Sun Tzu’nun “Savaş Sanatı” kitabını, G. A. Michaelson ve S. Michaelson iş hayatına uyguladı. Aşağıda bu konudaki önerilerini bulacaksınız.
- Savaşacağınız sahayı ve iş kolunu çok iyi ve detaylı bir şekilde bilmelisiniz.
- Liderlik kurallarının tümüne uygun hareket etmelisiniz.
- Sadece, mutlaka kazanacağınıza inandığınız savaşlara gireceksiniz.
- Kendi güçlü yanlarınız kadar, rakiplerinizin güçlü yanlarını da bileceksiniz.
Bilgi ve veri güç
- Mutlaka iyi bilgi kaynaklarına yatırım yapmış olmalısınız.
- Aktif ve her an erişebileceğiniz bir bilgi toplama sistemi kurmalısınız.
Bir dönem TBMM Başkan Vekilliği görevini de üstlenmiş olan Uluç Gürkan, ‘Atatürk’ün İzinde Türkiye Dünyayı Değiştirecektir’ isimli yeni okunması şart kitabında, yakından şahit olduğu birçok konuya da yer veriyor. Bunlardan birisi de Kemal Derviş’in getirilişi ve yaptıkları ile ilgili.
Derviş’in ekonominin başına getirilmesini Ecevit’e öneren ilk kişi, yakın arkadaşı IMF Başkan Yardımcısı Stanley Fischer oluyor. Şubat 2001 krizinin en sıcak günlerinde, Stanley Fisher, Başbakan Bülent Ecevit’i arayarak ekonominin Kemal Derviş’e bırakılmasını önermiş. Ecevit’in Derviş için harekete geçmesi dönemin ABD Büyükelçisi Robert Pearson ile görüşmesi sonucunda gerçekleşmiş. Pearson, Ecevit görüşmesinin hemen ertesinde Ecevit’in hükümetteki sağ kolu Başkan Yardımcısı Hüsamettin Özkan ile buluşmuş.
Pearson-Özkan görüşmesinin yapıldığı saatlerde ABD Başkanı Bush’un özel bir mektubu, Cumhurbaşkanı Sezer’e ulaştırılmıştır. Bush bu mektupta,
Merkez Bankası’nın ‘net rezervleri’, ‘brüt rezervleri’ ve ‘kullanılabilir rezervleri’ son haftalarda sık sık tartışma konusu yapılıyor. Soruna kısaca açıklık getirmek gerekirse, Merkez Bankamız’ın rezervlerinin tümü ‘kullanılabilir’ vaziyettedir.
Yıllar önce Dresdner Bank ile yapılan Kredi Mektuplu Döviz Tevdiat Hesapları anlaşması nedeni ile rezervlerimizin bir bölümü söz konusu bankada bloke edilmiş durumda idi. Artık böyle bir blokaj olmadığa göre, Merkez Bankası’nın tüm rezervleri kullanılabilir durumdadır.
Swap anlaşmaları
Brüt rezervler Merkez Bankamız’ın altın dahil tüm rezervlerini ifade ederken; net rezervler, Merkez Bankamız’ın bankalara ve diğer mali kuruluşlara olan borçları düşüldükten sonraki rezerv miktarıdır. Bu borçlar arasında Döviz Munzam Karşılıları ve Merkez Bankamız’ın swap yoluyla bankalardan edindiği döviz varlıkları bulunur. İster brüt, ister net rezervler gündeme gelsin bu rezervlerin tümü Türkiye Cumhuriyeti ihtiyacı için
Hazirandan itibaren ekonomide belirgin bir toparlanma gözlemleniyor. Kredilerdeki artış ve likidite desteği, bir çok sektörü hareketlendirdi...
Ülkemiz ekonomisindeki ekonomik aktivite, pandemi ile birlikte nisanda dip seviyelerini gördü. Hazirandan itibaren ise, ekonomimizde belirgin bir toparlanma gözlemleniyor. Ekonomimiz normal işlerliğine ulaşmamış olsa bile, kredilerdeki artış ve likidite desteği, bir çok sektörü hareketlendirdi. Buna paralel olarak da hem kapasite kullanım oranlarında hem de beklentilerle olumlu artışlar dikkati çekti.
Döviz durumumuz
Öte yandan, tüm ülkeler yüksek işsizlik oranları ile karşılaştılar. Bu krizin en belirgin özelliği, global işsizliğin çok yükselmesi oldu. TÜİK, Bloomberg ve Akbank kaynaklı aşağıdaki grafikler, ABD ve ülkemizdeki işsizlik oranlarını gösteriyor.
Yabancılarda Türkiye’nin döviz açığının artacağı yönünde bir beklenti var. Ancak, dış borçların geri ödenmesi konusunda hiçbir sıkıntımız olmayacağı da paylaşılıyor. Ekonomimizde yıl sonu itibari ile 20 milyar dolar
Türkiye, pandemi ile mücadelede başarılı bir sınav verdi. Worldmeter ve Akbank kaynaklı aşağıdaki grafikler, başarının büyüklüğünü gösteriyor. ABD ve diğer birçok ülkede, yeni vaka sayıları nisan ve mayıs aylarının çok üzerinde.
Belirsizliğin yüksek olması, ülkelerin ekonomik olarak toparlanmasını geciktiriyor. Ancak, ekonomi yönetiminin aldığı kredi tedbirleri, ülkemizde piyasanın çalışmaya başlamasını ve hatta, yeni yatırımlar yapılmasını sağladı. Bu arada IMF, global büyüme tahminlerini iyice düşürdü.
KÜRESEL TİCARET
Dünya Ticaret Örgütü ise, IMF’ten çok daha kötümser. Küresel ticarette, iyimser senaryoda yüzde 13 ve kötümser senaryoda yüzde 32 daralma bekliyorlar. Bu konuda, pandeminin ikinci aşamasının büyüklüğü belirleyici olacak. WTO, Bloomberg ve Akbank kaynaklı aşağıdaki grafik, küresel ticaretteki değişim olasılığını gösteriyor.
TURİZM SEKTÖRÜ
1978’de Sovyetler, Afganistan’daki tarafsız hükümeti devirip, komünist yanlısı bir hükümeti iş başına getirdi. Ülkede, müslümanların öncülük ettiği bir direniş hareketi başladı. Sovyetler, bu direnişin ABD destekli olduğu görüşünde idi. Aslında, yeni Afgan hükümeti tarafından aldatılmışlardı. Direnişçilerin at, motosiklet ve tüfekten başka silahları yoktu.
Yeni hükümetin daveti üzerine Afganistan’a giren Sovyet ordularının ilk işi, kendilerini davet eden mevcut hükümeti devirmek oldu. Bu kez de, Afgan hükümeti, Sovyetlerin kendilerine yardım edeceğini düşünüp, aldanmıştı.
Sovyetler, Afganistan işgalinin ardından İran’a nüfuz edip, sıcak denizlere ulaşmak istiyordu. Bu sırada, İran’da da şimdiki İslam Devleti kurulmuştu.
ABD önce Sovyetler’e ticari ambargo koydu; sonra da Afgan direnişçilere yardım etmeye başladı. 1988’de 100.000 askerinden, 20.000’ini kaybeden Sovyetler, Afganistan’dan çekilmek zorunda kaldı. 1.5 milyon Afganlı da hayatını kaybetti. Sovyetlerin
1961’de Berlin Duvarı’nın inşasını görmezden gelmek zorunda kalan ABD Başkanı Kennedy, bir yıl sonra Küba krizi ile karşı karşıya geldi. Sovyetler, ABD’ye birkaç dakikalık uçuşla ulaşılabilecek Küba’ya 40 füze yerleştirdi. CIA ve ABD istihbarat servislerinin tümü aldanmış, füzeleri yiyecek depoları zannetmişti.
Pazarlık sonrası, Khrushchev Küba’dan füzeleri çekerken, ABD de İtalya ve Türkiye’deki füzelerini söktü. Bu anlaşmadan Türk ve Küba hükümetlerinin haberi yoktu. Aldatılmışlardı.
Aslında Khrushchev, Küba’ya gizli füze yerleştirme emrini verirken, kendi kıtalararası füzelerinin işe yaramadığını öğrenmiş; vakit kazanmak için Küba’ya kısa ve orta menzilli füze yerleştirmişti. O sırada, ABD’nin, füzelerin menzili konusunda büyük üstünlüğü vardı. Ama bu üstünlüklerini bilmiyorlardı. Biraz bastırılsa, Khrushchev karşılık beklemeden Küba’daki füzeleri sökecekti. Müzakereleri Robert Kennedy yürütmüş ve
İkinci Dünya Savaşı sonrasında Batı, Sovyetler Birliği’nin dünyaya hakim olmak istediğini düşünmeye başladı. Çünkü Sovyetler sürekli olarak “silahlı üstünlük kurma” peşinde oldular. 1957’de ilk insan yapısı uydu olan Sputnik’i uzaya göndermeyi başardılar. “Sosyalist Dünya Görüşü” de uluslararası olmayı öngörüyordu. Fransa ve İtalya’daki komünist partiler de oldukça güçlü idi.
Hiroşima
ABD’nin atom bombasını, askeri tesis üretim merkezleri Hiroşima ve Nagazaki’ye atması Japonların kendilerine teslim olmasını sağladı. Aksi takdirde Japonlara karşı savaşa devam eden Sovyetler’in Japonya ve Kuzey Asya’yı tamamen ele geçirmeleri kaçınılmazdı. Bomba başkent Tokyo’ya atılmadı, çünkü Tokyo sürekli bombalanmakla tamamen harap olmuş durumda idi. Bombanın Moskova’ya atılması halinde ise istenilen sonuçlar elde edilemeyecekti.
Sömürgelerin sonu
1945’ten itibaren Güney Asya ülkeleri bağımsızlıklarını kazanmaya