TASARRUF ORANI VE TÜRKİYE

15 Mayıs 2017

1990’lar boyunca yüzde 20’ler düzeyinde seyreden tasarruf oranımız, daha sonra hızla düşerek yüzde 13 - 14 düzeyine kadar geriledi. Bu önemli düşüş, makroekonomik endişeleri artırırken, düşüşe çareler üretilmeye çalışıldı.

Düşük tasarruf oranları, ekonomi bakanları seviyesinde bile dile getirilerek, ülke notumuzun düşürülmesinin nedenleri arasında yer aldı.

Finans Politik ve Ekonomik Yorumlar adlı hakemli dergide yer alan Mevlüt Tatlıyer’in araştırmasına göre; hesaplanan ülke tasarruf oranı, basitçe milli gelirin yatırım harcamasına ayrılan kısmını ifade ediyor. Yani, tamamen “harcamadan” oluşuyor. Üstelik, bu hesaplama şeklinde, halkın ve kurumsal kişilerin tasarruf oranı ayrılamıyor.

Nasıl hesaplanıyor?

Türkiye’de tasarruf oranı hesaplanması, Kalkınma Bakanlığı tarafından gerçekleştiriliyor. Bu hesaplamada önce Gayri Safi Milli Harcanabilir Gelir’den (GSMHG) kamu gelir ve harcaması düşülerek, özel gelir ve harcama rakamları bulunuyor. Özel harcama rakamları da, tüketim ve yatırım harcamaları olarak ayrıştırılıyor.

Görüldüğü gibi, özel tasarruf oranı, doğrudan değil “iki artığın farkı” şeklinde hesaplanabiliyor. Devlet faktörünün işin içine girmesi, vergi ve sosyal kesintiler

Yazının Devamı

Stratejiden uygulamaya

9 Mayıs 2017

Küçük büyük her şirketin bir stratejisi vardır. Büyük şirketler, genellikle strateji ve hedeflerini açıklamışlardır. Ancak, çoğu zaman bu stratejilerin nasıl uygulanacağı ve hedefe nasıl ulaşılacağı belli değildir. Price Waterhouse Coopers’un bu konuda hazırladığı yol haritası 10 prensipten oluşuyor.

1. Hedeflerinizi yüksek tutun. Hedefleriniz hakkında açık mesajlar verin ve erişilebilecek hedefler olduğunu; bu konuda, hiç bir ödün verilmeyeceğini açıklayın. Böylece, çalışanlarınız da yaptıkları işi benimseyeceklerdir.

2. Güçlü yönlerinizi belirleyip, daha da güçlendirin. Yeniliklere odaklanın.

3. Çok yönlü düşünün ve hareket edin. Hedefleriniz ve bunlara ulaşmadaki yol haritanız hakkında, yalnız yönetim kurulunuzu değil, toplumun sizle ilgili tüm taraflarını ve çalışanlarınızı ikna etmelisiniz.

4. Şirketiniz çalışanlarının yol haritanız içindeki rolünü açıkça belirleyin. Her küçük atılımın, toplamda ne kadar ciddi başarılar sağlayabileceğini düşünün. Başarılı yöneticiler, personellerinin hedefe ve stratejiye kilitlenme durumlarını, sürekli kontrol ederler. Hedefe bağlı ve kilitlenmeye odaklanmış olan çalışanlar da, yarattıkları sinerji karşılığında, daha iyi yükselme olanağı elde

Yazının Devamı

Nazilerde basın yayın kültürü

8 Mayıs 2017

Chris McNab’in ‘Alman-ya’nın Gizli Planı (Germany’s Secret Masterplan)’ isimli kitabından alınan yukarıdaki resim 10 Mayıs 1933’te Berlin Üniversitesi’nde Almanya karşıtı olduğu söylenen kitapların SA Personeli gözetiminde yakılışını gösteriyor. Hitler kendi fikir adamı ve sanatçılarının yetişmesini, Almanya’ya ve Nazizm’e karşı olan yazar ve sanatçıların yazı ve sanat eserlerinin yasaklanmasını istiyordu. Bu amaçla Kültür Bakanlığı’nda güzel sanatlar, film, müzik, radyo, edebiyat ve tiyatro eserlerini incelemek üzere bölümler oluşturuldu. Yahudilere ait her türlü kültürel hareket Almanların morallerini bozduğu gerekçesiyle yasaklandı.

1939 yılına gelindiğinde Naziler tarafından kontrol edilen 2.500 yayınevi, 23.000 kitapevi, 3.000 yazar ve her yıl taraftar sanatçılara verilen 50 adet sanat ve fikir eserleri ödülü vardı. Bu kontrol altında, yılda ortalama 20.000 civarında kitap basılıyordu. Almanların morallerini bozduğu iddiasıyla çok sayıda zararlı kitap toplandı ve bunların imhası gerçekleştirildi. Aşağıdaki harita, kitap yakılmalarının büyük ölçüde gerçekleştirildiği şehirleri gösteriyor.

Yasaklı yazarlar

Üçüncü Reich zamanında yasaklanan yazarlar arasında Alfred Adler, Albert

Yazının Devamı

Koch’lar

2 Mayıs 2017

Dünkü yazımda, Amerikan şirketi Koch Industries Inc.‘den bahsetmiş, Charles G. Koch’un şirketini nasıl 100 milyar dolarlık bir değere yükselterek, ABD’nin ikinci büyük özel şirketi haline getirdiğini anlatmaya çalışmıştım.

Bu başarının ardında, Charles G. Koch’un hayata geçirdiği, Piyasa Bazlı Yönetim Modeli(Market Based Management System - MBMS) var. Charles, bu modeli, yazdığı “Hak Edilmiş Kâr (Good Profit)” isimli kitabında açıkladı. Gerçekten de şirketler büyüdükçe, çalışanlarla birlikte karar alma ve başarılı kişileri ödüllendirme olanakları, neredeyse hiç kalmıyor.

Koch, çalışanlarını işe alırken, onların herhangi bir konuda yalan söyleyip söylemediklerine bakıyor. İyi ahlak olmadıkça, yeteneğin hiçbir işe yaramadığına inanıyor. Çalışanları arasına katmayı planladığı her kişi için bir “kişisel yetenek planı” geliştiriliyor.

Temel prensipler

MBMS’de şirketlerin CEO’ları dâhil herkesin uyması gereken prensipler şunlar:

Çalışanlar, müşteriler, şirkete mal satanlar, şirket ortakları, şirketin iş yaptığı toplum ve hükümet ile güven ve sadakat üzerine bir ilişki kurulmalıdır.

Herhangi bir karar alınırken, şirketin, kısa değil uzun dönemli çıkarı düşünülmelidir.

Toplum için bir değer yarat

Yazının Devamı

KOCH

1 Mayıs 2017

Amerikalı Koçlar (Koch Industries Inc.), 1940 yılında Kansas Eyaleti’nde Wood River petrol şirketini kurarak, iş hayatına atılmışlar. Bugün dünyanın 60 ülkesinde faaliyet gösterip 100.000’den fazla kişiye iş olanağı sağlıyorlar.

Charles G. Koch, 1967’de şirketin başına geçti ve hala şirketin başında. Charles, 50 yılda şirketi 100 milyar dolarlık bir değere yükselterek, ABD’nin ikinci büyük özel şirketi haline getirdi, kendisi de Forbes Dergisi’ne göre ABD’nin en zengin dördüncü kişisi oldu. Charles, politikadan da uzak durmuyor ve Cumhuriyetçileri (muhafazakârları) desteklemesi ile tanınıyor.

Koch şirketler topluluğu petrol, petrol kimya, doğalgaz, mineraller, metaller, orman ürünleri, enerji, tarım ve mali sektörde faaliyet gösteriyor. Bu dönemde kârsız bularak veya topluma faydasız olması nedeniyle faaliyetlerini durdurdukları işler arasında özel uçak imalatı, kömür üretimi, factoring, fiberglas, doğalgaz yan ürünleri, mezbahacılık, tıbbi ekipman üretimi, platin alım satımı, petrol servis istasyonları işletilmesi, tanker taşımacılığı gibi işler var.

Piyasa bazlı yönetim modeli

Bu başarının ardında Charles G. Koch’un hayata geçirdiği Piyasa Bazlı Yönetim Modeli (Market Based

Yazının Devamı

Otopark problemi

25 Nisan 2017

Otopark proble-mini çözen şehirler, trafik ve hava kirliliği problemlerini de çözmüş oluyorlar. İstanbul’da yollara park etmiş kamyon, servis otobüsü ve otomobillerin kalktığını düşünün; trafik probleminin çok büyük bir bölümü çözülmüş sayılmaz mı?

Otopark inşa eden özel kişilerden vergi almayan, yanlış park etmiş araçlara ceza yazılmasını özel şirketlere devreden, tüm cadde ve sokakları kameralarla kontrol eden belediyeler var.

“Dünyanın en teknik ofis binası” olmak üzere planlanmış olan Apple binasında, 14.000 çalışan için 11.000 otopark alanı var. Bu binada, yaklaşık 32.000 metrekare laboratuvar ve çalışma alanı varken, belde yönetiminin zorunlu kılması sonucu, yaklaşık 32.500 metrekare otopark alanı ayrılmış bulunuyor. ABD’nin Kaliforniya eyaletinde bir restoran açmak isterseniz, çalışan başına bir ve her üç masa için de birer parasız otopark edinmek zorundasınız. Bizde, gökdelenlerden oluşan site reklamlarına bakarsanız, binaların arasında iki aracın zor geçtiği sokakların olduğunu görüyorsunuz.

Dünya çözüm arıyor

Dünyanın modern şehirlerinde artık otoparklar yol altlarına gizlenirken, tramvay ve bisiklet yolu yapılmasından da vazgeçilmiyor. ABD’nin başkenti Washington D.C.’de,

Yazının Devamı

Ekonomide düzelme sinyalleri

24 Nisan 2017

Referandum sonrası biraz bocalayan ekonomi, istikrarın yeniden başlayacağı sinyalini veriyor. Fransa’dan sonra İngiltere’de de seçim rüzgarı esiyor. Üstelik, Avrupa Merkez Bankası, genişlemeci para politikasını sürdürüyor. ABD’de ise, ekonomi düzelme eğilimindeyken başkan Trump’ın almak istediği ekonomiyi içe kapatma tedbirleri, ABD borsalarının düşmeye başlaması ile kendini göstermeye başladı. ABD borsalarındaki şirketlerin değerlerinin üzerinde fiyatlandığı tartışılırken, yatırımcılar gelişmekte olan ülke borsalarına yatırım yapmaya başladılar. Tüm gelişmekte olan borsa endeksleri yükseliyor.

İstanbul Borsası ve Türkiye ekonomisi en çok negatif ayrışan borsa ve ekonomi görünümündeydi. Yeni yıla girerken ekonomimizin verilerin gösterdiği bazda ilerleyeceğini, döviz kurlarının düşeceğini ve borsa endekslerinin yükselebileceğini söylemiştik. Bu eğilim referandum nedeni ile gecikti. Şimdi kaybedilen ivmenin yeniden kazanılacağı anlaşılıyor.

Pozitif ayrışma

2016 yıl sonundan bu yana İstanbul Borsası BIST-100 endeksi yüzde 17.8 kazandırarak, enstrümanlar arasında en yüksek getiriyi elde etti. IMF raporu da, global büyüme beklentisini bir miktar yukarı doğru revize etti. Petrol fiyatları

Yazının Devamı

Borç ödemede en hassas ülkeyiz

19 Nisan 2017

Yalın Alpay ve Emre Alkin’in yirminci yüzyıl Türkiye ekonomi tarihini yazdıkları kitabın adı, “Olaylarla Türkiye Ekonomisi”. Kitaptaki en ilginç bölümlerden biri, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından ödemek zorunda kaldığımız Osmanlı borçları hakkında.
Cumhuriyetin ilk yıllarından 1929’a kadar Türk ekonomisi yıllık ortalama % 11 büyüyordu. Lozan görüşmelerinde, Türk heyetinin kararlı tutumu sayesinde, kapitülasyonlar kaldırılmıştı. Yunanistan, Kırkağaç bölgesinin Türkiye’ye bırakılması karşılığında, tazminat ödemekten kurtuldu.
Osmanlı borçlarının geri ödenmesi, topraklarının bölüşen devletlerin her birinin aldığı toprakların geliriyle orantılı olarak sağlanacaktı.
Lozan’dan sonraki pazarlıklar sonucu, Osmanlı İmparatorluğu’nun 1912 yılından önceki borçlarının % 62’si ve 1912 yılından sonraki borçlarının da % 76’sı yüklenildi. Toplam ödenecek borç tutarı, 107.5 milyon altın lira karşılığı dövizdi. İlk taksit 1929 yılında ödendi.
Osmanlı borcunun ana para ödemeleri ilk yıllarda yıllık 2 milyon altın lira karşılığı döviz olsa da daha sonra tedricen artarak, yıllık 3.5 milyon altın lira dövize kadar çıkıyordu.
1933 yılında, Türkiye alacaklı ülkelerle ikinci bir anlaşma yapıp,

Yazının Devamı