etkinlikler düzenlenmeli, gençlerin ücretsiz olarak geniş katılımları teşvik edilmeli. Ailelerin de gençlerin erken yaşlardan itibaren çalışma hayatının içine atılmalarını ve üretkenliklerini desteklemeleri gençlere cesaret ve güç verecektir” diyor.
Genç yetişkinler ne diyor?
Çağla Deniz Akbulut (20, öğrenci)
Gelecek kaygısı sebebiyle asgari düzeyde yaşayabilmeyi garantilemek için bir dil okulunda part-time öğretmen olarak çalışıyorum. Böyle bir hayalim yoktu lakin CV’mi dolu göstermek amacıyla şimdiden çalışmam gerekiyor. Ailemden tamamen bağımsız yaşayabilmek lüks bir düşünce haline geldi. Başarmak istediğim çok fazla şey var ama önceliğim topluma ve insanlara yarar sağlayan işler yapmak ve tabii ki yapacağım işin beni geçindirmesi.
Seda Ersoy (30, öğretmen)
Hem dünya hem de Türkiye ekonomisi düşünüldüğünde hayalini kurduğumuz şeyleri gerçekleştirmenin gitgide zorlaştığını ve bunun mücadelesi için vermemiz gereken emeğin her geçen daha da artmış olması doğal olarak umutsuzluğa itiyor bizleri. Umutsuzluk olmasa dahi hayata karşı mücadele etme hızımızı yavaşlatıyor diye düşünüyorum. Ben öğretmenim. Her meslek gibi emeklerimizin karşılığını almak çok önemli. Fakat özel sektör öğretmeni olunca süreç daha da zorlaşıyor. Ben yine de umutsuzluğa kapılmak istemiyorum. Gerçekçi düşünerek kriz ortamlarını fırsata çevirmek adına belki de zihnimizi biraz daha zorlamak için iyi bir fırsattır bu süreç.
Defne Obuter (21, öğrenci)
Hayatımın bu dönemi genellikle ileride beni nasıl bir süreç beklediğini düşünerek geçiyor. İnanılmaz bir belirsizlik hissediyorum ve bu beni fazlasıyla olumsuz etkiliyor. Çok fazla soru sorarken buluyorum kendimi. Uzun zamandır hayal kurmuyorum. Basit beklentilerim var, keyif aldığım bir işim olsun, çalışarak kendi emeğimle mutlu olacağım bir hayat kurayım bu kadar. Bunların yanında uzun vadeli kaygılarım var, aile kurmak veya bu dünyaya bir çocuk getirmek gibi. Kendi ayaklarımın üzerinde ne zaman durabileceğimi görmezken aile kurma fikri oldukça uzak noktalarda benim için.
Duru (23, KPSS’ye hazırlanıyor)
Benim hedefim iyi bir üniversitede psikoloji okumaktı. Küreselleşen dünya koşulları nedeniyle çift kariyer yapmaya karar verdim. Önce iş, sonra hedef olacak. Çevremdeki pek çok gencin çevresi ile çeliştiği gibi, benim hedef ve hayallerim de yaşadığım çevre ile çelişiyor. En büyük kaygılarım; maddi sıkıntılar, kendi ayaklarım üzerinde duramama korkusu.
Merve Yılmaz (29, Psikolog)
Şu an kendi kliniğimde işimi severek yapıyorum ama kendime şu soruları sorarken buluyorum; saat 21:00’e kadar çalışıyorsun ama kendine zaman ayırabiliyor musun? Maddi manevi yatırım yapıyor musun? Ya da yapabilecek özgürlükte misin?
Rutin olarak kabul ettiğim bu düzen, beni mutsuz etmeye başlamış durumda. Erkek arkadaşım var, evlilik sürecine gireceğiz fakat evlilik için geçilmesi gereken maddi manevi tüm adımlar çok yorucu. Bu nedenle bu zamanlarımız düşünmekle geçiyor. Gelecek kaygısı en büyük sıkıntım. Umutsuzluk sürecinin en hızlı geliştiği dönemlerden birindeyiz bence.