Yavuz Kocaömer

28 Eylül-4 Ekim 2013 tarihleri arasında İtalya’nın Lignano Sabbiadoro kentinde Avrupa Engelliler Masa Tenisi Şampiyonası yapıldı. 30 ülkenin katıldığı şampiyonada, belki de masa tenisine spor tarihlerinde en geç başlayan ülke Türkiye idi.
Engelli masa tenisçilerimiz, Almanya, Avusturya, Belçika, Çek Cumhuriyeti, Fransa, Hollanda, İngiltere, İrlanda gibi ülkelerin sporcuları ile yarıştılar. Ülkemizde 11-12 yıllık bir geçmişi olan bu spor dalının ilk tohumları 2000’li yılların başlarında (TESYEV) Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı’nın organizasyonunda, o zamanki Alman Kadın Engelli Masa Tenisi Milli Takımı antrenörü Dr. Volker Anneken’in, İstanbul’da ilk kez verdiği antrenörlük semineri ile hayata geçirildi. Daha sonra Türk antrenörlerimiz çeşitli zorluklarla mücadele ederek ve TESYEV’in malzeme destekleri ile çeşitli kulüplerimizde sporcularımız yetişmeye başladı.
Yukarıda bahsettiğimiz son Avrupa Şampiyonası’nda Milli Takımlarımız 1 altın, 1 gümüş, 1 bronz olmak üzere 3 madalya, ferdi ve takım yarışmalarında 4 altın, 3 gümüş, 2 bronz toplam da 9 madalya kazanmışlardır. Ferdi müsabakalarda 4. klasmanda Abdullah Öztürk, 9. klasmanda Neslihan Kavas, 10. klasmanda

Kastettiğimiz engelli sporcular veya antrenörleri değil. Devletimizin sporla ilgili her kademedeki yetkilileri ve illerdeki mülki ve idari amirlerimiz. Zira hâlâ ülkemizde engelli sporu deyince, hem konuyu bilmeyen, hem de konuşan birçok insan var.
Ülkemizde engelliler sporunun geçmişi, batı ülkelerinde olduğu gibi 50, 60, 70 yıllara dayanmıyor. Bunun üzerine bir de eğitim eksikliği eklenince ortaya şöyle bir tablo çıkıyor: Muhtelif spor branşlarında bir avuç gönüllü antrenörün son 15 senede (TESYEV) Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı’nın destekleri ile aldıkları eğitimler ile geldikleri noktalarda, bu sporlarda uluslararası başarıların kazanılması.
Kaç defa yazıldı ve söylendi. Özellikle Bedensel ve görme engelliler sporları konusunda Spor Genel Müdürlüğü’nün artık harekete geçmesi ve önce uygun gördüğü elamanlarını bu konuda eğitmesi gerekir.
Yine tekrar edelim , acilen bir “Engelli Sporları Şurası” yapılmasında fayda var. Bu şuraya yurtdışından uzmanlarda davet edilmelidir. Bu şurada, tesisler, kulüpler, antrenörler, sporcular, spor branşları mercek altına alınmalı ve 5 yıllık bir plan yapılarak hemen uygulanmaya geçirilmelidir.
Kısa bir süre önce Niğde

2007 senesinde, Türkiye Golf Federasyonu ile Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı’nın ortaklaşa girişimi ile ülkemizde ilk defa engelliler golfü konusunda, yabancı hocaların eşliğinde yapılan seçmeler sonunda bu spora başlandı. Türkiye Golf Federasyonu, yapılan seçmelerden sonra, ilgi duyan ve yeteneği olan engellilerimizi desteklerken, sporcularımız da Avrupa’da önemli başarılara imza atmaya başladılar.
İşte Mehmet Kazan da bu engelli gençlerimizden bir tanesi. Büyük bir azimle golf sporuna sarıldı. İlk defa 2010 yılında Klassis Golf Kulübü’nde, Türkiye Milli Paralimpik Komitesi, Türkiye Golf Federasyonu ve Avrupa Engelliler Golf Birliği tarafından organize edilen, 33 engelli sporcunun katıldığı şampiyonada, Mehmet Kazan ilk birincilik ödülünü alarak dikkatleri üzerine çekti. Daha sonra katıldığı turnuvalar da 3’üncülük ile 5’incilik arasında aldığı derecelerden sonra, nihayet bu yıl 28-31 Ağustos tarihleri arasında Finlandiya’nın Hyvinkaa kentinde yapılan ve 10 Avrupa ülkesinden 8 ayrı kategoride 95 sporcunun mücadele ettiği Finlandiya Engelli Açık Golf Şampiyonası’nda birinci oldu.
Türkiye Golf Federasyonu’nun desteği ve Mehmet’in azmi sayesinde bu başarılar

Rio 2016 Paralimpik Oyunları’na 3 yıldan az bir süre kaldı. 2000 yılındaki Sydney Paralimpik Oyunları’na bir sporcu ile katıldıktan sonra, 2012 Londra Paralimpik Oyunları’na 67 sporcu ile katılarak, ülkemizde engelliler sporunun nasıl geliştiğini, spordan sorumlu yetkililerimiz hariç bütün dünyaya gösterdik.
Özellikle Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu’nun 13 paralimpik branşta sporcuları ile verdiği mücadeleye karşı, Spor Genel Müdürlüğü’nün ayırdığı bütçe kelimenin tam anlamı ile komik. Biz böyle yazınca kızıyorlar. Ama ortada bir gerçek var. Binlerce sporcu ile ülkemizin adını duyurmaya çalışan Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu’nun daha büyük desteğe ihtiyacı var.
Verilen bütçe ile de bunu yapmak mümkün değil. Oysa zaman geçirmeden planlı bir şekilde ve kontrollü bir bütçe ile verilecek destekle, 2016 Rio Paralimpik Oyunları’na, Görme ve Özel Sporcular Federasyonlarımızdan katılacak sporcular ile birlikte 100 sporcuyu aşmamız mümkün. Yeter ki engellilerin de spor yaptığına inanan, onların da engelsiz insanlardan birçok konuda farklı olmadığını bilen yöneticiler harekete geçsin.
Aslında, genelde Türkiye’de engelliler sporunun bir reforma ihtiyacı

Bu sözler İstanbul 2020 Adaylık Komitesi Başkanı Hasan Arat’a ait. 6 Eylül’de yaptığı bir basın açıklamasının son cümlesi. Sadece bu, 2020 Olimpiyatları’na “Biz bu işi en iyi biliriz” deyip, devlet tarafını mümkün olduğu kadar olayların dışında tutmaya çalışan Hasan Arat ve Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı Uğur Erdener’in hangi ruh hali içinde olduklarını gösteren cümlelerden bir tanesi.
Sevgili Hasan Arat bir açıklama yapsa da nereden onun halkı oluyoruz bir anlatsa, biz de bilsek. Nasıl bir havaya girmiş ki, bizleri kendi halkı falan zannediyor. Zaten bu kafalarla 2020 Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları’nın İstanbul’a getirilemeyeceği daha önce de belliydi.
Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı değil mi 13 Ağustos 2011 günü Sayın Başbakanımızın 2020 Oyunlarına adaylığımız sırasında, “Olimpiyat Oyunları ile Paralimpik Oyunları eşit değildir” diye insan haklarına karşı bir davranışta, bir söylemde bulunan? Yine aynı TMOK Başkanı, “Dünyadaki Türk sporunun tek temsilcisi Türkiye Milli Olimpiyat Komitesidir” diye ipe sapa gelmeyen ve gerçeklerle bağdaşmayan bir söylemde bulunmadı mı? Bunlara karşılık Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin hangi yönetim kurulu üyesi

Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu, ampute futbol, atletizm, bilek güreşi, halter, masa tenisi, oturarak voleybol, tekerlekli sandalye tenisi, yüzme, atıcılık, badminton, bocce, kayak, okçuluk, tekerlekli sandalye basketbolu, yelken olmak üzere 15 branşta faaliyet gösteriyor. Bunların 11 tanesi paralimpik branş.
Spor Genel Müdürlüğü’nün vereceği bütçe dışında, Türkiye Garanti Bankası bu federasyonumuzun ana sponsoru. Bunun yanında, malzeme konusunda Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı’nın destekleri ile bugüne kadar gelindi ve sayıları her sene artan, özellikle tekerlekli sandalye spor kulüpleri engelli gençlerimize spor yapma olanağı sunuyor.
Şu günlerde federasyonumuzun organizasyonunda, Adana’da 12 ülkenin katıldığı 23 Yaşı Altı Tekerlekli Sandalye Dünya Basketbol Şampiyonası devam ediyor. Şampiyonaya tek katılmayan takım Amerika Birleşik Devletleri. Onun hikayesini de önümüzdeki haftalarda sizlerle paylaşacağız.
Bu arada geçtiğimiz dönemde, Avrupa 2.’si olan Engelli Bilek Güreşi Milli Takımımız Polonya’da yapılacak olan Avrupa Şampiyonası’na bütçe olanaksızlıkları nedeniyle katılamıyordu. Son anda devreye giren Spor Genel Müdürlüğü gerekli desteği

Bir süre önce Emniyet Genel Müdürlüğü ile Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı (TESYEV) arasında, İçişleri Bakanımız Sayın Muammer Güler’in önderliğinde bir işbirliği protokolü imzalandı.
Bu anlaşmaya göre, Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı tüm Türkiye’deki polis teşkilatındaki engelli polis çocuklarımıza sosyal konularda ve gerekli ihtiyaç malzemelerin temininde destek olacak.
Birçok ilimizde engelli gazi polislerimiz ve engelli polis çocukları için, o illerin Emniyet Müdürlükleri tarafından, çeşitli etkinlikler ve destekler yapılıyor. Bundan sonra yapılması gereken spor yolu ile hem polislerimizin halkımızla kaynaşması, hem de gazi polislerimiz ve engelli polis çocuklarımızın sporla tanışarak hayata bağlanmaları. Bunun için de belirlenecek illerde, mevcut polis kulüplerine bir branş olarak veya yeni açılacak bir spor kulübü ile engelliler sporuna polis teşkilatımızın da girmesi ve Emniyet Genel Müdürlüğü, Sosyal İşler Daire Başkanlığı, Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu ve TESYEV’in bir araya gelerek, bir program çerçevesinde, ülkemizde bu etkinlikleri başlatması.
Pilot il olarak seçilecek 2-3 bölgede ve değişik engel gruplarında

Beytullah, 1995 yılında Kahramanmaraş’ta dünyaya geliyor. Doğuştan 2 kolu yok. Bir ayağı diğerinden 12 santim kısa. Kardeşleri, kendi ifadesine göre onun eli kolu oluyor. 7 yaşında iken, okulda kendisine yaptırılan özel bir sırada, ayakları ile yazı yazarak okumaya başlıyor. Daha sonra bir televizyon programında dikkatleri çekiyor ve kendisine yüzme sporu ile ilgilenmesi tavsiye ediliyor.
2007 senesinde yapılan I. Karadeniz Oyunları’nda ilk defa büyük bir yarışa katılıp, 50 metre serbestte herkesin ayakta alkışlaması kendisini çok mutlu ediyor. Daha sonra antrenörü ve kendisini bir anlamda keşfeden Osman Çullu’nun antrenörlüğünde geliştirmeye başlıyor.
2010 yılında Almanya’da Dünya Şampiyonası elemelerine katılıyor, 50 metre kelebek ve 50 metre sırtüstünde gümüş madalya alıyor. Yine aynı yılın Ağustos ayında, Hollanda’da yapılan Dünya Şampiyonası’nda Dünya 6’ncısı oluyor. Nihayet 2011 yılında Berlin’de yapılan Avrupa Şampiyonası’nda 50 metre kelebekte altın madalya kazanıyor. 200 metre karışıkta ise, gümüş madalyanın sahibi yine Beytullah oluyor.
Engelliler sporunda, Beytullah gibi daha nice yıldız sporcularımız var. Sorun ise, her zaman olduğu gibi, bu sporcuların gerçek