ABD Başkanı Obama şöyle diyor: “Herkese merhaba; bu hafta Amerika’daki okullarda bilgisayar bilimini destekleyen öğretmenlerle, öğrencilerle, işadamlarıyla ve sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya geldiğim için çok gururluyum. Bu becerileri öğrenmek, sadece geleceğiniz için önemli değil; ülkemizin geleceği için de önemlidir. Eğer Amerika’nın en ileri seviyede kalmasını istiyorsak, kullandığımız metotları değiştirecek araçlar ve teknolojide uzmanlaşacak sizin gibi genç Amerikalılara ihtiyacımız var. Bu yüzden, sizin de bu atılımda yer almanızı istiyorum. Sadece yeni bir video oyunu satın almayın; bir tane de siz yapın. Sadece yeni çıkan bir uygulamayı indirmeyin; tasarlanmasında yardımcı olun. Sadece telefonunuzla oynamayın; programlayın. Hiç kimse bir bilgisayar programcısı olarak doğmaz ama biraz sıkı çalışma, biraz matematik ve bilimle, herkes bilgisayar bilimcisi olabilir. Bunu deneme şansınız var. Kimsenin ‘Yapamazsın’ demesine izin vermeyin. İster genç bir erkek ya da genç kadın olun; ister şehirde, ister kırsalda yaşayın; bilgisayar geleceğin çok büyük bir parçası olacak. İyi bir iş yapmaya ve sıkı çalışmaya niyetliyseniz, geleceği şekillendirecek olan sizlersiniz.
Dünkü yazımda, ekonomi tarihinin, günümüz için “savaş olasılığı” gösterdiğinden bahsetmiş ve benzer düşüncelerde olan tarih ve ekonomi yazarlarından söz etmiştim.
Uluslararası ilişkiler konusunda çalışanlar, savaşın nedenini, serbest ticaretin ortadan kalmasına, doğal kaynaklarla ilgili mücadeleye ya da medeniyetler çatışmasına bağlayacaktır. Birinci Dünya Savaşı’nın çıkma nedenini de böyle anlatıyorlar. Oysa gelir eşitsizliğinin gittikçe artması, ABD’nin giderek tek kutuplu dünya yaratması ve kendi çıkarı dışında çıkar tanımaması, gelişmekte olan ülkelerin, bırakın gelişmiş ülkelere yetişmesini, karşılaştırmalı olarak gittikçe gerilemeleri ve aşırı silahlanma Üçüncü Dünya Savaşı’nın nedeni olacak.
‘Bunları yaşamıştık’
“Paranın Yükselişi-Dünya Finansal Tarihi”nin yazarı Niall Ferguson’a göre, “Biz bunları yaşamıştık. Küreselleşmenin ilk çağında, birçok ekonomist, dünyanın finans merkezi Britanya ile kıta Avrupa’sının en dinamik sanayileşmiş ekonomisi Almanya arasında, birbirine ihtiyaç duyan (simbiyotik) bir ilişki olduğunu düşünüyordu. Bugün de acaba 1914’te olduğu gibi küreselleşmenin çatırdamasını tetikleyecek bir şey olabilir mi? Bu soruya verilecek yanıt, ticaret vs.
Ekonomi bilgisi”nin kendisin-den çok “ekonomi tarihi”nin önem kazanacağı bir döneme giriyoruz. Dikkat ederseniz, ekonomi yazarları ekonominin kendisinden çok, günlük olaylara değinen ve ekonomiyi doğrudan değil, dolaylı olarak etkileyen konularda yazmaya başladılar. Çünkü, artık küresel bütünleşme dönemi başladı. Bütün dünyada, gelişmekte olan ülke ekonomileri birbirlerine paralel biçimde hareket ediyorlar. Gelişmekte olan, fakat bir türlü gelişmiş ülke olamayan ülkeler bloğu arasında, sadece “pozitif ayrışma” veya “negatif ayrışma” gibi başlıklar öne çıkıyor. Bu ayrışmaların temel nedeni ise ya siyasi gelişmeler ya da ülkelerin oransal olarak yüksek bağları bulunan diğer ülkelerdeki ekonomik ve/veya siyasi gelişmeler oluyor.
Dünya ekonomisi ve zenginliklerinin dörtte birinden biraz fazlasını kontrol eden ABD, önümüzdeki on beş yıl içinde dünya ekonomisi ve zenginliklerinin üçte birinden biraz fazlasını kontrol edebilir hale gelecek. Bu gelişme, giderek, diğer devletlere ve özellikle de bizim gibi bir bloğa dahil olmayan ülkelere, “her konuda ABD’nin sözünden çıkmama” politikasını diretiyor. ABD, önümüzdeki on beş yılda ciddi bir biçimde silahlanacak ve istediğinin yapılması
Seçim kampanyası gurularından Catherine Shaw, “Bir seçim kampanyası, problemlerin çözümlerini, soruların cevaplarını, toplumun fırsatları ve partinin bunları yapabilme yeteneği olduğunu göstermelidir. Öyleyse, işe problemlerin çok detaylı bir tespitiyle başlanmalıdır. Sonra, vizyon ve program sunulmalı, ümit verilmelidir. Bir politikacının görevi umut satmaktır. Gidilecek yolu bilen, lider olur” diyor. Bizdeki seçim kampanyalarının en büyük eksikliği ise, insanlara ümit verilememesi ve insanların vaat edilenlerin yapılacağına ikna olamamaları.
Tecrübe konuşuyor
Shaw, kitabında birçok tecrübeli kişinin söyleyişlerine de yer vermiş:
-Kaybetmeye dayanabileceğinden fazlasına oynarsan, oyunu da kurallarını da öğrenirsin. (W. Churchill)
-Politikada sadakat, tecrübeden daha önemlidir. (B. Maulemans)
-Siyasi sayılmayan olaylar, aslında en siyasi olanlardır. (B. Maulemans)
-Başa geçmek için de, başta iken de sadece sahip olduğum değil, ödünç alabildiğim beyinleri de kullandım. (Woodrow Wilson)
-Onları takip etmeliyim, ne de olsa onların lideriyim. (A. L. Rollin)
Terör eylemleri karşısında alınacak kişisel tedbirlerin açıklandığı, Amerikan Hükümeti’nin resmi belgeleriyle hazırlanan bir kitap (The U.S. Government Guide to Surviving Terrorism) var. Kitapta bahsedilen ve her vatandaşın alması istenilen bazı ilk önlemler şunlar:
a) Bir terör saldırısı olasılığına karşı, kendiniz ve aileniz için önceden hazırladığınız bir planınız olmalı. Olasılıklar üzerinde önceden çalışmış olmalısınız.
b) Mutlaka kapsamlı bir ilk yardım çantasına ihtiyacınız var.
c) Hepa filtreli hava temizleme cihazları veya elektrik süpürgeleri bir kimyasal saldırıda faydalı olabilir. Yine, bu saldırılara karşı izolasyon malzemesi olarak kullanılacak olan naylon torbalar ve seloteypleri hazır bulundurun.
d) Biyolojik madde bulunduran zarflar genellikle dışında bir leke yaratır ve madde zarfın bir tarafında toplanmıştır. Zarfları açmadan önce bunu kontrol edin.
e) Evde olmasanız bile, bazı lambaları hatta mümkünse radyoyu açık tutun. Kapıya not bırakmayın. Evden ayrılacağınızdan komşularınızı haberdar edin. Evinizin etrafını ışıklandırın.
f) Şahsi bilgilerinizin detayını hiç kimseye vermeyin.
g) Şüpheli araçların plaka numaralarını alın.
İncirlik’ten kalkan Amerikan uçakları dâhil koalisyon uçakları, karadaki hedefleri tam olarak belirleyemiyor ve kara istihbaratlarının olmaması nedeniyle, bombalarının dörtte üçünü IŞİD hedeflerine bırakamadan geri dönüyorlar. Hedefleri vurduğu söylenen bombalardan ise ancak yarısı gerçek hedefleri vuruyor. Türkiye’nin kara istihbaratı daha fazla olduğu için, IŞİD hedeflerine tam isabet oranı yüksek. İşte bu nedenle IŞİD, Ankara’daki katliamı düzenledi. Zaten Amerikan kaynakları katliamdan hemen sonra katliamın IŞİD kaynaklı olduğunu açıkladılar. Bizimkilerin ise 2 gün sonra bu yolda değerlendirmeleri olabildi.
Nükleer silahları olabilir
IŞİD’in internet sitesi “Dabiq”e göre, IŞİD 2016 yılında Pakistan’dan nükleer silah alabilecek. IŞİD halen, Irak ve Suriye’de İngiltere’den daha geniş bir alanı kontrol ediyor ve sekiz milyon nüfusa sahip. IŞİD, Suriye’nin de yarısını kontrol altında tutuyor. Kurulan İslami Devlet’in kendi parası, pasaportu, sosyal servisleri var. Irak’taki petrol kuyularını kontrol ettikleri için, büyük ölçüde mali gelirleri bulunuyor. Irak’ın işgalinden kalan binlerce Amerikan zırhlı aracı, cephane ve tankı IŞİD’in eline geçmiş durumda. Bu nedenle IŞİD,
Artık, bankalar hisse senedi alımına aracılık edemiyor. Hisse senedi, sadece aracı kurumlar vasıtasıyla alınabiliyor. Tanınmış bir aracı kuruma hisse senedi almak üzere başvurdum. Bir sözleşme imzalamam gerektiğini, bir gün içinde sözleşmeyi kurye ile göndereceklerini söylediler. Bu sözleşmeyi imzalayıp, kendilerine iletecektim. Ayrıca, benim adıma son üç aya ait elektrik, su vb gibi 3 fatura talep ettiler. Kimliğimin fotokopisini istediler.
Benim için kendi bankalarında hesap açacaklarını; bu hesabın IBAN numarasının bana gönderileceğini; benim de bu hesaba para yatıracağımı anlattılar.
Doğal olarak, bu hesaba para göndermem için, benim de bir bankada bir hesap açmam gerekti. Bir sürü evrak verip, mevcut hesaplarımın dışında bir banka hesabı açtım. Ancak, hesap açtığım banka kendi aracı kurumunda hesap açılırsa, işlerin daha iyi yürüyeceğini söyledi. Bunun üzerine, bankanın aracı kurumunda hesap açmayı istedim. İşler, bundan sonra başladı.
65 imza gerekli!
Tarafıma imzalamam için şu dökümanlar verildi.
Hisse senedi alımı satımı için tahsil edilecek ücret, masraf ve komisyon tutarlarını kabul tutanağı,
Hisse senedi piyasa veri izleme bilgi hizmeti için tahsil edilecek ücret, masraf ve
B.I.S. verilerine göre, son 6 ayda uluslararası bankalardan Gelişmekte Olan Ülkelere (GOÜ) para akımı ciddi biçimde zayıfladı. Aşağıdaki tablo, milyar dolar cinsinden bu yılın birinci çeyreği ile üçüncü çeyreği arasındaki miktarsal değişimi gösteriyor.
Çin kaynaklı olarak başlayan küresel volatiliteye bizdeki politik belirsizlik de eklenince, ülkemizdeki ekonomik beklentilerde ciddi geri çekilmeler yaşandı. Bu gelişmelere bağlı olarak, bütün dünyada ve bizde, para birimleri ve yerel aktifler değer kaybediyor.
Ekonomi yöneticilerimiz
Küresel ticaret hacminin düşmesi, mal ve hizmet talebinde genel bir azalma olarak kendisini gösteriyor. Bu gelişmede ulusal para birimlerinin değer kaybetmesinin de etkisi var. Bizde de hem ithalat hem de ihracat düşüyor. Bizim ekonomi yöneticilerimiz ise, “İyiyiz, iyiyiz; dış ticaret açığımız ve cari açığımız düşüyor” açıklaması yapıyorlar.
Dünyada parasının değeri en hızlı ve büyük ölçüde düşen dördüncü ülke olduk. Ekonomi yöneticileri ve Merkez Bankası devalüasyonla hiç ilgilenmiyor. Merkez Bankası, birkaç gün once yaptığı açıklamada, “Başarılıyız; kredi hacmini düşürdük” dedi. Oysa, bankalar, önlerini görünceye kadar kredi verip, risk almak istemiyor